Edebiyatın Gözdesi Gül
Dudak kıvrımındaki tebessüm, gün gelir bir katre gül güzelliğine bedeldir. Yeni günün ışığı gonca misali açmamış taze bir gençliğe gebe kalır. Gül ve bülbül...
Dudak kıvrımındaki tebessüm, gün gelir bir katre gül güzelliğine bedeldir. Yeni günün ışığı gonca misali açmamış taze bir gençliğe gebe kalır. Gül ve bülbül, kırmızı gül ve kelebek, mum ve şiir ne çok konu olmuştur edebî kalemimize. Sözler derya olur da kanatlanır gül bahçesine. Gül demişken buyurun gülden yana konuşalım.
…Edebiyatın Gözdesi Gül… Gül; Türkler tarafından eski devirlerden beri bilinmekte olup edebiyatta çokça kullanılan motiflerden biridir. Gonca, gülün açılmamışı yani “halvet” halidir. “Yakası dar, teng-dil, yüzünü dürmüş, uykuya varmış” gibi sözlerle de ifade edilen gonca “mahzen-i esrâr”dır; dudaklarla “hem-râz”dır. Gonca sırrını sakladığı hâlde gül açılıp saçılarak sırrını âleme fâş eylemektedir. “Sırr-ı aşkı gonca gibi dilde mektûm eyle kim / Hânumânı yele verdi açtığıyçun râz gül” (Hayâlî) beytinde gonca ile gülün bu durumu dile getirilmektedir. Gülün açılması “çâk-i girîbân eylemek, yakasını yırtmak, dâmenini çâk çâk etmek. Eteğini açmak, tebessüm eylemek” tabirleriyle anlatılır.
Gül, bahar gibi ömrün kısalığıyla hayatın geçiciliğini de ifade etmektedir. “Ben yârime gül demem / Gülün ömrü az olur” mısraları bu anlayışın halk şiirine yansımış şeklidir.
Gül nazlıdır, naz libası giyer ve naz uykusuna yatar.
Vefasız ve zâlimdir. Efsaneye göre; başlangıçta rengi kırmızı olmayan gül, bülbüle hiç yüz vermez. Gülün bu ilgisizliğine dayanamayan bülbül bir gün her şeye rağmen gidip gülün üzerine konar. Dikenler bülbülün gövdesine batarak kanatırlar. Gülün dibine dökülen bu kanlar onun kökünden damarlarına doğru yayılır ve gül o günden sonra kan rengine bürünür.
Gül, Osmanlılardan başlayarak günümüze kadar Türklerin günlük hayatlarında önemli bir yer tutar. Erkek ve özellikle kadın kıyafetinde ve ziynet eşyasında yaygın bir motif olarak kullanılmıştır. Türk mutfağına özel gül reçeli ve gül şurubundan başka parfümeri sanayiinde de gül suyu ve gül esansı eskiden beri bilinmektedir. Türkçe eserlere ad verme geleneğine bağlı olarak gül kelimesiyle başlayan birçok mesnevi, tarih, tezkire ve terâcim-i ahvâl kitabı bulunmaktadır. Kız çocuklarına gül ve içinde bu kelimenin yer aldığı çeşitli adlar verilmesi de günümüze kadar gelen yaygın bir gelenektir.
“Güle güle!” nidasıyla veda etmenin yanında gül gibi kalmayı anımsatır şu hayat. Gül, Gülden, Gülşen, Gülten, Gülay, Gülenay, Gülnur, Gülcan, Gülçiçek, Gülsu, Gülnaz, Gülsüm, Gülsima, Gülsena, Güllü, Gülsema, Gülben, Gülümser, Gülkiraz, Gülsever… Ne çok gül kelimesinden türeyen Türkçe kız isimleri üretilmiştir sözlüğümüzde. Derya gibidir gül konulu muhabbetler, gül bahçesine konuk olur şiirler. Gül kokunuzla kalın.
ELİF YAVAŞ
TARİH: 30 Haziran 2023 – Cuma,
* Kurban Bayramı’nın 3. Günü (Doğum Günümden 2 Hafta Sonra)
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
…Edebiyatın Gözdesi Gül…