Dr. Hüseyin Yıldırım

Dr. Hüseyin Yıldırım

70 Bin Meleğin Duası....

“Arş’ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunan (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler. Mü’minlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!”Mümin, 7

“Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz Azîz ve Hakîm olan sensin!” Mümin, 8

“Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar. İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” Şura, 5

Yazının Devamı

Kıyamet Günü ilk Dava

“Kim bir kişiyi, bir kişi karşılığında veya yeryüzünde fesad (çıkarma suçundan dolayı) olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kişinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış olur.” Mâide, 32

Insan kâinatın özü ve mayasıdır. İste İnsan bu kadar aziz ve kıymetli olunca, onun hayatı da o nisbette kıymetli ve azizdir. Bunun içindir ki, “bir cana ve yeryüzünde bir fitne ve fesada yol açmaya karşılık olmaksızın bir kişiyi öldürmek bütün insanları öldürmek” gibi sayılmıştır. Peygamberimiz sav şöyle buyurmuşlardır.

“Kıyamet gününde insanlar arasında ilk hükmedilecek (hükme bağlanacak) şey (insan) kanıdır.” (Buhârî, Diyat 1, Rikak 48; Müslim, Kasâme 28/1678; Tirmizî, Diyât 8/1396; Nesâî, Tahrim 23)

Yazının Devamı

Dilin Edebi...

“Allah’ın sizi (kabirlerinizden) çağıracağı, sizin de O’na hamd ederek emrine hemen uyacağınız ve (kabirlerinizde) pek az kaldığınızı sanacağınız günü hatırla! “İsrâ, 52

“Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.”İsrâ, 53

“Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onlara vekil olarak göndermedik.”İsrâ, 54

Yazının Devamı

Yılan Avcısı...

“Kim Rabbinin makâmında durup hesap vermekten korkar da nefsini hevâ ve heveslerden alıkoyarsa, şüphesiz onun varacağı yer Cennet’tir.” Nâziât, 40-41

Hz. Mevlana nefse karşı hep teyakkuzda olmayı bize bir hikaye ile anlatır.

Vaktiyle dağlarda yılan avlayıp, insanlara sergileyerek para kazanan bir yılan avcısı vardı. Yine bir gün bu maksatla gayet soğuk olan dağlarda dolaşmaktaydı. Birden o güne kadar görmediği büyüklükte bir ejderha ile karşılaştı. O ejderha, soğuktan kaskatı durduğu hâlde, yılan avcısının yüreği, onun dış görünüşünden dolayı korku ile dolmuştu.

Yazının Devamı

Meleklerin Duası...

“Arş´ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O´na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler).”Mümin, 7

“Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!”Mümin, 8

“Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur. “Mümin, 9

Yazının Devamı

İlk Cuma ve İlk Hutbe...

“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah´ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.”Cuma, 9

Hicret esnasında Peygamberimiz sav Kuba’da on dört gün misâfir olur. Bir Cuma günü Nebî sav ve yanındakiler Medîne’ye hareket ederler. Öğleye doğru “Rânûnâ Vâdisi”ne varılar. Allâh Resûlü sav devesinden iner. O yolda farz kılınan “Cuma namazı”nı kıldırmıştır. Orada ilk Cuma hutbesinde bir rivayette göre şöyle buyurmuştur.

“Ey insanlar!

Yazının Devamı

MUHARREM AYI VE AŞÜRE GÜNÜ

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin bollaştığı bir aydır.

