Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Fesada Gidersin

Fesada Gidersin. ..

Bismillâhirrahmanirrahim

“ Hani, Allah peygamberlerden, “Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz” diye söz almış ve, “Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?” demişti. Onlar, “Kabul ettik” demişlerdi. Allah da, “Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” demişti.”Alî İmran,81

Yazının Devamı

Sekiz Şey. ..

“Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”Nahl, 43

Hâtem-i Âsam ks anlatıyor;

Otuz üç sene şeyhim (hocam) Şakīk-ı Belhî’nin yanında bulundum, sekiz şey öğrenebildim;

Yazının Devamı

Savaş Hukuku. ..

“Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah, aşırı gidenleri sevmez.” Bakara, 190

“Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınızda araştırın. Size selam verene, dünya hayatının menfaatine göz dikerek ‘Sen mümin değilsin!..’ demeyin. Allah katında çok ganimetler var. Önceden siz de öyle idiniz de Allah size lutfetti. Onun için, iyice araştırın (öldürmede acele etmeyin). Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisa, 94

“Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.”Bakara, 217

Yazının Devamı

Beni Nadir Yahudileri. ..

“O, kitap ehlinden inkâr edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah’ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın.”Haşr, 2

“Onların mallarından Allah’ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.”Haşr, 6

Benî Nadîr, hicretten önce Evs ve Hazrec arasında meydana gelen Buâs Savaşı’nda Benî Kurayza ile birlikte Evs kabilesinin yanında yer almıştır. Benî Kaynukā‘ın yardım ettiği Hazrec’in yenilgiye uğratılmasına sebeb olmuşlardır. O dönemde kendi aralarındaki mücadelede de Benî Nadîr diğer yahudi kabilelerine üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Benî Nadîr’den bir kişi onlardan birini öldürdüğünde yarım diyet verirken onlar tam diyet ödüyorlardı.

Yazının Devamı

Kaynuka Yahudileri...

“Şüphesiz, karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyordu. Öteki ise kâfirdi. (Onları) göz bakışıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da dilediğini yardımıyla destekliyordu. Basireti olanlar için bunda elbette ibret vardır.”Alî İmran, 13

Âyetler Medine’deki yahudiler hakkında inmiş olduğunu bildiren rivayetlerden birine göre Bedir Savaşı’ndan sonra Benî Kaynuka yahudileri ahitlerini bozup ileri geri konuşmaya ve kıskançlıklarını dışa vurmaya başladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamberimiz sav onları toplayıp Kureyş’in başına gelenlerin kendilerinin başına gelmeden müslüman olmalarını önerdi. Onlar, “Ey Muhammed! Savaş bilmeyen bir grup Kureyşli’yi öldürmüş olman seni aldatmasın. Bizimle karşı karşıya gelirsen savaşmanın nasıl olduğunu görürsün” şeklinde karşılık verdiler. Bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştur. (Ebû Dâvûd, “Harâc”, 22; Elmalılı, VII, 4860).

İslâm’ın ilk yıllarında Medine’de yaşayan üç yahudi kabilesi Beni Kaynuka, Benî Nadîr ve Benî Kurayza vardır. Benî Kaynuka Medine’nin güneybatısındaki Vâdîbuthân’da yaşıyordu.

Yazının Devamı

Kudüs İçin Mahkeme Kararı. ..

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”İsrâ, 1

Uluslararası Mahkemenin Filistin/Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın Tamamının Müslümanların Mülkiyetinde Olduğuna Dair Kararı.

Eğer bu karar Yahudilerin lehine olsaydı, dünyanın bütün dillerine tercüme edilmiş ve bütün insanların duyup bileceği bir belge olurdu.

Yazının Devamı

Lânete Uğrasınlar...

Hz. Allah cc Kur’an-ı Kerim’de beni İsrail yahûdî milletinin tarihin en nankör kavmi olduğunu beyan ediyor ve “lânete uğrasınlar” buyurarak da helâk olmalarının yakın olduğunu bildiriyor.

“Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve LÂNETE UĞRASINLAR ! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.”Mâide, 64

“Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın ve (mü’min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar Allah’ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (Allah’ın koyduğu) sınırları çiğnemekte oluşları idi.”Alî İmran,112

Yazının Devamı

Hz. Allah cc Anlatıyor...

“Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik.”İsrâ, 4

“Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi.”İsrâ 5

“Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.”İsrâ 6

Yazının Devamı

Beyt-i Makdis ( Mescid-i Aksâ ). ..

Bismillâhirrahmanirrahim

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”İsrâ, 1

Bu yazımızda Peygamberimiz sav’in Mescid-i Aksâ hakkında söylediği bazı hadisleri okuyalım istiyoruz.

Yazının Devamı

Hz. Ömer ra Kudüs Emanı. ..

“(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.”Mâide, 82

Hz. Ömer ra hilafeti döneminde Kudüs’ün Fethinden sonra bir antlaşma yapılmıştır. Bazı eserlerde bu antlaşma zikredilmiştir. Belazuri, ahidname için kısa ve genel bir hüküm şeklinde şu bilgiyi vermektedir,

“İlya (Kudüs) halkı, diğer Şam şehirleri ile yapılan anlaşmalar gibi cizye ile harac ödemek ve diğer şehirlerin halkına verilenleri aynısı karşılığında ondan eman vermesini ve sulh yapılmasını; ayrıca antlaşmanın bizzat Ömer b. Hattab tarafindan imzalanmasını istediler.’’

Yazının Devamı

Hz. Ümmü Eymen ..

Aslen Habeşistanlı olan Hz. Ümmü Eymen, Peygamberimiz sav’in babası Abdullah’ın câriyesi (hizmetçisi) idi. Peygamberimiz Efendimiz sav daha 4-5 yaşlarında iken annesi Âmine’nin bir Medine dönüşü Ebvâ denilen yerde vefat etmesi üzerine Ümmü Eymen Peygamberimiz sav’i dedesine getirmiştir. Daha sonra daima Hz. Peygamberimiz sav’in hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra Hz. Peygamberimiz sav onu câriyelikten âzâd etmiş ve Zeyd İbni Hârise ile evlendirmiştir. Aynı zamanda Üsâme İbni Zeyd’in de annesidir. Ümmü Eymen kendisi yalnız başına Mekke’den Medine’ye hicret etmiş bir hanımdır.

Hz. Ümmü Eymen, Resûlullah sav ile birlikte Uhud Gazvesi’ne katılarak mücahidlere su dağıttı ve yaralıları tedavi etti. Bir grup kadınla birlikte Hayber Gazvesi’ne iştirak ettiği için ganimetlerden kendisine pay verildi. Oğulları Eymen ve Üsâme ile birlikte Huneyn Gazvesi’ne de katıldı. Bu savaşta Hz. Peygamberimiz sav’in yakın çevresinde bulunup onu koruyanlardan biri olan oğlu Eymen Huneyn’de şehit oldu. Mûte Savaşı’nın (8/629) kumandanlarından olan eşi Zeyd b. Hârise de Műte savaşında şehid olmuştur. Vefât tarihi ile ilgili rivayetler farklıdır . İbnü’s-Seken, Hz. Ümmü Eymen’in Resûl-i Ekrem sav’in vefatından beş ay sonra (11/632); İbn Mende, Hz. Ömer’in ölümünden yirmi gün sonra (23/644); Vâkıdî ise Hz. Osman’ın hilâfetinin ilk günlerinde (24/645) vefat ettiğini zikretmiş ve Bakī‘ Mezarlığı’na gömüldüğünü belirtmiştir. (İbn Sa‘d, VIII, 226).

