Taş Mı Olacaksın? Su Mu?

Muhammed Can Akyürek

Muhammed Can Akyürek

Tüm Yazıları

Balıkesir'de genellikle ziyaret ettiğim bazı terzilerin bana anlattığı Usta- Çırak hikayeleri oldukça dikkatimi çekiyor. Eskiden küçük dükkanlarıyla bugün adeta geçmişi yaşatan güzellikte ve ustalıkta işlerini yapıyorlar.

Sohbetleri de güzel oluyor ancak çokta konuşturmadan işlerine ara verdiklerinde sohbeti tercih ediyorum. Neden mi? Anlattıkları hikayeler çok şey barındırıyor ve bırakıyor bende...Hayat Usta Bense Dünyadaki Çırağım diyerek... Sizlerle de paylaşmak istedim geçmişte olan ,anlatılan yada dilden dile dolaşan bu hikayeleri...

Usta Ve Kumaştaki Dikiş İzleri

Bir dikiş makinesinin ritmiyle doluyor o dükkanlar.. Usta, iğneyi kumaşın üzerinde dikkatle gezdiriyor. Yanında duran çırak, sabırsız bir merakla soruyor:

“Usta, bu kadar şeyi nasıl kontrol ediyorsun?”

Usta, bir süre daha dikiş atıyor. Sonra başını kaldırıp gülümseyerek cevap veriyor:

“Evlat, kontrol etmiyorum… idare ediyorum.”

Bu iki kelime arasındaki fark, bir ömürlük ders gibi...

Kontrol Etmek

Kontrol, insanın hayata karşı geliştirdiği bir savunma. Her şeyi ölçmek, biçmek, bastırmak, hizaya sokmak istiyor. Kontrol eden insan, düzenin değil; düzenin esiri olur.
Her cümlenin sonunda bir tedirginlik, her sessizlikte bir korku var evlat diyor...Ne güzel bir anlatımla cümleler kuruyor diyorum içimden...Devam ediyor Terzi Usta ve Çırak hikayesini anlatmaya.

Tıpkı yaşlı teyzenin dediği gibi:

“Evlat, cümle kurmak yırtık gömleği dikmeye benzer.
Düğümü içten atsan tene, dıştan atsan göze batar.”

Kontrol etmeye çalışan insan da böyledir. Hep bir yerden batar. Ya içini acıtır ya dışını…
Çünkü hayatın kumaşı her zaman farklıdır. Her gün, her insan, her olay başka bir dokudadır.

İdare Etmek Su Gibi Olabilmek

Usta, çırağın şaşkın bakışları arasında dikişine devam eder ve der ki:

“Her kumaşın farklı bir ahlakı vardır. Esneyeni dikiyorsan yumuşak ol, aksi halde dikiş yerleri buruşur. Sert bir kumaşı dikiyorsan yavaş ol, yoksa iğneyi kırarsın.”

İdare etmek, işte bunu bilmektir. Hayatın dikiş yerlerini yırtmadan, buruşmadan tutturabilmektir.
Su gibi olmayı seçen insan, şekle değil ahenge inanır. Çünkü su, kaba sığar ama kabın rengini almaz. Akışını sürdürür.

Ustanın dediği gibi:

“Kontrol edersen taş olursun; idare edersen su olursun.”

Bugün çoğu insan bir şeyleri kontrol etmeye çalışıyor:
İlişkilerini, duygularını, hatta nefesini bile.
Ama kimse idare etmeyi bilmiyor. Yani anlayışı, uyumu, esnekliği…

Oysa yaşlı teyze az konuşur, çünkü bilir:
Bir söz, yanlış dikilmiş bir dikiş gibi hem teni yakar hem gözü rahatsız eder.

Hayat da tıpkı dikiş makinesi gibi işler.
Ne kadar bastırırsan, o kadar kırarsın iğneyi.
Ne kadar acele edersen, o kadar yamuk düşer dikişin.

Kontrol eden taş olur; sert, sabit ve kırılgan.
İdare eden su olur; derin, sabırlı ve sonsuz.

Hangisi olmak istediğini düşün, çünkü her seçim kendi kumaşını biçer.

usta terzi çırak