Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

Yemek Yapma Adabı ….ve ibretlik bir hadise..

“Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin”Bakara,172

Bir keresinde Allahü Teala’nın Büyük Evliyalarından Şah-ı Nakşibend ks hazreteri, Gadyut denilen bir beldeye gitti

Orada sevenlerinden birisi onlara yemek ikram etti. Bu Büyük Veli bir müddet yemeğe baktıktan sonra buyurdu ki; “Biz bu yemeği yiyemeyiz.”

Yazının Devamı

İYİLİK ve Mübarek bir ayda….

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” Bakara,177(Diyanet İşleri Başkanlığı meali) “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir.

Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah´a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah´ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!”Bakara,177 (Diyanet Vakfı meali)

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik (erdemlilik) değildir. Asıl iyi (erdemli) kişi Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri (iyiler) anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.” Bakara, 177 (Farklı bir meal)

Yazının Devamı

Oruç ve Önemi

Ramazan-ı Şerifte oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden seçmeler:

‘İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.’İmam-ı Müslim

‘Bir kişi özürsüz olarak, Ramazan ayında bir gün oruç tutmazsa, bunun yerine bütün yıl boyu oruç nafile tutsa, Ramazan ayındaki o bir günkü sevaba kavuşamaz’ İmam-ı Tirmizi ‘Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allah c.c. size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.’ İmam-ı Nesai ‘Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allah c.c. den bekleyerek oruç tutanın geçmiş günahları affolur.’ İmam-ı Buhari ‘Ramazan ayı gelince, ‘Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek’ denir.)’İmam-ı Nesai ‘Ramazan bereket ayıdır. Allah c.c. bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin. Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.’İmam-ı Taberi ‘Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allah c.c. meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.’ İmam-ı Deylemi ‘Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma namazı, sonraki Cuma namazına kadar; Ramazan ayı, oruç tutan için sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.’ İmam-ı Taberi ‘Ramazan orucu farz, teravih sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.’ İmam-ı Nesai ‘Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz. Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.’ İbni Ebiddünya ‘Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennemden kurtuluştur.’ İbni Ebiddünya

Yazının Devamı

Beraat Gecesi

Yine bu geceye dört isim verilmiştir. “Mübarek Gece”, “Beraet Gecesi”, “Sakk (sened) Gecesi. “Rahmet Gecesi.” Alusi Tefsiri, 8,112; Razi Tefsir,7,446

“Ha, Mim.”Duhan 1 “Apaçık Kitab’a andolsun;”Duhan,2 “Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız.”Duhan, 3 “Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.”Duhan, 4 “Katımız’dan bir emir ile; doğrusu Biz, (insanlara elçi) gönderenleriz.”Duhan, 5 “Rabbinden bir rahmet olarak. Şüphesiz O, işitendir, bilendir.”Duhan, 6 “Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir.”Duhan, 7 “O’ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir.” Duhan, 8 Bu ayetler hakkında iki rivayet vardır. Bu mübarek gece Kadir Gecesidir. Bazıları ise bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Yine her iki rivayeti birleştiren diğer bir görüş ise hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanır ve Kadir Gecesine kadar devam etmektedir. İbni Abbas’tan gelen rivayet göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir: Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir denilmiştir. Rızıkla alakalı defterler Mikail as. verilir. Savaşlarla ilgili defterler Cebrail as. verilir. Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil as. verilir. Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail as. teslim edilir. Fahreddin Razi’ ye göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde ise her defter sahibine teslim edilir. Hülasatü’l-Beyan Tefsiri, 13,5251 Kur’an-ı Kerim’in beraat gecesi indirilmesi konusunda Tefsirlerde genel şöyle bir bilgi verilmektedir. Berat gecesi, Kuran-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirilmiştir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygamberimiz sav ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.

Berat Gecesinin beş ayrı özelliği rivayet edilmektedir.

