Başka Bir Annelik Mümkün Mü?

Başka Bir Annelik Mümkün Mü?

Baba olunca hayatımın değişeceğini biliyordum. Hatta “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenlerin ne demek istediğini anlayacak kadar da hazırlıklıydım (sanıyordum). Ama annelik… Ah, o sihirli ama bir o kadar da sessiz evrim!

Başka Bir Annelik Mümkün Mü?
Başka Bir Annelik Mümkün Mü?

Onu dışarıdan izlerken gördüğüm şeyle, içeriden tanık olduğum şeyin alakası bile yokmuş. Doğumdan sonra “anne” unvanını alan kadının, aslında sessiz bir mücadeleye adım attığını günbegün anladım. Emzirmeler, alt değiştirmeler, uykusuz geceler…

Evet, bunlar zaten menüde vardı. Ama asıl mesele o görünmeyen kısımdaydı. İşte bu yazıda size o görünmeyenleri anlatmak istiyorum. Hani “annelik içgüdüsü” deyip geçilen, “kadının fıtratında var” diye romantize edilen, ama aslında bir kadının benliğini unutturabilecek kadar derin bir yükü anlatacağım.

Başka Bir Annelik Mümkün Mü?

Öncelikle babalara sesleniyorum:

Evet, sizi ilgilendiriyor. “Bu yazı bana değil, annelere yazılmış” deyip pencereyi kapatmayın. Çünkü bu hikâyenin başrolünde bir kadın var ama figüranları sadece çocuklar değil siz de varsınız. Hatta bazen, oyunculuğu bırakıp yönetmenlik koltuğuna bile oturuyorsunuz farkında olmadan. Destek olmak demek, arada sırada bez değiştirmek, çocuğu bir saatliğine parka götürmek ya da annenin “bir duş alayım da kendime geleyim” cümlesine kahramanca “Tabii hayatım!” demek değildir sadece. Destek, gecenin bir yarısı banyoda sessizce ağlayan kadının varlığını fark etmekle başlar. Çünkü bazen o kadın, gündüz gülen yüzünün arkasında “ben iyi bir anne miyim?” kaygısıyla boğuşur. Bunu görebilmek için süper kahraman olmanıza gerek yok, sadece biraz dikkat, biraz empati.

Annelik, bir içgüdü değil, bir inşa sürecidir. Hayır, annelik doğumla birlikte aniden gelen bir süper güç değil. Öyle olsaydı, her yeni anne ilk günden itibaren “ne yapacağını bilen” bir kahraman gibi davranırdı. Oysa işin aslı şu: annelik, başta bolca panik, biraz korku, çokça yetersizlik hissiyle karışık bir adaptasyon süreci. Deneme yanılmalar, uykusuzluğun gölgesinde alınan kararlar ve “kimseye belli etmeyeyim ama biraz kafayı yedim galiba” düşünceleriyle dolu bir maraton.

Ve toplum? Toplum diyor ki “anne olmak dünyanın en kutsal işi.” Elbette öyle! Ama nedense bu kutsallığın yükü sadece annelerin omzuna bırakılmış. Yani hem kutsal olacak, hem güçlü olacak, hem evladını en iyi şekilde büyütecek, hem eş olacak, hem kariyer yapacak, hem fit kalacak, hem sosyal olacak… E o zaman bir de sihirli değnek verin, tam olsun!

Anneler, biraz size gelsin sözüm. Biliyorum… Her şeyin en iyisini yapmak istiyorsunuz. “Kimseye ihtiyacım yok, ben hallederim” diyorsunuz. Ama bu “her şeyi ben yapmalıyım” kafası, fedakârlık değil, tükenmişliğin fragmanı. Evet, siz harikasınız. Ama “her an güçlü olmak” zorunda değilsiniz. Bu bir yarış değil. Ve unutmayın: yardıma ihtiyaç duymak, eksiklik değil; insaniyet.

Bazen “bana bir saat yalnızlık lazım” demek bile devrim niteliğindedir. Bazen sadece yürüyüşe çıkmak, kahvenizi soğumadan içmek ya da duşta şarkı söylemek bile ruhunuzu yenileyebilir. Ve hayır, bu sizi “kötü anne” yapmaz; bu sizi “insan” yapar.

Başka Bir Annelik Mümkün Mü?

Gelin birlikte düşünelim: Ebeveynlik gerçekten iki kişilik bir yolculuksa, neden genelde yalnız yürünür? Neden bu yolculukta haritayı sadece biri çizer? Annelik, her an tetikte beklenen bir görev değil. Babalar da bu haritanın çizeri olabilir. Evet, bazen çizgileri taşırabilirler, yanlış yöne sapabilirler ama birlikte yürüyorsak, yolu birlikte buluruz. Başka bir annelik mümkün. Birlikte nefes alınan, yükün bölüştüğü, yalnızlığın paylaşıldığı, kadınların sadece “anne” değil, aynı zamanda “birey” olarak da görüldüğü bir annelik…

Ve evet, başka bir babalık da mümkün. Seyirci değil, sahada olan bir babalık. “Ne yapabilirim?” diye soran, cevabını sadece davranışıyla veren bir babalık.Bu yazıyı okuyan babalar varsa, şunu unutmayın: Belki çocuğunuz size “iyi baba” olduğunuzu söylemek için büyüyecek, ama eşinizin gözlerine şimdi bakın. Çünkü en büyük teşekkürü, her gün anneliğin görünmez kahramanlığını yaşayan kadına siz verebilirsiniz.

Ve sevgili anneler, son bir cümle:

Sen yeterince iyisin. Nokta. Devamına ihtiyaç yok.

Onur Ayan

köşe yazısı Onur Ayan anne baba başka bir annelik mümkün mü