Her şehrin sabahı başkadır. İstanbul’un sabahı kalabalıkla başlar, Ankara’nınki sisle… Ama Balıkesir’in sabahı, ince ince işlenmiş bir iğne oyası gibidir. Sessiz, zarif ve derindir.
Henüz çarşı esnafı kepenk açmadan… Milli Kuvvetler Caddesi’nde, Ali Hikmet Paşa’da, Gazi İlkokulu’nun köşesinde, bir sabah usulca başlar. Şadırvan’ın su sesiyle ilk selam verilir güne. Güvercinler uyanır önce, sonra ayakkabı boyacısının çırağı koşar elinde bezle. Bu şehirde gün, yürümeye başlamadan önce hafifçe soluklanır.
Zamanında simitçinin sesiyle uyanan bir kuşaktık biz. “Taze simiit!” diye sokaklara karışan sesi duymayan çocuk neredeyse yoktu. Artık onları yalnızca belleğimizin dar sokaklarında duyuyoruz. Şimdi sabahları telefon alarmlarıyla uyanan çocukların, o sesten hiç haberi olmayacak belki ama biz hâlâ duyarız, sessizlikte bile yankılanır.