Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

CUMA GÜNÜ VE ÖNEMİ

Allah c.c. Kuran-ı Kerim de bizlere şöyle buyurmaktadır.‘Ey. İman edenler Cuma günü namaz için çağrıldığınız vakit alış-verişi bırakın, hemen Allah’ın zikrine (namaza) koşun.Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.Namaz bitince yeryüzüne dağılın Allah’ın fazlından rızık arayın.Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.’Cuma Suresi,9-10

Peygamber Efendimiz a.s.v. hicret yolculuğunda Ranuna vadisinde ilk Cuma namazını kıldı.Bu güne Cuma ismi Allah c.c. tarafından bir sure indirilerek verildi.Hazreti Muhammed s.a.v. Efendimiz Cuma günü ile ilgili şöyle buyurmuşlardır.

Allah katında günlerin efendisi Cuma’dır. Cuma gününde şu beş özellik vardır: 1- Hz. Adem o gün yaratıldı. 2- O gün yeryüzüne indirildi. 3- O gün vefat etti. 4- O günde öyle bir an vardır ki, günah veya akrabalarla ilişkiyi kesme konularında olmamak şartıyla kul Allah c.c. den bir şey isterse Allah c.c. mutlaka onu verir. 5- Kıyamet o gün kopacaktır. Allah’a yakın hiç bir melek, hiçbir gök, hiçbir yer yoktur, hiçbir rüzgar, hiçbir dağ ve taş yoktur ki, Kıyametin kopmasına sahne olacağı için Cuma gününün heybetinden korkmasın.

Yazının Devamı

Kudüs ve Mescid-i Aksa Ümmetin Kanayan Yarası

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Allah cc bizlere şöyle seslenmektedir.

“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm´dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” İsra, 1

Peygamberimiz Efendimiz İsra yolculuğunda Burak’a binip Mekke’den Kudüs’e, Kudüs’ten miraca yolculuk yaptı. Kudüs, İsrâ (gece yolculuğu) mûcizesinin ikinci durağı ve Miraç mûcizesinin birinci durağı oldu.

Yazının Devamı

Nefis

“ Ey huzura kavuşmuş (nefis) insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir.”Fecr,27-30

Her mü’min yaşadığı zaman dilimini geçmişin mirası ışığında dünyasını anlamlı kılmalıdır. Kur’an-ı Kerim penceresinden bakıldığında insan, hayat ve kainat tam olarak insanlık için anlam ve değer kazanacaktır. İnsanın yaratılış fıtratında var olan iyilik, güzellik ve doğruluk gibi melekeleri buluğ çağına gelince nefis ve avaneleri tarafından bencillik duygularıyla kaplanmaya başlar.Böylece insanın ruhu ile bedeni arasına giren nefis güçlendikçe, kötülük duyguları çoğalmaya başlamış olur. Böylece nefis insana hep kötülük fısıldar. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf süresinde Rabbimiz bizlere Yusuf as dilinden nefsin durumunu bize bildirmektedir. “Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi.” Yusuf,53

Peygamberler hariç her insan nefis, akıl ve kalp arasında cereyan eden mücadelede ançak nefis terbiyesi ile insanı kamil makamına yükselebilir.Çünkü; nefis kötülüğün merkezi ve şeytanın kullanabileceği bir alandır. Şeytani güçler nefis üzerinden insana hakim olurlar.Fakat meleki ve insani özellikler, kalp ve duygu üzerinden insana etki eder ve güçlenirler.Aynı zamanda Akıl ise iyilik ve kötülüğü, doğru ile yanlışı ayırt etmemiz için bize verilen ana unsurdur.

