Balıkesir'den Çıkan Hikaye İle Yanlış Örnek Doğruyu Utandırdı!
Emeğin değeri sadece taşınan yükle mi, yoksa vicdanla mı ölçülür? Balıkesirli nakliyeci Resül Çiple’nin hikâyesi, helallik ve hakkın önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Merhaba bugün bizim çocukların getirdiği haberlerde dikkatimi çeken bazı cümleleri yorumlamak istedim. Düşündüren cümlelere dönüşen yaşanmışlıklar oldukça ilginç oluyor. Bazen bir cümle, bir toplumun emeğe bakışını özetliyor .Hele birde bulunduğumuz görevler içinde ne iş yapıyoruz? Görevimizi yaparken ne için yapıyoruz ve hakkını veriyor muyuz? sorularını da beraberinde getiren karşılıklı konuşmalar. Ayrıca toplumda bilinen bazı laflar vardır .Örneğin; İmam şaşırırsa cemaat namazı bozar.” Lider ,önder kişi hata, yanlış yaparsa, onu izleyenler de yanlışa düşer.
Baba haksızsa evlat adalet bilmez.”
Ailedeki yanlış örnek, nesillerin değer anlayışını bozar.
Ağa eğri oturursa, köylü yana yatmaz mı?”
Gücü elinde tutan kişi yanlış yaparsa, halk onu taklit etmez
mi?
Doğruluk, dürüstlük, yalan vb. şeyler tepedeki klişelerin tavırları ile şekillenir. Dolayısıyla hangi iş alanında isek bu hepimize ayrı ayrı verebileceğimiz örnekleri barındırır.
Gelelim Balıkesirli nakliyeci Resül Çiple’nin anlattığı hikâyeye
“Müftü yardımcısını Adamaya götürdük. ‘Birinci kat’ dedi, meğer on birinci katmış. Asansör parası istedim, 500 lira. Bana ‘Hakkımı helal etmem’ dedi. Ben de dedim ki: ‘Benim hakkım ne olacak?’”
Bir yanda “hakkımı helal etmem” diyen müşteri, diğer yanda
sırtında on bir kat yük taşıyan bir emekçi.
İki kelime, iki farklı dünya: Helallik isteyen ile helalliği hak
eden.
Emeğin Ağırlığı, Kat Sayısıyla Ölçülmez
Nakliyecilik… dışarıdan bakınca “eşya taşımak” gibi görünür.
Oysa taşınan sadece koltuk, dolap, beyaz eşya değildir; taşınan bir
evin hayatıdır.
Her kutunun içinde bir anı, her eşyanın üzerinde bir umut
vardır.
Ve o umut, bazen birinci kattan değil, on birinci kattan
indirilir.
Yine de emeğe biçilen değer çoğu zaman kat sayısı kadar
yükselmez.
Biz hâlâ emeği “ne kadar sürede yaptın?” diye ölçeriz,
“ne kadar ter döktün?” diye değil.
Birinci Kat, On Birinci Kat — Aradaki Fark Vicdanda
Taşınma hikâyesi gibi görünen bu olay, aslında vicdan
muhasebesi. Daha da ilginç olanı Balıkesir'de görev yapmış daha
sonra taşınan bir müftü yardımcısı. Bu daha da garip geldi bana
açıkçası. Toplumun medeniyet seviyesi, yüksek binalar değil, emeğe
verdiği değerle ölçülmeli. Hakkımı helal etmem ve acaba karşımdaki
kişi hakkını helal edecek mi? düşüncesiyle bakış gerekmez
miydi?.
Bir nakliyecinin “Benim hakkım ne olacak?” sorusu,
hepimizin içinden geçmesi gereken bir aynadır.
Eğer o aynaya bakabilirsek,
belki bir gün gerçekten “helalleşebiliriz.”