Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Üzüntü ve Yeis Yok.....

“O kötü fısıltılar ancak şeytandandır, (bu da) iman edenleri üzmek gayesiyledir. Halbuki Allah’ın izni olmadıkça o (fısıldaşmalar ve şeytan), onlara hiçbir şekilde zarar verici değildir. O halde mü’minler Allah’a güvenip dayansınlar….”Mücadele Suresi,10

” Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. “Bakara, 38

” Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah’a döndürürse (Allah’a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler. “Bakara, 112

Yazının Devamı

İbn Haldun ve Timur’un Dimeşk’i İşgali ...(2)

“Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.”İsrâ, 15

Ibn Haldun, ikinci defa Timur’un huzuruna gider. İbni Haldun bu ziyaretten önce yaşanılan bazı olaylar nedeniyle hâlâ çekinmeye devam etmektedir. Ibni Haldun et-Ta’rîf’ adlı eserinde ikinci ziyaretine ait ilginç bilgiler verir. Timur’la buluştuğu 1400 yılından tam 40 yıl önceye ait bir hatırasını anlatır. Ibni Haldun “1360 yılında Fas’ta Karaviyyîn Camii’nde ilm-i felek ile ilgilenen mahir bir kişiyle görüştüğünü, onun kendisine kuzeydoğu tarafından göçebe halkından büyük bir fatih çıkacağını, devletleri altüst edip, dünyanın pek çok yerini feth edeceğini söylediğini nakleder.” İbn Haldun bazı hikayeler ile daha o zamandan Timur’un geleceğine işaret edildiğini izah etmeye çalışmıştır. Birinci ziyarette Timur’un kendisinden istediği bilgiyi, 12 yapraklı küçük bir risale halinde takdim etmiştir . İbn Haldun, Timur ile görüşmesini gizli yaptığını bildirmektedir. (Bakınız, Süleyman Uludağ, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Istanbul, 1999, XIX, 538-543.

İbn Haldun, Timur’un Dimeşk’i ele geçirmek için harekete geçişini anlatır. Timur tarafından yapılan dehşetli yıkımı ve yağmayı tüm detaylarıyla aktarır. Dimeşk’te büyük bir yıkım yapan Timur; buna göre kurduğu mancınıklarla Şam Kalesi’ni şiddetli bir şekilde dövdürerek çoğu yerlerini yıkmış, şehre girdikten sonra da yağma ettirmiştir. Timur’un Şam işgaline tanık olan İbn Haldun; Timur’un, askerlerini soyguncular olarak tarif eder ve bunların şehirde korkunç bir yağma yaptığını söyler. Öyle ki, çalabildiklerini çalmışlar, geriye kalan işe yaramayacak malları ise ateşe vermişlerdi. Yakılan ateş daha sonra Ulucami’ye sıçramış ve İbn Haldun bunu “çok iğrenç bir durumdu” olarak nakleder

Yazının Devamı

IIbn Haldun, Timur Buluşması. ..

“Ey iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”Mücadele, 11

Ibni Haldun 52 yaşında Mısır’a yerleşir. Kahire’de 24 yıl yaşamış ve burada vefat etmiştir. Mısır’da iken Memlük Sultanı Berkuk ve Sultan Berkuk’un büyük oğlu Ferec’ e yakın olmuştur. 1400 yılında Timur’un Dimeşk’e (Şam)yapacağı saldırıyı durdurmak için yola çıkan Sultan Ferec’in yanında yer alarak Mısır’dan Dimeşk’e gitmiştir. İbn Haldun et-Ta’rîf’de bilgi verir.

Timur Sivas’ı aldıktan sonra Memlük topraklarına girmiş ve sırayla Halep, Hama ve Humus’u ele geçirmesinin ardından Dimeşk’e yönelmiştir. Bundan Sultan Ferec, İbn Haldun’un da içinde olduğu, ordusundaki kalabalık bir alim heyetiyle Dimeşk’e varır. Sultan tarafından bu sefere davet edilen İbn Haldun ilk önce bu davete icabet etmek istemez; zira ikinci defa kendisine verilen yargıçlık görevinden, sarayda döndürülen kimi entrikalar sebebiyle uzaklaştırılmıştır ve bir süredir çekildiği köşesinde sadece okuma ve eser telifi ile ilgilenmektedir. Fakat sultan tarafından kendisine yapılan ısrar sonucu İbn Haldun da bu sefere iştirak eder. Timur’un Dimeşk’e varmasından evvel oraya gelen ve savaşa hazırlanan Sultan Ferec’in ordusu belli ki Timur’un gözünü korkutmuştu ki, İbn Haldun’un kendi tabiriyle, Emir Timur beldeye saldırmaktan ümidini kesmiş ve bir ay boyunca iki ordu birbirini gözlemişti.

Yazının Devamı

Hülagü Han ve Âlim Kadıhan.....

“Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah´a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.”Nisâ, 162

Cengiz Han’ın torunu zalimliği ile meşhur Moğol hükümdarı Hülagü Han 1258 senesinde Bağdat’ı işgal edip, yakıp yıkar. Bazı rivayetlere göre 400.000’den fazla Müslümanı kılıçtan geçirir. Camiler, medreseler yerle bir edilir. Milyonlarca dini ve ilmi eser Dicle Nehri’ne atılır. Bir rivayete göre Dicle Nehri günlerce kan ve mürekkep akmıştır.

Hülagü Han, şehrin dışına kurduğu karargahtan haber gönderip Bağdat’ın en büyük alimi ile görüşmek istediğini bildirir. Fakat o gün Bağdat’daki alimlerden kimse görüşmek istemez. Çünkü, zalimliği bilinen Hülagü Han her an ölüm emri veren biridir, yani işin içinde kelleyi kaptırmak da vardır. Bu haber zamanın genç alimlerinden Kadıhan Hazretleri’ne ulaştığında, “Ben gidip görüşürüm” der. Hatta bazı kişiler “bir kurban bulundu” diye konuşmaya başlamıştır.

Yazının Devamı

Bir Yazarın Hayatı Sorgulatacak Ders Niteliğinde 17 Sözü.....

“ Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır Nisa, 135

“Kim dünya sevabı (nimeti) istiyorsa (bilsin ki), dünya sevabı da, ahiret sevabı da Allah katındadır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” Nisâ, 134

“Adalet Kâinatın ruhudur” diyen Ömer Hayyam devamında der ki: “bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben, şaşkınlıktan başka şeyim artmadı, yaşarken, kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi, neye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden” .

Yazının Devamı

Çocuklar ve Davranışlarımız. ..

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.”Tahrim, 6

Hazret-i Âişe rah rivâyet ettiğine göre Peygamberimiz sav torunlarını severken ziyâretine merhamet, şefkat ve nezâketten uzak bir bedevî geldi. Peygamberimiz sav’in çocukları çok sevmesine hayret ederek, “Yâ Rasûlallah! Siz çocuklarınızı öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız.” dedi.Allah Rasûlü sav müteessir oldu. Bedevîye,

“Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim!..” Buhârî, Edeb, 22 , buyurdu.

Yazının Devamı

Şehitler ve ......

“Allâh yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlamazsınız.” Bakara, 154

Şehitlik mertebesi, bir mü’minin bu dünyâda ulaşabileceği en son ve en ulvî makamdır. Cennetin en aşağı derecesi bile dünyânın tamâmından daha hayırlıdır. Bu nedenle şehît, bu makâmın ulvîliği ve cennetteki mükâfâtının büyüklüğü sebebiyle dünyâya tekrar tekrar dönüp defâlarca şehît olmayı ister.

