Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Hz. İsa ve Şükür Ehli….

Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” Ali İmran,49

İsa as bir ağacın altında dua eden birini görür; baktığında adamın ayakları yürümeyen bir kötürüm olduğunu anlar. İki gözü de görmüyordu. Vücudunda ise baras hastalığı olduğu anlaşılıyordu. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyordu:

Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!.. Hazret-i İsa as kötürüm adama yaklaştı:

Yazının Devamı

Hibe……..

Mecelllede, hibenin tarifi şöyledir. “Hibe, bilâ ivaz bir malı temlik etmektir”. Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık geçen sadaka ve infak kelimeleri hibeyi de içine alacak geniş kapsamlı sözcüklerdir.

“Eğer sadakaları açık olarak verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler ve bu şekilde yoksullara verirseniz, işte bu, sizin için daha hayırlıdır” Bakara, 271

Hz. Peygamberimiz sav’den hibe konusunda çeşitli hadisler nakledilmiştir. “Rasulullah sav Kendisi hediye kabul eder ve karşılığında da hediye verirlerdi “Buhârî, Hibe,11 “Karşılıklı hediyeleşiniz. Böylece dostluğunuz artar ve aranızdaki düşmanlık yok olur” Muvatta, Hüsnü’l-Huluk,16

Yazının Devamı

İdareciler ve İlk Konuşmaları…..

Hz. Ebû Bekir rh halife seçildiği zaman takip edeceği siyasetin temel prensiplerini açıklayıcı mahiyette veciz bir hitâbede bulunmuş .İbn Hişâm, IV, 311

“Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde sizin başınıza halife seçildim. Ancak

Kur’an-ı Kerim nazil olmuş, Hz. Peygamberimiz sav dinin hükümlerini açıklamıştır. Sizin en zayıfınız, hakkı alınıncaya kadar benim yanımda kuvvetlidir. Ey insanlar! Ben ancak Hz.Peygamberimiz sav ’in yoluna uyarım. Kendiliğimden bir şey icad edici değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardımcı olun. Eğer sırat-ı müstakimden kayarsam beni düzeltiniz. Ben bu sözümü söyler, hem kendim için hem de sizler için Allâh’ın affını taleb ederim.” Daha sonra ki bir hutbesinde Hz. Ebu Bekir rh Allâh’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurur “Ey insanlar! Ben de sizin gibi bir insanım. Bilmiyorum, belki Hz. Peygamberimiz sav’in yapabildiği şeyleri bana da teklif edeceksiniz. Halbuki Allâhü Te‘âlâ, Hz. Muhammed sav’i alemlerden üstün kılmış ve onu afetlerden korumuştu. Ben ise ancak Hz. Muhammed sav’e tabi olan birisiyim. Hz. Peygamberimiz sav vefât ederken, hiç kimsenin, onun üzerinde bir çöp kadar bile hakkı yoktu. Benimse, bir şeytanım vardır. Zaman zaman bana galebe çalar. Ey insanlar! Siz, ne zaman biteceğini bilmediğiniz bir ömür süresinde sabah ve akşamlarınızı geçiriyorsunuz. Eğer bu süreyi sâlih amellerle geçirebilirseniz, bunu yapın. Ecel gelmeden, elinizdeki fırsat kaçmadan, sâlih amel yapmakta acele ediniz. Çünkü ecelini unutan, amelini başkasına bırakan kimseler vardır. Sakın onlar gibi olmayın. Çok acele edin. Çünkü arkanızdan gelen ve size yetişmek isteyen bir şey vardır ki, o da çok hızlı gelen ecelinizdir. Ölümden korkun. Yaşayanlara değil, öldükten sonra arkada bırakacakları güzel şeylere gıpta edin.” Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s-Sahâbe, III, 175-178.

Yazının Devamı

Kutsal Emanetler …….

“Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.” Ali İmran,97

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi 1517 yılında idi. Kahire’ye girişi ile eski Memlûk toprakları ve nüfuzu altındaki bölgeler Osmanlılara geçmiş oluyordu. Memlûk nüfuzu altındaki Mekke Emirliği de Osmanlı hakimiyetini tanımış, Şerîf II. Berekât, o sıralarda 12-13 yaşlarındaki oğlu Ebû Nümey’i Kahire’ye göndererek Yavuz Sultan Selim’e itaat arz etmiştir.

