Köşe YazılarıHüseyin Yıldırım

Peygamberimiz Efendimiz sav’in Doğumu

“Allah ve melekleri, Peygamber´e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin” Ahzab, 56
Hz. Muhammed sav Milad’dan sonra 571 senesi, Fil Yılı’nda, 12 Rebiülevvel pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke’nin doğusunda bulunan ‘Haşimoğulları Mahallesi’nde, babasından kendisine miras kalan evde doğdu. Arapların takvim başı olarak kullandıkları ‘Fil Vak’ası’, Peygamberimiz sav’in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu.
Dedesi Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyafette çocuğun adını soranlara, ‘Muhammed adını verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O’nu hayırla yadetsinler..’ cevabını verdi. Annesi de ‘Ahmed’ dedi. (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp sena edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk’ı yüce sıfatları ile öven, hamd eden kimse demektir.)
İslam tarihçileri, Peygamberimiz sav’in doğduğu gece Arap Yarımadasında bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler. O gece İran Kisrası (Hükümdarı)’nın Medayin şehrindeki sarayının 14 sütunu yıkılmış, mecusilerin İran’da Istahrabat şehrinde bin yıldan beri yanmakta olan ‘ateşgede’leri sönmüş, Save (Taberiyye) gölü yere batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semave deresi’nin suları taşmış, mecusilerin büyük bilgini Mudiban korkunç bir rüya görmüş, Kabe’deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştür.
İslam tarihi kaynakları, Hz. Peygamberimiz sav’ in nesebini ta Hz. Adem’e kadar sıralanan Şecere tabloları ile belirlemişlerdir. Bu kaynaklarda Hz. Peygamberimizin sav yirminci göbekten atası olan Adnan’a kadar ittifak edilmiştir. Yine Adnan’ın Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail soyundan olduğunda şüphe yoktur. Buna göre Adnan’a kadar Rasulullah’ın şeceresi şöylece sıralanır: Muhammed b. Abdullah b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusayy b. Kilab b. Mürre b. Ka’b b. Lüeyy b. Galib b. Fihr b. Malik b. En-Nadr b. Kinane b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Mudar b. Nizar b. Me’add b. Adnan dır.
Peygamberimiz sav Efendimizin soyu, çok temiz ve çok şerefli bir neseb zinciridir. Bir hadisi şerifte Rasul-i Ekrem Efendimiz sav, “Ben devirden devire, (nesilden nesile, aileden aileye) seçilerek intikal eden Ademoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum ‘Haşimoğulları ailesinden neş’et ettim” buyurmuştur. Allah, Hz İbrahim’in oğullarından Hz. İsmail’i, İsmailoğullarından Kinaneoğullarını, Kinaneoğullarından Kureyşi, Kureyşden Haşimoğullarını, Haşimoğullarından da beni seçmiştir’ Buyurmuşlardır.
Hz. Muhammed sav’in doğumundan iki ay kadar önce babası Abdullah, Suriye seyahatinden dönerken Yesrib (Medine)’de hastalanarak 25 yaşında vefat etmiş ve orada defnedilmiştir. Peygamberimiz sav’e babasından miras olarak beş deve, bir sürü koyun, doğduğu ev ve künyesi Ümmü Eymen olan Habeşli Bereke adlı bir cariye kalmıştır. Annesi Amine, Kureyş Kabilesinin kollarından Benü Zühre’nin reisi Vehb b. Abdümenaf’ın kızı idi.
O devirde Mekke eşrafı, çocuklarını çölde bir süt anneye vererek emzirme adetine sahip oldukları için Hz. Peygamberimiz sav kendi annesi Amine tarafından emzirilmiş ve sütü olmadığı zamanlarda süt anneye verilinceye kadar da amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, O’na süt annelik yapmıştı.
Daha sonra Mekke’ye komşu çöllerde yaşayan Hevazin kabilesinin kollarından Beni Sa’d’a mensup Halime uzun süre Hz. Peygamberimiz sav’e süt vermiş ve süt anneliği yapmıştır. Araplar arasında fasih Arapçaları ile ün yapmış Beni Sa’d kabilesi arasında yaklaşık Peygamberimiz sav iki buçuk yılını geçirmiştir. Hz. Peygamberimiz sav böylelikle çocukluğunun ilk yıllarında suyu ve havası güzel badiyede sağlıklı bir şekilde gelişme imkanı bulmuş oluyordu. Hz. Peygamberimiz sav henüz çocukluğundan itibaren davet faaliyeti için hazırlanıyordu. Yalnız kendisi henüz o sıralarda ileride peygamber olacağı konusunda hiç bir bilgiye sahip olmadığından, bu hazırlanma Efendimiz sav’i Cenab-ı Hakk’ın yönlendirmesi, kontrol ve murakabe altında tutması şeklinde cereyan ediyordu.
Hz. Allah cc bizleri, Peygamberimiz Efendimiz sav’ in şefaatine nail eylesin….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu