Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Hz. Zeyneb Nebî sav kızı ve Sadakati. .

“ Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.”Araf, 189

Hz. Zeynep, ailesine sadık, vefalı olmanın en zirve misalidir . Günümüz insanlığı onu tanımaya çok muhtaçtır. Peygamberimiz sav’in kızlarının yaşça en büyüğü. Kasım’dan sonraki ikincisi ve Efendimiz sav 30 yaşında iken dünyaya gelmiştir.

Hz. Hatice rha ile beraber on yaşında iken müslüman olmuştur. Yakın akraba olan, teyzesi Hale’nin oğlu Ebu’l-Âs b. Rebi talip olunca, Hz. Peygamberimiz sav’in ve Zeyneb’in de kabul etmesi üzerine Hz. Zeyneb on beş yaşlarında iken Ebu’l-Âs ile evlenmiştir. Hz. Zeyneb evlendiği zaman kocası Müslüman değildi. Çünkü, o sırada Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle evlenmesini yasaklayan bir hüküm mevcut değildi.

Yazının Devamı

Üç Kişinin İmtihanı. ..

“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah´ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah´ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokman, 33

Hz. Allah cc, imtihan etmek istediği kullarına bazen farklı imkânlar ve ihsanlarda bulunur. Allah kullarını her zaman imtihan eder. Bu durum ilk insandan itibaren devam etmiş, şu an devam ediyor ve kıyamete kadar da devam edecektir. Hz. Peygamberimiz sav anlatıyor :

“İsrâiloğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah cc onları imtihan için kendilerine bir melek gönderdi.

Yazının Devamı

İSTANBUL’UN FETHİ

“Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”Tevbe, 41

İslam tarihinde müslümanların İstanbul’u feth etme istekleri Peygamberimiz Efendimiz sav’in “Kostantiniye elbet feth edilecektir.O ‘nu feth eden komutan ne güzel komutan ve onu feth eden asker ne güzel asker dir” sözünde övdüğü asker ve komutan olmak için Sahabe-i Kiram döneminde başlamıştı.Miladi 672 yılında Hz. Muhammed Efendimiz sav’in mihmandarı Ebu Eyyub el-Ensari ile başlayan İstanbul’u feth etme arzusu, nihayet Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerine nasip olmuştu.

Bazı eserlerde Emeviler ve Abbasiler’in İstanbul’a beş sefer düzenledikleri nakledilmektedir.Selçuklu ve Osmanlılar dönemin de ise İstanbul’a en az yedi sefer yapıldığı rivayet edilmektedir.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

“Hani havarîler, “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi? (Bunu maslahat görür mü?)” demişlerdi. İsa, “Eğer inanan kimseler iseniz, Allah’tan korkun”demişti. Maide,112

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

“ Meryem oğlu İsa şöyle dedi: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, (bugün) hem öncekilerimiz, hem de sonrakilerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bize rızkı ver. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Maide, 114

Yazının Devamı

Kadir Gecesi

Hz. Allah cc bu gecenin önemini anlatmak için beş ayetli surede üç defa ‘Leyletü’1-Kadr’ ifadesini zikretmiştir. ‘Şüphesiz, o Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.’ Kadir Suresi,1-5

Kadir suresinin nuzul sebebi olarak anlatılan birkaç hadiseden birini zikretmek istiyorum. Peygamberimiz sav ashabına İsrailoğullarından Eyyub as, Zekeriya as, Hazkıyl b. Acuz ve Yuşa b. Nun’un seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabeler bunu hayretle karşıladılar. Nasıl bir kişi seksen yıl hiç günah işlemeden yaşar dediler. Cebrail as bir müddet sonra geldi. ‘Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah cc sana ondan daha hayırlısını verdi, indirdi’ diyerek Kadir Suresini okudu . ‘İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır’ buyurdu. Aynı zamanda Efendimiz sav’e geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içerisinde üzüldü. Allah cc de Peygamberimiz sav’e Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.İşte Kadir Suresi bu olaylar üzerine nazil olmuştur. (Bak.Elmalı Hamdi Yazır, Kadir Suresi tefsiri)

Kadir Gecesinin en önemli özelliği Kur’an-ı Kerimin bu gecede ilk olarak dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra ise ihtiyaca göre ayetler veya sureler halinde Peygamberimiz Efendimiz sav’e Cebrail as vasıtasıyla vahiy yoluyla indirilmiştir.

Yazının Devamı

Hızır ile İlyas

Hızır ve İlyas as’ın bahar ayında miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rastlayan gün buluştuğuna inanılır. Hz. Allah cc’nün inayeti ile Hızır’ın dolaştığı yerler de yeşillikler çıkar ve kuru yerler yeşerir. Böyle bir kıssa dan hareketle zamanla bizim kültürümüz de Hızır ve İlyas as’ın buluşmasını yad etmek amacıyla özel anma ve dua günleri tertip edilegelmiştir.