Böylece Hicaz, Memlûk idaresi altındaki haliyle Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Öncelikle Yavuz Sultan Selim Kahire’de iken Mekke ve civarını feth için asker göndermeyi düşünmüş, fakat o tarihte Mekke emiri olan Berekât, derhal oğlu Ebû Nümey’i Yavuz Sultan Selim’e yollamıştı. Ebû Nümey, babasının rızasıyla müşterek emirlik yapmak üzere daha önce Memlûk Sultanı Kansu Gavri’den Hicaz ve Yenbu emirliği unvanını almıştı. Ebû Nümey, Kahire’ye gelirken Mekke emiri sıfatıyla yanında Mekke’nin ileri gelenleri, mukaddes emanetler:

Yazının Devamı

YETİM

Kelime ve ıstılah olarak yetim, babası olmayan, erginlik çağına ermemiş çocuk anlamında kullanılan bir kelimedir İslam dini, yetimlere iyi davranılmasını, onların mallarının korunmasına son derece önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’in 21 yerinde genel olarak yetimlerin gözetilmesi ve korunması emredilmektedir. Bu ayetlerden birisinde şöyle buyurulmaktadır: ‘Gerçek, yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe gireceklerdir’. Nisa süresi 10

Bu ayetteki yetim malı yemekten maksat ; onların mallarına el koymak, haklarını bilerek veya hile ile gaspetmektir. Yetim, kendi malını idare edemeyeceği için, onun mallarını vasisi idare eder. Onun şahsi işlerini ise velisi yürütür.Yetim kendisi erginlik çağına ererse malları kendisine teslim edilir. Şayet erginlik çağına geldiğinde kendiside mallarını güzel idare etme yeteneği görülmezse, kendi mallarını idare edecek duruma gelinceye kadar vasi yetime yardım eder mallarını kendisine teslim edilmez.Fakat yakinen artık yetimin malına sahip olacağı anlaşıldıktan sonra vasinin görevi bitmiş demektir. İslâm’a göre, yetim malı yemek kesinlikle haramdır ve büyük günahlardan birisidir. Bu konuda açık emirleri bulunan bir çok ayet ve hadis vardır. İşte bunlardan bazıları şunlardır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor: ‘Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar. Zaten onlar, çılgın aleve atılacaklardır’ Nisa Suresi,10 “Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.”En’am Suresi,152 Peygamberimiz Efendimiz sav ise, bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır. ‘Siz, milletlerin mahvolmasına sebep olan’ helak edici yedi günahtan sakınınız.’

Ashab-ı Kiram, ‘Ya Rasulüllah! Bunlar hangileridir?’ diye sorarlar. Peygamberimiz Efendimiz sav ‘Allah’a şirk koşmak, büyü yapmak, Allah cc nün öldürülmesini haram kıldığı kimseyi öldürmek; tefecilik; yetim malı yemek; düşman ile savaşırken kaçmak; evli ve hiç bir şeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zina iftirası yapmaktır.’ Buyurmuşlardır. Müslim, İman, 143;Hanbel,Müsned,2/201 İslam dini, yetim malı yemek bir tarafa, aksine yetimlerin ve mallarının korunmasını emretmektedir. Bu konuda da Hz. Allah cc Kuran-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır. ‘Sakın yetimi incitme, dilenciyi azarlama.’ Duha Suresi,9-10. Peygamberimiz Efendimiz sav ise, yetimleri koruyan ve onlara yardımcı olanlar için şöyle müjdeler vermektedirler. ‘Ben ve yetimin işlerine yardımcı olan kimse, Cennette şöylece beraber bulunacağız’ buyurarak, şehadet parmağı ile orta parmağını işaret ederek, göstermiştir.” Müslim, Zühd,42 Kısaca yetim malı yemek ne kadar kötü ve büyük günah ise, onları korumak da o derece çok sevaptır ve en hayırlı iştir. Bu nedenle her müslümanın çevresinde bulunan yetimleri görüp gözetmesi ve yetimin kendi malına sahip olacak duruma gelinceye kadar onları koruması en temel dini bir görevidir.