Yazının Devamı

Müminin Vasıfları

“Rahim olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevazu ile yürürler. Cahiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selamet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyamda dururlar [namaz kılarlar.] Onlar, “ya Rabbi, Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Cehennem azabı devamlıdır ve çok şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır” derler. Bir şey verdikleri zaman, israf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemez, Allah’a şerik koşmaz, O’ndan başkasına yalvarmazlar. Allah’ın dokunulmasını haram ettiği cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmez, zina etmezler. Bunlardan birini yapanın Kıyamette azabı kat kat olur, orada zelil ve hakir olarak ebedi bırakılır. Ancak, Allah, tevbe eden ve doğru iman eden ve ibadet ve faydalı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah, af ve merhamet sahibidir. Tevbe edip, amel-i salih işleyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbul ve Onun rızasına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şahitlik yapmaz, faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.)” Furkan Suresi,63-73

“Müminler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allah’ın razı olduğu yerlere] harcarlar.” Enfal Suresi,2-3

“Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.” Müminun Suresi,1-8

Yazının Devamı

Tövbe Etmek …..

Tevbe kelime olarak pişman olmak, rücu etmek ve günahtan dönmek demektir. Tevbe, mü’minin sıfatıdır. Her günah işleyen kişinin Allah’a cc tevbe etmesi farzı ayındır.Allah cc bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur. ‘Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri ve güzelce temizlenenleri sever.’ Bakara, 222

İhlaslı ve samimi bir kalple yapılan tevbe, bütün kötülüklerin affına vesile olabilir.

Peygamberimiz Efendimiz sav bir hadislerinde şöyle buyurmuştur. ‘Kulunun tevbesi ile Allah’ın cc hoşnut olması , bir kişinin yiyecek ve içeceği deve üzerinde ıssız bir çölde giderken devesini elinden kaçırması ve bulmaktan umudunu kesip, üzüntülü bir şekilde bir ağacın altına gelerek yan üstü yatarken; tam bu esnada devesini yanı başında görmesi üzerine, hayvanın yularından yapışarak ve aşırı sevincinden şaşırarak duyduğu sevinçten daha fazladır.’ Buhari

Yazının Devamı

İsra ve Mirac Gecesi

Bu yıl 13 Nisan cuma akşamı miraç gecesidir. Yani recep ayının 27. Gecesidir.

İsra mucizesi Kur’an-ı Kerimde ayetlerle anlatılmıştır. İsra gece yolculuğu demektir. Peygamberimiz sav’in bu yolculuğunun ilk merhalesi olan Kabe’den Mescid-i Aksaya kadarki bölümü Kur’an’da şöyle anlatılır;

“Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” İsra Suresi, 1

Yazının Devamı

Sadıklarla beraber olmak…

1- Yalancı, çünkü onunla beraber olduğun sürece aldanış içinde bulunursun.

2-Ahmak, sana faydalı olmak istediği zaman bile zarar verir, bunun da farkında olmaz.

3-Cimri, senin en fazla muhtaç olduğun şeyi senden esirger.

Yazının Devamı

Kul Hakkı ve Sadık Müminler….

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.”Nisa,29 Peygamberimiz sav eski ümmetlerden salih iki kişinin kul hakkı konusunda ki halini şöyle anlatır. Bunlardan biri diğerinden bir tarla satın almıştır. Satın alan kişi burayı bir üzüm bağı haline getirmeye karar vermiştir. Üzüm çubukları dikmek için tarlayı kazmaya başlayınca tarlada ağzına kadar dolu bir küp altın bulur. Bu altınları küpüyle beraber tarlayı satın aldığı kişiye götürüp teslim etmek ister;

– Kardeşim ben senden tarlayı alırken bu altınları bilmeden aldım. Sen de eğer tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin bu fiyata satmazdın. Bu altınlar benim hakkım olamaz, al şu altınlarını, der. Tarlanın ilk sahibi ise şöyle söyler,

– Ben sana tarlayı satarken içindekiyle sattım ve küpü de bilmiyordum. Şimdi oradan çıkan altınları almaya hakkım yoktur. Bu altınlar senin kısmetinmiş, al, dilediğini yap, der.

Yazının Devamı

Üç Aylar ve Regaib Gecesi…..

Kuran-ı Kerim de ‘Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.’ buyrulur. Tevbe, 36

19 Mart 2018 pazartesi günü üç aylar başladı. Mübarek recep ayına girdik. Aynı zamanda 22 Mart Perşembe akşamı mübarek Regaip gecesidir. Bu konuda kısa bilgi ….

Regaib, arapça bir kelimedir. Manası, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek, onu elde etmek için çaba sarf etmek, kendisine rağbet edilen, arzulanan ve taleb edilen şey demektir.

Yazının Devamı

Şehitler…. Dün Çanakkale’de… Bugün Aferin’ de…

Şehidin kelime manası: Şahit, tanık, bir şeyin aslını ortaya koymada kendisine başvurulandır. Şehitlik, malıyla ve canıyla Allah’ın varlığını ve birliğini ispat için çalışan ve onun dinini yüceltmek için gayret eden kimselere, Allah’ın verdiği bir ünvandır. İslam’da bütün varlığını Allah yolunda tüketen kimselere Allah, şehitlik makamını layık görmüş ve şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir.” Al-i İmran Suresi,157 Her millet, inancı, vatanı, malı ve çıkarları için her şeyi göze alır ve bunlar için savaşır, ölür veya öldürür. Burada Müslümanın farklı olan yönü, bunların tümünü Allah için ve Allah’ın istediği gibi yapmış olmasıdır.

“Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma, aksine onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği nimetten dolayı sevinç içinde olup, arkalarından henüz kendilerine katılmamış bulunanlar için de korku olmadığına, onların da üzülmeyeceklerine sevinirler.” Al-i İmran Suresi,169-170 “Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırsa ister ölsün ister galip gelsin. Biz ona büyük bir ödül vereceğiz.”Nisa Suresi,74 “Onlar yaralandıktan sonra da Allah ve elçisinin çağrısına uymuşlardı. Onlardan güzel davranan ve Allah’a saygılı olanlara büyük bir ödül vardır.” Al-i İmra Suresi,172 Şehitlik kolay değildir. Uhud Savaşı’nda yaşanan Kuzman olayı, buna ibretli bir misaldir. Şöyle ki: Kuzman, cesur biridir. Savaşta çok yararlılık gösterir. Resulullah, daha önceden onun cehennem ehli olduğunu söylemiştir. Kuzman, ağır yaralı bir hâlde iken, biri der:”Vallahi, bugün büyük cesaret gösterdin. Müjdeler olsun sana.” Kuzman der: “Ne müjdesi? Ben ancak kavmimin şerefi için savaştım. Yoksa savaşmazdım.”

Yazının Devamı

Hz. Ali rh ve Cömertlik

“Kendileri istekli oldukları halde yemeklerini yoksula, öksüze ve esire verirler ve onlara: ‘Bunu size Allah rızâsı için yediriyoruz. Sizden karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Biz Rabbimizin sert, belâlı bir gününden korkarız’, derler. Allah da onları o günün fenalığından korur. Yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.” İnsan, 8-11

