İLGİNÇ DEDİKODULAR
DOĞA İLE İLGİLİ DEDİKODULAR
CHP’DE BİR GARİP DELEGE MASALI VE SONUÇLARI
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep’in Araban ilçesi CHP’li Belediye Başkanı Hasan Doğru partiden istifa etmişti. Üstelik bu kişi bir de en son yapılan il kongresi seçimlerinde, seçilen delegeler tarafından CHP Kurultay Delegesi yapılmış. Acaba bu adaya oy veren delegeler şimdi ne düşünüyordur?
O seçimde kime oy verdiklerini biliyorlar mıydı, yoksa birileri onlara bu adama oy vereceksiniz mi dedi?
Bu adamı ne kadar tanıyorlardı?
İLGİNÇ DEDİKODULAR
İLGİNÇ DEDİKODULAR
KISA KISA DEDİKODULAR
EĞLENCE VE OYUN ALANLARI DEDİKODULARI
Bizim kültürümüze de oldukça işlemiş olan panayır kültürü nasıl ortaya çıkmış,günümüzde en gelişmiş panayırlar nerede ve ne boyutta hiç merak ettiniz mi? İlk olarak panayırlar insanların sokaklarda biraraya gelip eğlendikleri ve mal alıp satmak için bir nevi pazar yeri oluşturdukları eğlencelikler olarak kurulmuş.Özellikle ortaçağda panayırlar ayrı bir önem taşıyormuş.O dönemde insanlar kurulacak olan panayırlara günler öncesinden hazırlıklar yapıyorlarmış. Daha sonraları panayırların yerini fuarlar,sergi alanları,lunaparklar ve devasa büyüklükte ki oyun alanları almış.Şimdi gelin bu tarihi organizasyonların enlerine bir göz atalım;
Dünyada bugüne kadar yapılan en etkili fuar 1851 yılında yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı Büyük Londra Fuarı olmuş.Dünyada ki en büyük eğlence parkı ise ABD’de bulunan Coney Adası üzerine 1900’lü yıllarda kurulmuş. ABD’de yapılan “Hayvan Krallığı” isimli eğlence parkı milyar dolarlık bütçesi ile bugüne kadar yapılan en pahalı eğlence parkı olarak tarihe geçmiş. 1851 yılında Londra’da düzenlenen “Büyük Sergi”,Kristal Sarayı içine inşa edilen alanda yapılmış ve bütün dünya üzerinde bilinen makinelerin gösterilmesi ve tanıtılmasını amaçlamış.Bu sergi Viktorya dönemi endüstriyel lunaparkı olarak tarihe geçmiş. Florida’daki Disneyland şuanda dünya üzerindeki en büyük eğlence parkıymış.Parkın en çekici özellikleri arasında yeniden canlandırılan eski hikayeler ve güncel çizgi film karakterleri bulunuyormuş.Mutlaka gidip görmek istediğim bir yer olduğunu söylemeliyim. Şimdilerde dünyanın birçok noktasında farklı şubeleri olan bu eğlence parkının en çok ziyaret edildiği yer ise Japonya’nın Tokyo şehrinde kurulu olanıymış.Buraya yılda 17 milyondan fazla insanın ziyaret ettiği söyleniyor. Dünyanın en büyük dönme dolabı olan “Londra Gözü” 2000 yılında hizmete açılmış. En yüksek tepesi olan 135 metreden Londra’yı kuşbakışı izlemek için insanlar akın akın bu aleti ziyaret ediyorlarmış. ABD’nin Ohio bölgesinde hızlı tren dediğimiz Roller Coasterler bulunuyormuş.Tabiri caizse bu bölge adrenalin arayan eğlence tutkunları için hızlı trenlerin adeta cennetiymiş.ABD’de toplamda 427 tane Roller Coaster varmış.Dünyada Amerikadan sonra en fazla Roller Coaster olan ülke 144 tane ile İngiltereymiş. Dünyada ki en hızlı Roller Coaster olan “Süpermenin Kaçışı Treni” ise Kaliforniya’da 6 yıldızlı Bayrak Dağı üzerine kurulmuş.125 metre yüksekliğe çıkan bu tren saatte 160 km hızla adrenalin arayanlara unutulmaz anlar yaşatıyormuş.YAŞAMIN VAZGEÇİLMEZİ TV DEDİKODULARI
Şimdilerde her evde birden fazla sayıda bulunan televizyon yayın hayatına ilk olarak 1936 yılında başlamış ve o dönemlerde tüm dünyada sadece bir kaç yüz insanda bulunuyormuş. Bakın o büyülü kutunun tarihinde nasıl söylentiler var;