Peygamberimiz sav “ Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allah yolunda şehit olmak, sonra diriltilip tekrar şehit olmak yine diriltilip tekrar şehit olmak isterdim.” Buyurmuştur. Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107

Yazının Devamı

Düğünlerimiz...

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”Rum,21

Evlilik, Allah’ın emri, Peygamberimizin sünnetidir. Peygamberimiz sav evlilik için “dinin yarısını korumaya” vesiledir, buyurmuşlardır. Beyhaki, Şuabü’l-İman IV, 382.

Evliliğin ilk adımı olan düğünlerimiz ise, sevdiklerimizin şahitliği ve güzel dilekleri eşliğinde gerçekleşen merasimlerdir. Düğünle yeni bir ailenin kurulduğu ilan edilir; iki ömür bir yuvada birleşir. Geleceğe dair umutlar güçlenir; sevinçler paylaşılır. Sağlıklı ve hayırlı nesiller ihsan etmesi, ülfet, muhabbet ve merhamet için Allah’a dua edilir.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

“Hani havarîler, “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi? (Bunu maslahat görür mü?)” demişlerdi. İsa, “Eğer inanan kimseler iseniz, Allah’tan korkun”demişti. Maide,112

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

“ Meryem oğlu İsa şöyle dedi: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, (bugün) hem öncekilerimiz, hem de sonrakilerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bize rızkı ver. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Maide, 114

Yazının Devamı

KADİR GECESİ

Bazı Allah cc dostlarının ifadesiyle ‘ Evet bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, Kur’an’ın bildirmesiyle bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra kat’i bir delildir.’

Bunun için mü’minler vakit, imkan ve sağlıkları ölçüsünde Kadir Gecesini değerlendirmeye çalışmalıdırlar.. Uyku ve istirahatla geçirmemeye gayret etmelidirler. Çünkü bu gecede herbir Kur’ân harfine otuz bin sevap verilmektedir. Diğer ibadetlerin sevabı da o nisbette aynıdır. Kadir Gecesini değerlendirmek ve o vaktin feyiz ve bereketinden istifadeyi arttırmak için namaz kılınır, Kur’ân okunur, zikredilir, salavat-ı şerife getirilir, dualar edilir, fakir ve kimsesizler doyurulur, bol bol sadaka verilir. Kardeşlerimize kısaca tavsiyemiz, hiçbir şey yapamasa bile en az iki rekat Allah için namaz kılıp dua etmelidirler.

Hazret-i Aişe r.a. bir gün Peygamberimiz sav sorar, ‘Ya Resulallah, Kadir Gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim? Resulullah sav ‘Allahümme inneke afüvvün tuhibbü’l-afve fa’fu anni’ Mealen, ‘Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle’ dersin’ buyurdu’demişlerdir. Tirmizî Deavât, 84

Yazının Devamı

Kadir Gecesi

Hz. Allah cc bu gecenin önemini anlatmak için beş ayetli surede üç defa ‘Leyletü’1-Kadr’ ifadesini zikretmiştir. ‘Şüphesiz, o Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.’ Kadir Suresi,1-5

Kadir suresinin nuzul sebebi olarak anlatılan birkaç hadiseden birini zikretmek istiyorum. Peygamberimiz sav ashabına İsrailoğullarından Eyyub as, Zekeriya as, Hazkıyl b. Acuz ve Yuşa b. Nun’un seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabeler bunu hayretle karşıladılar. Nasıl bir kişi seksen yıl hiç günah işlemeden yaşar dediler. Cebrail as bir müddet sonra geldi. ‘Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah cc sana ondan daha hayırlısını verdi, indirdi’ diyerek Kadir Suresini okudu . ‘İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır’ buyurdu.Aynı zamanda Efendimiz sav’e geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içerisinde üzüldü. Allah cc de Sevgili Peygamberimiz sav Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.İşte Kadir Suresi bu olaylar üzerine nazil olmuştur. (Bak.Elmalı Hamdi Yazır, Kadir Suresi tefsiri)

Kadir Gecesinin en önemli özelliği Kur’an-ı Kerimin bu gecede ilk olarak dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra ise ihtiyaca göre ayetler veya sureler halinde Peygamberimiz Efendimiz sav’e Cebrail as vasıtasıyla vahiy yoluyla indirilmiştir.