Hızır, Arapça bir kelime olup, yeşillik manasına gelmektedir. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre Kur’an da Kehf suresinde anlatılan kişinin Hızır as olduğu ve onun Peygamber olduğuna inanılmaktadır.Fakat bazı alimler ise Allah Dostu bir Veli olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Hz. Peygamberimiz as Hızır’a,Hızır denmesinin sebebini anlatırken ‘Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı(yeşerirdi)’buyurmaktadır.Buhari Tecrid Tercemesi;9,144 Kur’an’da Kehf suresinde Hz. Musa as ile Hızır as arasında geçen bir yolculuk anlatılır. Önce ayetleri okuyalım.

“(Musa) Dedi ki: “Bizim de aradığımız buydu.” Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.

Yazının Devamı

Zekat Vermek. ..Farz dır. ..

“Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”Tevbe,103

Zekat, “temizlik, sâfiyet, artış, bereket” mânâlarını ifade eder insanı bazı kalbî hastalık ve kötülüklerden arındırır, malın temizlenip bereketlenmesini sağlar.

Nisap miktarı malı olan zekât vermekle yükümlüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr) değerinde para, hisse senedi gibi ve devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Yazının Devamı

Kur’an-ı Kerim’de Oruç

Bu yazımızda Kur’an-ı Kerim’de oruçun zikredildiği ayetleri okuyalım istedik.

1-“Ey iman sahipleri! oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.”(Bakara,2/183)

2- “Sayılı günlerde olmak üzere(oruç size farz kılındı). Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara,2/184)

Yazının Devamı

Teravih Namazı

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”Bakara,183

Peygamberimiz sav teravih namazını şöyle anlatıyor: “Allah Azze ve Celle size Ramazan’da oruç tutmayı farz kıldı, ben de teravih namazı kılmak ve Kur’ân okumak için gece uyanık kalmanızı sünnet kıldım. “Kim inanarak, ihlasla hareket edip sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, gecesinde de uyanık kalır, teravih namazı kılıp Kur’ân okursa annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınmış olur.” (Nesâi, Sıyam: 40; Müsned, 1:195.)

Teravih” kelimesi Arapça “Terviha”nın çoğuludur, “oturmak, istirahat etmek’” anlamına gelir. Teravih namazı her iki rekat veya her dört rekatın sonunda oturulup biraz dinlenildiği için, bu adı almıştır.

Yazının Devamı

Ümit. ..Ümit. ..Ümit. .

“ De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Zümer, 53

“ Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.”Alî İmran, 145

Yani çaresi olmayan ölüm korkusunun gönüllere salındığı endişe insanoğlunun moralini bozduğu gibi vücud direncini kırdığı hep söylenmiştir. Bu geçmişte de bugün de aynı olduğu bu salgın ile bir kez daha anlaşılmıştır. Rivayete göre,

Yazının Devamı

Beraat Gecesi

Tefsirlerde Duhan Suresinin ilk ayetlerinde Berat Gecesinden bahsedildiği görüşü vardır. Beraat gecesi mana olarak, Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. Yine bu geceye dört isim verilmiştir. “Mübarek Gece”, “Beraet Gecesi”, “Sakk (sened) Gecesi. “Rahmet Gecesi.” Alusi Tefsiri, 8,112; Razi Tefsir,7,446

“Ha, Mim.”Duhan 1

“Apaçık Kitab’a andolsun;”Duhan,2

Yazının Devamı

Bugün Herkes Rebeze’de. ..

“Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”Tevbe, 34

“O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek.”Tevbe,34

Hz. Ebû Zer, Mekke’de ilk bedevî müslüman diye bilinen dördüncü veya beşinci kişi olarak İslâmiyet’i kabul ettiği söylenir. Kâbe’nin yanında Müslümanlığını ilân eden Ebû Zer müşrikler tarafından kıyasıya dövülür. Ertesi gün yine aynı yerde müslüman olduğunu söyleyip dövülünce Hz. Peygamberimiz sav Ebu Zer’i kabilesini İslâmiyet’e davet etmek üzere geri gönderir ve çağrılmadıkça Mekke’ye gelmemesini ister. Hz. Ebû Zer emre aynen uyar. (İbn Sa‘d, IV, 222, 224)

Yazının Devamı

Hastalığa Sabır... ve Cennet

“Hastalandığımda da O (Allah ) bana şifa verir.” Şuara,80

“Allah bir dert indirmiş ise onun için bir deva indirmiştir.” Buhari, Tıb, 1

“Her hastalığın bir ilacı vardır. Şayet hastalığa uygun bir ilaç rast gelse, Allah’ın izniyle hasta iyileşir.” Müslim, Selam, 69/2204

Yazının Devamı

Adalet. ..