Ana üssü ABD olan CNN dünyanın geçmişten bugüne en büyük haber kanalı olarak tarihe geçmiş bile.CNN ekibi çok büyük bir teknoloji ile 23 tane uyduyu kullanarak dünya üzerinde yaklaşık 250 ülkeye ulaşıyormuş. Uydu televizyonu 1960’lı yıllarda yayın hayatına başlamış.Bu televizyon aynı zamanda uzayda ki ilk telekominikasyon uydusu olmuş.İlk ticari TV uydusu olan “Early Bird” 1965 yılında üretilmiş.Bugünlerde web ağı üzerinden kontrol edilen uydu sistemi dünyada 24 saat canlı yayın imkanı sunuyor. TV konusunda kendini en çok geliştiren ve hem marka hem de set noktasında çeşitlilik sunan ülke Çinmiş. Çinde 394 milyon TV seti olduğu söyleniyor. Bu bana çok sürpriz olmadı açıkçası. Normal karşılıyorum. Dünyanın en meşhur ve en çok konuk ağarlayan Talk Show sunucusu “Oprah Wnfrey” olmuş.Sunmuş olduğu program ABD’de 11 sezon üst üste en çok izlenen program olmuş ve ayrıca 30 kez Emmy Ödülü kazanmış. George Clooney TV dünyasının en popüler oyuncusuymuş.1996 ve 1997 yıllarında ABD ve İngiltere’de bir bölümü 24 milyondan fazla kişinin izlediği,konusu hastanede geçen bir projede her bölüm için 115 bin dolar alıyormuş. Apollo’nun 1969 yılında aya indiği o tarihi olayı dünyada ki milyonlarca insan TV sayesinde canlı canlı izlemiş.Prens Charles ve Prenses Diana’nın 1981 yılında ki evlilikleri yine TV sayesinde yaklaşık 40 milyon insan tarafından canlı canlı izlenerek tarihe geçmiş. 1997 yılında ise Prenses Diana’nın cenaze töreni yaklaşık 2.5 milyar insan tarafından TV’den canlı yayın ile izlenmiş. 1970 yılında Brezilya ve İngiltere arasında oynanan Dünya Kupası mücadelesi yaklaşık 40 milyon insan tarafından ve yine 1966 yılında ki İngiltere ve Batı Almanya arasındaki Dünya Kupası mücadelesi 35 milyon insan tarafından Tv sayesinde izlenerek tarihe geçmiş.SANAT DÜNYASININ DEDİKODULARI
Sanat Dünyası,küçük minyatürlerden plastik kaplama ile sarılmış bütün binalara kadar birçok farklı şekilde kendini gösteriyor.Bilinen en eski sanat eserleri Taş Devri insanları tarafından yapılmış.O dönemin insanları sanatlarını mağara duvarlarına resimler çizerek ve taş ve killerden değişik figürler yaparak uygulamışlar.Eski Mısır ve Çinliler yaptıkları sanat eserlerini öldükten sonra öbür dünyadada kullanacaklarına inanıp kendi ölülerin mezarlarına koyacak kadar ileri gitmişler.Eski Yunanlar ise tapınaklarını tanrı ve tanrıçalarının heykelleri ile süslemişler.Bu sanat çılgınlığı her millette kendini farklı biçimlerde göstermiş. Mesela İtalyanlar tıpkı canlıymış gibi görünen sanat eserlerini 1300’lü yılların sonuna doğru yapmaya başlamışlar.Bu yazımda sanat dünyasının işte bu ilgiç eserlerinin enlerine bir göz atacağız;
Bazı sanatçılar dev heykelleri inşa etmek için dağların tepelerini kullanmışlar. ABD Güney Dakoto Thunderhead Dağı’nın üzerine yapılmış olan 172 metre boyutunda ki dev “Sioux Lideri Heykeli” bunlardan biriymiş. Fransa’da bulunan Lascaux’da ki mağara resimleri yaklaşık olarak 17 bin yıllık bir tarihe sahipmiş. Bu resimlerin keşfi ise 1940’lı yıllarda dayanmaktaymış.Ünlü ressam, İtalyan sanatçı Michelangelo yaşamının 5 yılını Roma’da ki Sistine Chapel’inin tavanına resim çizerek geçirmiş.Çizdiği resmin merkezinde Tanrı’nın Ademi yaradışının bulunduğu sahne varmış. Dünyada bilinen en eski sanat “Mağara Ressamlığı”ymış… Dünya’nın en değerli kırılmış heykeli “Venüs De Milo”ymuş..Bu heykel Yunanistan’ın Melos Adasında bulunmuş.Oyma sanatı ile yapılmış bu eserin M.Ö 150 yıllarına ait olduğu düşünülüyormuş.Şuan Pariste Louvre Müzesinde bulunan heykel;Aşk tanrıçasını ifade ederken,Yunanlılar tarafından Aphrodite,Romalılar tarafından ise Venüs olarak adlandırılmış. Dünyanın en pahalı eserler üreten sanatçısı 20.yüzyılda yaşamış olan “Picasso”ymuş.. Bakın size şimdi açıklayacağım en gerçekten çok ilginç.Dünyanın en başarılı sahtekarı yani sanat eserlerini kopya eden kişisi “Hans Van Meegerenn”miş. Bu adam bu kadar yetenekliyse niye kopya etmek yerine kendi üretmemiş anlamadım… Hollandalı ressam sanatçı “Rembrant” yaşamı boyunca 2000 den fazla eser yapmış.Bunlardan 100 tanesi kendi portresi olup çizimleri günümüze kadar gelmiş ve hala ilgi görüyormuş. Dünyaca bilinen en ünlü resim “Mona Lisa” tablosuymuş…Bu eser 1911 ylında Paris’teki Louvre müzesinden çalınmış.1913 yılında bulunana kadar meraklı alıcılara eserin 6 tane sahtesi satılmış. Dünyada en çok tartışılan sanat eseri ise “Row Of Brick”plastik sanat eserleri olmuş… Dünyada üretilen en pahalı sanat eseri Van Gogh’un “Portrait Of DR.Gachet” tablosu olurken değeri yaklaşık 60 Milyon dolar ediyormuş. Yapılan en pahalı heykel ise “Canova The Three Graces” olurken değeri yaklaşık 10 milyon dolar; En değerli fotoğraf “Le Gray” Tarafından çekilen “Grande Vagur-Sete”in değeri yaklaşık 620 bin dolar ve son olarak dünyanın en pahalı posteri Galsgow’da sanat şovunda sergilenen “Charles Rennie Mackintosh” posteri olmuş.Posterin şu an ki değeri ise yaklaşık 85 bin dolarmış.ÇILGIN DEDİKODULAR
Çılgınlıklar veya bir şeylere karşı büyük ilgi duyma her zaman gelip geçici heveslerin farklı bir yönde yeniden şekillenmesi mi acaba? Geçici heves çılgınlık yapmanın başka bir adı mı? Dönem dönem hepimizin çılgınlık yaptığı zamanlar olmuştur. Peki halen çılgınlık diyeceğiniz kaç alışkanlığınız var.Ya da var mı? Mesela tuhaf saç uzatma, sıradışı kıyafetler giyme,ilginç oyun ya da oyuncaklarınız gibi…Teddy Bear oyuncak ayıyı hepiniz bilirsiniz.Bu oyuncak ayının çılgınlığı 1900’lü yıllarda başlamış.Action Men çılgınlığı ise tam 40 yıl popüler kalmış.Benim çocukluk dönemimim çılgın karakterleri Ninja Kaplumbağalardı. Bu karakterlerin kıyafetleri,oyuncakları,oyun kartları,etiketleri ve daha aklıma gelmeyen bir çok ticari ürünü vardı. Sonraları ülkemizde ve dünya da Power Ranger karakterleri de çılgınlık boyutuna geldi.Bazı çılgınlıklar zaman zaman kaybolup tekrar ortaya çıktı.Mesela Yo-yo oyunu ya da scooter çılgınlığı gibi…Bu yazımızda işte bu çılgınlıkların enlerine bir göz atacağız. Dönem dönem neleri çılgınlık boyutunda yapmış insanoğlu gelin birlikte bakalım.
* Bir dans maratonu en fazla kaç saat sürmüş olabilir. Yani bir dans gecesine katılıp çılgınlar gibi kaç saat dans edebilirsiniz? Dünyada bugüne kadar en uzun süren dans maratonu tamı tamına 3.000 saat sürmüş. Geceye katılan insanlar çılgınlar gibi hiç durmadan dans etmişler.Bu dansların içinde 1920’lerde “Charleston” yapmak en büyük dans çılgınlığıymış.
* Az önce zaman zaman kaybolup tekrardan ortaya çıkan çılgınlıklardan bahsetmiştim. Bunlardan biri olan Yo-yo ilk olarak 1920’lerde ortaya çıkmış.Daha sonra 1960’larda tekrar popüler olmuş Ve son olarak 1990’lı yıllarda 3.kez popüler olup dönemin hemen hemen tüm insanlarının elindeymiş.Filipin dilinde kullanılan yo-yo,Filipinlerde insanlar tarafından silah olarak kullanılıyormuş.
