Devletin Korumasındaki Çocuklar: Bir Başarı Hikâyesi

Semra Aman Akyürek

Semra Aman Akyürek

Tüm Yazıları

Devletin Korumasındaki Çocuklar: Bir Başarı Hikâyesi

Türkiye’nin geleceği olan 23 milyon çocuğun içinde bazıları, hayatın en başında dezavantajlarla karşı karşıya kalıyor. Öksüz, yetim, istismar edilmiş ya da ailesinin imkânsızlıkları nedeniyle korunmaya muhtaç bırakılan bu çocuklar, Anayasa güvencesi altında devletin korumasına alınıyor. İşte bugün elimizdeki veriler, bu çocukların kaderlerinin yalnızca acı hikâyelerle değil, başarı öyküleriyle de yazılabileceğini gösteriyor.

Aile Yanında Destek Önceliği

Türkiye genelinde 168 bin 959 çocuk, devlet desteğiyle ailelerinin yanında büyüyor. Çünkü en sağlıklı ortam hâlâ aile ocağıdır. Bakanlığın yaklaşımı da öncelikle çocuğu yuvasından koparmadan destek sağlamak yönünde. Maddi yardımın yanı sıra psikolojik ve hukuki desteklerle bu çocukların geleceği güvenceye alınıyor.

Çocuk Evlerinden İş Hayatına

Ailesi olmayan ya da yanında kalması uygun görülmeyen çocuklar için ise 1.118 çocuk evi, 116 çocuk evleri sitesi ve özel bakım gerektirenler için 62 ihtisas çocuk evi hizmet veriyor. Bugün buralarda 15 bin 312 çocuk yaşamını sürdürüyor. Bu sayı sadece rakam değil; her birinin ayrı bir hayat hikâyesi, yarınına dair umutları var.

Ancak devletin yaptığı en önemli hamle, bu çocukları 18 yaşından sonra da yalnız bırakmamak. Eğitimlerini tamamlayan ya da tamamlamayan, devletin şefkatinde büyüyen 64 bin 238 genç kamuda bir işe yerleştirildi. Ayrıca özel sektör için sağlanan teşviklerle 13 bin 906 çocuk iş sahibi oldu. İşKUR işbirliğiyle ise binlerce gence kariyer planlaması desteği veriliyor.

Spor, Eğitim ve Hayaller

Devlet korumasındaki çocuklardan 2 bin 112’si lisanslı sporcu ve bunların 30’u milli formayı sırtında taşıyor. Bu tablo bize şunu söylüyor: doğru imkânlar sunulduğunda, hayatın dezavantajla başladığı çocuklar bile zirveye ulaşabiliyor. Yine geçtiğimiz yıl 421 çocuk üniversiteye yerleşti. Bu sayı, devletin eğitim alanındaki desteğinin ne kadar karşılık bulduğunu kanıtlıyor.

Balıkesir’den bakınca da bu tabloyu yakından görebiliyoruz. Bizim şehrimizde de devlet korumasında büyüyen, eğitim hayatına devam eden, üniversiteye giren ya da bir işe yerleşen gençler var. Onların hikâyeleri, toplum olarak nasıl daha kapsayıcı ve adaletli olabileceğimizin göstergesi.

Çocukların korunması yalnızca devletin değil, toplumun da görevi. Komşumuzun, mahallemizdeki bir çocuğun, okul sırasındaki bir arkadaşımızın yarınını güvence altına almak aslında hepimizin sorumluluğu. Bugün 64 bin gencin iş sahibi olması, bir devlet başarısı kadar bir toplumsal kazanımdır da. Çünkü her çocuğun geleceği, hepimizin geleceğidir.