Hz. Peygamberimiz sav onun hakkında “Ümmü Eymen benim annemdir” der, ona annesi gibi saygı gösterir, sık sık ziyâretine giderdi. Ümmü Eymen de Hz. Peygamberimiz sav’e karşı tam bir anne gibi davranmıştır.

Yazının Devamı

Melekler İner...

Melekler İner…… “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.”Fussilet, 31-32

Rabbimiz âyetlerde nasıl bir istikâmet üzere olmak gerektiğini bildiriyor. Öncelikle Hz. Allah cc’yü rab tanımak ve dosdoğru çizgide (istikamet üzere) yaşamak, diyerek dinin özünü ifâde ediyor. Hz. Peygamberimiz sav de sımsıkı sarılacağı temel ilkenin ne olduğunu soran bir sahâbîye,

“Allah’a inandım de ve sonra dosdoğru ol” buyurmuşlardır (Müsned, III, 413; Müslim, “Îmân”, 62). . Tevhid inancı, insanların en yüksek amacı ve bütün erdemlerin en önemlisi kabul edilen mârifetullahı da içerir. Mârifetullahın bir ifadesi olan “Rabbim Allah’tır” ikrarı gönüllere her türlü şekten şüpheden uzak bir şekilde işleyince bu ikrar, insanın duygu, düşünce ve eylem dünyasına da yansıyarak onu doğru, iyi ve adaletli çizgiye yöneltir. Âyette bu yöneliş, “dosdoğru çizgide yaşamak” diye çevrilen istikamet kavramıyla ifade edilmiştir.

Yazının Devamı

Mevlid Gecesi ...

Mevlid Gecesi …… Bu yıl Mevlidi Gecesi 26 Eylül Salı gününe denk gelmektedir. Yani Rabi’ül’ Evvel ayının onikinci gecesidir.

Mevlid Peygamberimiz sav’den üç dört asır sonra kullanmış olmakla birlikte, bid’atı hasene denilen bir uygulamadır.

Mevlid kelimesi “doğum” manasına gelmektedir. Müslümanlar, her yıl Rebiü`l-evvel ayının on ikinci gecesini miladî 910’lü yıllarından beri kutlamaktadır.

Yazının Devamı

Enbiyâ da Eğitim...

Enbiyâ da Eğitim…… “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”Bakara, 129

Günümüzde tüm anne babaların kafasını meşgul eden en önemli soru “Iyi eğitimli, başarılı ve sağlıklı bir çocuk nasıl yetişir?” Fakat Rabbimiz genç nesillere eğitim verirken öncelikle dini vazifelerinin öğretilmesini emreder.

Kur’an-ı Kerim bu hususta peygamberlerin çocuk yetiştirirken hangi konuları daha çok önemsediklerini haber verir. Hz. İbrahim as neslin gerçek başarısını onların Hz. Allah cc’ye kul olmasında görür ve şöyle dua eder: “Ey Rabbim, beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle, ey Rabbimiz; bu duamı kabul et.” (İbrahim, 40)

Yazının Devamı

Üç Sadaka. ..

Üç Sadaka. .. “Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Tevbe, 99

Hayır işlemek ve tasaddukta bulunmak konusunda ihlâslı ve samimî bir arzu içinde bulunları, Cenâb-ı Hakk’ın nasıl te’yîd edeceğine, onların hayırlarını nasıl feyizli ve isabetli birer ihsâna dönüştüreceğine şu kıssa ne güzel bir örnektir.

Bir adam; «Ben mutlaka bir sadaka vereceğim.» dedi. Geceleyin evinden sadakasını alıp çıktı ve onu bilmeden bir hırsızın eline tutuşturdu. Ertesi gün belde halkı; “(Hayret!) Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş!» diye konuşmaya başladı. Adam; “Allâh’ım! Sana hamdolsun. Ben bugün de bir sadaka vereceğim.» dedi. Yine sadakasını alarak evinden çıktı ve onu (bu sefer de bilmeden) bir fâhişenin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk; “(Olur şey değil!) Bu gece bir fâhişeye sadaka verilmiş!» diye konuşmaya başladı. Adam; «Allâh’ım! Bir fâhişeye (de olsa) sadaka verdiğim için Sana hamd olsun. Ben mutlaka yine sadaka vereceğim.» dedi. (O gece, yine) sadakasını alıp evinden çıktı ve onu (bu defa da bilmeden) bir zenginin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk; “(Bu ne iştir!) Bu gece de bir zengine sadaka verilmiş!» diye (hayretle) söylenmeye başladı. Adam; “Allâh’ım! Hırsıza, fâhişeye ve zengine (de olsa) sadaka verebildiğim için Sana hamd olsun.» dedi.

Yazının Devamı

Ahmak Bir Adam...

Ahmak Bir Adam…… “Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.”Furkan, 44

“Gerçek şu ki, biz bütün bunları, insanlar doğru dürüst düşünüp ders çıkarsınlar diye kendilerine tekrar tekrar anlatmışızdır. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnip durmuşlardır.”Furkan, 50

Bir defasında Uyeyne b. Hısn, izinsiz bir şekilde Hz . Peygamberimiz sav’in huzuruna girmiştir. O esnada yanında Hz. Aişe bulunduğu için Hz. Peygamberimiz sav “Hani izin isteme yok mu?” diyerek Uyeyne’ye tepkisini göstermesine rağmen Uyeyne “Ben kendimi bildim bileli Mudar’dan hiç kimseden izin istemedim.” diye kaba bir karşılık vererek izin almaya gerek duymadığını açıkca beyan etmiştir. Daha sonra sözüne “Yanındaki Hümeyra da kim?” diyerek küçümser bir edayla Hz. Aişe’yi sormuş Hz. Peygamberimiz sav de “O müminlerin annesi Aişe’dir.” diye cevap vermiştir. Uyeyne daha da ileri giderek “Senin için· hanımlarımın en güzelinden vazgeçeyim mi?” diyerek kendi hanımını Hz. Peygamberimiz sav’e teklif etmiştir.

Yazının Devamı

Cihad. ..Dil ve Kalb ile...

Cihad. ..Dil ve Kalb ile…… İbni Mesut ra’den rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz sav buyurmuşlardır,

“Allah Teâlâ’nın benden önceki her bir ümmete gönderdiği peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin yakın çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini aldı. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mü’mindir, diliyle cihad eden mü’mindir; kalbiyle cihad eden de mü’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.” (Müslim, Îmân 80)

Hadiste geçen “havâriyyûn” kelimesi “ihlâslı ve seçkin yakın çevre” şeklinde tercüme edilmiştir. Bunlar peygamberlere son derece sâdık ve bağlı olan gruptur. Bazıları, bu kelimenin, “ensar” yani peygambere yardımcı olanlar demek olduğunu söylerler. Ancak peygamberin ashâbı arasında bu nitelikte olmayanlar bulunabilir. Ümmet ise çok daha farklı niteliklere sahip ve içinde her çeşit insanın bulunduğu büyük çoğunluğu ifade eder ki, geçmiştekileri, bugün yaşayanları ve gelecek olanları da içine alan bir tabirdir.

Yazının Devamı

Hz Allah cc’ye Havale

Hz Allah cc’ye Havale.. “Siz bana Allah’ı inkâr etmem ve hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım şeyleri O’na ortak koşmam için çağrıda bulunuyorsunuz; ben ise sizi izzet sahibi, çok bağışlayıcı olan Allah’a davet ediyorum.”Mümin, 42

“Gerçek şu ki, siz beni, bu dünyada da öteki dünyada da çağrılmaya değer olmayan bir şeye davet ediyorsunuz. Kuşku yok ki dönüşümüz Allah’adır. Dahası, hakikat çizgisinden sapanlar, işte onlar cehennemliktir.”Mümin, 43

“Size söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız. Ben durumumu Allah’a havale ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını çok iyi görmektedir. ”Mümin, 44

Yazının Devamı

Sıcakta Sefer ...

