Geçen gün aynada kendime şöyle bir baktım. İtiraf edeyim, bakış “Kim bu şahıs?” bakışıydı. İçimden bir ses dedi ki: "Sende kulp değil, komple demlik yamuk." Ve işte o an büyük gerçeği fark ettim. Hepimiz biraz kulpu kırık çaydanlıklarız bu hayatta. Kimseyi kandırmayalım. İnsan dediğin paketinden yüzde yüz sağlam çıkmıyor. Yolda, okulda, işte, markette, her yerde minik defolarımızla dolaşıyoruz. Kimimizin adım atarken sağ ayağı sola çalışıyor. Kimimiz ATM’de para yatırırken önce kartı ters sokuyor. Kimimiz de akşam yemeğinde “Ben diyetteyim” deyip son dilim baklavayı mideye indirirken yakalanıyor. Ben bu konuda şunu kabul ettim: Kusurlarımızla varız. Hayatı zaten bu kusurlar renklendiriyor.
Şimdi biraz çevrenize bakın. Ofiste “Zoom linkini açamadım” diye toplantıya 15 dakika geç katılan o arkadaş yok mu? Veya markette sıraya girip, sıra kendisine geldiğinde cüzdanı unutmuş olduğunu fark eden kahraman? İşte o insanlar benim kahramanlarım. Çünkü hayatın cilvesine karşı dimdik durabiliyorlar. “Evet, hata yaptım, oh olsun!” diye gülüp geçiyorlar.
Bir de hayatı kusursuz yaşamaya çalışan tipler var… Sabah 6’da yoga yapıp, 6.30’da organik yulaf lapasını hazırlayıp, öğlene kadar 20 e-mail cevaplayanlar. Tamam da kardeşim, biraz yamuk yap ya. İnsan mısın, algoritma mısın belli değil! Onlarla kahve içmek bile stres. "Bu kahve çekirdeği hangi yıla ait?" "Ben genelde yedi saat uykudan fazla almam çünkü fazla uyku odaklanmayı düşürüyor." Pardon da ben iki saatte bir şarjı biten telefon gibiyim, ne yapacağız şimdi?