Yazının Devamı

Şevval Ayı ve Şevval Oruçu

Ramazan-ı Şerif’ten sonra gelen kameri aylardan Şevval ayında altı gün oruç tutmak bazı İslam alimlerine göre müstehaptır. Bir ay boyunca oruca alışmış olan insanlar, şevval ayında da altı gün oruç tutmaya gayret göstermelidirler. Peygamberimiz Efendimiz sav ‘Kim oruçla geçirdiği Ramazan-ı Şeriften sonraki Şevval ayında altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur.’ Buyurmuşlardır. Müslim, sıyam,204;Tirmizi, savm,53

Böylece Ramazan oruçundan sonra şevval ayında tutulan altı gün oruç ile kişinin bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağı müjdelenmiştir.

Bazı İslam alimleri bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevap almanın izahını şöyle yapmaktalar.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

“ Meryem oğlu İsa şöyle dedi: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, (bugün) hem öncekilerimiz, hem de sonrakilerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bize rızkı ver. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Maide, 114

“Allah da şöyle buyurdu: “Ben şüphesiz onu (sofrayı) size indireceğim; ama ondan sonra kim inkâr ederse, ona âlemlerde hiç kimseye yapmayacağım azabı yaparım.” Maide, 115

Yazının Devamı

Kadir Gecesi

‘Şüphesiz, o Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.’ Kadir Suresi,1-5

Kadir suresinin nuzul sebebi olarak anlatılan birkaç hadiseden birini zikretmek istiyorum. Peygamberimiz sav ashabına İsrailoğullarından Eyyub as, Zekeriya as, Hazkıyl b. Acuz ve Yuşa b. Nun’un seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabeler bunu hayretle karşıladılar. Nasıl bir kişi seksen yıl hiç günah işlemeden yaşar dediler. Cebrail as bir müddet sonra geldi. ‘Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah cc sana ondan daha hayırlısını verdi, indirdi’ diyerek Kadir Suresini okudu . ‘İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır’ buyurdu.Aynı zamanda Efendimiz sav’e geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içerisinde üzüldü. Allah cc de Sevgili Peygamberimiz sav Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.İşte Kadir Suresi bu olaylar üzerine nazil olmuştur.

Kadir Gecesinin en önemli özelliği Kur’an-ı Kerimin bu gecede ilk olarak dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra ise ihtiyaca göre ayetler veya sureler halinde Peygamberimiz Efendimiz sav’e Cebrail as vasıtasıyla vahiy yoluyla indirilmiştir.

Yazının Devamı

Yemek Yapma Adabı ….ve ibretlik bir hadise..

“Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin”Bakara,172

Bir keresinde Allahü Teala’nın Büyük Evliyalarından Şah-ı Nakşibend ks hazreteri, Gadyut denilen bir beldeye gitti

Orada sevenlerinden birisi onlara yemek ikram etti. Bu Büyük Veli bir müddet yemeğe baktıktan sonra buyurdu ki; “Biz bu yemeği yiyemeyiz.”

Yazının Devamı

İYİLİK ve Mübarek bir ayda….

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” Bakara,177(Diyanet İşleri Başkanlığı meali) “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir.

Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah´a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah´ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!”Bakara,177 (Diyanet Vakfı meali)

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik (erdemlilik) değildir. Asıl iyi (erdemli) kişi Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri (iyiler) anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.” Bakara, 177 (Farklı bir meal)

Yazının Devamı

Oruç ve Önemi

Ramazan-ı Şerifte oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden seçmeler:

