Hendek Harbi Ve Müjde. ...
“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü...
“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki,
bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur
ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir,
siz bilmezsiniz.”Bakara, 216
Amr b. Avf ra Hendek harbinde “Ben, Selman, Huzeyfe b. Yeman, Numan
b. Mukarrin ve Ensardan alt kişi, kendimize ayrılmış olan kırk
arşınlık yeri kazıyorduk.
Zübab’ın dibinden kazarak nemli tabakaya kadar inmiştik ki, Allah
hendekte karşımıza parlak bir kaya çıkardı. Onunla uğraşırken,
balyoz, kazıma, kürek, külünk.. gibi demir araçlarımız kırıldı,
kazma işinden aciz kaldık.
Bunun üzerine, Selman’a, “Ey Selman! Resûlullah sav git de, şu
kayadan dolayı çektiğimizi haber ver! dedik. Resûlullah sav o
sırada kıldan dokunmuş bir Türk çadırının içinde dinleniyordu.
Selman, “Yâ Rasûlallah! Babalarımız, analarımız sana feda olsun!
Hendekten karşımıza bir kaya çıktı.
Onunla uğraşırken, bütün demir araçlarımız kırıldı, kazmaktan aciz
kaldık! Çizmiş olduğun çizgiden sapılacak olan yer yakın olduğuna
göre, o kayanın yanından biraz sapıverelim mi, yoksa bu hususta
bize vereceğin bir emir var mı? Biz senin çizdiğin çizgiyi aşmak
istemiyoruz?’ dedi.
Resûlullah sav, oraya geldi, ‘ver bana balyozu ey Selman!’
buyurdu.
Selman’ın balyozunu aldıktan sonra, hendeğin içine, yanımıza indi.
Biz, dokuz kişi, hendeğin bir tarafına çekildik.
Resûlullah sav kayaya elindeki balyozla öyle bir darbe indirdi ki,
kaya yarılıverdi! Ondan bir şimşek çıkıp Medine’nin iki kayalığı
(dağı) arasını aydınlattı! Resûlullah sav Allahuekber!’ diyerek
fetih ve zafer tekbiri getirdi.
Biz de tekbir getirdik. Sonra, kayaya balyozla ikinci bir darbe
daha indirdi. Yine, ondan karanlık bir evdeki kandil gibi
Medine’nin iki kayalığı (dağı) arasını aydınlatan bir şimşek çaktı.
Resûlullah sav Allahuekber!’ diyerek fetih tekbiri getirdi.
Biz de tekbir getirdik. Resûlullah sav balyozla üçüncü darbeyi
indirince, kayayı parçaladı. Darbeyi indirdiği zaman, yine, ondan
Medine’nin iki kayalığı (dağı) arasını aydınlatan bir şimşek çaktı.
Resûlullah sav, yine Allahuekber! diye fetih tekbiri getirdi.
Biz de tekbir getirdik. Selman, elinden tutarak, Resûlullah sav’i
hendekten yukarı çıkardı. Selman, “Babam, anam sana feda olsun yâ
Rasûlallah! Ben şimdiye kadar hiç görmediğim şeyi gördüm!”
dedi.
Resûlullah sav, yanındakilere, “Selman’ın gördüğünü siz de gördünüz
mü? diye sordu.
“Evet! Babalarımız, analarımız sana feda olsun yâ Rasûlallah! Sen
vurduğun zaman kayadan dalga gibi şimşek çaktığını biz de gördük!
Sen tekbir getirdin, biz de tekbir getirdik. Biz bu ışık
parıltısından başka birşey görmedik!” dediler.
Resûlullah sav “Doğru söylediniz! Ben kayaya ilk darbeyi indirdiğim
zaman çıkan, sizin de gördüğünüz şimşek, bana Hîre şehrinin
köşklerini ve Kisrâ’nın Medâin’ini aydınlattı da, onlar bana
köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi göründü! Cebrail de, ümmetimin
oralara hakim olacaklarını haber verdi. Kayaya ikinci darbeyi
indirdiğim zaman çıkan, sizin görmüş olduğunuz şimşek, bana Rum
ülkesinin kızıl köşklerini, saraylarını aydınlattı da, onlar bana
köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi gözüktüler! Cebrail de,
ümmetimin oralara hakim olacaklarını bana haber verdi! Kayaya
üçüncü darbeyi indirdiğim zaman, sizin de görmüş olduğunuz şimşek,
bana San’a diyarının köşklerini, saraylarını aydınlattı da, onlar
bana köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi gözüktüler! Cebrail de,
ümmetimin oralara hakim olacaklarını bana haber verdi.
Sevininiz ki; ümmetim, yardıma ve zafere nail olacaklardır!
Sevininiz ki; ümmetim, yardıma ve zafere nail olacaklardır!
Sevininiz ki; ümmetim, yardıma ve zafere nail olacaklardır!’
buyurdu.
Müslümanlara bu haber müjdelenince, “Mü’minler, düşman birliklerini
görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir.
Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu, onların ancak
imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır” .Ahzab,22
diyerek sevindiler.” İbn Sa’d, Tabakâtü’l-kübrâ, İV, 78,79; Taberî,
Târih, III. 45, 46; Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, İİİ, 419, 420; İbn
Esîr, Kâmil, II,. 179.
Rabbimiz bizleri ve tüm inananları yardımıyla muzaffer eylesin