Çocuklarımızı duyusal ve bedensel açıdan bol bol uyardığımız ev ortamları oluşturarak sağlıklı nesiller yetiştirmek mümkün.
Psikolog Çisem ÖZKAN
Daha fazla köşe yazısı için tıklayın…
Çocuklarımızı duyusal ve bedensel açıdan bol bol uyardığımız ev ortamları oluşturarak sağlıklı nesiller yetiştirmek mümkün.
Psikolog Çisem ÖZKAN
Daha fazla köşe yazısı için tıklayın…
Cornell Üniversitesi’nden Justin Kruger ve David Dunnig’e 2000 yılında Nöbel Ödülü kazandıran sendromu aranızda duymayan var mı?
“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır” diyen araştırmacılar şu şekilde sonuçlara ulaşmış:
Geçtiğimiz hafta Pazar günü oyumuzu kullandıktan sonra eşimle kofana avı için Bodrum’a doğru yola çıktık. Yol boyunca açık radyomuz seçim atmosferini yaşamamızı sağladı. Büyük okaliptüs ağaçları ve Ege’nin graben ovaları bu atmosfere eşlik ettiler. Güzel ve heyecanlı bir yolculuk sonrası otelimize vardık. Ertesi sabah erkenden kalkıp Güllük’ de sabah 06.00’da tekneyle açıldık.
Balık tutarken tuttuğum balıkların sayısı ve cinsinden daha çok yüzüme dokunan tuzlu su, doğan güneş, kahkaha atan martılar, oltasını atıp umutla bekleyen insanlar hep ilgi odağımda olmuştur. Sanırım bu yüzden balık tutmayı bir mindfulness egzersizi gibi görüyorum. Saatin nasıl geçtiğini anlamadığım bir bilinçli farkındalık egzersizi. Oltayı atıp beklemek birçok kişi için sıkıcı ve zor olabilir, bu sıkıcılığı ve zorluğu yaratan aslında insanların sonuç odaklı olması. Hemen balık gelsin, güzel bir balık gelsin, çok gelsin… Benim balık tutarken keyif almamın en büyük sebebi böyle bir hırsa sahip olmamam. Gözümün gördüğüne, kulağımın duyduğuna, tenimin hissettiğine odaklanmak şahane.
Ayrıca, güneşli bir Güllük sabahında balık çiftliklerinin etrafında balık tutuyor olmamızı garipsemem dışında her şey yolunda gidiyor ve beklenen av başlıyor : kofana !
İlkbahar Depresyonu
Mevsimlerin arasında en cömert mevsimdir ilkbahar. Doğa, renkten renge bürünürken kuşlar cıvıltılarıyla görsel şölene eşlik eder. Güneş, soğuk ve gri günleri geçmişte bıraktığımızı müjdeler pırıltısıyla. Ağaçların en aceleci olanları çiçeklerini açmıştır. Ara sıra yağmur eşlik eder bu cümbüşe; gökkuşağını armağan etmek için ilkbahara. Doğa, ilkbaharın gelmesiyle birlikte canlanırken, bazen bireyin iç dünyasında şaşırtıcı bir reaksiyon söz konusudur: Depresyon!
En büyük ikinci sağlık sorunu!
Literatür taramalarımda denk geldiğim Comprehensive Psychiatry’deki (Kapsamlı Psikiyatri) makalelerden bazıları TikTok kullanımının ruhsal sağlığa nasıl zarar verdiğini açıkça ortaya koyuyor.
Makale raporlarında çocuk ve ergenlerle yapılan çalışmalarda TikTok kullanımı ve hafıza kaybı arasında anlamlı düzeyde bir ilişki gözlenmiş. Depresyon, anksiyete gibi klinik bulguların da TikTok kullanım süresi arttıkça olduğu raporlarda ayrıca yer alıyor.
Terapi almak için kliniğime başvuran gençlerde özellikle siber zorbalığa maruziyeti gözlemliyorum. Yoğun video içerikleri, hızlı içerik tüketimiyle ön plana çıkan TikTok gençlerde yeme bozuklukları, intihar eğilimli düşünceler ve sinir sisteminde travma benzeri etkilere sebep olabiliyor.
Toplum Ruh Sağlığı: Dikkat Eksikliği ve Web 2.0
“Twitter size, tüm dünya kafayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor. Okyanus ise dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi hissettiriyor. Avazınız çıktığınız kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok”
Johann Hari