Mustafa Birol

Mustafa Birol

Makro Bitki Besinleri: Kalsiyum

Makro Bitki Besinleri: Kalsiyum… Öncelikle Kalsiyum neden önemli sorusunun yanıtı ile başlamak istiyorum fakat Kalsiyumun bir özelliği var değerli okurlar ve çok önemli, önce ondan bahsedeyim sizlere. Bitkinin her organının Kalsiyuma ihtiyacı var ama Kalsiyum bitki bünyesinde taşınamaz. Kalsiyum attığınız yerde kalır. Yani bu şu demek yaprağına verdiğiniz Kalsiyum gövdeye taşınmayacağı için gövdede bir işe yaramaz. Aynı şekilde köklere de taşınmaz ve orada da bir işe yaramaz. Bu ne demek biliyor musunuz?

Kalsiyum kullanımında her dönem için en az bir defa toprak üstü ve toprak altı uygulama planı yapılmalıdır. Toprak üstü ve toprak altı uygulamalardan bahsederken Kalsiyumun hangi formu olmalı, nereden ve ne sıklıkla verilmeli konularından bahsedeceğim.

Bu arada maşallah çok iyi gidiyoruz. Bana hiç soru gelmiyor! Aman! Yormayın beni diyeceğim ama içim ve mesleki ciddiyetim elvermiyor. Halinden memnun çiftçiler diyarındayız, Alice harikalar diyarında gibi. Neyse Kalsiyumu boş bırakmaya gelmez.

Yazının Devamı

Makro Bitki Besinleri: Kükürt

Makro Bitki Besinleri: Kükürt… Potasyum ise bitkilerin adeta mantosuydu. Soğuğa karşı direnci artırır, bitkinin meyvelerinin renklenmesini kolaylaştırarak, meyvelerin büyümesini ve olgunlaşmasını sağlıyordu. Ha bir de ne demiştik? Özellikle bitkinin meyve döneminde Potasyum ile Azot birlikte çalışırlar; meyvenin kabuğunu Azot yapar, içini Potasyum doldurur.

Bu hafta Potasyumu detaylandıracağım demiştim ama detay bilgileri daha sonraya bırakmak daha doğru geldi. O yüzden sizlere olmazsa olmaz ve çok önemli işlerde görev alan, hem kırmızı örümceklere karşı hem de külleme ve mildiyö gibi hastalıklara karşı kullanabileceğiniz bir element Kükürtten bahsedeceğim. Eskiden beri toz kükürdü biliriz, hala var. Bunun yanında sulu Kükürt ve günümüzde gelişen teknolojinin yeniliği olan nanoteknolojik sıvı Kükürt de var. Nedir nanoteknoloji? Kısaca açıklayayım. Yaprakların arkasında stoma dediğimiz ve bitkinin nefes almasını sağlayan delikler var. Bitkiye her türlü sıvı ve gaz girişi bu deliklerden olur. Bu deliklerin belli çapları vardır ve yapraktan verdiğiniz nanoteknolojik olmayan Kükürt yani toz Kükürt ve sulu Kükürt bu deliklerden geçip bitkiye giremez, giremeyince yüzeyde toz halinde veya suyu kuruyunca öylece kalır, tabaka oluşturur. Sıcak saatlerde ise bu tabaka yaprak dokusuna zarar verir. Nanoteknolojik yani tanecik çapları bu deliklerden geçip bitki içine girebilecek şekilde küçültülmüş olan sıvı Kükürt yüzeyde tabaka halinde kalıp bitkiye zarar vermediği gibi bitki içine girmesiyle değişime uğrayarak faydalı hale gelir.

Ha ne dedik: kırmızı örümcek için kullanılır dedik. Eğer bitkilerinizde kırmızı örümcek varsa ve nanoteknolojik sıvı Kükürt kullanacaksanız, sabah erken saatte kırmızı örümcekler yarı uyuşukken atmanız gerekmekte. Attığınızın nanoteknolojik sıvı Kükürdün bitkinin içine giren kısmının yanı sıra yaprak yüzeyinde toz halinde kalan kısmı, yumuşak vücutlu olan kırmızı örümceklerin vücutlarını deforme edeceğinden kırmızı örümcekler bu ortamda barınamazlar. Gelelim külleme ve mildiyö gibi yaprak hastalıklarına. Kükürt külleme hastalığını kurutarak engeller, mildiyö hastalığının ise gelişmesini yavaşlatır. Yapraklara püskürtmek suretiyle uygulanır. Haftada bir defa, aynı gün ve aynı saatte uygulamaya çalışın. Eğer toprak altı kurtlardan şüpheleniyorsanız damlamayla veya pompa/taral gibi püskürtücülerle yakın seviyeden toprağa da verebilirsiniz. Başka ilaç veya gübre ile karıştırmayın lütfen.