Allah’ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz sav tarafından bu şekilde ifade edilmiştir. Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir. Elmalı Tefsiri,8,5793 Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Bugüne “Âşura” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Peygamberimiz sav’ in hadislerine göre, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir: 1. Allah cc, Aşure günü Hz. Musa’yı denizi yararak kurtarmış, Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 2. Hz. Nuh as gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir. 3. Hz. Yunus as balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur. 4. Hz. Âdem’in as tövbesi Âşura Günü kabul edilmiştir. 5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır. 6. Hz. İsa as o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir. 7. Hz. Davud’un as tövbesi o gün kabul edilmiştir. 8. Hz. İbrahim’in as oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. 9. Hz. Yakub’un as oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 10. Hz. Eyyûb as hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. Müslim Şerhi, 140; Diyarbekri,1/360 Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz sav Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa as şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz s.a.v. de “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. İbni Mace,Sıyam,131 Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh as’dan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim as’dan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu. O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz sav ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz sav herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu. Müslim, Sıyam, 117 .Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu. Bir zat Peygamberimiz sav’ e geldi ve sordu:

Yazının Devamı

HİCRİ TAKVİM VE HİCRİ YILBAŞI

Müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamberimiz sav’in hicretini tarih ve takvim başlangıcı olarak esas alan, bir takvimdir. Hicri takvim Hz. Ömer ra zamanında Kameri ay yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Hicretin gerçekleştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmıştır.

Müslümanlar için Muharrem ayının birinci gecesi yeni yıldır. Tarihte müslüman toplumlarda yeni yıl, Muharremin birinci günü başlar. Müslümanlar ayları, ibadet günlerini, bayramları, Ramazan ve Kurbanı, Haccı, yılbaşını, zekatı… vb. hep kameri takvime göre tanzim etmişlerdir.

Zira Hz. Allah cc Kur’an-ı Kerim’de ayların sayısını on iki olarak bildirmiştir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah katında (yani Allah’ın hükmünde geçerli olan şey), ayların adedi muhakkak ki, oniki ay olmasıdır. Ki şunun bunun uydurması, faraziye ve nazariyesi veya kabulü ve benimsemesi değil, Allah’ın şu gökleri ve yeri yarattığı günkü kitabındaki kaydı, o gün yazılan yazının hükmü ve o gün yazdığı yazının ve takdirin gereği ve hak takviminin hükmü olarak, Allah tarafından kararlaştırılıp yazılan yazısında bu böyledir. Tevbe, 36

Yazının Devamı

Şifa. ..

Şifa. ..

“Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni.”

“Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.” (Şuarâ, 80)

Yazının Devamı

İki İz. ..

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Adiyat süresinde şöyle buyurur. 1- O harıl harıl (savaşa) koşanlara, 2- (Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara, 3- Sabahleyin akın edenlere, 4- Tozu dumana karıştıranlara, 5- Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki, 6- Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür. 7- Ve kendisi de buna şahittir. 8- Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır. 9- Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak. 10- Ve sinelerin içindekiler derlenecek. 11- O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır.

Kuran-ı Kerim’de Adiyat suresi 100. Sıradadır. Surenin birinci ayetinde geçen ve “koşan atlar” anlamına gelen “Vel adiyati dabha” yani “adiyat” kelimesi ile sureye adını vermiştir.

Bazı müfessirlere göre Adiyat Suresinin konusunda, insanların nankörlüğü, mala düşkünlüğü ve ölüm sonrasındaki ahiret hayatı için harcama yapmaması ve bu yüzden onu kötü bir sonucun beklediği anlatılmaktadır. Surede ölümden sonra dirilmenin olacağı ve niyet ve düşüncelerin ortaya döküleceği günden söz edilerek uyarıcı ve yönlendirici bilgiler verilmektedir

Yazının Devamı

Kurban.....