Yazının Devamı

Zekat Vermek. ..Farz dır. ..

“Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”Tevbe,103

Zekat, “temizlik, sâfiyet, artış, bereket” mânâlarını ifade eder insanı bazı kalbî hastalık ve kötülüklerden arındırır, malın temizlenip bereketlenmesini sağlar.

Nisap miktarı malı olan zekât vermekle yükümlüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr) değerinde para, hisse senedi gibi ve devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Yazının Devamı

Imanlı Gençlik ve Ashab-ı Kehf.....

“(Resûlüm)! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm´in durumlarını şaşırtıcı mı buldun?”Kehf,9

Ashâb-ı Kehf hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de asıl vurgulanmak istenen husus, onların isimleri, sayıları ve memleketleri değil, bilhassa o sâlih gençlerin iman, ihsan duygusu ve putperestliğe karşı tevhîd mücâdelesinin sergilendiği hikmet dolu bir kıssadır.

Kral Dakyanus gurur ve kibrinin netîcesinde gün geçtikçe zulmünü artırarak tanrılık iddiâ edecek kadar ileri gitti. Ayrica imanli kim varsa, onları toplatıp ağır işkencelere tâbî tutarak şehir girişlerine astırmaya başladı.

Yazının Devamı

Sahabe İnfakı.....

“ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. “Ali İmran, 92

Bizansa karşı Tebuk seferine çıkılacağı zaman Allâh Resûlü sav ordunun ihtiyaçları için ashabı önce infak seferberliğine davet etti. Fakat o yıl Medîne’de büyük bir kıtlık yaşanıyordu. Buna rağmen ashâb-ı kirâm, fânî ve dünyevî bütün menfaat düşüncelerini bertarâf edip büyük bir in­fak ve fedâkârlıkta yaristilar.

Hz. Ebu Bekir malının tamâmını getirdi. Hz. Peygamberimiz sav

Yazının Devamı

Hızır ile İlyas

Hızır ve İlyas as’ın bahar ayında miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rastlayan gün buluştuğuna inanılır. Hz. Allah cc’nün inayeti ile Hızır’ın dolaştığı yerler de yeşillikler çıkar ve kuru yerler yeşerir. Böyle bir kıssa dan hareketle zamanla bizim kültürümüz de Hızır ve İlyas as’ın buluşmasını yad etmek amacıyla özel anma ve dua günleri tertip edilegelmiştir.

Hızır, Arapça bir kelime olup, yeşillik manasına gelmektedir. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre Kur’an da Kehf suresinde anlatılan kişinin Hızır as olduğu ve onun Peygamber olduğuna inanılmaktadır.Fakat bazı alimler ise Allah Dostu bir Veli olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Hz. Peygamberimiz as Hızır’a,Hızır denmesinin sebebini anlatırken ‘Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı(yeşerirdi)’buyurmaktadır.Buhari Tecrid Tercemesi;9,144

Kur’an’da Kehf suresinde Hz. Musa as ile Hızır as arasında geçen bir yolculuk anlatılır. Önce ayetleri okuyalım sonra kısaca izaha çalışalım.

Yazının Devamı

Çalışmak İbadettir. ...