Rasûlullah Efendimiz sav buyur, “Allah, bir kuluna hayır murâd ettiğinde onu insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdâm eder.” Süyûtî, II, 4/3924 Bir gün Hz. Ali, zevcesi Fâtımatü’z-Zehrâ’ya: “–Çok acıktım, evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hz. Fâtıma, evde yiyecek bir şey bulunmadığını, yalnız altı akçelerinin olduğunu söyledi. Hz. Ali bu altı akçeyle yiyecek almak üzere çarşının yolunu tuttu. Yolda giderken birinin, bir müslümanın yakasına yapışmış: “–Ya hakkımı ver ya da yürü hesap vermeye gidelim!” dediğini duydu. Borçlu adam biraz mühlet istiyorsa da alacaklı müsâade etmiyordu. Adamların çekişmelerini gören Hz. Ali: “–Münâkaşanız kaç para içindir?” diye sordu. “–Altı akçe için.” cevâbını alınca, kendisinin de muhtaç olduğu o altı akçeyi vererek, borçlu müslümanı sıkıntıdan kurtardı. Ardından Hz. Fâtıma’ya ne cevap vereceğini düşünmeye başladı. Sonunda; «Nasıl olsa Fâtıma, kadınların seyyidesi, Rasûlullâh’ın kızıdır, anlayış gösterir.» diyerek evine döndü. Hz. Ali rh yaptığı îsârı Fâtıma vâlidemize anlattı. O da: “–Çok iyi yapmışsın, elhamdü lillâh, bir müslümanı dar dan kurtarmışsın. Hak Teâlâ bize kâfîdir.” buyurdu. Fakat biraz da mahzun oldu. Hz. Ali, onun üzüntüsünü sezip, iki oğlunun da açlıktan ağladığını görünce gönlünde bir kırıklık hissederek dışarı çıktı. «Bâri Rasûlullâh’a gideyim de O’nun mübârek yüzünü seyrederek üzüntümü unutayım.» diye düşündü. Bu düşünceyle yürürken, elinde besili bir deve olan bir kimseye rastladı. O şahıs Hz. Ali’ye: “–Bu deveyi satıyorum, alır mısın?” diye sordu. Hz.Ali parasının olmadığını söylediyse de adam veresiye olarak deveyi yüz akçeye sattı. Hz. Ali, elinde deve ile biraz uzaklaşmıştı ki, yolda rastladığı başka bir adam: “–Bu deveyi bana üç yüz akçeye satar mısın?” diye sordu. Hz. Ali kabul etti ve deveyi o şahsa sattı. Üç yüz akçeyi peşin alınca da çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp evine götürdü. Hz. Fâtıma’ya, olup biteni anlattı. Yemeklerini yiyip Allâh’a hamd ü senâlar ettiler. Daha sonra Hz. Ali, evinden çıkıp Peygamberimiz Efendimiz sav ’in yanına gitti. Efendimiz sav “–Yâ Ali! Deveyi kimden alıp, kime sattın biliyor musun?” buyurunca: “–Allah ve Rasulü bilir.” dedi. Peygamberimiz Efendimiz sav “–Sana deveyi satan, Cebrâil as, satın alan da İsrâfil as idi. Deve de cennet develerinden idi. O müslümanı sıkıntıdan kurtardığın için Hak Teâlâ dünyada bire elli verdi. Âhirette vereceğinin hesabını ise kendisinden başka kimse bilmez.” buyurdu. Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Ali rh, s. 54. s. 119-122 Hz. Ali rh’nin şu sözleri¸ onun infakı ve cömert olmayı ne kadar önemsediğini gösterir.

“İki nimet vardır ki¸ beni hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemiyorum. Birincisi¸ bir kimsenin¸ ihtiyacını karşılayacağımı ümit ederek¸ bana gelmesi ve bütün samimiyetiyle benden yardım istemesidir. İkincisi ise¸ Allah’ın¸ o kimsenin arzusunu benim vasıtamla yerine getirmesi veya kolaylaştırmasıdır. Bir Müslümanın sıkıntısını gidermeyi¸ dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim” Ali Müstakil, Kenzü’l Ümmal, VI, 598/17049. Rabbimiz tüm İnananlara hakiki ümmet ve infak ehli olmayı nasip eylesin….

Yazının Devamı

BİRLİK VE BERABERLİK...

“Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz. “Enfal,45

“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”Enfal,46

Günümüzde önce ülkemiz ve tüm dünyada ümmet olarak birliğe çok ihtiyacımız var. Medine’ye Hz. Peygamberimiz sav teşrif etmeden Evs ve Hazrec kabileleri bir rivayette yüz yirmi yıl sürekli aralarında savaşmışlardı. Fakat Müslüman olduktan sonra eski düşmanlıklarını terk ettiler . Allah’ın emri ile “müminler ancak kardeştir” Hücürat, 10 ayetini yaşadılar.

