Zeytinliğin Gözyaşı
Balıkesir’de yüreklere işleyen bir kayıp yaşanıyor.
Zeytinliğin Gözyaşı
Balıkesir’de Doğa Sessizce Ölüyor
Balıkesir’de
yüreklere işleyen bir kayıp yaşanıyor.
Kanun teklifleri, yönetmelikler, haritalarla çizilen sınırlar,
sessizce bir doğa felaketinin kapısını aralıyor. Fakat bu bence
sadece ağaçların kesilmesi, ormanların yok edilmesi değil. Bu, bir
yörenin belleğinin, nefesinin, yaşamının koparılması demek .
Ayvalık’ın Bağyüzü’nde fıstık çamlarının arasından yükselen granit madenleri, Balya’da meşe ormanlarını yutan kömür ocakları, Dursunbey’de dünyanın eşsiz karaçam ormanlarını delik deşik eden kurşun ve altın aramaları… Hepsi, bir arada yok oluşun sayfalarını yazıyor.
Kepsut’un Çatal Dağı’nda kayın ağaçları susuyor, yaprak kıpırdamıyor artık.
Sular çekiliyor, kaynak yatakları kuruyor. Meralar,
hayvancılığın değil, beton bloklarının büyüdüğü yerler haline
geliyor.
Köylü bakıyor… O tertemiz dağ suyuna eğilmiş zeytin ağacına bir daha göremeyecekmiş gibi
sarılıyor.
Zeytinlik sadece bir ağaç değil.
O, bir hayat. Sabah erken saatte uyanmak, dalından düşen zeytini
avuçla toplamak, taş değirmende yağını çıkarmak, sobada ısıtılan
ekmeğe sürmek.
O yağda çocuk büyür, düğün yapılır, borç ödenir, hayat döner.