Betonun Vicdansız Yüzü: Bir Çukurun Ardındaki Çığlık
Macit ERMİŞ
Betonun Vicdansız Yüzü: Bir Çukurun Ardındaki Çığlık
Bazen susmak ihanettir. Bazen görmek yetmez, konuşmak gerekir. Çünkü bazı çığlıklar, ancak dile geldiğinde duyulur. Ve bazı yaralar, ancak yazıya döküldüğünde sarılmaya başlanır. İşte Dinkçiler Mahallesi’nde yaşananlar da tam olarak böyleydi. Görüldü ama yok sayıldı, bilindi ama ötelenip unutuldu.
Altıeylül ilçesine bağlı bu güzel mahalle, betonun vicdansız yüzüyle yüzleşti aylarca, hatta yıllarca. Kimi zaman bir çukur, kimi zaman yıkılmayı bekleyen bir harabe, kimi zaman adı var kendi yok bir sorumluluk levhasıydı karşımızda duran. Ama asıl sorun neydi biliyor musunuz? Sessizlikti. Görüp de müdahale etmeyenlerin, bilip de denetlemeyenlerin sessizliği…
16 Haziran 2025’te Merhaba Gazetesi’nde yayımlanan “Dinkçiler’de Beton Terörü: Ne Denetim Var, Ne Vicdan!” başlıklı haberimizle bu sessizliğe bir çomak soktuk. Gecikmiş ama yerini bulan bir çığlık gibi yankılandı yazdıklarımız. Ve sonunda… Nihayet bir kıpırtı oldu. Anaokulunun önünde tehlike saçan çukur kapatıldı. Sümüklü Çeşme üzerindeki metruk bina yıkıldı. İnşaatlara sorumlu levhalar asıldı. Evet, geç oldu ama oldu.
Altıeylül Belediye Meclis Üyesi, emekli öğretmen Ayhan Öztürk’e ayrıca bir parantez açmak isterim. Dile getiremediğimiz nice detayda onun duyarlılığı vardı. Onun çabası, bu sessiz direnişe güç kattı. Kendisine yürekten teşekkür ediyorum.
Ama bu başarı, sevinçle karışık bir sitem barındırıyor içinde. Çünkü defalarca yazdım, söyledim, uyardım… Ne yazılı dilekçeler ne haberler ne de sözlü bildirimler sonuç verdi. Aylarca sesimizi duymayanlar, ancak bir gazete manşetiyle harekete geçti. Bu nasıl bir duyarsızlık? Bu nasıl bir yönetim anlayışı?
Burada Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Akın’a teşekkür borcum var. Sessiz kalmadı. Gerekeni yapmaları için ilgili daireleri harekete geçirdi. Zabıta Daire Başkanı Bülent Mavuk’un verdiği somut ve samimi yanıt da, hâlâ umut olduğunu gösterdi bize. Ama asıl yükü, asıl ayıbı Altıeylül Belediyesi taşıyor. Çünkü bu sorunlar onlarca defa kapılarına götürüldü. Gözlerinin önündeydi. Ama bakmadılar, duymadılar, görmediler…
Evet, bu şehir sadece betonla değil, vicdanla da yükselir. Mahalle mahalle, sokak sokak, çocukların güvenle yürüyebileceği kaldırımlarla, yaşlıların takılmadan geçebileceği yollarla, geleceğin şehrini kurarız. Ama eğer belediyecilik yalnızca “şekilcilik” üzerine kurulmuşsa, o şehir bir günde değil, bir çukurda çöker.
Dinkçiler’in yaşadığı bu örnek, yalnızca bir mahallenin değil,
tüm Balıkesir’in aynasıdır. Her çukur, kapanmadan önce bir çocuğun
düşme tehlikesi; her yıkılmayan bina, bir annenin yüreğinde
taşıdığı endişedir.
Umarım bundan sonrası için uyarılarımız daha erken yankı bulur.
Çünkü biz gazeteciler sadece haber yapmıyoruz… Ses veriyoruz.
Görülmeyeni görünür, duyulmayanı duyulur kılıyoruz.
Ve unutmayın…
Şehirler sadece taşla değil, insanla, vicdanla ve duyarlılıkla
kurulur.