Yazının Devamı

Makro Bitki Besinleri: Potasyum

Merhaba değerli okurlar. Bitki besleme serimizde geçtiğimiz hafta temel bitki besin elementlerinden enerji elementi olan Fosforu anlattım sizlere. Evet Fosforu genelde çiçeklendirici olarak biliyordunuz ama aslında bitkinin enerji üremesini sağlayan en temel elementtir. Bitkinin çiçek açması için çok fazla enerjiye ihtiyacı vardır.

Denklem basit; Fosfor enerji yapımını sağlar bitki de bu enerjiyi kullanır ve çiçeğini açar. Bitki sadece çiçek açmak için değil sürgün uzatmak, yaprak çıkarmak, tomurcuk yapmak, çiçekte polen yapmak, meyve tutmak, meyveyi büyütmek, tohum yapmak ve tohumun içine besin depolamak için de enerjiye gereksinim duyar. Bu enerjiyi üretebilmesi için ise Fosfor alması gerekir. Demiştik, demediysek de şimdi demiş olalım!

Toprakta Fazla Miktarda Potasyum Vardır

Yazının Devamı

Makro Bitki Besinleri: Fosfor

Bu haftaki yazımda Fosforu anlatacağım sizlere. Artık makro elementin ne demek olduğunu bilmeyen yok sanırım! İşte Fosfor da makro elementlerden birisi. Onu, genelde çiçek açtırıcı diye biliyorsunuz. Evet o işe de yarar ama; yetişme sezonunda bir defa çiçek açan bitkilere (hububat, çeltik, mısır, ay çiçeği, üzüm, meyve ağaçları) çiçek açmaya yakın dönemde veya yetişme sezonunda birden fazla defa çiçek açanlara (sebzeler) çiçek açmaya yakın dönemden itibaren haftada veya 15 günde bir verilirse bu işe yarar.

Fosfor enerji elementidir. Bitkinin kök atması, sürgün atması, yaprak çıkarması, çiçek çıkarması, meyve tutması, tohum yapması yani gelişimin her aşamasında az veya çok gereklidir. Özellikle yeni dikilmiş fidenin veya genç bitkinin gövdesini kalınlaştırmasına yardım eder. Yaşlı bitki ne olacak peki? Çok yıllıklar için geçerli olmakla birlikte (dikkat edin iki yıllıklar değil çok yıllıklar) gövde odunlaştıktan yani kabuklaştıktan sonra maalesef Fosfor genç bitkideki gibi çalışmıyor.

Fosforlu gübreyi (çiftçi tabiriyle ortası yüksek gübre) taban gübrelemesinde veya damlamadan toprağa verecekseniz Hümik asit ile birlikte verin; toprağın Fosforu bağlayarak yarayışsız hale getirmesini önlenmiş olursunuz. Fosforlu gübreyi yapraktan verecekseniz herhangi bir bağlanma riski yok fakat tek başına vermeye dikkat edin.

Yazının Devamı

Makro bitki Besinleri: Azot

Merhaba değerli okurlar. Bitki besleme serimizde bu hafta temel bitki besin elementlerine giriş yapacağım. Öncelikle bitki besin element kategorilerinden bahsedeceğim. Bitki besin elementlerinin makro elementler, mikro elementler ve faydalı elementler kategorileri mevcut. Bu konu teknik terimi bol olan bir konu ama sizlerin daha kolay anlayabilmesi için anlatım yapacağım. Her hafta yeni bir elementten bahsedeceğim sizlere. Bu elementler bitki içine nasıl alınırlar? Ne işe yararlar? Eksiklikleri ve fazlalıkları durumlarında neler olur? Bitkiye nereden ve nasıl verilirler? Gibi bilgiler vereceğim.