FİLM SEKTÖRÜ DEDİKODULARI
Bu hafta ki köşe yazımda size bugüne kadar yapılan filmlerden bahsetmek istiyorum.Evimde yaklaşık 50 bin civarında bir film arşivi bulunduruyorum.Sanırım tam bir film avcısıyım. Hem izlemeyi hem de izledikten sonre filmin incelemesini yapıp eleştirmeyi seviyorum. Özel bir merak diyebilirsiniz. Ya da mesleki bir alışkanlık.Film sektörünün başlangıcı 1900’lü yıllara dayanıyor. O dönemlerde kinetoskop ile oynatılan ve gizli bölmelerden bakılarak oynanan oyunlar ile aslında bu insanların filmleri çok seveceği ve bunun bir sektör olarak günümüze taşınacağı taaa o günlerden belliymiş. Lafı çok uzatmadan gelin şu sektörün enlerine ve dedikodularına bir göz atalım;
* Dünyada ki ilk sinema deneyimi 1895 yılında çekilen bir film ile başlamış.Ama ilk ciddi film 1915 yılında D.W.Griffith’in destansı eseri “Birth Of A Nation” yani “Bir Ulusun Doğuşu” ismi ile çekilmiş.1920’li yıllara kadar çekilen hiçbir filmde konuşma yokmuş.Hepimizin sessiz sinema diye bildiği şekilde çekilmiş filmler.Daha sonraları ise o meşhur Holywood sinemaya el atmış ve sinema dünyasının adeta devi olarak sinemayı bugünlere taşımış.
* Charlie Chaplin sinemada ki gelmiş geçmiş en büyük sessiz sinema oyuncusuymuş.Chaplin şöhretin kapılarını “The Kid” ve “The gold Rush” filmlerinde ki bol kesim pantolonlu serseri rolüyle sergilediği performans ile açmış. Daha sonra başarılı bir besteci,yönetmen,yapımcı ve sinema yazarı olarak kariyerini tamamlamış.
MÜZİK DEDİKODULARI
Bir sanat merkezi işlettiğim için yaşamımın her anı müzikle iç içeyim. Öyle özellikle dinlediğim bir tür yok ama heralde işimiz gereği klasik müziğe olan merakım son zamanlarda biraz daha fazla arttı. Hal böyleyken müziğin enlerini ve dedikodularını yazmadan olmazdı. Bu yazımızda müziğin gelişimi ve enstrümnaların ortaya çıkışından tutun da en büyük orkestraya kadar birçok ilk okuyacaksınız. Öncelikle müziğin oluşması için enstrümanlara ihtiyacımız olduğunu söylemekte fayda var. Müzikal aletler üç grupta toplanıyor. İçine doğru üflenen nefesli çalgılar,yayları olan telli çalgılar ve davul ve büyük zillerin olduğu vurmalı çalgılar.Bu enstrümanlar sizin kullağınıza hoş gelen klasik müzikten tutun da opera,halk müziği,pop,caz,rock ve daha ismini sayamadığım bir çok müzik türünde kullanılıyor. Şimdi gelin bu müzik camiasının bilinmeyenlerine,ilklerine ve dedikodularına bir göz atalım;
*Müzik ilk defa M.Ö 1800’lü yıllarda kaydedilmiş.Anlayacağınız müzik insanoğlunun hayatına bir girmiş tam girmiş.
*Bilinen en eski müzik aleti davulmuş.1994 yılında yapılan en büyük davul takımı yani bateri tam 300 parçadan oluşuyormuş.Günümüzde bir çok sanatçı bu parçaların çoğundan çok az derecede faydalanıyor.
SAHNE SANATLARI DEDİKODULARI
Bu dedikodu köşesi özellikle benimde araştırırken çok ilgimi çekti. Çünkü tiyatronun dedikoduları ile ilgili. Açıkçası benimde bilmediğim bilgilerle karşılaştım. Sadece tiyatro yok tabi… Sahne sanatlarının tüm dalları pandomim,opera ve balenin enleri ile sizleri başbaşa bırakıyorum.Keyifli okumalar…
* Tiyatronun ilk ortaya çıktığı yer ve bu sanatı izlenebilir hale getirenler Yunanlarmış. Tepelere oturarak izledikleri tiyatro eserlerine genelde katılım yaklaşık 18 bin kişi oluyormuş.Daha sonra Romalıların tiyatroya el attığı dönemde ise 40 bin kişilik koltuklar üretilmiş ve artık insanlar bu taştan koltuklara oturarak tiyatro izlemeye başlamışlar.
* Antik Yunan’da aktörler dini törenlerde yaptıkları ayinlerde duygularını göstermemek için maskeler giyerlermiş.Bu olay tiyatroya olan saygıyı arttırmış.
SPOR DEDİKODULARI
Spor hayatımızın vazgeçilmezi. Ben kendimi bildiğim bileli spor ile içiçe bir yaşamım var. Takip edenler bilirler. Son dönemlerde özellikle ekstrem sporlara karşı özel bir ilgim var. Her fırsatta burdan genç kardeşlerime örnek olsun diye özensinler diye yaptığım ekstrem sporları detayları ile anlatmaya çalışıyorum. Böyle bir kısa giriş yaptıktan sonra gelelim bugünkü dedikodularımıza. Bugün size tüm dünyada yaşanmış spor ile ilgili birkaç dedikodu paylaşmak istiyorum. Malumunuz yaklaşık 5.000 yıldan beri hatta belki çok daha fazla zamandır insanlar bir şekilde bu sporu hayatlarında oyunlarla iç içe olarak yapıyorlar.Aslında ilk oyunlar tahta ile ya da zar ve domino taşları ile başlamış ama daha sonra eski Mısırlılılar at yarışları ve güreş oyunları ile bu durumu spora taşımışlar. Sonrasında ise Yunanlar o meşhur olimpiyat oyunları ile bizde varız demişler ve yaklaşık 3.000 yıldan bu yana devam eden o muhteşem organizasyonu yaratmışlar.Şimdi gelelim dedikodulara;
*Günümüzde oynanan futbol,basketbol,voleybol,tenis gibi modern dediğimiz sporların çoğunun ortaya çıkışı ve kurallarının koyulması 1800’lü yıllarda olmuş.
*Yine günümüzde spor öyle bir noktaya gelmiş ki şuanda bazı ülkelerin liderlerinden çok daha fazla ücret alan sporcular ortaya çıkmış. Bu durum bile sporun günümüzde nasıl büyük bir sektör olduğunu gösteriyor.
MÜZİK ALBÜMÜ DEDİKODULARI
Gençliğimizde mutlaka kısa bir dönemde olsa Rock müzik hepimiz dinlemişizdir. Tabi bunun çeşitleri oldukça fazla. Ben özellikle Anadolu Rock dinlemeyi çok seviyorum. Bu yazımda sİzlere gelmiş geçmiş müzik albümü yapanların ilginç dedikodularını anlatmak istiyorum.Rock’la başlayalım;
*Rock’ın Roll kralı olarak bilinen hepimizin yakından tanıdığı dünyaca ünlü star Elvis Presley ilk Rock süper starıymış. Aslında dünya Rock ile bu adam sayesinde tanıştı da diyebiliriz.1977 yılında ölmesine rağmen hala popülaritesi devam eden hala dinlenen bu adamın 600’den fazla fan kulübü varmış. Yetenek yarışmalarında taklitlerini görmeniz hala mümkün.
* Tüm zamanların en çok satan grubu yine hala dinlenen ve çoğumuzun bildiği “Beatles” grubuna aitmiş.Bilmeyen var mı?
HOBİ DEDİKODULARI
Hepimizin hobileri vardır. Kimimiz yemek yapmayı sever,kimimiz kitap okumayı ya da spor yapmayı yada başka birşeyi..Peki hiç merak ettiniz mi bu hobilerin enlerini? Yani demek istediğim mesela basılmış en eski kitap hangisidir? Ya da Dünyanın en büyük ansiklopedisi kaç cilttir? En uzun süren çizgi filmin adı nedir? En uzun roman kaç sayfadır? Bugünkü köşemde bu ilginç hobi dedikodularına bir göz atalım istiyorum. Başlıyoruz;
* Bugüne kadar en popüler ve en çok okunan kitap J.K.Rowling’in “Harry Potter” isimli seri olarak basılan kitabı olmuş.En çok satan kitap ise İncilmiş.En çok satılan kitabın “İNCİL” en çok okunan kitabın “HARRY POTTER” olması gerçekten çok ilginç geldi bana.
* Edebiyat tarihinde bilinen en ünlü dedektif Sherlock Holmes’müş. Okuyucuların bildiğinin aksine bu karakter gerçek hayatta hiç yaşamamış.Tüm okurlar bu adamın gerçekten yaşamış bir karakter olduğuna inanmışlar yıllarca.