“Allah´ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah´tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir”Nisâ, 32

Farzların yerine getirilmesi konusunda ihmal ve tembellik gösterilmemesi ve haramlardan kaçınılması durumunda, çalışmak ibadettir. Nitekim iki namaz vakti arasında kalan saatlerin, vakit namazları kılındığı takdirde güzel bir ibâdet şekline gireceği ve iki namaz arasında işlenen günahların affedileceği bir hadisle müjdelenmiştir: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, iki namaz arasında yapılan küçük günahlar affolunur.”İbni Hacer,VIII,357

Bu yüzden beş vakit namazını kılan, hayatını helâl ve mübah işlerle süsleyen bir insanın iş hayatı da ibâdet olur. Evet, namaz kılan bir insanın kazmasını yere vuruşu, bağını budaması, hatta Peygamberimiz sav’in müjdesi ise “Kişinin hanımının ağzına bir lokma koyması sadâka olur.” ve ona sevap kazandırır. Buhari, İman, 41;Müslim, Zekat, 48

Yazının Devamı

Beraat Gecesi

Tefsirlerde Duhan Suresinin ilk ayetlerinde Berat Gecesinden bahsedildiği görüşü vardır. Beraat gecesi mana olarak, Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. Yine bu geceye dört isim verilmiştir. “Mübarek Gece”, “Beraet Gecesi”, “Sakk (sened) Gecesi. “Rahmet Gecesi.” Alusi Tefsiri, 8,112; Razi Tefsir,7,446

“Ha, Mim.”Duhan 1

“Apaçık Kitab’a andolsun;”Duhan,2

Yazının Devamı

Hz. Ömer ra ve Derin Tefekkür veya Murakabe. .

“Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.”Nisâ, 79

Hz. Ömer ra devlet gelirlerini halka dağıtma çalışması çerçevesinde nakdî ödemenin dışında aynî ödeme de yapıyordu. Bu konuda standart oluştururken başvurduğu yöntem hayli ilginçtir: 132 litre hacminde bir cerîb un getirilmesini emretti. Önce hamur yoğruldu, sonra ekmek pişirildi, ardından tirit yapıldı. Sonra bu tiride 30 adam davet etti, onlar da yemeği yediler. Ardından yatsı vaktinde de aynı şeyi yaptı ve şöyle dedi: “Bir adama ayda 2 cerîb (miktarı un) yeter.( Cerîb : Kırk sekiz Sa’ veya 256 Rıtl demektir, 106,496 kg.)” Bunun üzerine kadın, erkek ve kölenin her birine 2’şer cerîb [un] olmak üzere insanlara her ay 2 cerîb (unu) rızık olarak verdi.” ibni Sa’d, III, 284

Hz. Ömer ra’ın hilafeti döneminde bir uygulaması her yeni doğan bebek için 100 dirhem maas bağlamasıydı. Çocuk 10 yaş civarına gelince bu miktarı 200 dirheme çıkarıyor, ergenliğe girince daha da arttırıyordu. Ayrica anne-babası bilinmeyen buluntu çocuk getirildiğinde, ona 100 dirhem maaş bağlıyordu. Ayrıca velisinin her ay alacağı, onun durumunu iyileştirecek bir yiyecek de takdir ediyordu. Yine onlara hayır tavsiye ediyor, emzirme giderlerini ve nafakalarını beytülmalden karşılıyordu.

Yazının Devamı

Hilm Sahibi Olmak ....Tam zamanı. .

“Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.”Hûd, 75

“ İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.”Tevbe,114

Hilm, yumuşak huyluluk, ince karakterlilik, sakin tabiatlılık, nefse hakim olma halidir Nefsini kızgınlıktan koruyan, hilm sahibi olan kimseye “halîm” denir.

Yazının Devamı

İsra ve Mirac Gecesi

Bu yıl 2 Nisan Salı akşamı miraç gecesidir. Yani recep ayının 27. Gecesidir.