‘İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.’İmam-ı Müslim

‘Bir kişi özürsüz olarak, Ramazan ayında bir gün oruç tutmazsa, bunun yerine bütün yıl boyu oruç nafile tutsa, Ramazan ayındaki o bir günkü sevaba kavuşamaz’ İmam-ı Tirmizi ‘Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allah c.c. size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.’ İmam-ı Nesai ‘Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allah c.c. den bekleyerek oruç tutanın geçmiş günahları affolur.’ İmam-ı Buhari ‘Ramazan ayı gelince, ‘Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek’ denir.)’İmam-ı Nesai ‘Ramazan bereket ayıdır. Allah c.c. bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin. Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.’İmam-ı Taberi ‘Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allah c.c. meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.’ İmam-ı Deylemi ‘Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma namazı, sonraki Cuma namazına kadar; Ramazan ayı, oruç tutan için sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.’ İmam-ı Taberi ‘Ramazan orucu farz, teravih sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.’ İmam-ı Nesai ‘Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz. Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.’ İbni Ebiddünya ‘Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennemden kurtuluştur.’ İbni Ebiddünya

Yazının Devamı

Beraat Gecesi

Yine bu geceye dört isim verilmiştir. “Mübarek Gece”, “Beraet Gecesi”, “Sakk (sened) Gecesi. “Rahmet Gecesi.” Alusi Tefsiri, 8,112; Razi Tefsir,7,446

“Ha, Mim.”Duhan 1 “Apaçık Kitab’a andolsun;”Duhan,2 “Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız.”Duhan, 3 “Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.”Duhan, 4 “Katımız’dan bir emir ile; doğrusu Biz, (insanlara elçi) gönderenleriz.”Duhan, 5 “Rabbinden bir rahmet olarak. Şüphesiz O, işitendir, bilendir.”Duhan, 6 “Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir.”Duhan, 7 “O’ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir.” Duhan, 8 Bu ayetler hakkında iki rivayet vardır. Bu mübarek gece Kadir Gecesidir. Bazıları ise bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Yine her iki rivayeti birleştiren diğer bir görüş ise hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanır ve Kadir Gecesine kadar devam etmektedir. İbni Abbas’tan gelen rivayet göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir: Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir denilmiştir. Rızıkla alakalı defterler Mikail as. verilir. Savaşlarla ilgili defterler Cebrail as. verilir. Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil as. verilir. Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail as. teslim edilir. Fahreddin Razi’ ye göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde ise her defter sahibine teslim edilir. Hülasatü’l-Beyan Tefsiri, 13,5251 Kur’an-ı Kerim’in beraat gecesi indirilmesi konusunda Tefsirlerde genel şöyle bir bilgi verilmektedir. Berat gecesi, Kuran-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirilmiştir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygamberimiz sav ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.

Berat Gecesinin beş ayrı özelliği rivayet edilmektedir.

Yazının Devamı

Müminin Vasıfları

“Rahim olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevazu ile yürürler. Cahiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selamet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyamda dururlar [namaz kılarlar.] Onlar, “ya Rabbi, Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Cehennem azabı devamlıdır ve çok şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır” derler. Bir şey verdikleri zaman, israf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemez, Allah’a şerik koşmaz, O’ndan başkasına yalvarmazlar. Allah’ın dokunulmasını haram ettiği cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmez, zina etmezler. Bunlardan birini yapanın Kıyamette azabı kat kat olur, orada zelil ve hakir olarak ebedi bırakılır. Ancak, Allah, tevbe eden ve doğru iman eden ve ibadet ve faydalı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah, af ve merhamet sahibidir. Tevbe edip, amel-i salih işleyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbul ve Onun rızasına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şahitlik yapmaz, faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.)” Furkan Suresi,63-73

“Müminler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allah’ın razı olduğu yerlere] harcarlar.” Enfal Suresi,2-3

“Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.” Müminun Suresi,1-8

Yazının Devamı

Tövbe Etmek …..

Tevbe kelime olarak pişman olmak, rücu etmek ve günahtan dönmek demektir. Tevbe, mü’minin sıfatıdır. Her günah işleyen kişinin Allah’a cc tevbe etmesi farzı ayındır.Allah cc bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur. ‘Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri ve güzelce temizlenenleri sever.’ Bakara, 222

İhlaslı ve samimi bir kalple yapılan tevbe, bütün kötülüklerin affına vesile olabilir.

