Öğün Atlamanın 5 Zararı

Yiyecekler vücudumuzdaki her sisteme güç sağlamaya yardımcı olmaktadır. Bu nedenle bir öğün atladığınızda vücudunuzun hemen hemen her kısmı etkilenmektedir. Kilo vermek için günlük kalori alımını kısıtlamanın kolay bir yolu olarak görülse de öğün atlamak, vücudunuz usun süreli aç kalmasına ve buna bağlı olarak birçok soruna yol açmaktadır.

Öğün Atlamanın 5 Zararı

1- Sindirim düzensizlikleri

Öğün atlamak mide bulantısı, ishal ve kabızlık gibi sindirim rahatsızlıklarına davetiye çıkarmaktadır. Endişeli hissettiğinizde olduğu gibi, öğünler arasında çok uzun süre kaldığında vücudun açığa çıkardığı stres tepkisi sindirim sistemini rahatsız etmektedir. Eğer bir öğünü atlamak ve ardından aşırı yemek yemek gibi bir kısır döngü içindeyseniz, bu, sindiriminizi daha da zorlaştıracaktır. Vücudunuz tam olarak neyle başa çıkabileceğini bilmektedir. Ayrıca bu açlık ve tokluk ipuçlarını dinlemenin yanı sıra lif açısından zengin bitki besinleri yemek, uygun sindirim alışkanlıklarını yeniden kazanmanıza yardımcı olacaktır.

2- Yeme bozuklukları

Öğün atlayan kişilerin yeme bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir. Öğün atlamak sadece tıkınırcasına yeme bozukluğuna yol açmaz, aynı zamanda anoreksiya, bulimia ve hatta ortoreksiye yol açabilmektedir. Daha az kalori almak için, daha önce yediğiniz bir şeyden dolayı suçluluk duyarak veya etrafınızdaki yiyecekler “yeterince sağlıklı” olmadığı için öğün atlamak sadece beyniniz için değil, aynı zamanda zihniyetiniz için de sağlıksızdır.

Zevk, yemek yemenin önemli bir parçasıdır. Tat alma tomurcukları boşuna yok değil mi? Yemeyi bir angarya gibi yaparsanız, daha az zevkli ve tamamlanması daha çok bir görev gibi olabilir. Yemek bir zorunluluktur, ancak besleyici olduğu kadar zevkli de olmalıdır.

3- Vitamin ve mineral eksiklikleri

Öğün atlamak, çeşitli nedenlerle beslenme yetersizliklerine yol açabilmektedir. Birincisi, öğün atlamak aynı zamanda vücudunuzu gelişmesi için ihtiyaç duyduğu düzinelerce temel besin maddesiyle besleme fırsatını da kaçırdığınız anlamına gelmektedir. Uzun süre yemek yemedikten sonra rafine karbonhidrat isteğine teslim olmak sizi bir anlığına doldurur. Ancak bu yiyecekler vücudunuzu gerçekten beslemek için gereken maddeleri içermez. Karbonhidratlar insan diyetinin önemli bir parçası olsa da bu ihtiyacı; tam tahıllar, meyve, baklagiller ve süt gibi besin değeri yüksek ürünlerden temin etmelisiniz.

4- Açlık-tokluk hissi kaybolur

Vücudumuzda hormonlar şeklinde yerleşik açlık ve tokluk sinyalleri vardır. Basitçe söylemek gerekirse, leptin, vücudunuz yeterli olduğunda iştahınızı azaltmaktan sorumlu hormondur ve ghrelin, vücudunuzun daha fazla yakıta ihtiyacı olduğunda sizi acıktırır. Bu hormonlar, onları dinlemediğinizde, belirli bir pencerede yemek yeme uğruna bile kolayca atılabilmektedir. Vücudunuzun açlık ve tokluk ipuçları, ne zaman beslenmeye ihtiyacınız olduğunun harika bir göstergesidir. Dış odaklı bir beslenme programını takip etmek için bunları gözden kaçırmak, zamanla bu ipuçlarıyla teması büyük ölçüde kaybetmenize neden olabilmektedir. Sizin için aç ve tok hissetmenin nasıl bir şey olduğunu kavramak, olumsuz sağlık sonuçlarına yol açmaktadır.

5- Anksiyete

Bir öğünü atlamak veya genel olarak çok uzun süre yemek yememek, zihinsel sağlığınız üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilmektedir. 2018 tarihli bir araştırma, kahvaltıyı atlayan ergenlerin, düzenli olarak kahvaltı yapanlara göre stres ve depresyon yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuştur. Çok uzun süre yemek yemediğinizde, kan şekeriniz düşer ve vücudunuza kortizol üretmeye başlama sinyali vermektedir. Genellikle “stres hormonu” olarak adlandırılan kortizol, kan şekerindeki düşüşü düzenlemeye yardımcı olmak için salınmaktadır. Ancak aynı zamanda vücutta bir stres tepkisi yaratmaktadır. Bu sadece sizi endişeli veya depresif hissettirmekle kalmaz, aynı zamanda huysuz, sinirli ve bitkin hissetmenize de neden olabilmektedir.

Ayrıca daha fazlası için tıklayınız.