“Kurbanın etleri ve kanları değil, sadece takvanız Allah’ın katına ulaşır…” Hac, 37

“(Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.”Maide, 27 Bu olay kurbanın Hz. Adem’den beri var olan bir ibadet olduğunu göstermektedir. Hz. İbrahim’e oğlunu kurban etmesi rüyada emr edilmişti. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmek istemiş, durumu oğluna söylemiş, O da Allah’tan gelen emre uyarak kendisini boğazlamasını, bu hususta teslimiyet göstereceğini babasına ifade etmiş, ama baba bıçağı oğlunun boğazına çalacağı zaman Hz. Allah cc büyük bir koç göndererek oğlu yerine bunu kesmesini Hz. İbrahim’e emr etmiştir. Böylece baba-oğul tam bir itaat, teslimiyet ve fedakârlık örneği göstermişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de bu şöyle anlatılır. “(İbrahim) Dedi ki: “Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir.” “Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.”Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik.Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın.” Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik. “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. İbrahim’e selam olsun. Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandır “Saffat suresi, 99-111 Kurban kesmek Hanefilere göre vacip, diğer mezheplere ve imamlara göre sünnettir. İsteyen ve imkan bulan her müslüman kurban kesebilir. Kurban kesmek için zengin olmayı şart koşan Hanefilerdir. Hanefilere göre bir ailede baba, anne, dede, nine, kardeşler eğer kurban kesmede aranan şartlar sahip iseler her biri ayrı ayrı kurban keserler.

İmam Malik’e göre bir ailede aile reisinin kestiği kurban öbürlerinin de kurbanı yerine geçer. Zengin bile olsalar aile fertlerinin ayrı ayrı kurban kesmelerine lüzum yoktur. Ibnu’r-Rüşd, Bidayetu’l-Müctehid, Kahire,1995;II, 442

Yazının Devamı

Hacc Yapılamayan Yıllar. ..

“Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin.”Bakara, 196

İslam tarihi boyunca hastalıklar, salgınlar, siyasi olaylar, felaketler, yol güvenliğin olmaması ve iktisâdi buhranlar, gibi bazı sebeplerle yaklaşık 40 defa hac ibadeti yapılamamıştır.

Fatımiler Devletinden ayrılan Şii Karmatiler Devleti’nin, (Hicri 317) Miladi 930 yılı öncesinde Mekke ve çevresinde hac yollarında sürekli saldırılar düzenlesi üzerine Mekke’ye hacca gelenlerin sayısı her yıl azalmaya başlamıştır.

Yazının Devamı

Meleklerin İmrendiği Kişi. ..

“Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?”Fussilet, 33

“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”Fussilet, 34

“Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.”Fussilet,35

Yazının Devamı

Bir Kıssa. ..

“Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”Teğabun, 13

İbrahim bin Edhem¸ künyesi Ebû İshak’tır. Horasan’nın Belh şehrinde doğup (M.714 H.96) Şam’da vefat etti. (Miladi.779 Hicri.162)

Rivayete göre İbrahim bin Ethem idareci iken, tahtı bırakıp dervişlik yolunu seçmiş bir tabiînin meşhur âlimlerinden ve evliyanın büyüklerinden olmuştur. İbrahim bin Edhem bir defasında hacc için y aya olarak Mekke’ye doğru yola çıkar. Yolda deve üstünde yolculuk yapan kafiledeki Mekke’ye bir adamla karşılaşır.

Yazının Devamı

Hz. Allah cc Muhabbeti. ..

“İnsanlardan bazıları Allah´tan başkasını Allah´a denk tanrılar edinir de onları Allah´ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah´a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah´a ait olduğunu ve Allah´ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.”Bakara, 165

Peygamberimiz sav bazen duâsında şu cümleler ile Rabbimiz’e niyaz etmiştir.

“Allâh’ım! Sen’den muhabbetini, Sen’i sevenlerin muhabbetini ve Sen’in sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum. Allâh’ım! Sen’in muhabbetini bana nefsimden, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl!” (Tirmizî, Deavât, 72/3490)

Yazının Devamı

Düşman Bile Olsa, En İyi Davran...

“(İnsanları) Allah´a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir? Fussilet, 33

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”Fussilet, 34

“Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.”Fussilet, 35

Yazının Devamı

Belkıs’ın Tahtı. .