Yazının Devamı

CEMRELER

Bu yıl ilk cemre 20 şubat salı günü havaya düştü. Sözlükler de ve eski eserler de cemre ile ilgili yazılanları hatırlayalım.

Halk arasında yaygın olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına kısaca cemre denilmektedir.

Cemrenin birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Üç tane olan cemrenin birincisi havaya (19-20 şubat), ikincisi suya (26-27 şubat) ve üçüncüsü de (5-6 mart) toprağa düşer.

Yazının Devamı

Gazilik ve Önemi

‘Ey iman edenler! ‘Allah yolunda sefere çıkın!’ denildiği halde, size ne oldu ki yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp dünya hayatına razı mı oldunuz. Hâlbuki ahiretin yanında dünya metaı, çok az bir şeydir…’ Tevbe.38

Gazi kelime olarak savaşa katılan ve sağ olarak dönen kişilere verilen bir isimdir. Kuran-ı Kerim’de Allah cc şöyle buyurmaktadır. ‘De ki. Bize iki iyilikten, (gazilik, zafer ve şehitlikten) başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz’ Tevbe Suresi,52

Yine Yüce Rabbimiz Kuran-ı kerim de ‘Sakın, Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma! Doğrusu onlar, Rableri indinde diridirler, rızıklandırılırlar. Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan dolayı se vinçlidirler. Geride kalanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Al-i İmran,169-170

Yazının Devamı

Mahmud Sami Hazretleri ks Hayatından bir hatıra…

“ Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.”Bakara,172

1892 yılında Adana’da dünyaya gelmiştir.Babası “Ramazanoğulları” dan Mücteba Bey, annesi ise Ümmügülsüm Hanımdır.

Sami Efendi ilk ve orta mektep tahsilini memleketi Adana’da tamamlar. Yüksek tahsil için İstanbul’a gelir. Dâru’l-Fünûn (İstanbul Üniversitesi) Hukuk Fakültesi’nde tamamlar.

Yazının Devamı

Sizden Olan Ulu'l Emr ve İtaat. ..

Ulu’l-emr ifadesi Ku ‘ ân-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin.Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir” Nisa suresi , 59 Ayette geçen “ulu’lemr” emir sahipleri’nin kimler olduğu sahabe ve tabiun ile müfessirlerin bu konudaki görüşleri beş maddede toplanabilir:

Fakat çoğunlukla ehl-i sünnet bilginleri, âyetteki ulu’l-emri YÖNETİCİLER olarak yorumlamis ve buradaki itaatı tanımlayıp sınırlandırmışlardır. Genel ilke olarak, yöneticilere itaat farzdır. Fakat yöneticiden Allah’a isyan anlamına gelecek bir emir çıkması durumunda, müminlerden itaat yükümlülüğü düşer. Yine yöneticinin Kur’an ve Sünnet’e uygun emirlerine uyulması gerekir.

Ülü’l Emr ifadesini merhum Hamdi Yazır şöyle anlatır ,

Yazının Devamı

ŞEHİT OLMAK

“Allah yolunda öldürülenlere “ölüdür” demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz farkında değilsiniz.” Bakara Suresi,154

Şehid, kelimesi kuranda elliden fazla ayette geçmektedir. Kelimenin çoğulu olarak Şüheda kullanılır.Şehid kelimesi Allah’ın isim sıfatlarından olan Şehid olarak da Kuran-ı Kerimde birçok ayette geçmektedir.

Şehidin kelime manası: Şahit, tanık, bir şeyin aslını ortaya koymada kendisine başvurulandır.

Yazının Devamı

HİBE

“Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir.Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.” Bakara, 261

Mecelllede, hibenin tarifi şöyledir. “Hibe, bilâ ivaz bir malı temlik etmektir”. Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık geçen sadaka ve infak kelimeleri hibeyi de içine alacak geniş kapsamlı sözcüklerdir.