İsra mucizesi Kur’an-ı Kerim’de ayetlerle anlatılmıştır. İsra gece yolculuğu demektir. Peygamberimiz sav’in bu yolculuğunun ilk merhalesi olan Kabe’den Mescid-i Aksaya kadarki bölümü Kur’an’da şöyle anlatılır; “Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” İsra Suresi, 1 Miraçın ikinci bölümü Mescid-i Aksadan başlayarak semanın bütün tabakalarından geçip Peygamberimiz sav’ in İlahi lütuflara mazhar olmasıdır. Bu bölüm Necm Suresinde şöyle anlatılır; “O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehada gördü. Ki, onun yanında Me’va Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin ayetlerinden en büyüklerini gördü.” Necm Suresi, 7-18 Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti ile Cebrail Aleyhisselamın refakatinde Peygamberimiz sav’in Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksa’ya, oradan semaya, İlahi ikramlara ulaşmasıdır. Hadis ve tarih kitablarında miraç olayı çok teferruatlı ve aşkın ifadelerle anlatılmaktadır. Biz kısaca anlatmaya çalışalım, Peygamberimiz sav Mekke’de ki Mescid-i Haramdan , Kudüs’deki Mescid-i Aksa’ya ata benzer beyaz bir binek olan Burak ile geldi. Mescid-i Aksa’da bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamberimiz sav burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı. Bugün Kubbetü’s-Sahra’nın bulunduğu yerden Muallak Taşının üzerinden Peygamberimiz sav’in Miraça yükseldiği rivayet edilmektedir. Peygamberimiz sav sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Isa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim as gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine ‘Hoş geldin’ dediler, tebrik ettiler. Daha sonra Cebrail as ile birlikte Sidretü’l-münteha’ya kadar gittiler. Peygamberimiz sav orada hergün yetmişbin meleğin ziyaret ettiği Beytü’l-Ma’mur’u ziyaret etti. Cebrail buradan öteye gitmesinin mümkün olmadığını söyledi. Peygamberimiz sav buradan sonra Refref adında bir binek ile zaman ve mekandan münezzeh olan Cenab-ı Hakkın lütuflarına müşerref oldu. A.Köksal, İslam Tarihi, II,201-236 Peygamberimiz sav Cebrail’in refaketinde Cenneti, Cehennemi, ahiret alemini gezdi. Sonunda o gece Mekke ye döndü. Sabah olunca Kabe’nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar Peygamberimiz sav’den delil istedi. Peygamberimiz sav onlara yolda gördüğü kafilelerden bahsetti. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke’ nin dışına çıktılar. Kafiledekileri aynen Peygamberimiz sav’in haber verdiği gibi gördüler.Fakat yine inanmadılar. Peygamberimiz sav Kudüs’ teki Beytü’l Makdis’e uğradığını anlatınca Kureyşliler, ‘Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?’ diye inanmadılar, sonra Beytü’l Makdis’i görmüş olanlar, ‘Beytü’l Makdis’i bize anlatır mısın?’ diye Peygamberimiz sav sorular sordular. Peygamberimiz sav ise her soruya cevap verir. ‘Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç penceresi ve kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun pencere ve kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.’ Buyururlar. İbni Sad,XI,215 Bunun üzerine müşrikler, ‘Vallahi doğru anlattın’ dediler ama iman etmediler. Hz. Ebu Bekir ra geldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebu Bekir ra ‘Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız şeksiz şüphesiz doğrudur’diyerek hemen tasdik etti. İbni Hişam, II,39. Bundan sonra Hz. Ebu Bekir’e “Sıddik unvanı” verildi ve öyle anılmaya başlandı. Miraç olayını önemli kılan hadise miracta Peygamberimiz sav’e verilen hediyelerdir. Bu en önemli hediyeler; Müslim,İman,279;Hanbel,Müsned,I,422 1-Namazın farz kılınması, 2- Bakara suresi son ayetler, 3- Allah’a şirk koşmayanların affedileceği müjdesidir Hz. Allah cc mirac gecesini biz, ümmete ve bütün insanlık için hayırlara vesile eylesin..