FUTBOL DEDİKODULARI
Hepimizin bildiği gibi futbol dünyanın en çok izleyiciye sahip sporu. Dünyada futbolun en çok izlendiği spor olmayan tek ülke ise Kuzey Amerika. Çok ilginçtir ki en başarılı futbol ülkeleri Brezilya’dan sonra genelde Avrupa’dan çıkıyor. Avrupa, futbolu bulduğunu her ne kadar iddia etse de; Çin bu konu da çok inatçı ve futbolun köklerinin kendi topraklarında olduğunu savunuyormuş. Gelin hep birlikte bu hafta bu büyük ve adeta bir sektör haline gelen futbolun gelmiş geçmiş en çok konuşulan dedikodularına bir göz atalım;
* Herkesin tanıdığı futbol profesörü Brezilyalı futbolcu Pele; tüm zamanların gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak kabul ediliyormuş. Asıl adı “Edson Arantes Do Nascimento” olan bu futbol üstadı 3 kez Dünya kupasını kazanan takımda oynayarak tarihe geçmiş. Futbol hayatı boyunca 1363 maça çıkan Pele toplamda 1281 gol atmış.Gol ortalaması gerçekten müthiş…
* En büyük uluslararası futbol turnuvası olan “Dünya Kupası”nı en fazla kazanan takım Brezilya olmuş.Şimdiye kadar 5 kez bu kupayı alan Brezilya’dan sonra 4 kez İtalya ve 3 kez de Batı Almanya müzesine götürmüş.Ama şimdi o Brezilya milli takımından eser kalmadı bugünlerde…
İLGİNÇ DEDİKODULAR
Horlama alışkanlığı olanlar için çok ilginç bir dedikodum var. Gece boyunca horluyorsanızz ama arada susuyorsanız işte o anlarda rüya görüyormuşsunuz. Bilmenizi istedim.
Dünyanın en zengin üç ailesinin toplam serveti, en fakir 48 ülkenin toplam servetinden çok daha fazlaymış. Hey gidi adaletsiz dünya hey…
Hayatınızda hiç böcek yediniz mi? Hemen öyle suratınızı çirkinleştirmeyin. Bakın yapılan bir araştırma diyor ki; her insan hayatı boyunca ortalama 70 böcek ve 10 örümcek yiyormuş. Nasıl mı? Bu ziyafet genelde istemeden boğaza kaçmalar şeklinde ya da uykuda gerçekleşiyormuş..
İLGİNÇ DEDİKODULAR
“Darısı Başınıza” deyimini mutlaka duymuşsunuzdur. Hatta duymakla kalmayıp kullanıyorsunuzdur da… Peki bu deyimin nasıl ortaya çıktığını düşündünüz mü? Anadolu ve Orta Asya Türkleri kızlarını evlendirirken başlarından aşağıya darı serperlermiş. Gelinin başından serpilen darı tanelerinin mutluluk ve şans getirdiğine inanılırmış. İşte bu deyimde taaaa o günlerden bugünlere darısı sizinde başınıza olarak gelmiş.
Birçok filme konu olan dizilerde anlatılan “Muhteşem Süleyman” lakaplı Sultan Süleyman Han’ın vasiyetini hiç merak ettiniz mi? Sultan Süleyman vasiyetinde bir elinin tabuttan dışarı olarak sarkıtılmasını istemiş. Sebebi ne ola ki? Vasiyetini hazırlarken demiş ki; “tüm ahali görsün ki bu tabutun içine girince benim bile öteki dünyaya elim boş gidiyor.”