Peygamberimiz Efendimiz sav bir hadislerinde şöyle buyurmuştur. ‘Kulunun tevbesi ile Allah’ın cc hoşnut olması , bir kişinin yiyecek ve içeceği deve üzerinde ıssız bir çölde giderken devesini elinden kaçırması ve bulmaktan umudunu kesip, üzüntülü bir şekilde bir ağacın altına gelerek yan üstü yatarken; tam bu esnada devesini yanı başında görmesi üzerine, hayvanın yularından yapışarak ve aşırı sevincinden şaşırarak duyduğu sevinçten daha fazladır.’ Buhari

Yazının Devamı

İsra ve Mirac Gecesi

Bu yıl 13 Nisan cuma akşamı miraç gecesidir. Yani recep ayının 27. Gecesidir.

İsra mucizesi Kur’an-ı Kerimde ayetlerle anlatılmıştır. İsra gece yolculuğu demektir. Peygamberimiz sav’in bu yolculuğunun ilk merhalesi olan Kabe’den Mescid-i Aksaya kadarki bölümü Kur’an’da şöyle anlatılır;

“Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” İsra Suresi, 1

Yazının Devamı

Sadıklarla beraber olmak…

1- Yalancı, çünkü onunla beraber olduğun sürece aldanış içinde bulunursun.

2-Ahmak, sana faydalı olmak istediği zaman bile zarar verir, bunun da farkında olmaz.

3-Cimri, senin en fazla muhtaç olduğun şeyi senden esirger.

Yazının Devamı

Kul Hakkı ve Sadık Müminler….

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.”Nisa,29 Peygamberimiz sav eski ümmetlerden salih iki kişinin kul hakkı konusunda ki halini şöyle anlatır. Bunlardan biri diğerinden bir tarla satın almıştır. Satın alan kişi burayı bir üzüm bağı haline getirmeye karar vermiştir. Üzüm çubukları dikmek için tarlayı kazmaya başlayınca tarlada ağzına kadar dolu bir küp altın bulur. Bu altınları küpüyle beraber tarlayı satın aldığı kişiye götürüp teslim etmek ister;

– Kardeşim ben senden tarlayı alırken bu altınları bilmeden aldım. Sen de eğer tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin bu fiyata satmazdın. Bu altınlar benim hakkım olamaz, al şu altınlarını, der. Tarlanın ilk sahibi ise şöyle söyler,

– Ben sana tarlayı satarken içindekiyle sattım ve küpü de bilmiyordum. Şimdi oradan çıkan altınları almaya hakkım yoktur. Bu altınlar senin kısmetinmiş, al, dilediğini yap, der.

Yazının Devamı

Üç Aylar ve Regaib Gecesi…..

Kuran-ı Kerim de ‘Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.’ buyrulur. Tevbe, 36

19 Mart 2018 pazartesi günü üç aylar başladı. Mübarek recep ayına girdik. Aynı zamanda 22 Mart Perşembe akşamı mübarek Regaip gecesidir. Bu konuda kısa bilgi ….

Regaib, arapça bir kelimedir. Manası, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek, onu elde etmek için çaba sarf etmek, kendisine rağbet edilen, arzulanan ve taleb edilen şey demektir.

Yazının Devamı

Şehitler…. Dün Çanakkale’de… Bugün Aferin’ de…

Şehidin kelime manası: Şahit, tanık, bir şeyin aslını ortaya koymada kendisine başvurulandır. Şehitlik, malıyla ve canıyla Allah’ın varlığını ve birliğini ispat için çalışan ve onun dinini yüceltmek için gayret eden kimselere, Allah’ın verdiği bir ünvandır. İslam’da bütün varlığını Allah yolunda tüketen kimselere Allah, şehitlik makamını layık görmüş ve şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir.” Al-i İmran Suresi,157 Her millet, inancı, vatanı, malı ve çıkarları için her şeyi göze alır ve bunlar için savaşır, ölür veya öldürür. Burada Müslümanın farklı olan yönü, bunların tümünü Allah için ve Allah’ın istediği gibi yapmış olmasıdır.

“Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma, aksine onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği nimetten dolayı sevinç içinde olup, arkalarından henüz kendilerine katılmamış bulunanlar için de korku olmadığına, onların da üzülmeyeceklerine sevinirler.” Al-i İmran Suresi,169-170 “Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırsa ister ölsün ister galip gelsin. Biz ona büyük bir ödül vereceğiz.”Nisa Suresi,74 “Onlar yaralandıktan sonra da Allah ve elçisinin çağrısına uymuşlardı. Onlardan güzel davranan ve Allah’a saygılı olanlara büyük bir ödül vardır.” Al-i İmra Suresi,172 Şehitlik kolay değildir. Uhud Savaşı’nda yaşanan Kuzman olayı, buna ibretli bir misaldir. Şöyle ki: Kuzman, cesur biridir. Savaşta çok yararlılık gösterir. Resulullah, daha önceden onun cehennem ehli olduğunu söylemiştir. Kuzman, ağır yaralı bir hâlde iken, biri der:”Vallahi, bugün büyük cesaret gösterdin. Müjdeler olsun sana.” Kuzman der: “Ne müjdesi? Ben ancak kavmimin şerefi için savaştım. Yoksa savaşmazdım.”

Yazının Devamı

Hz. Ali rh ve Cömertlik

“Kendileri istekli oldukları halde yemeklerini yoksula, öksüze ve esire verirler ve onlara: ‘Bunu size Allah rızâsı için yediriyoruz. Sizden karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Biz Rabbimizin sert, belâlı bir gününden korkarız’, derler. Allah da onları o günün fenalığından korur. Yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.” İnsan, 8-11

Rasûlullah Efendimiz sav buyur, “Allah, bir kuluna hayır murâd ettiğinde onu insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdâm eder.” Süyûtî, II, 4/3924 Bir gün Hz. Ali, zevcesi Fâtımatü’z-Zehrâ’ya: “–Çok acıktım, evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hz. Fâtıma, evde yiyecek bir şey bulunmadığını, yalnız altı akçelerinin olduğunu söyledi. Hz. Ali bu altı akçeyle yiyecek almak üzere çarşının yolunu tuttu. Yolda giderken birinin, bir müslümanın yakasına yapışmış: “–Ya hakkımı ver ya da yürü hesap vermeye gidelim!” dediğini duydu. Borçlu adam biraz mühlet istiyorsa da alacaklı müsâade etmiyordu. Adamların çekişmelerini gören Hz. Ali: “–Münâkaşanız kaç para içindir?” diye sordu. “–Altı akçe için.” cevâbını alınca, kendisinin de muhtaç olduğu o altı akçeyi vererek, borçlu müslümanı sıkıntıdan kurtardı. Ardından Hz. Fâtıma’ya ne cevap vereceğini düşünmeye başladı. Sonunda; «Nasıl olsa Fâtıma, kadınların seyyidesi, Rasûlullâh’ın kızıdır, anlayış gösterir.» diyerek evine döndü. Hz. Ali rh yaptığı îsârı Fâtıma vâlidemize anlattı. O da: “–Çok iyi yapmışsın, elhamdü lillâh, bir müslümanı dar dan kurtarmışsın. Hak Teâlâ bize kâfîdir.” buyurdu. Fakat biraz da mahzun oldu. Hz. Ali, onun üzüntüsünü sezip, iki oğlunun da açlıktan ağladığını görünce gönlünde bir kırıklık hissederek dışarı çıktı. «Bâri Rasûlullâh’a gideyim de O’nun mübârek yüzünü seyrederek üzüntümü unutayım.» diye düşündü. Bu düşünceyle yürürken, elinde besili bir deve olan bir kimseye rastladı. O şahıs Hz. Ali’ye: “–Bu deveyi satıyorum, alır mısın?” diye sordu. Hz.Ali parasının olmadığını söylediyse de adam veresiye olarak deveyi yüz akçeye sattı. Hz. Ali, elinde deve ile biraz uzaklaşmıştı ki, yolda rastladığı başka bir adam: “–Bu deveyi bana üç yüz akçeye satar mısın?” diye sordu. Hz. Ali kabul etti ve deveyi o şahsa sattı. Üç yüz akçeyi peşin alınca da çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp evine götürdü. Hz. Fâtıma’ya, olup biteni anlattı. Yemeklerini yiyip Allâh’a hamd ü senâlar ettiler. Daha sonra Hz. Ali, evinden çıkıp Peygamberimiz Efendimiz sav ’in yanına gitti. Efendimiz sav “–Yâ Ali! Deveyi kimden alıp, kime sattın biliyor musun?” buyurunca: “–Allah ve Rasulü bilir.” dedi. Peygamberimiz Efendimiz sav “–Sana deveyi satan, Cebrâil as, satın alan da İsrâfil as idi. Deve de cennet develerinden idi. O müslümanı sıkıntıdan kurtardığın için Hak Teâlâ dünyada bire elli verdi. Âhirette vereceğinin hesabını ise kendisinden başka kimse bilmez.” buyurdu. Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Ali rh, s. 54. s. 119-122 Hz. Ali rh’nin şu sözleri¸ onun infakı ve cömert olmayı ne kadar önemsediğini gösterir.