Hz. Süleyman as kuşdilini bilir. Kuşlara, cinlere, insanlara ve bunlardan oluşan ordulara hükmeden büyük bir krallığı vardı. Saba Kraliçesi Belkıs, ona karşı konamayacağını anlamış, Kudüs’e gelmek ve Hz. Süleyman as ile görüşmek üzere yola çıkmıştı. Belkıs’ın, büyük ve gösterişli bir tahtı vardı.

Hz. Süleyman as Belkıs’ın tahtını getirtmek istemesi üzerine, vezirlerinden ilim sahibi bir âlimin sözleri , Kur’an-ı Kerîm’de şöyle anlatılıyor,

“Daha sonra Süleyman onların itaatlerini bildirmek üzere huzuruna geleceklerini öğrenince, yanındaki danışmanlarına: ‘Değerli danışmanlarım! Onların itaat içinde huzuruma gelmelerinden önce, içinizden kim onun tahtını bana getirebilir?’ dedi.”Neml, 38

Yazının Devamı

Hz. Zeyneb Nebî sav kızı ve Sadakati. .

“ Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.”Araf, 189

Hz. Zeynep, ailesine sadık, vefalı olmanın en zirve misalidir . Günümüz insanlığı onu tanımaya çok muhtaçtır. Peygamberimiz sav’in kızlarının yaşça en büyüğü. Kasım’dan sonraki ikincisi ve Efendimiz sav 30 yaşında iken dünyaya gelmiştir.

Hz. Hatice rha ile beraber on yaşında iken müslüman olmuştur. Yakın akraba olan, teyzesi Hale’nin oğlu Ebu’l-Âs b. Rebi talip olunca, Hz. Peygamberimiz sav’in ve Zeyneb’in de kabul etmesi üzerine Hz. Zeyneb on beş yaşlarında iken Ebu’l-Âs ile evlenmiştir. Hz. Zeyneb evlendiği zaman kocası Müslüman değildi. Çünkü, o sırada Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle evlenmesini yasaklayan bir hüküm mevcut değildi.

Yazının Devamı

Üç Kişinin İmtihanı. ..

“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah´ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah´ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokman, 33

Hz. Allah cc, imtihan etmek istediği kullarına bazen farklı imkânlar ve ihsanlarda bulunur. Allah kullarını her zaman imtihan eder. Bu durum ilk insandan itibaren devam etmiş, şu an devam ediyor ve kıyamete kadar da devam edecektir. Hz. Peygamberimiz sav anlatıyor :

“İsrâiloğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah cc onları imtihan için kendilerine bir melek gönderdi.

Yazının Devamı

İSTANBUL’UN FETHİ

“Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”Tevbe, 41

İslam tarihinde müslümanların İstanbul’u feth etme istekleri Peygamberimiz Efendimiz sav’in “Kostantiniye elbet feth edilecektir.O ‘nu feth eden komutan ne güzel komutan ve onu feth eden asker ne güzel asker dir” sözünde övdüğü asker ve komutan olmak için Sahabe-i Kiram döneminde başlamıştı.Miladi 672 yılında Hz. Muhammed Efendimiz sav’in mihmandarı Ebu Eyyub el-Ensari ile başlayan İstanbul’u feth etme arzusu, nihayet Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerine nasip olmuştu.

Bazı eserlerde Emeviler ve Abbasiler’in İstanbul’a beş sefer düzenledikleri nakledilmektedir.Selçuklu ve Osmanlılar dönemin de ise İstanbul’a en az yedi sefer yapıldığı rivayet edilmektedir.