Yazının Devamı

Birlik ve Beraberlik

Günümüzde önce ülkemiz ve tüm dünyada ümmet olarak birliğe çok ihtiyacımız var. Medine’ye Hz. Peygamberimiz sav teşrif etmeden Evs ve Hazrec kabileleri bir rivayette yüz yirmi yıl sürekli aralarında savaşmışlardı. Fakat Müslüman olduktan sonra eski düşmanlıklarını terk ettiler . Allah’ın emri ile “müminler ancak kardeştir” Hücürat, 10 ayetini yaşadılar. Fakat Medine de bir gün aralarında kısa bir tartışma çıkınca yaşlı bir Yahudi’nin kışkırtması ile aralarında sıkıntı olmuştu. İşte Rabbimiz Ali İmran süresindeki bu ayetleri indirdi. Taberi Tefsiri, Hisar yayını, II/328-329 .Bugün İslam ümmeti olarak birliğe giden yol birbirimize saygı ve sevgi ile olacak İnşallah….

“ Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.” Ali İmran,100

“Size Allah’ın âyetleri okunup dururken ve Allah’ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.” Ali İmran,101

Yazının Devamı

Hz. Ali’nin ilk evi..

“Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayan. Namazı kılın, zekatı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” Ahzab, 33

Hz. Peygamberimiz sav evlenecek olan hz. Ali’ye ‘Ya Ali.. Bir ev bul. Kendinize oturacak bir ev hazırla.’ Diyerek, Hz. Fatma ile evelenecek olan Hz. Ali’ye önce bir ev temin etmesini istemiştir.

Hz. Ali Mesidi Nebiye uzak bir ev bulur ve evlendiklerinde oraya yerleşirler. Peygamberimiz sav kızı Hz. Fatma validemizi ziyarete giderdi. Fakat evleri uzak olduğu için hem Hz. Fatma anamız üzülüyor hem Hz. Ali çare arıyordu.

Yazının Devamı

Evet, Lâle, Hilâl, Gül

Bizim kültürümüzde semboller çok fazladır.Ecdadımız bazı şeyleri belirli manalar için sembol yapmışlardır.

Ebced hesabında lale, hilal ve (Allah) Lafzatullah’ın sayısal değeri 66 ya denk gelmektedir. Bu bakımdan bazı İslam alimleri ve tarihçileriden lale’yi Cenab-ı hakkın bir simgesi olarak sayanlar olmuştur. Edebiyatçı ve tarihçilerimiz her zaman lâle, hilal ve Lafzatullah’ı ebced harflerini kullanarak izah etmişlerdir. . Ecdadımız Osmanlı da bir döneme adını veren lale kültürü ve sevgisi aslında buradan gelmektedir. Bu duygu ile ecdadımız çok çeşitli laleler üretmiş hatta bu sayının 1108 e kadar çıktığını söyleyenler olmuştur. Lale’nin Osmanlılar tarafından çok sevilmesi sadece çok güzel bir çiçek olmasından kaynaklanmaz. Fakat Arapça harflerle yazıldığında Lale kelimesiyle Allah lafzında aynı harfler kullanılıyor olmasındandır. Bir de Arap harfleriyle yazılan Laleyi tersten okursanız Hilal kelimesi ortaya çıkıyor ki bu da biliyorsunuz tarihte bir çok Müslüman devletin ve Osmanlı bayrağında var olan amblemin sembolüdür. Şairimiz Arif Nihat Asya:

Eskiler lale’yi mukaddes sayarlardı. Gerçekten, izahı zor bir şuur, o zamanın yazılarında lale kelimesi ile Allah kelimesini aynı harflerden meydana getirirdi. Üstelik ebcedde hilal, lale, Allah aynı sayıyı verirdi..

Yazının Devamı

Şevval Ayı ve Şevval Oruçu

Bu yazımızda Şevval ayı ve bu ay da Peygamberimiz sav in tuttuğu oruçtan bahsetmek istiyorum.

Ramazan-ı Şerif’ten sonra gelen kameri aylardan Şevval ayında altı gün oruç tutmak bazı İslam alimlerine göre müstehaptır. Bir ay boyunca oruca alışmış olan insanlar, şevval ayında da altı gün oruç tutmaya gayret göstermelidirler.Peygamberimiz Efendimiz sav ‘Kim oruçla geçirdiği Ramazan-ı Şeriften sonraki Şevval ayında altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur.’ Buyurmuşlardır. Müslim, sıyam,204;Tirmizi, savm,53

Böylece Ramazan oruçundan sonra şevval ayında tutulan altı gün oruç ile kişinin bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağı müjdelenmiştir.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

“Hani havarîler, “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi? (Bunu maslahat görür mü?)” demişlerdi. İsa, “Eğer inanan kimseler iseniz, Allah’tan korkun”demişti. Maide,112

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

“ Meryem oğlu İsa şöyle dedi: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, (bugün) hem öncekilerimiz, hem de sonrakilerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bize rızkı ver. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Maide, 114

Yazının Devamı

Kur’an-ı Kerim’de Oruç

Bu yazımızda Kur’an-ı Kerim’de oruçun zikredildiği ayetleri okuyalım istedik.

1-“Ey iman sahipleri! oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.”(Bakara,2/183)

2- “Sayılı günlerde olmak üzere(oruç size farz kılındı). Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara,2/184)

Yazının Devamı

Kime Yardım Edelim…

‘Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.’Nisa,36

‘Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah’ın kendilerine lutfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.’Nisa37

‘Ve bunlar Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarfedenlerdir. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa o ne kötü bir arkadaştır!’Nisa,38

Yazının Devamı

Kur’an-ı Kerim’de Oruç

Bu yazımızda Kur’an-ı Kerim’de oruçun zikredildiği ayetleri okuyalım istedik.

1-“Ey iman sahipleri! oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.”(Bakara,2/183)

2- “Sayılı günlerde olmak üzere(oruç size farz kılındı). Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara,2/184)

Yazının Devamı

Oruç ve Önemi

Bu yazımız da kendi kelimelerimizi katmadan Kainatın Efendisi Hz. Peygamberimiz Efendimiz sav’in oruç hakkında söylediği hadislerini yani altından kıymetli sözlerini aktarmak istiyorum.

Ramazan-ı Şerifte oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden seçmeler:

‘İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.’İmam-ı Müslim

Yazının Devamı

Hz. Peygamberimiz s.a.v. in Gençliği

Hz. Peygamberimiz s.a.v. sekiz yaşına geldiği zaman dedesi Abdülmuttalib seksen iki yaşında vefat etti. Abdülmuttalib vefatından önce çok sevdiği torununu oğulları arasında, Hz. Muhammed s.a.v.in babası Abdullah’la ana-baba bir kardeş olan amcası Ebu Talib’e emanet etmişti.Hz. Muhammed Efendimiz s.a.v. sekiz yaşından yirmibeş yaşına kadar amcası Ebu Talib’in yanında kalmıştır.

Bu döneme ait mevcut olaylar arasında şüphesiz önemli olanlarından birisi, Hz. Peygamberimiz s.a.v. in Rahib Bahira ile karşılaşması hadisesidir.. Hz. Peygamberimiz s.a.v. on iki yaşlarında iken amcası Ebu Talib ile birlikte Şam’a doğru yol alan ticari bir kervana katılmış ve kafile Şam yakınlarında Busrâ adlı bir köyde mola verdiği zaman buradaki manastırda bulunan Bahira adlı rahib, okuduğu kitaplara göre Hz. Peygamberimiz s.a.v. deki özelliklere bakarak O’nun ileride çıkması beklenilen son peygamber olabileceği kanaatine varmıştı.

Başka bir olay ise Mekkelilerin dini bir ayini ve bayramı olan Büvane’ye çocukluk yıllarında amca ve halalarının zorlamaları ile giden Hz. Muhammed s.a.v. o yerde henüz kendisine sıra gelmeden ilâhi haşyet içerisinde Hz. Peygamberimiz s.a.v. kısa bir baygınlık geçirmişti.Bu olaydan sonra akrabaları O’nu cahiliye adetlerinin olduğu yerlere götürmediler.

Yazının Devamı

Anne ve Baba

Dünyada insana en çok yakın olan ve insan üzerinde en çok hakkı bulunan anne ve babadır. Hz. Allah cc onları insanın var olması için sebep kılmıştır. Bunun içindir ki Allah cc kendisine ibadetten sonra ikinci derecede anne ve babaya iyilik yapılmasını emretmiş ve şöyle buyurmuştur.

“Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine “öf” bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve. ”Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et” diyerek dua et” İsra,23-24 Hz. Allah cc anne ve babaya iyilik yapılmasını sadece biz ümmete değil , bizden önceki ümmetlere de aynı şekilde emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de İsrailoğullarına yüklenen ve uyacaklarına dair söz alınan sekiz konudaki emir,

“Vaktiyle biz İsrailoğullarından: “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz, anneye-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz.” diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin,namazı kılın, zekâtı verin” diye de emretmiştik” Bakara, 83 buyurulmuş,

Yazının Devamı

Beraat Gecesi

Beraat Gecesi

Tefsirlerde Duhan Suresinin ilk ayetlerinde Berat Gecesinden bahsedildiği görüşü vardır. Beraat gecesi mana olarak, Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. Yine bu geceye dört isim verilmiştir. “Mübarek Gece”, “Beraet Gecesi”, “Sakk (sened) Gecesi. “Rahmet Gecesi.” Alusi Tefsiri, 8,112; Razi Tefsir,7,446

“Ha, Mim.”Duhan 1

Yazının Devamı

Hıdrellez günleri

HIDRELLEZ GÜNLERİ

Hıdrellez, Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır ‘Hızır günü’ olarak adlandırılan hıdrellez günü, halk arasında Hızır ve İlyas Peygamberin yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır.

Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs Günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir.

Yazının Devamı

Mirac Gecesi

MİRAC GECESİ

Miraç ve İsra mucizesi Kur’an-ı Kerimde ayetlerle anlatılmıştır.Peygamberimiz Efendimiz sav in bu yolculuğunun Kabe’den Mescid-i Aksa’ya kadarki bölümüne isra gece yolculuğu denilmektedir. İsra, Kur’an’da şöyle anlatılır;

‘Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.’ İsra Suresi, 1

Yazının Devamı

Evet, Kutlu Doğum Haftası Geldi…

Evet, Kutlu Doğum Haftası Geldi….

“Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.” Ahzab, 21

“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” Ali İmran, 103

Yazının Devamı

Evet, Lâle, Hilâl, Gül

Evet, Lâle, Hilâl, Gül

Bizim kültürümüzde semboller çok fazladır.Ecdadımız bazı şeyleri belirli manalar için sembol yapmışlardır.

Ebced hesabında lale, hilal ve (Allah) Lafzatullah’ın sayısal değeri 66 ya denk gelmektedir. Bu bakımdan bazı İslam alimleri ve tarihçileriden lale’yi Cenab-ı hakkın bir simgesi olarak sayanlar olmuştur.

Yazının Devamı

Evet, Mubarek Üç Aylar...

Evet, Mubarek Üç Aylar…

Kuran-ı Kerimde Allah cc haram aylardan bahseder ve onlara hürmet ister.İşte Recep ayı hürmet edilmesi gereken 4 kıymetli aydan birisidir.Allah cc Kur’an-ı Kerim’de bir ayette şöyle buyurmaktadır.

‘Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram (hürmetli) olan aylardır.’ Tevbe, 36

Yazının Devamı

Çanakkale’de Şehit olanlar

Çanakkale’de Şehit olanlar….

Şehid, kelimesi kuranda elliden fazla ayette geçmektedir. Kelimenin çoğulu olarak Şüheda kullanılır.Şehid kelimesi Allah’ın isim sıfatlarından olan Şehid olarak da Kuran-ı Kerimde birçok ayette geçmektedir.

Şehidin kelime manası: Şahit, tanık, bir şeyin aslını ortaya koymada kendisine başvurulandır.

Yazının Devamı

Dil ve Ötesi

Dilimize sahip olmak, elfaz-i küfür olan bazı ifadeler. ..

“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” İsrâ suresi, 36

“SENİNLE CENNET’E BİLE GİRMEM!”

Yazının Devamı