“İki nimet vardır ki¸ beni hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemiyorum. Birincisi¸ bir kimsenin¸ ihtiyacını karşılayacağımı ümit ederek¸ bana gelmesi ve bütün samimiyetiyle benden yardım istemesidir. İkincisi ise¸ Allah’ın¸ o kimsenin arzusunu benim vasıtamla yerine getirmesi veya kolaylaştırmasıdır. Bir Müslümanın sıkıntısını gidermeyi¸ dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim” Ali Müstakil, Kenzü’l Ümmal, VI, 598/17049. Rabbimiz tüm İnananlara hakiki ümmet ve infak ehli olmayı nasip eylesin….

Yazının Devamı

BİRLİK VE BERABERLİK...

“Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz. “Enfal,45

“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”Enfal,46

Günümüzde önce ülkemiz ve tüm dünyada ümmet olarak birliğe çok ihtiyacımız var. Medine’ye Hz. Peygamberimiz sav teşrif etmeden Evs ve Hazrec kabileleri bir rivayette yüz yirmi yıl sürekli aralarında savaşmışlardı. Fakat Müslüman olduktan sonra eski düşmanlıklarını terk ettiler . Allah’ın emri ile “müminler ancak kardeştir” Hücürat, 10 ayetini yaşadılar.

Yazının Devamı

CEMRELER

Bu yıl ilk cemre 20 şubat salı günü havaya düştü. Sözlükler de ve eski eserler de cemre ile ilgili yazılanları hatırlayalım.

Halk arasında yaygın olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına kısaca cemre denilmektedir.

Cemrenin birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Üç tane olan cemrenin birincisi havaya (19-20 şubat), ikincisi suya (26-27 şubat) ve üçüncüsü de (5-6 mart) toprağa düşer.

Yazının Devamı

Gazilik ve Önemi

‘Ey iman edenler! ‘Allah yolunda sefere çıkın!’ denildiği halde, size ne oldu ki yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp dünya hayatına razı mı oldunuz. Hâlbuki ahiretin yanında dünya metaı, çok az bir şeydir…’ Tevbe.38

Gazi kelime olarak savaşa katılan ve sağ olarak dönen kişilere verilen bir isimdir. Kuran-ı Kerim’de Allah cc şöyle buyurmaktadır. ‘De ki. Bize iki iyilikten, (gazilik, zafer ve şehitlikten) başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz’ Tevbe Suresi,52

Yine Yüce Rabbimiz Kuran-ı kerim de ‘Sakın, Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma! Doğrusu onlar, Rableri indinde diridirler, rızıklandırılırlar. Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan dolayı se vinçlidirler. Geride kalanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Al-i İmran,169-170

Yazının Devamı

Mahmud Sami Hazretleri ks Hayatından bir hatıra…

“ Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.”Bakara,172

1892 yılında Adana’da dünyaya gelmiştir.Babası “Ramazanoğulları” dan Mücteba Bey, annesi ise Ümmügülsüm Hanımdır.

Sami Efendi ilk ve orta mektep tahsilini memleketi Adana’da tamamlar. Yüksek tahsil için İstanbul’a gelir. Dâru’l-Fünûn (İstanbul Üniversitesi) Hukuk Fakültesi’nde tamamlar.

Yazının Devamı