GündemKöşe Yazıları

Üç Özellik. ..

Üç Özellik. ..

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.”Zümer, 9

Cenâb-ı Hak,  sâlih kullarının üç vasfını şöyle bildiriyor,

1-Geceleri secde eder ve kıyamda uzun Kuran-ı Kerim okuyarak ibadet ederler,

2-Ahiretten cekinirler,

3-Rablerinin Rahmetini dilerler,

İmân kemale erdikce mümin, mârifetullahʼta mesafe aldıkça, yani Rabbini kalben tanıdıkça, dünyanın hakîkî yüzünü görmeye başlar ve âhirete rağbetini artırır. Dünya gözünde küçülür, âdeta bir çakıl taşı gibi ehemmiyetsiz hâle gelir.

Peygamberimiz sav darlıkta bunalmamak, varlıkta şımarmamak için her vesîleyle “Esas hayat âhiret hayatıdır.” (Buhârî, Rikāk, 1) buyurmuşlardır.

“Yeryüzünde bulunan her canlı fânîdir. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâkî kalacaktır.” (Rahmân, 26-27)

“Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bizʼe döndürüleceksiniz.” (Ankebût, 57)

“…Oʼnun (Allâhʼın) zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm Oʼnundur ve siz ancak Oʼna döndürüleceksiniz.” (Kasas, 88)

Öyle ki Peygamberimiz  sav dâimâ âhireti dünyaya tercih ediyordu.

Her insanın eceli nasıl ki şahsî kıyâmetiyse, Dünyaʼnın eceli de büyük kıyâmettir. Peygamberlerin sonuncusu olan  Peygamberimiz   savʼin gönderilişi, esâsen kıyâmetin büyük habercilerinden biridir. Artık her geçen gün, o büyük infilâka ve esas hayat olan âhirete adım adım yaklaşılmaktadır.

Dolayısıyla ârif mü’minler, hem kendilerinin hem de bu cihânın en mühim vasfı olan fânîliği hiçbir zaman hatırlarından çıkarmaz, dünyayı dâimâ ukbâ penceresinden seyrederler.

Abdullah bin Mes’ûd  ra anlatıyor,

Rasûlullah sav bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Efendimiz uyandığında, o hasır, mübârek vücudunun yan tarafında izler bırakmıştı. Biz:

“Yâ Rasûlâllah! Sizin için bir döşek edinsek?!” dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz sav

“Benim dünya ile ne alâkam var ki? Ben bu dünyada, bir ağacın altında gölgelenen, sonra da bineğine binip orayı terk eden bir yolcu gibiyim.” buyurdular. (Tirmizî, Zühd, 44/2377)

Rabbimiz bizleri ve tüm inananları hakikî ümmet eylesin. …

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu