Kimin Gücü Kime Yeter?

Önseçim gerçekten tabanın iradesi mi, yoksa güçlü olanın belirlediği bir liste mi? Gençlerin sesi neden hep en sona bırakılıyor?

Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluşunun üzerinden bir asır geçmesine rağmen hâlâ kendini yenilemeye çalışan, ayakta kalmaya değil, ayağa kalkmaya çalışan bir parti. Ancak partinin kökleri ne kadar derinse, yerelde yaşanan bazı çekişmeler de bir o kadar yüzeyde, sığ ve kırıcı olabiliyor.

Altıeylül'den yükselen bir ses, Çağdaş Yılmaz. Belediye meclis üyesi. Genç, heyecanlı, örgütün içinden gelen biri. Sosyal medyada yaptığı açıklamada sadece bir bireyin serzenişi değil, tabanın yankılanan sesini duyduk. Örgüt içindeki kırılmaların, “güçlü olanın belirlediği listelerin”, parti içi demokrasinin sadece tabelada kalmasının en net örneklerinden birini aktardı.

Bir önseçim yapılıyor. Sonra liste değişiyor. Sonra “benim yapabileceğim bir şey yok” diyen il yöneticileri oluyor. Sonra “taban” küsüyor, sonra “gençler” uzaklaşıyor. Sonra da aynı yöneticiler, ekranlara çıkıp “CHP neden gençleşmiyor?” diye soruyor.

Oysa soru ortada: Sizin güçlü örgüt dediğiniz, kimin gücü kime yetiyorsa o mu?

Çağdaş Yılmaz’ın isyanı, sadece sıralama meselesi değil. Tabanın görmezden gelinmesi, delegasyonun pazarlık masasında araç haline gelmesi, gençlerin ve emek verenlerin "son dakika figüranı" yapılmasıdır mesele. Partililer neye itiraz edeceğini, kimi destekleyeceğini şaşırmış durumda. Çünkü irade, yukarıdan aşağıya indiriliyor, taban yukarı bakıp sadece seyirci kalıyor.

Bu çıkışa emekli öğretmen, partinin emektar neferlerinden Ruşen Öztürk’ün cevabı da önemliydi. Samimi, duygusal ve kırgın. Ama aynı zamanda net: “İlkeli siyaset” diyor, “Güne bakan siyaseti yapmam” diyor. Ve bu satırları yazarken bile, hâlâ örgüte destek vermeye hazır bir partili duruşuyla konuşuyor.

Ne yazık ki CHP'nin en temel sorunlarından biri de bu: ilkeli olanların, bedel ödemesi. Parti içi sadakatin, liyakatin değil, kimi zaman ilişkilere göre belirlendiği bir iklimde, ilkeli duruş sahipleri dışarıda kalıyor.

Şimdi buradan, Balıkesir'den, Altıeylül'den tüm örgüte seslenmek gerekiyor.

Sözde değil, özde birleşmenin zamanı. Parti içi demokrasiyi sadece seçimden seçime değil, her an yaşamak gerekiyor. Önseçim yapıp, sonra değiştireceksek neden yapıyoruz? Gençlere umut verip, sonra onları “sıralama dışında” bırakırsak neden umutlandırıyoruz?

Yöneticilerimize bir çağrıdır bu yazı: "Birleşin" diyor gençler. “Ortak bir bildiri yayınlayın. Buradayız deyin. Vakit kaybetmeden.”

Gelin, Balıkesir’den bir kıvılcım çıksın. Bu kıvılcım, yalnızca yerel yöneticilerin değil, tüm örgütün uyanışına vesile olsun. Kimin kime gücü yetiyorsa değil, kimin ne kadar emek verdiği, ne kadar ilke sahibi olduğu konuşulsun.

Zira CHP ancak o zaman gerçekten güçlü olur. Ve ancak o zaman umut olur.

chp balıkesir demokrasi balıkesir
SON DAKİKA HABERLERİ

Macit Ermiş Diğer Yazıları