“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”Nisâ, 135

Hz. Ömer ra halifelik döneminde, bir adamdan pazarlık ederek bir at satın alır ve beğenmediği takdirde geri vereceğini söyler. Bu arada atı denemesi için bir biniciye verir. Ancak at binici tarafından bir kazaya uğrayarak sakatlanır ve atta aksaklık meydana gelir. Hz. Ömer ra de atı almaktan vazgeçerek onu sahibine iade etmek ister. Fakat atın sahibi razı olmaz.

Bunun üzerine Hz. Ömer ra satıcıya, “Aramızda hüküm verecek birini belirle.” der. Adam da Şüreyh’in aralarında hüküm vermesini ister. Olayı dinleyen Şüreyh tarihe geçen adil hükmü verir.

Yazının Devamı

Şehitler…. Dün ve Bugün…

“Allah yolunda öldürülenlere “ölüdür” demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz farkında değilsiniz.” Bakara Suresi,154

Şehid, kelimesi kuranda elliden fazla ayette geçmektedir. Kelimenin çoğulu olarak Şüheda kullanılır.Şehid kelimesi Allah’ın isim sıfatlarından olan Şehid olarak da Kuran-ı Kerimde birçok ayette geçmektedir.

Şehidin kelime manası: Şahit, tanık, bir şeyin aslını ortaya koymada kendisine başvurulandır.

Yazının Devamı

Üç Aylar ve Regaib Gecesi…..

Kuran-ı Kerim de ‘Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.’ buyrulur.Tevbe, 36

25 Şubat 2020 Salı günü üç aylar başladı. Mübarek recep ayına girdik. Aynı zamanda Perşembe akşamı mübarek Regaip gecesidir.

Regaib, arapça bir kelimedir. Manası, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek, onu elde etmek için çaba sarf etmek, kendisine rağbet edilen, arzulanan ve taleb edilen şey demektir. Mubarek üç ayların ilki olan Receb’in ilk cuma gecesine Regaib gecesi denir.Bazı tarih kitaplarının rivayetine göre bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermiştir.

Yazının Devamı

Sahabeninin İnfakı .....

“Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. “Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.”Hadid 7

“ Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”Hadid 10

Sahabeden Abdullah bin Cafer ra bir gün kendi hurma bahçesi olan çiftliğine giderken yolu üzerinde bir bahçeye yakın yerde mola verip istirahat eder. O bahçede köle olan genç bir bahçıvan çalışmaktadır. Genç köle bahçeyi beklemektedir. O gün genç kölenin yanına bir köpek gelir. Genç, köpeği görünce köpeğe bir ekmek atıverdi. Köpek onu hemen yiyince bir ekmek daha verir. Köpek onu da yer. Köle üçüncü bir ekmek daha verir köpek onu da hemen yer. Abdullah bin Cafer hazretleri o gencin hâline nazar ederek hayretle seyreder. Ve sonra köleye sorar.

Yazının Devamı

Sadâkat Her Müminin Özelliği olmalı. ..

Hz. Allah cc Kur’an-ı Kerim ‘de buyuruyor,

“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.”Ahzâb, 23

“Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tövbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. “Ahzâb, 24

Yazının Devamı

Kazadan Kadere Sığınmak. ..

“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah´a göre kolaydır”Hadid,22

Hz. Ömer ra hicretin 17. Yılı gibi Şam’a doğru yola çıkmıştı. Serg denilen yere varınca, kendisini orduların başkumandanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh ra ile arkadaşları karşıladı. Hz. Ömer’e ra Şam’da vebâ hastalığının yayıldığını haber verdiler. Hz.Ömer ra, Abdullah ibn-i Abbâs’a:“Bana ilk Muhâcirleri çağır!” dedi.

Hz. Ömer ra, onlarla istişare etti ve Şam’da vebâ salgını bulunduğunu kendilerine bildirdi. Onlar, nasıl hareket edilmesi gerektiğinde ihtilaf ettiler. Bazıları:“Sen belirli bir iş için yola çıktın; geri dönmeni uygun bulmuyoruz” dediler. Bazıları da:“Müslümanların kalanı ve Nebiyy-i Ekrem sav’in ashâbı senin yanındadır. Onları bu vebânın üstüne sevketmenizi uygun görmüyoruz” dediler.Bunun üzerine Ömer ra “Gidebilirsiniz.” dedi.

Yazının Devamı

Bir Gömlek. .....