Sıcakta Sefer … “Bunlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd toplumlarının, İbrâhim’in kavminin, Medyen halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri gelmemiş miydi? Onlara peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah onlara zulmetmiş değildi, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdi.”Tevbe, 70

“Söylemediklerine dair Allah adına yemin ediyorlar. Oysa inkârcılık içeren sözü söylemişler. Müslüman olduklarını beyan ettikten sonra inkârcılığa sapmışlar. Devamında, başaramadıkları o işe yeltenmişlerdir. Onların öç almaya kalkışmaları için Allah’ın ve O’nun lütfu sayesinde resulünün kendilerini zengin etmesinden başka bir sebep de yoktu! Eğer pişman olup tövbe ederlerse bu kendilerinin iyiliğine olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da âhirette de elem verici bir azaba uğratır. Artık yer yüzünde onlara ne bir dost ne bir yardımcı bulunur.”Tevbe 74

“Allah’ın Resulünün çağrısına uymayarak seferden geri kalanlar yerlerinden ayrılmamış olmaktan dolayı sevinç duydular. Canlarıyla mallarıyla Allah yolunda savaşmak istemediler, üstelik “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşi çok daha sıcaktır” anlayabilselerdi!”Tevbe, 81

Yazının Devamı

Hz.Ömer'i (ra) Ağlatan Olay...

Hz.Ömer’i (ra) Ağlatan Olay… “ Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.”Yûnus, 24

“ Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.”Sebe, 37

Peygamberimiz Efendimiz sav buyurdular:

Yazının Devamı

Muharrem Ayı Ve Aşure Günü...

Muharrem Ayı Ve Aşure Günü… Hz. Allah cc’ün ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Hz. Allah cc’ün rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz sav tarafından bu şekilde ifade edilmiştir. Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır. Âşura Gününün Hz. Allah cc katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir. Elmalı Tefsiri,8,5793 Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Ayrıca, bugüne “Âşura” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Peygamberimiz sav’ in hadislerine göre, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Hz. Allah cc on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir.

1. Allah cc, Aşure günü Hz. Musa’yı denizi yararak kurtarmış, Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 2. Hz. Nuh as gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir. 3. Hz. Yunus as balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur. 4. Hz. Âdem’in as tövbesi Âşura Günü kabul edilmiştir. 5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır. 6. Hz. İsa as o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir. 7. Hz. Davud’un as tövbesi o gün kabul edilmiştir. 8. Hz. İbrahim’in as oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. 9. Hz. Yakub’un as oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 10. Hz. Eyyûb as hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. Müslim Şerhi, 140; Diyarbekri,1/360 Ârap yarım adasında Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz sav Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa as şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz sav de “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. İbni Mace,Sıyam,131 Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh as’dan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında Hz. İbrahim as’dan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu. O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz sav ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz sav herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu. Müslim, Sıyam, 117 .Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu. Muharrem Ayı Ve Aşure Günü…

Yazının Devamı

Hicri Takvim

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.”Tevbe, 36

Müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamberimiz sav’in hicretini tarih ve takvim başlangıcı olarak esas alan, bir takvimdir. Hicri takvim Hz. Ömer ra zamanında Kameri ay yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Hicretin gerçekleştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmıştır.

Yazının Devamı

Karıncalar...

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler” dedi.”Neml, 18

“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur. Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir.” (Enfal, 25)

Yazının Devamı

En Hayırlı Amel...

En Hayırlı Amel… “Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah´ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O´nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir kavim için ibretler vardır.”Rûm, 23

“Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah´ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.”Nisâ, 114

“Senin üzerine haktır ki; her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu demek doğru değildir.” Bediüzzaman Said Nursî

Yazının Devamı