İlahi Aşkı Ararken
İlahi Aşkı Ararken
İnsanları yargılama gibi bir haddim yok elbette lakin insani sığlıkları görünce de durum değerlendirmesi yapmaktan kendimi alamıyorum zaman zaman. Elbette canlı, cansız her şeyi olduğu gibi kabul eden ve sonsuz kaynaktan ötürü sevenlerdenim lakin saygı duyduklarımı ayrı tutmayı da ihmal etmiyorum, onlara verdiğim değer nedeniyle.
Zira insanları olduğu gibi kabul etmenin, kendimizi tanımamızı da bir o kadar kolaylaştıracağına inanıyorum. Çünkü bakış açımızdaki esneklik, duygularımızın daha hızlı gelişmesini sağlayabilir. Kızmak yerine sevgi ile yaklaşmak, kıskanmak yerine takdir etmek, kandırmak yerine dürüst olmak, kullanmak yerine yardım istemek, kısacası kaybetmek yerine kazanmak yönünde geliştireceğimiz duygularımız, şüphesiz bizleri de daha değerli yerlere taşıyacaktır.
“Bedenden yükselmiş bir ruh gibi bak evrene ve insanlara, o zaman doğruyu, yanlışı, gerçeği, sahteyi ve sonsuz mucizeyi daha iyi anlayacaksın” diye yazmışım “Demet’çe” de yıllar öncesinde ilahi aşkı ararken. Zira o yıllarda kabule geçmiştim ben de, her halimizle bütünü oluşturduğumuzu hatta başkasında gördüğümüz kusurların bizde de olduğunu. Çünkü herkes birbirine ayna bu âlemde ve nasıl bakarsan öyle görürsün. Elbette kusurlarımız olacaktır, insanız ve yaşamı deneyimliyoruz ancak bu kusurları davranış haline getirirsek o zaman hiç masum olmayabilir sonuçları.
“Detayların farkında olabilmek, tüm duygularının farkında olabilen ve onları yönetebilen “insanlara” özgü bir yetenektir” Yine kendimce beğendiğim felsefik bir cümlemle anlatmak istemiştim duygu ve davranışlarımızı eğitebileceğimizi ve yönetebileceğimizi. Doğduğumuz kültürde kazandıklarımızı kadere bağlamak cehaletle eş değer geliyor bana, hem de bu evrensellikte. Yaşam içinde her şartla ve etkenlerle eviriliyoruz zaten mecburen. Bu durum dayanıklılığımızın ve hoşgörümüzün de artmasını sağlıyor bir yerde.
Bir nefes çekimiydi belki hayat
Bak geldi geçti ömür dediğin
Döndüm ardıma baktım bir an
Heyhat! Darmadağın
Hep düzeltmek mi senin işin
Ağlıyordu boşa geçen günlerim
Yine ilahi aşkı aradığım günlerden bir günde dökülmüştü bu kelimeler yüreğimden. Kulağıma küpe yapıp kendime demiştim ki “günlerinin her anından keyif al ve bir gün dönüp ardına baktığında mutlu olacağın bir eser bırak yaşanmışlığına dair. Zira herkesin hikâyesi kendi başrolünde şekillenir, sen olduğu gibi kabul etmeye devam et tüm insanları, değiştirmeye çalışma ve saygı duyduklarınla güzel anılar biriktir. Sen iyi niyetli ol her zaman, kim bilir gün olur birer birer olgunlaşır etrafını sarmalayan halkalar”
Genelde de tutmaya çalıştım ve tutmaya da devam ediyorum kendime verdiğim sözü lakin bazen içimdeki yargıç görevi devir almıyor değil. O zaman kendime dönüyorum ve eğer başkalarında yargıladığım davranışlar bende de var ise hemen düzeltmeye çalışıyorum. Bir de her ne ise o yargıladığım şey, enerjisini kendime çekmemek için yargılamadan önce gözlemleme yeteneği geliştirdim. Hatta yaşanmışlıklarını paylaşan insanları dinlerken bile, yorum yapmadan dinlemek gerektiğini öğrendim bu süreçte. Dinlediğin konuyu ne kadar içselleştirirsen o kadar maruz kalıyorsun aynı olayları yaşamaya. Çünkü yardımcı olmak için yaptığımız yorumlar da kendi yargılarımızdan ibaret değil mi aslında?
Demet TOK
Şair/Yazar