Yazının Devamı

NEVRUZ ‘YENİ GÜN’

“Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz O, her şeye gücü hakkıyla yetendir.”Fussilet, 39

Cennet Vatanımız Türkiye’mizde nevruz bir gelenek olarak kutlanır. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde ise resmî bayram olarak kutlanır. Baharın gelişini, tabiatın uyanışını temsil eder. Orta Asya Türk Kavimleri tarafından M.Ö. VIII yy’dan günümüze kadar nevruz her yıl 21 mart’ta kutlanır Eski oniki hayvanlı Türk Takvimi ile Melikşah’ın Celali Takvimlerinde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divan-ı Lügat-i Türk’te ilkbaharın gelişi olarak ifade edilir.

Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Orta Asya da yaşayan tüm Türk boyları ,Anadolu beylikleri, Eski Mısır, Safaviler, İran, Moğollar, Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devletinde nevruz her yıl kutlana gelmiş ve halen kutlamaktadır.

Yazının Devamı

Şehitler. ...ve Çanakkale den Gelen bir Mektup. ..

“Allah yolunda öldürülenlere “ölüdür” demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz farkında değilsiniz.” Bakara Suresi,154

Şehid, kelimesi kuranda elliden fazla ayette geçmektedir. Kelimenin çoğulu olarak Şüheda kullanılır.Şehid kelimesi Allah’ın isim sıfatlarından olan Şehid olarak da Kuran-ı Kerimde birçok ayette geçmektedir.

Şehitlik, malıyla ve canıyla Allah’ın varlığını ve birliğini ispat için çalışan ve onun dinini yüceltmek için gayret eden kimselere, Allah’ın verdiği bir ünvandır. İslam’da bütün varlığını Allah yolunda tüketen kimselere Allah, şehitlik makamını layık görmüş ve şöyle buyurmuştur:

Yazının Devamı

Üç Aylar ve Regaib Gecesi…..

Kuran-ı Kerim de ‘Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.’ buyrulur.Tevbe, 36

Mübarek üç aylar geldi. Cuma günü mübarek recep ayına gireceğiz inşaallah. 7 Mart Perşembe akşamı mübarek Regaip gecesidir. Bu konuda kısa bilgi ….

Regaib, arapça bir kelimedir. Manası, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek, onu elde etmek için çaba sarf etmek, kendisine rağbet edilen, arzulanan ve taleb edilen şey demektir.

Yazının Devamı

Cihad….

“Kâfirlere aslâ boyun eğme! Ve bu (Kur’ân) ile onlara karşı büyük bir cihad örneği sergile!” Furkân, 52

Ayette geçen “ciheden kebira” ifadesı, İslam’ın galip gelmesi, yani insanlığın hidayet ve huzur bulması yolunda bütün imkan ve kaynakları seferber etmek ve Allah’ın dinini yüceltmek için hal ve kal ile tebliğde bulunmak demektir. Tebliğ yaparak cihad da bulunmak, düşmana karşı silahla mücadele etmek gibi mühim ve belki daha faydalıdır. Peygamberimiz Efendimiz sav’de Mekke’de ilk yıllarda cihadı sadece Kur’an-ı Kerim’in tebliği ve irşadı ile yapıyordu. Mekke döneminde mü’minlere henüz harp izni yoktu. Müslümanlar, cahiliyede müşriklerin her türlü baskı ve şiddetine karşı, İslam’ı, insanlığı, hakkı, adaleti tesis ve tebliğ adına yüce bir mü’min ahlakı gösteriyorlardı. İşte Kur’an-ı Kerim, onların bu halini “büyük cihâd” diye isimlendirmiştir.

Medine de nazil olan ayetlerde ise Rabbimiz şöyle buyurur.“Peygamber ve O’nunla berâber inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihâd ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Tevbe, 88 “Ey îmân edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticâreti göstereyim mi? Allâh’a ve Rasûlü’ne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allâh yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” Saff, 10-11

Yazının Devamı