Dost Vardı Eskiden… Şimdi Takipçi Sayılıyor…
Bir zamanlar mahalle aralarında dostluklar kurulurdu, arkadaşlıklar mendil kapmaca kadar sahiciydi.
Dost Vardı Eskiden… Şimdi Takipçi Sayılıyor…
Bir zamanlar mahalle aralarında dostluklar kurulurdu, arkadaşlıklar mendil kapmaca kadar sahiciydi.
80’li ve 90’lı yıllarda büyüyenler çok iyi bilir, arkadaş demek sadece oyun arkadaşı değil, aynı zamanda sokakta birlikte büyüdüğün, gizli gizli ilk hayallerini fısıldadığın, düşüp dizin kanadığında seni sırtında taşıyan kişiydi. O zamanlar “dost” kelimesi lügatımızda ağırdı. Herkese verilmezdi. “Kanka” lafı pek yoktu, “kardeşim gibidir” denirdi. Ekmek arası sucuk paylaşılırdı, yarısını vermek değil, yarısını alabilmekti ayıp olan. Paylaşmak vardı, hesap sormak yoktu. Bir arkadaşınla küssen bile, okula gelmediğinde öğretmenin “Nerede kaldı?” sorusuna en önde parmak kaldırıp “Bugün gelecekti, demek ki hastalandı!” cevabını verirdin.
Çünkü dostunun yokluğuna bahane değil, mazeret uydururdun. O derece sahiplenirdin. Telefon yoktu belki, ama kapı zilinin ritmi bile kodlanmıştı:
İki uzun bir kısa basarsa Ayşe, dört kısaysa kesin Murat’tır. Pencereden bağırmalar, mektupla haberleşmeler, okul çıkışı pastaneye kaçamaklar… Her biri başka bir hikâyeydi.
Ve şimdi? Şimdi ilişkiler “görüldü”ye takılıyor. Bir mesaj atarsın, cevap gelmez. Ama Instagram’da paylaştığı story sana “vakit bulamadım” bahanesini tokat gibi suratına çarpar. Birlikte geçirilen vakitlerin yerini, birlikte etiketlenmek aldı. Artık kahkahaların şahitliği yerine, gönderilerin “like” sayısı konuşuluyor. Eskiden “Yanındayım” diyen dost, şimdi “Paylaştığını beğendim ya, daha ne istiyorsun?” diyebiliyor.
Bugün, insanlar arkadaş değil, “network” kuruyor.
Kim ne iş yapıyor, ne kadar kazandırır, hangi bağlantıyı sağlar... Dostluk artık bir çıkara, bir faydaya, bir sosyal statüye bağlandı. Ve bu satırları yazarken bile içimi burkan bir sahne geliyor gözümün önüne. Eski dostlar kahvehanede tavla oynarken birbirine laf sokar, sonra da gülerek çay söylerdi. Şimdi biri tweet atıyor, diğeri üstüne alınıp seni siliyor.
Eskiden arkandan konuşulmazdı, yüzüne söylenirdi. Şimdi yüzüne gülünür, arkandan bloklanırsın. Nurlar içinde yatsın rahmetli Hıncal Uluç’un kaleminden okuduğumuz o tokat gibi gerçekler işte burada devreye giriyor:
"Her arkadaş dost mudur?" Cevabı acı ama net: Değil. Ama yine de hâlâ o eski dostluklara inanan birkaç güzel insan kaldıysa, kıymetini bilin.
WhatsApp gruplarında susup, dert anında konuşanlara, sabahın üçünde “uyuyor musun?” mesajına “uyuyordum ama anlat hadi” diyenlere, çantasından mendil çıkartmasa bile omzunu uzatanlara…İşte onlar hâlâ eski zamanların yadigârı.
Ve sevgili okurum, eğer sen de şu an birkaç eski dostun yüzü geldi gözünün önüne, belki bir mesaj atma vaktidir ha, ne dersin?
Çünkü bazı dostluklar bir daha gelmez…
Ama hatırlanırsa yeniden yaşar.