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça «iyi»ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.”Ali İmran, 192

Peygamberimiz sav hayır yapmada insanların en cömerdi idi. Bir ihtiyaç sahibi Peygamberimiz sav’e bir derdinden bahsettiği zaman çok duygulanır, onu kendisine tercih eder, ba¬zen yemeğini, bazen de üzerindeki elbisesini bile verirdi.

Bir gün, Mescid-i Nebevide küçük bir çocuk Peygamberimiz sav’in huzuruna gelir. Efendimiz sav ve sahabeler otur¬muş, sohbet ediyorlardı.

Yazının Devamı

Satılık Cennet Köşkü. ...

“Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.” Taha, 75-76

Marifet, görmeden iman etmektir.Allah dostlarından Behlül Dânâ hazretleri bir gün kum ve çöple evler yapıyormuş. Halife Harun Reşid’in hanımı Zubeyde hanım oradan geçerken soruyor.

– Ya Behlül ne yapıyorsun?

Yazının Devamı

Kur’ân-ı Kerîm’de Meyveler. ..

Kur’ân-ı Kerîm’de farklı ayetlerde bazı meyvelerden isim olarak bahsedilmektedir. Çünkü Kuran-ı Kerîm’de zikredilen bir şey mutlaka kıymetli ve değerlidir. Bu yazımızda Rabbimizin isim olarak zikrettiği meyveleri hatırlayalım istedik.

“O gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğunda da aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Herbiri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.” En’âm, 99

“O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (herbiri) birbirine benzer ve (herbiri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” En’âm, 141

Yazının Devamı

Kâbe’nin Putlardan Temizlenmesi. ..

“ Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” İbrahim, 35

“Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.” İbrahim, 36

Cahiliyede müşriklerin nazarında, putların en büyüğü olan Hübel putu Kabe’ye hediye edilen şeylerin konulduğu yerin başında dikili bulunuyordu. İbn Hişam, I,160; Ezrakî, Ahbâru Mekke, İ, 119

Yazının Devamı

Kudüs ve Yavuz Sultan Selim Han (2)

Yavuz’un Kudüs’te Kudüs Ermeni Patriği’nin şahsında hıristiyanlara verdiği eman günümüz Türkçesi ile şöyledir. Bu Eman name insana saygının en güzel örneklerindendir. Nişân-ı Hümayûn,

“Yüce Allah ve Peygamberine hamd ile Kudüs’e gelip, Safer ayının yirmi beşinci günü fethedilip, Ermeni toplumunun patriki olan Serkis adlı rahip, diğer bütün rahipler ve halk ile birlikte gelip benden yardım ve ihsan dilediler. Eskiden beri bazı şartlarla kendilerinde olan kilise, manastır ve diğer kutsal yerleri, Kudüs’ün içinde ve dışında bulunan kilise ve ibadethaneleri, eskiden hangi şartlarla ellerinde bulunuyorsa, yine aynı şekilde devam etmek üzere Ermeni toplumuna patrik olanlar sahip olacaklardır. Hazreti Ömer -Yüce Allah ondan razı olsun- hazretlerinin verdiği nâme ve Melik Selahaddin zamanından beri verilen emr-i şerifler gereğince sahip bulundukları Kamame, Beytü’l- Lahm Mağarası ve kuzey tarafındaki kapı, büyük kiliseleri olan Mar Yakub, Deyr-i Zeytun, Habsü’l-Mesih ve Nablus ve kiliselerine bağlı mezhepdaşlar olan Habeş, Kıptî ve Süryani toplumlarına, Mar Yakub Kilisesinde oturan Ermeni patrikleri tarafından sahip olunup, başka toplumlardan hiçbir kimsenin karışmaması için bu nişân-ı hümayûnu verdim.

Emrim budur ki söylenilen şekilde hareket edilip, adı geçen büyük kilise Mar Yakub’da oturan Ermeni patrikleri, Kudüs’ün içinde ve dışında bulunan kiliseleri, manastırlar ve diğer kutsal yerleri ile kendilerine bağlı mezhepdaşlar ve yamaklar Habeş, Kıptî ve Süryani toplumlarına, gelenekleri üzere sahip olacaklardır. Ortaya çıkan işlerine, atama, görevden alma ve vakıflarıyla ilgili konularına, metropolit, piskopos, ruhban, papaz ve yardımcıları ile diğer Ermeni halkının miraslarına el koyabileceklerdir. Eskiden beri olduğu gibi Ermeni toplumu patriklerine, ellerinde olan kilise, manastır, mabet ve diğer kutsal yerlerine, kendilerine bağlı mezhepdaşlar ve yamaklarına, başka toplumlardan hiç kimse karışmayacaktır.”

Yazının Devamı