Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Peygamberimiz sav’i Tanıyanlar. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

(“(Rasûlüm!) Biz Sen’i âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107)

Efendimiz sav’in yaşadığı hayat ölçüleri ve ahlâkı, her asırda canlılık ve tazeliğini aynen muhafaza etmeye devam etmektedir

Yazının Devamı

Peygamberimiz Efendimiz sav’in Doğumu

“Allah ve melekleri, Peygamber´e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin” Ahzab, 56

Hz. Muhammed sav Milad’dan sonra 571 senesi, Fil Yılı’nda, 12 Rebiülevvel pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke’nin doğusunda bulunan ‘Haşimoğulları Mahallesi’nde, babasından kendisine miras kalan evde doğdu. Arapların takvim başı olarak kullandıkları ‘Fil Vak’ası’, Peygamberimiz sav’in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu.

Dedesi Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyafette çocuğun adını soranlara, ‘Muhammed adını verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O’nu hayırla yadetsinler..’ cevabını verdi. Annesi de ‘Ahmed’ dedi. (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp sena edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk’ı yüce sıfatları ile öven, hamd eden kimse demektir.)

Yazının Devamı

Satarken Yemin mi. . .

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, ipliğini iyice eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah bununla sizi ancak imtihan eder. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size elbette açıklayacaktır.” Nahl, 92

“ Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için büyük bir azap vardır.”Nahl, 94

Yazının Devamı

Eşe Vefâ. . .

Bismillâhihirrahmanirrahim

“ Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.”Araf, 189

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”Rum, 21

Yazının Devamı

İfşa. ...

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”Bakara,284

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.”Ahzâb, 70-71

Yazının Devamı

Eşlerin Özeli. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“ Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”Rum, 21

“……Onlar (eşleriniz), size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz……”Bakara, 187

Yazının Devamı

Alay Etme. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.”Hucurât, 11

“İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.”Bakara, 212

Yazının Devamı

Hataya İstiğfar. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.”Hûd, 52

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”Hûd, 3

Yazının Devamı

Borç Meselesi. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”Bakara, 282

Eğer yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah’tan sakınsın. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.”Bakara, 283

Yazının Devamı

Muharrem Ayı Ve Aşüre Günü

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin bollaştığı bir aydır.

Allah’ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz sav tarafından bu şekilde ifade edilmiştir. Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır. Âşura Gününün Hz. Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir. Elmalı Tefsiri,8,5793 Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Bugüne “Âşura” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Peygamberimiz sav’ in hadislerine göre, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Hz. Allah cc on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle nakledilmektedir: 1. Allah cc, Aşure günü Hz. Musa’yı denizi yararak kurtarmış, Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 2. Hz. Nuh as gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir. 3. Hz. Yunus as balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur. 4. Hz. Âdem’in as tövbesi Âşura Günü kabul edilmiştir. 5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır. 6. Hz. İsa as o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir. 7. Hz. Davud’un as tövbesi o gün kabul edilmiştir. 8. Hz. İbrahim’in as oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. 9. Hz. Yakub’un as oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 10. Hz. Eyyûb as hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. Müslim Şerhi, 140; Diyarbekri,1/360 Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz sav Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa as şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz sav de “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. İbni Mace,Sıyam,131 Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh as’dan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında Hz. İbrahim as’dan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu. O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz sav ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz sav herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu. Müslim, Sıyam, 117 .Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu. Bir zat Peygamberimiz sav’ e geldi ve sordu:

Yazının Devamı

Kul Oldum ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“ Ey iman edenler; Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”Hadîd, 28

“Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik.” Allah şöyle dedi: “Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekatı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”Araf, 156

Yazının Devamı

Mektup Var. .

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.”Meryem, 59

“Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete, çok merhametli olan Allah´ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O´nun vâdi yerini bulacaktır.”Meryem, 60-61

Yazının Devamı

Ümmetin Fitnesi. ..

Ümmetin Fitnesi. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“De ki: “Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.”Tevbe, 52

Yazının Devamı

Kurban.....

Bismillâhihirrahmanirrahim

“Kurbanın etleri ve kanları değil, sadece takvanız Allah’ın katına ulaşır…” Hac, 37

“(Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.”Maide, 27 Kuran-ı Kerim’de anlatılan bu olay kurbanın Hz. Adem as’den beri var olan bir ibadet olduğunu göstermektedir. Hz. İbrahim as’e oğlunu kurban etmesi rüyada emr edilmişti. Bunun üzerine Hz. İbrahim as oğlu İsmail’i kurban etmek istemiş, durumu oğluna söylemiş, O da Allah’tan gelen emre uyarak kendisini boğazlamasını, bu hususta teslimiyet göstereceğini babasına ifade etmiş, ama baba bıçağı oğlunun boğazına çalacağı zaman Hz. Allah cc büyük bir koç göndererek oğlu yerine bunu kesmesini Hz. İbrahim as’e emr etmiştir. Böylece baba-oğul tam bir itaat, teslimiyet ve fedakârlık örneği göstermişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de bu kurban hadisesi şöyle anlatılır. “(İbrahim) Dedi ki: “Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir.” “Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.”Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik.Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın.” Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik. “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. İbrahim’e selam olsun. Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandır “Saffat suresi, 99-111 Kurban kesmek Hanefilere göre vacip, diğer mezheplere ve imamlara göre sünnettir. İsteyen ve imkan bulan her müslüman kurban kesebilir. Kurban kesmek için zengin olmayı şart koşan Hanefilerdir. Hanefilere göre bir ailede baba, anne, dede, nine, kardeşler eğer kurban kesmede aranan şartlara sahip iseler her biri ayrı ayrı kurban keserler.

Yazının Devamı

Kalp Çalmak. ..

Bismillâhihirrahmanirrahim

“(Ey Muhammed) Sen (insanları) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et” Nahl, 125

“Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?”Fussilet, 33

Yazının Devamı

Vefa. ..

“Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.”Tevbe, 111

“Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.”Tevbe, 112

“Ey îmân edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz (sözlerinize vefâ gösteriniz!)…” (Mâide, 1)

Yazının Devamı

Hakk Üzere Olmak. ..

“De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” Zümer, 44

“Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır. Allah’tan başkaları (ilâhları) anıldığında bakarsın sevinirler.” Zümer, 45

“De ki: “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin.”Zümer, 46

Yazının Devamı

Kederlendin Mi. ...

“Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklara uğrattık” Enam, 42

“ De ki: “Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız.”Enam, 64

“Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.”Araf, 94

Yazının Devamı

İzler Kaybolmaz .

“Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.”Enfal, 2

Peygamberimiz sav buyurmuşlardır,

“Allâh katında iki damla ve iki izden daha sevimli bir şey yoktur: İki damla; haşyetullâh sebebiyle akan gözyaşı ile Allâh yolunda akıtılan kan damlasıdır. İki iz de; Allâh yolunda (cihâd ederken) bırakılan iz ile Allâh’ın farzlarından birini edâ esnâsında bırakılan izdir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 26/1669)

Yazının Devamı

Diriliş Bahar Gibi Olacak. ..

Kuran-ı Kerim’de yeniden dirilişi anlatan bazı âyetleri okuyalım. ..

“O’nun ayetlerinden biri de, senin gerçekten yeryüzünü huşu içinde (solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru) görmendir. Ama Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, deprenir ve kabarır. Şüphesiz onu dirilten, ölüleri de elbette dirilticidir. Çünkü O, herşeye güç yetirendir.”Fussilet, 39

“Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de, onunla ölü bir memleketi ‘dirilttik (ve her yanına yeniden hayat) yaydık’; siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.”Zuhruf, 11

Yazının Devamı

Gençlik ve Ashab-ı Kehf.....

