BİR ÖĞRETİ PİŞMANLIK
“İnsan hayatı, geriye bakıldığında bir pişmanlıklar zinciri gibi görünse de, aslında her halkası bir öğrenme anıdır.”
BİR ÖĞRETİ PİŞMANLIK
“İnsan hayatı, geriye bakıldığında bir pişmanlıklar zinciri gibi görünse de, aslında her halkası bir öğrenme anıdır.”
Hiç kendinize şunu sordunuz mu?
“O kararı ben mi verdim, yoksa o kararı vermeye mecbur mu bırakıldım?”
Her gün onlarca seçim yapıyoruz. Bazen kahveyi çay yerine koymak kadar basit; bazense bir şehri, bir işi, hatta bir hayatı terk etmek kadar ağır… Seçimlerin ardından sessizce gelip oturan bir misafirimiz var: pişmanlık.
Pişmanlık, sadece “keşke”lerle konuşmaz. Bazen susar, ama içimizde yankılanır. Bazen seçim anında değil, yıllar sonra bir cümleyle, bir fotoğrafla, bir rüya ile çıkar karşımıza. Peki bu kadar tanıdık olan bu duygu, aslında neyin göstergesidir?
Bugünün aklı dünün kalbini yargılar mı?
Pişmanlık; yaptıklarımızdan ya da yapmadıklarımızdan dolayı duyulan psikolojik rahatsızlıktır. Kimi zaman vicdanla, kimi zaman özgüvenle, kimi zamansa toplumsal beklentilerle el ele verir.
Psikolojide pişmanlık, bireyin “alternatif bir senaryo” üretmesiyle başlar:
“Eğer o gün onu söylemeseydim…”
“Keşke oraya gitmeseydim…”
“Alkol almasaydım böyle olmazdı…”
Bu alternatif gerçeklikler zihnimizde tekrar tekrar sahnelenir. Ancak unuttuğumuz şey şudur: Biz o seçimi, o anın bilgisiyle yaptık. Bugünün aklı, dünün kalbini yargılayamaz.
Seçmek: Yetişkinliğin Özgürlüğü ve Bedeli
Her seçim, aynı anda bir vazgeçiştir. İşte bu nedenle, seçim yapmak aslında cesaret ister. Çünkü seçim, sadece bir tercihi değil; aynı zamanda bir sorumluluğu da kabul etmektir.
Ama bizler çoğu zaman “doğruyu seçme” baskısı altında yetiştiriliriz. Yanlış yapmaktan korkutularak, “en iyi ihtimal”i seçmeye zorlanırız. Böylece hayatı bir ihtimal hesabına çeviririz.
Bu da pişmanlığı büyütür; çünkü her yanlışın ardından, “doğru neydi?” sorusu başlar.
Kendine şefkat sun !
Pişmanlıkla baş etmenin yolu, kendimize şefkat göstermekten geçer. Herkes hata yapar. Herkes geçmişe dönüp bir şeyi değiştirmek ister. Ama büyümek, her zaman “doğru” kararları vermek değil; bazen “yanlış” kararın içinden yeni bir anlam çıkarabilmektir.
Zihnimizde tekrar eden o cümleye karşı yeni bir cevap üretmek gerekir:
“Evet, o kararı verdim… ve bugün buradayım.”
Hayat, kusursuz bir plan değil; insanın kendi çelişkileriyle yazdığı bir hikâyedir. Ve bu hikâyede pişmanlıklar, sadece durup düşünmemizi sağlayan sayfalardır geri dönmek değil, devam etmek içindir.