Mavinin Ardındaki Tehlike
Mavinin Ardındaki Tehlike
Yaz geldi, Balıkesir’in sahilleri yine doldu taştı. Altınoluk’tan Ayvalık’a, Avşa’dan Erdek’e uzanan kıyılar; berrak denizi, altın kumları ve serinleten meltemiyle hem yerli hem yabancı turistlerin gözdesi. Ancak güzelliğin ardına saklanan bir tehlike var: boğulma vakaları.

Her yaz sezonunda, “serinlemek isterken hayatını kaybetti” başlıklı haberlerle karşılaşıyoruz. Ne yazık ki 2024 yazında Balıkesir kıyılarında birkaç boğulma vakası yaşandı. Bazıları kontrolsüz noktalarda denize giren gençlerdi, bazıları da çocuklarını göz açıp kapayıncaya kadar kaybeden aileler…
Sahillerimiz Cennet, Ama Kurallarla
Balıkesir’in 300 kilometreyi aşan kıyı uzunluğu içinde onlarca plaj, koy ve yüzme alanı bulunuyor. Fakat her güzel koy, her bakir plaj yüzme için güvenli değil. Bu nedenle özellikle ailelerin ve gençlerin denize girmeyi planladıkları alanları cankurtaran, bayrak sistemi ve deniz güvenliği altyapısına göre seçmeleri hayati önem taşıyor.
Boğulma Vakalarının Nedenleri Ne?
Açıklara doğru yüzme yarışı
Alkol aldıktan sonra denize girme
Yüzme bilmeden açılmak
Şişme deniz yataklarıyla rüzgârla sürüklenme
Küçük çocukların gözetimsiz bırakılması
Akıntı bilgisi ve yerel uyarıların dikkate alınmaması
Akıntıya Karşı Değil, Bilinçle Yaşa
Boğulmaların çoğu “çok iyi yüzen” bireylerde yaşanıyor. Bunun sebebi; çoğu kişinin denizin doğasını küçümsemesi. Balıkesir’de bazı sahillerde rüzgârla birlikte rip akıntısı (içe çeken akıntı) oluşabiliyor. Bu tür durumlarda paniğe kapılmadan, akıntıya paralel yüzmek en doğru davranış.
Yerel Yönetimlere ve Ailelere Çağrı
Balıkesir gibi uzun sahil şeridine sahip illerde, deniz güvenliği bir lüks değil, zorunluluktur. Cankurtaran sayısı artırılmalı, uyarı tabelaları ve bilgilendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalı. Aileler ise çocuklarını “ben biraz uzanacağım” diyerek gözetimsiz bırakmamalı.
Unutmayın:
Güzel bir gün, küçük bir ihmalle felakete dönüşmesin.
Deniz özgürlüktür ama kuralsız değildir.
Balıkesir’in mavisi hep huzurla anılsın istiyorsak, önce sorumluluk almalıyız.
Enes Özkuru