Ay’a şimdiye kadar kaç kişi ayak bastı biliyor musunuz? Tamı tamına 12 kişi Ay’a ayak basıp o topraklarda gezinmiş. Ama en son ayak basan “Gene Cernan” isimli astronot Ay’dan ayrılmadan önce ayın yüzeyine kızının baş harfleri olan “TDC” harflerini kazımış. 1972 yılında kazıdığı bu harfler o yıldan beri Ay’ın üzerinde duruyor. Daha da kim bilir kaç yüz yıl duracak. Biri bir kez daha Ay’a gitmek isteyipde o izleri silene kadar. Adam ne iz bırakmış be evrene…
İLGİNÇ DEDİKODULAR
Bebeğim ilk dünyaya geldiğinde onu hemen diğer yeni doğan bebeklerin olduğu bir odaya aldılar. Bizi oraya sokmadılar. Orada rutin işlemler yapılıyor bebeğe. İlk kontrolleri vs… İçimden ya bizim bebeğimizi karıştırılarsa diye geçirmiş ve ürkmüştüm. Ne de olsa ilk defa baba oluyorum. Şimdi sıkı durun daha geçenlerde okuduğum bir haberde diyor ki; Türkiye’de yeni doğan bebeklerin yüzde 12’si bu işlemden sonra yanlış anne babaya veriliyormuş. Yani bebekler karıştırılıyormuş…
Hep merak etmişimdir,şu hayvanları. Soğukta üşümeden nasıl duruyorlar,sıcakta yine terlemeden nasıl duruyorlar diye.. Hiç etkilenmiyorlar mı? Tabi ki etkileniyorlardır ama insanlar kadar değil. Mesela biz güneşin altında 2 saat kalsak kıpkırmızı olup yanıyoruz. Peki ya hayvanlar? Hiç duydunuz mu bronzlaşan bir hayvan. Duymadıysanız ben söyleyeyim.Domuzlar güneşte yanabilen ve bronzlaşan hayvanlar alemindeki tek canlılarmış.
Aslında bu bilgiyi biliyorsunuzudur. Özellikle köpek besleyenlerin aşina olduğu bir konu. Köpeklere şeker verilmez derler. Özellikle de çikolata asla verilmezmiş. Çünkü çikolata köpeklerin kalp ve sinir sistemini hemen etkileyip onları öldürebiliyormuş.
İLGİNÇ DEDİKODULAR
Hani şu Ormanlar Kralı olan hayvan var ya.. Aslan Kral…. Boşuna Ormanlar Kralı olmamış bu hayvan. Bir erkek aslan günde ortalama 50 kez çiftleşiyormuş haberiniz ola. Hey maşallah… Bazı bebekler sadece kendilerinin anlayabildiği “CRYPTOPHASİA” isimli bir dil konuşuyorlarmış. Bu bilgi bana çok ilginç geldi ve ilk defa duydum…
Nobel ödüllü fizikçi, büyük deha Einstain var ya 9 yaşına kadar konuşma zorluğu çekmiş… İnsanların sadece parmak izi kendine özgü diye biliyorduk şimdiye kadar. Ama meğerse insanların dil izide kendine hasmış…
Ünlü edebiyat yazarlarının çok bambaşka özellikleri olduğunu biliyormuydunuz? Mesela; Tolstoy karısının dırdırından kurtulmak için evden kaçıp,bir tren istasyonundaki bekçi kulübesinde ölü bulunmuş. Tüm zamanların en çok satan kitabı “İki Şehrin Hikayesi”nin yazarı Charles Dickens’da boş zamanlarında kimsesizler morgunu ziyaret ediyormuş. Ünlü yazar Victor Hugo ise ciddi bir şekilde yaşlanma korkusu yaşıyormuş.
İLGİNÇ DEDİKODULAR
Meyve yemeyi ailecek seviyoruz. 20 aylık oğlumuzada özellikle yedirmeye çalışıyoruz. Son zamanlarda Ananası takıntı haline getirdik. Mümkün oldukça tüketmeye çalışıyoruz. Meğersem Ananas öyle ağaçta falan yetişen bir meyve değilmiş. Bildiğiniz kavun karpuz gibi tarlada yetişiyormuş.
