GündemKöşe YazılarıProf. Dr. Fatih SATIL

Ölümsüzlük Meyvesi: HÜNNAP

Aslında tarihin en eski çağlarından beri hayatımızda olan ama kentsel yaşamın içine pek dahil edemediğimiz hatta ne yazık ki çoğu kırsal kesimde bile henüz yaygın olmayan HÜNNAP, oldukça şifalı bir bitkidir. Anavatanı olan Çin’de 4 bin yıldan beri yetiştirilen ve alternatif tıp tedavisinde kullanılan Hünnap, “Ölümsüzlük meyvesi” ve “Allah’ın bir hediyesi” olarak bilinir.

Sonbahar mevsimi ile birlikte pazar tezgâhlarında yer almaya başlayan Hünnap, yüksek C vitamini, B1, B2 ve B6 vitaminleri, mineraller ile organik ve inorganik madde içeriği zenginliğiyle beslenme açısından büyük önem taşıyor.

Yüksek miktarda potasyum, bakır, kalsiyum, fosfor, demir ve manganez gibi mineralleri içeren hünnabın, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kan dolaşımının geliştirilmesi, yüksek kan basıncının düşürdüğü bilinir. Hünnap aynı zamanda stresi azaltmaya ve içerdiği antioksidan sayesinde karaciğer rahatsızlıklarından çeşitli kanser türlerine kadar birçok hastalığın iyileşme sürecine olumlu etkilere sahiptir. Günde bir avuç tüketilen hünnap meyvesi özellikle kışın çeşitli hastalıklardan korunmaya ve bağışıklık sistemimizi hızlı bir şekilde güçlendirmeye yardımcı olur.

Hünnap düşük kalori miktarı ile öğün aralarında atıştırmalık olarak ta tüketilebilir. Bu sayede hünnap yiyerek hem uzun süre tok kalabilir hem de kilo verirken kaybedilen enerjiyi geri kazanmış oluruz.

Hünnap meyvesi sindirimi kolaylaştırarak kabızlık problemlerine iyi gelir. Ayrıca, yatıştırıcı etkisi vardır. Hormonlara etki ederek sakinleştirici görev görür. Vücudu stres hormonlarından korur.

Hünnap meyvesi taze bir meyve olduğundan çiğ olarak çıtır çıtır tüketilebilir. Aynı zamanda meyvelerinden reçel yapılabilir. Meyveleri kurutularak çerez olarak tüketilebileceği gibi çay şeklinde hazırlanarak ta içilebilir. Ancak aşırı miktarda hünnap tüketiminin ishale sebep olabileceği de unutulmamalıdır. Hamile ve emzirme döneminde kullanmadan önce mutlaka doktora danışmalıdır.

Hünnap meyvesi genellikle ılıman ve iklim koşulları sert olmayan bölgelerde yetişir. Dolayısıyla Marmara ve Akdeniz bölgesi gibi yerler hünnap için uygundur. Yabani hünnapların şifası daha fazladır. Bu nedenle mutlaka doğadaki yabani hünnap türlerinin aşılanmadan korunması gerekir. Hünnabın tabii alanlarda geliştirilmesi, sürdürülebilir kullanımının sağlanması, uygun yetişme ortamına sahip orman alanlarında doğal hünnap ağaçlandırmaları yapılması ve geçimini ziraattan sağlayan yerel halkın ürün çeşitliliği ile gelir seviyesinin artırılması açısından oldukça önemlidir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu