“Belleğin Doğası”: Sinan Avinal’ın Seramiğinde Doğanın Hatırlanan Yüzü

Muhammed Can Akyürek

Muhammed Can Akyürek

Tüm Yazıları

Doğayı çoğu zaman gözümüzle görür, aklımızla tanımlarız. Oysa kalbimizin ve belleğimizin doğayı hatırlama biçimi çok daha farklı bence. İşte Sinan Avinal’ın “Belleğin Doğası” sergisi tam da bu farkı görünür kılıyor. 22 – 30 Eylül 2025 tarihleri arasında Mekân Blogspot’ta sanatseverlerle buluşan bu sergi, doğayı birebir kopyalamak yerine belleğimizde bıraktığı izlere odaklanıyor. Görülmesi gereken ve içsel yolculuğun izlerini adım adım takip ederek sergiyle öneçıkan doğayı izlemek inanın farklı bir keyif.

Avinal’ın seramiklerinde kimi zaman yumuşak ve akışkan bir his, kimi zamansa sert ve keskin formlar öne çıkıyor. Bu karşıtlık, bana hem doğanın değişkenliğini hem de insan hafızasının çok katmanlı yapısını düşündürüyor. Çamurun dönüşümü, sanki belleğin derinliklerinde saklı anıları açığa çıkarıyor.

Harita Değil, Duygusal Topoğrafya

Bazı eserlerde, yeryüzünün katmanlarını ve vadilerin boşluklarını andıran izler dikkat çekiyor. Ama burada görünen, coğrafyanın değil belleğin haritası. Renk paletinde toprak tonlarına gökyüzünün maviliği, denizin dalgalı ritmi ve bulutların dokusu eşlik ediyor. Yani seramikte yalnızca toprak değil, doğanın tüm unsurları belleğin izleriyle yeniden kurgulanıyor.

“Belleğin Doğası” yalnızca bir sergi değil, aynı zamanda bir davet. Kendi belleğimizin katmanlarına bakmaya, doğayı yalnızca dışarıda değil içimizde de aramaya davet… Çünkü hafızamızda saklı olan imgeler, doğanın hatırlanan yüzünü kişisel bir yorumla bize yeniden gösteriyor.

Sinan Avinal’ın sergisi, sanatın yalnızca gözle değil, bellekle de görülebileceğini hatırlatan güzel bir örnek...

Bellek doğa