“RÜSVA” OLDU SÜLÜMAN AGA
Süleyman Özışık başlıkta biraz mizahi bir dille andığım Sülüman Aga 28 Ekim Pazar günü İnternet haber sitesinde bir yazı kaleme almıştı. Bu yazıda Büyükşehir...
Süleyman Özışık başlıkta biraz mizahi bir dille andığım Sülüman Aga 28 Ekim Pazar günü İnternet haber sitesinde bir yazı kaleme almıştı.
Bu yazıda Büyükşehir Belediyesinin Özel kalem giderlerinin 26 milyon olduğunu iddia ederek bu rakam üzerinden Kafaoğlu’na İtibar suikastı düzenlemişti. Üstelik bunu hiçbir araştırma ya da teyit ihtiyacı duymadan ve adeta bağıra bağıra “masa başında yaz yazıyı sonra da duruma göre indir parayı” mantığı ile ince işçilik sergileyerek işi Kafaoğlu’nu hırsızlık ile itham etmeye getirmişti.
Bana göre de bunu yaparken işlediği en büyük suçu bu yaptıklarını güya ‘gazetecilik’ kisvesi altında yapmaya kalkışmasıdır. Hoş bu Sülüman Agayı biz A. Edip Uğur ile ilgili FETÖ suçlamaları içeren yazılarından ve sonrasında DUYGUSAL nedenlerden ötürü Aynı Edip Uğur’un elinden bir konferansta çiçek aldığını da biliriz.
Haa sonra Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Yazarlar okulu Projesi’ ile Aynı A.Edip Uğur’dan işi kaptığını ve istifa sonrası proje rafa kalktıktan sonra Özışık’ın bizatihi yüzümüze karşı “o Zekai Kafaoğlu bunun hesabını verecek” dediğine de tanıklık ettik.
Bu tanıklıktan ötürü, açıkçası bu yazı ve itibar suikastı bizi şaşırtmadı. Ama bir gazeteci olarak iddiaların gerçekçiliği ile ilgili bilgi almadan bu konuda bir paylaşımı doğru bulmadık ve muhatabı Olan Zekai Kafaoğlu’na iddiaları sorduk. Başkan Kafaoğlu nihai ve kesin rakamlarla birlikte resmi bir açıklamada bulunacağını ifade edince kendisine anlayış gösterip açıklamayı bekledik.
Ama bu arada bizim Sülüman Aga durmadı 1 Kasım Perşembe günü uzun menzilli ve dürbünlü bir itibar suikastına daha girişti. Nokta atışında Yine Kafaoğlu vardı ancak bu kez hiç sahip olmadığı ‘gazetecilik’ kisvesi altında Balıkesir’de ki şehir gazeteciliği ve gazetecileri adeta küçümseyen bir ifade kullanarak onlara da sataşmaktan geri kalmadı.
Eeee, yatsı vakti gelip kapıya dayanınca ve Kafaoğlu üstelik
resmi belgelerle iddiaların asılsız olduğunu ispatlayınca, bizim
Sülüman Aga’nın yaktığı mumda söndü tabii. Kendi yazısında
bahsettiği şekliyle âleme RÜSVA oldu.
Bu burada da kalacak sanmayın. Zira, Zekai Kafaoğlu’nun saygılı ve
anlayışlı hoşgörüsünün ardında aynı zamanda haksızlık ve
arsızlıklara karşı inanılmaz bir mücadele gücü, bir dirayeti de
var. Belli ki bu ahlaksız saldırılara pabuç bırakmayacak ve hukuki
olarak ta bu işin peşini bırakmayacak.
Bu arada Sülüman Aga’nın A.Edip Uğur döneminde, direk ya da en direk nemalanıp nemalanmadığı sorularının cevabı da gün yüzüne çıkacak mı çok merak ediyorum. O dönem yazıları ile Uğur’a FETÖ suçlamasında bulunan Sülüman Aga’nın sonrasında yüzde yüz çark ederek Çok yaşa Edip moduna girmesi bende daha o dönemde çok DUYGUSAL bazı şeylerin yaşandığı kanaati uyandırmıştı.