Yazının Devamı

Ramazan Bayramı

“Hani havarîler, “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi? (Bunu maslahat görür mü?)” demişlerdi. İsa, “Eğer inanan kimseler iseniz, Allah’tan korkun”demişti. Maide,112

“Onlar, “İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz sakinleşsin, bize (Rabbinden tebliğ ettiğin hususlarda) doğru söylediğini kesin olarak bilelim ve buna (dünya ve kıyamette) tanıklık edenlerden olalım.” demişlerdi. Maide, 113

“ Meryem oğlu İsa şöyle dedi: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, (bugün) hem öncekilerimiz, hem de sonrakilerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bize rızkı ver. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Maide, 114

Yazının Devamı

Kadir Gecesi

Hz. Allah cc bu gecenin önemini anlatmak için beş ayetli surede üç defa ‘Leyletü’1-Kadr’ ifadesini zikretmiştir. ‘Şüphesiz, o Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.’ Kadir Suresi,1-5

Kadir suresinin nuzul sebebi olarak anlatılan birkaç hadiseden birini zikretmek istiyorum. Peygamberimiz sav ashabına İsrailoğullarından Eyyub as, Zekeriya as, Hazkıyl b. Acuz ve Yuşa b. Nun’un seksen sene boyunca hiç günah işlemeden ibadet ettiklerini anlattı. Sahabeler bunu hayretle karşıladılar. Nasıl bir kişi seksen yıl hiç günah işlemeden yaşar dediler. Cebrail as bir müddet sonra geldi. ‘Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinde hayrete düştüler. Allah cc sana ondan daha hayırlısını verdi, indirdi’ diyerek Kadir Suresini okudu . ‘İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışından daha hayırlıdır’ buyurdu. Aynı zamanda Efendimiz sav’e geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünü kısa görünce, ömrü uzun olan ümmetlerin amellerini düşündü. Kendi ümmetinin bu kısa ömürlerinde yaptıkları amellerle onlara ulaşamayacakları endişesi içerisinde üzüldü. Allah cc de Peygamberimiz sav’e Kadir Gecesini vererek diğer ümmetlerin bin yılından daha hayırlı kıldı.İşte Kadir Suresi bu olaylar üzerine nazil olmuştur. (Bak.Elmalı Hamdi Yazır, Kadir Suresi tefsiri)

Kadir Gecesinin en önemli özelliği Kur’an-ı Kerimin bu gecede ilk olarak dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra ise ihtiyaca göre ayetler veya sureler halinde Peygamberimiz Efendimiz sav’e Cebrail as vasıtasıyla vahiy yoluyla indirilmiştir.

Yazının Devamı

Hızır ile İlyas

Hızır ve İlyas as’ın bahar ayında miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rastlayan gün buluştuğuna inanılır. Hz. Allah cc’nün inayeti ile Hızır’ın dolaştığı yerler de yeşillikler çıkar ve kuru yerler yeşerir. Böyle bir kıssa dan hareketle zamanla bizim kültürümüz de Hızır ve İlyas as’ın buluşmasını yad etmek amacıyla özel anma ve dua günleri tertip edilegelmiştir.

Hızır, Arapça bir kelime olup, yeşillik manasına gelmektedir. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre Kur’an da Kehf suresinde anlatılan kişinin Hızır as olduğu ve onun Peygamber olduğuna inanılmaktadır.Fakat bazı alimler ise Allah Dostu bir Veli olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Hz. Peygamberimiz as Hızır’a,Hızır denmesinin sebebini anlatırken ‘Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı(yeşerirdi)’buyurmaktadır.Buhari Tecrid Tercemesi;9,144 Kur’an’da Kehf suresinde Hz. Musa as ile Hızır as arasında geçen bir yolculuk anlatılır. Önce ayetleri okuyalım.

“(Musa) Dedi ki: “Bizim de aradığımız buydu.” Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.

Yazının Devamı

Zekat Vermek. ..Farz dır. ..

“Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”Tevbe,103

Zekat, “temizlik, sâfiyet, artış, bereket” mânâlarını ifade eder insanı bazı kalbî hastalık ve kötülüklerden arındırır, malın temizlenip bereketlenmesini sağlar.

Nisap miktarı malı olan zekât vermekle yükümlüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr) değerinde para, hisse senedi gibi ve devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Yazının Devamı