“(Resûlüm)! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm´in durumlarını şaşırtıcı mı buldun?”Kehf,9

Ashâb-ı Kehf hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de asıl vurgulanmak istenen husus, onların isimleri, sayıları ve memleketleri değil, bilhassa o sâlih gençlerin imanı ve putperestliğe karşı tevhîd mücâdelesinin hikmeti anlatılmaktadır

Kral Dakyanus gurur ve kibrinin netîcesinde tanrılık iddiâ edecek kadar ileri gitmişti. Ayrıca imanlı kim varsa, onları toplatıp ağır işkencelere tâbî tutarak şehir girişlerine astırmaya başlamıştı. Bazı gençlerin (Ashâb-ı Kehf’in) de mü’minlerden olduğunu öğrendi. Hiddetle onları huzûruna çağırttı. Kendilerini tehdîd etti.

Yazının Devamı

Hızır ile İlyas

Hızır ve İlyas as’ın bahar ayında miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rastlayan gün buluştuğuna inanılır. Hz. Allah cc’nün inayeti ile Hızır’ın dolaştığı yerler de yeşillikler çıkar ve kuru yerler yeşerir. Böyle bir kıssa dan hareketle zamanla bizim kültürümüz de Hızır ve İlyas as’ın buluşmasını yad etmek amacıyla özel anma ve dua günleri tertip edilegelmiştir.

Hızır, Arapça bir kelime olup, yeşillik manasına gelmektedir. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre Kur’an da Kehf suresinde anlatılan kişinin Hızır as olduğu ve onun Peygamber olduğuna inanılmaktadır.Fakat bazı alimler ise Allah Dostu bir Veli olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Hz. Peygamberimiz as Hızır’a,Hızır denmesinin sebebini anlatırken ‘Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı(yeşerirdi)’buyurmaktadır.Buhari Tecrid Tercemesi;9,144 Kur’an’da Kehf suresinde Hz. Musa as ile Hızır as arasında geçen bir yolculuk anlatılır. Önce ayetleri okuyalım.

“(Musa) Dedi ki: “Bizim de aradığımız buydu.” Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

Bismillâhirrahmanirrahim

“Hani havarîler, “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi? (Bunu maslahat görür mü?)” demişlerdi. İsa, “Eğer inanan kimseler iseniz, Allah’tan korkun”demişti. Maide,112

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

Yazının Devamı

Kadir Gecesi

Hz. Allah cc bu gecenin önemini anlatmak için beş ayetli surede üç defa ‘Leyletü’1-Kadr’ ifadesini zikretmiştir. ‘Şüphesiz, o Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.’ Kadir Suresi,1-5

Kadir suresinin nuzul sebebi olarak anlatılan birkaç hadiseden birini zikretmek istiyorum. Peygamberimiz sav ashabına İsrailoğullarından Eyyub as, Zekeriya as, Hazkıyl b. Acuz ve Yuşa b. Nun’un seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabeler bunu hayretle karşıladılar. Nasıl bir kişi seksen yıl hiç günah işlemeden yaşar dediler. Cebrail as bir müddet sonra geldi. ‘Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah cc sana ondan daha hayırlısını verdi, indirdi’ diyerek Kadir Suresini okudu . ‘İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır’ buyurdu. Aynı zamanda Efendimiz sav’e geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içerisinde üzüldü. Allah cc de Peygamberimiz sav’e Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.İşte Kadir Suresi bu olaylar üzerine nazil olmuştur. (Bak.Elmalı Hamdi Yazır, Kadir Suresi tefsiri)

‘Kadr’ kelimesinde mana olarak ‘tazyik’ manası da vardır. Buna göre o gece yeryüzüne o kadar çok melek iner ki sayısızdır.Bir hadiste Peygamberimiz sav ‘O gece yeryüzüne inen meleklerin sayısı çakıl taşlarının sayısından çok daha fazladır’ demişlerdir.

Yazının Devamı