“Eğer sadakaları açık olarak verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler ve bu şekilde yoksullara verirseniz, işte bu, sizin için daha hayırlıdır” Bakara, 271

Yazının Devamı

Surre Alayı… Kabe Yollarında..

“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke’deki (Kâbe)dir.”Ali İmran,96

“Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir.” Ali İmran,97

Surre Alayı, Osmanlı Devleti’nde Mekke ve Medine halkına dağıtılmak üzere gönderilen “Surre”yi taşıyan topluluğa denir. Bu alay hacılar ile beraber yola çıkar. Büyük bir merasimle uğurlanır.

Yazının Devamı

Mekke Fethi ve Biat…

“Biz sana apaçık bir fetih verdik. Tâ ki Allah, senin günahından, geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın ve sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru bir yola iletsin. Ve Allah sana şanlı bir zafer versin. O, imanlarına iman katsınlar diye mü’minlerin kalblerine huzûr indirdi. Göklerin ve yerin askerleri Allah’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.” Fetih, 1-

Ocak ayında Mekke’nin fethinden sonra Kâbe ve çevresi putlardan temizlenir. Peygamberimiz sav Kâbe’nin içinde iki rek‘at namaz kılar. Resûl-i Ekrem sav “Bilâl-i Habeşî’ye Kâbe’nin damına çıkarak ezan okumasını emreder” Buhari, Śalât, 30.

Mekkelilerin çoğu Hz. Peygamberimiz sav’e biat edip müslüman oldular. Kendilerine esir muamelesi yapılmayarak serbest bırakılan bu kişilere “tulekā” denilmiştir. Taberî, Târîħ, III, 61; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿân, II, 338 Müslümanlar, Mekke’yi fethettikleri günün gecesinde, sabaha kadar tekbir, tehlil getirerek, Kabe’yi tavaf ederler. Bunu gören Ebu Süfyan, karısı Hind’e, “Sen bunun Allah’tan olduğu kanaatinde misin?” diye sordu. Hind, “Evet! Bu, Allah tarafından olan bir iştir” dedi. Ertesi günü, sabaha çıkınca, Ebu Süfyan sabah erkenden Peygamberimiz sav’in yanına geldi. Peygamberimiz sav, ona, “Sen Hind’e, ‘Bunun Allah’tan olduğu kanaatinde misin?’diye sordun. O da, ‘Evet! Bu, Allah tarafın­dan olan bir iştir’ dedi” buyurdu. Ebu Sübyan, “Şehadet ederim ki; Sen Allah’ın Resûlüsün. Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah’a andolsun ki; bu sözümü Allah ile, Hind’den başka, insanlar­dan hiçbir kimse işitmemiştir” dedi. Ebu’l-Fidâ, IV,304;M. Asım Köksal, İslam Tarihi,VI,420.

Yazının Devamı

Önce İman…

“De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulmasınız” Araf,158

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” Nisa,136

Abdullah b. Cü’dan Kureyş’in Teymoğulları koluna mensup olup Hz. Ebû Bekir’in babasının amcasının oğludur. Babası Cüd’ân b. Amr, annesi Su’da bint Uveyc b. Sa’d’dır. İlk vahiy gelmeden on yıl önce m.600 yılında ölmüştür.

Yazının Devamı

İslâm Ülkeleri Ne Kadar İslâmî…

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” Maide,54

Son günlerde gündemde olan bir konuyu özetlemek istedik.

George Washington Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. S. Rehman ve Hüseyin Askari 2013 yılında “Ülkelerin İslamilik Endeksi” adında bir çalışma yapar. Bu araştırma Global Economy Journal dergisinde “İslam ülkeleri ne kadar İslamî?” başlığıyla yayınlanır.

Yazının Devamı

Kudüs ve Hz. Ömer’in Emanı

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Allah cc bizlere şöyle seslenmektedir.

“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm´dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” İsra, 1

Peygamberimiz Efendimiz sav İsra yolculuğunda Burak’a binip Mekke’den Kudüs’e, Kudüs’ten miraca yolculuk yaptı.

Yazının Devamı