Hep kovboy filmlerinde şahit olduğumuz bir sahne vardır ya… İki kovboy sırt sırta verir birbirlerine meydan okurlar ve düello yaparlar. İşte o sahenin dünya üzerinde yasal olduğu bir ülke varmış. Yani adamı öldürüyorsunuz ve hiç bir ceza almıyorsunuz. Paraguay’da kan bağışı yapan kişiler düello yapabiliyormuş. Ve Düelloda kazanan yani öldüren kişi hiçbir ceza almıyormuş. Valla ben bu internet aleminin yalancısıyım. Siz yine de inanmayın.Dedikodu diyip geçin…
Çocukluğumuzdan beri bozuk para ile hep yazı tura oynamışızdır. Bakın bu bilgiyi yeni öğrendim. Tura da ki resmin büyüklüğünden dolayı yazının üstte kalma ihtimali her zaman matematiksel olarak daha fazlaymış. Eğer bu oyunu oynarsanız yazı diyin arkadaş…
BOL SİDİKLİ BİR DEDİKODU KÖŞESİ
Malum kış aylarındayız. Hastahaneler adeta ikinci evimiz gibi oldu. Maşallah sağlık sistemi süper ya randevu alsak en az 1 saat bekliyoruz. Randevusuz gidersek 3-5 saate sıra gelirse şanslısınız. Hele ki tahliller için günlerce bazen bekliyoruz. Birde sonuçları beklemek derken hastalık ya kendiliğinden geçiyor ya da o hasta koridorlarında iyiden iyiye hastalanıyoruz. Bire bebeğiniz varsa işte o zaman durum çok daha vahim. Hastaneye götürsen bir türlü götürmesen bir türlü küçücük yavruyu… Durum böyle olunca vatandaşıda bir elternatif arama çabası sarmış durumda tabi ki beni de… Ne yaparız da hastaneye çok zorda kalmadıkça gitmeyiz diye interneti karıştırırken siiiidiğin inanılmaz mucizesini buldum. Evete evet yanlış duymadınız. Halk dilinde bildiğiniz sidik…. Sosyete dilinde bilimsel adı idrar olan sidik işte… Meğersem bu sidik neler anlatıyormuş neler.. Mesela şimdi hastaneye gittiniz saatlerce beklediniz ve nihayet doktora göründünüz. Doktor şöyle bir baktı ve git idrarını ver sonuçlarına bakalım dedi. Ordan Laboratuara gittiniz sıraya girdiniz yine beklediniz şanlıysanız o gün idrarı verdiniz. Sonuçlar mı? Onlar yarın. Haydi döne eve yarın yine gel sonuçları ala sonra yine sıraya gir doktora görün….. Ohooooo sağlam girdiğim hastaneden hasta çıkarım benb. Onun yerine hemen gidiyorsunuz kimsenin sizi göremeyeceği bir ağaç altına, ağacı kendinize siper ederek bir güzel çöğdürüyorsunuz. İşte oldu da bitti. Şimdi sonuçları alma zamanı.
Sonuç 1 –
İşediğiniz toprağın etrafına karıncalar toplanıyorsa;şeker hastasıymışssınız. Tatlılara son…
YAŞANMIŞ BİR HİKAYE
İnternette dolaşırken çok ilginç bir habere denk geldim.Bugün köşemde sizinle bunu paylaşmak istiyorum.Gerçek bir olay olduğu söyleniyor. Bu olay Kayseri’nin Bünyan ilçesi’nde yaşanmış. Olay Alfred Hitchcock’un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürperticiymiş. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız?
Kendisi Bünyanli olmayan, politikayla uğraşmış ve halen Kayseri’de yasayan iş adamı, 22 Şubat 2005 tarihinde Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girmiş.Lokantaya oturmuş ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içmiş. Yürüyüş mesafesindeki Bünyan’a gitmek için, lokantadan çıkmış. Ancak dışarısı hem zifiri karanlık hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası başlamış. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafede ki, Bünyan’a dönüş yolu kenarına varmış. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan’a ulaşma derdindeymiş. Fırtına daha da şiddetlenmiş. Adam bir-kaç adım ötesini bile göremiyormuş. Gelip-geçen bir araba da yokmuş.Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark etmiş. Arabanın, tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açıp arabaya binmiş. Kapıyı kapatmış, araba hareket etmiş. İçeridekilere merhaba demek istemiş. Ama o da ne? Arabada kimse olmadigi gibi, direksiyonda da kimse yokmuş. Birden paniğe kapılmış.Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak istemiş ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiş. Araba keskin bir viraja doğru yaklaşmış. Adam dua etmeye baslamış. Tüm günahları için tövbe etmiş. Arabayı durdurması için Allah’a yalvarmış. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanmış ve direksiyonu kıvırarak sert virajdan arabanın doğru yola dönmesini sağlamış. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah’a yalvarış ve yakarışı artmış adamın ve her seferinde de bir el dışarıdan uzanıp, direksiyonu çevirmiş.Sonunda kendisini biraz toparlayıp, ayaklarını kımıldatmış adam. “Ya Allah koru beni…” deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatmış. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelmiş.Defalarca 1 fatiha 3 ıhlası şerif okuyarak, Bünyan’a yürüyerek ulaşıp bir kahvehaneye girmiş. Üstü başı ıslak ve şoka girmiş haldeymiş. Kendisini tanıyanlar hemen sobanın başına almışlar. Eline bir çay vermişler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatmış. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik oluşmuş. Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü’nden iki kişi girmiş. Bir masaya oturmuş ve iki bardak çay söylemiş. Bu arada,gelenlerden birisi, diğerine şunları söylüyormuş :
-Ahmet baksana, şu sobanın başında oturan gerizekalı, bizim araba yolda kalınca; biz arabayı iterken, arabaya binip-inen öküz değil mi?