Makro elementler deniyor çünkü bitki gelişimi için en fazla bu elementler alınıp kullanılırlar. Makro elementler kategorisinde ilk elementimiz Azot. Simgesi N dir. Bitkinin çimlenmesindeki temel besin elementidir. Genel olarak Azot yeşili yapar; yani dal, yaprak, sürgün yapar. Ayrıca meyve oluşum döneminde meyve kabuğunu da Azot yapar. Bitki tarafından fazlaca tüketildiği için gübrelemelerde en fazla kullanılan bitki besin elementidir. Azot aminoasitler ve proteinlerin yapısına katıldığı için bitki gelişiminde önemlidir.

Bitkide genel bir yeşil aksam azlığı görülür, bitkinin normal yeşil rengi açık olur. Bitki boyu olması gerekenden daha kısa kalır. Eksikliğinin şiddetli olması durumunda veya ilk eksikli belirtilerinde önlem alınmadığı durumlarda yapraklar ve sürgünler kıvrılarak aşağı doğru büyümeye devam eder, bitki yaşlılık hormonu üretmeye ve salgılamaya başlar bundan dolayı yapraklar tamamen sararıp vaktinden önce yani daha küçükken dökülür. Toprak altında ise olması gerekenden daha ince kökler görülür kök oluşumu ve gelişimi zayıflar. Bitki yeteri kadar Azot alamadığı durumlarda çiçeklenme devresine erken başlar, erken başlaması bir avantaj değildir. Tam olgunlaşma olmadan çiçeklenmeye duran bitkide çiçekler küçük ve cılız olur. Bu çiçeklerin meyve tutma şansı düşüktür, tutsa bile meyve gelişemeden küçük kalır ve dökülür.

Yazının Devamı

2023 Yılında Bitki Beslemeye Dikkat!

2023 Yılında Bitki Beslemeye Dikkat!… Malumunuz 2023 yılı yani bu sene hava koşulları bakımından sıkıntılı geçti. Maalesef iklim değişikliğinin etkilerini alışık olmadığımız şekilde gördük. Bu sene ve korkarım ki sonraki senelerde de görmeye devam edeceğiz. Standart bir etkisi olmayan iklim değişikliği bazen aşırı yağışlar, bazen kuraklık olarak karşımıza çıkıyor.

Ne oldu bu sene? Kış dediğimiz aylarda yüksek yerler dışında doğru dürüst kar yağmadı. Bazı baraj ve göletler sızan su olmadığı için dolmadı. Yağmurlardan medet umuldu. Sonra yağmur bir yağdı, aşırı! Arada birkaç gün kuru geçti yine yağdı, aşırı! Metrekareye neredeyse 100 kilogram civarında yağış düşen yerler oldu, toprak kayması, yarılma, kaymak tabakası, tohumun/bitkinin üzerini örtme (milleme), … oldu. İki yağmur arasındaki boşluk zamana denk getirenler ekim-dikim yaptılar ama sonrasında yağan yağmur ya tohuma ya fideye zarar verdi. Ekim-dikim yapamayanlar toprağın önce üst sonra alt kısmının kurumasını (yellenmesini) beklediler bu arada toprak yaş olduğu için traktörle girip sıra arasını makineyle yaramadılar, havalandıramadılar. Kök ıslakta kaldı hastalandı çürüdü veya çürüyecek, kök sıkıntıda olduğu için üst taraflar gelişemedi boy yapmadı, gövde ince kaldı.

Altı ıslak toprak ve kök ıslakta, altı kurumuş toprak ve toprak yapısından kaynaklı olarak çok sert, kökler rahat hareket edip gelişemiyor, üstler de cılız. Aşırı sıcak hava, nemli sıcak hava, ışıklanması az yani kapalı hava, sert rüzgârlı hava, sıcak rüzgârlı havalara maruz kalınabiliyor. Bu yazdıklarım gelişme geriliği yaşayan bitkiniz için sebeplerden biri veya birkaçı olabilir. Bu hava olaylarının hepsi abiyotik stres ve bitkilerde bunlara bağlı gelişme geriliği yaşanmakta.

Yazının Devamı

Bitki Beslemenin Temelleri-2

Merhaba değerli okurlarım.

Geçen haftaki yazımda bundan sonraki haftalarda bitki besleme taktik ve stratejileri ile alakalı bilgiler vereceğimi söylemiştim. Bilinçli yetiştiricilik yaparsanız üretim masrafınızın daha az olacağına emin olabilirsiniz.

Bir örnek vereyim hemen. Azot, Fosfor, Potasyum = dal, döl, bal olayını hatırlayın! Domates yetiştiriyorsanız yeşilin içindeki kırmızıdan para kazanıyorsunuz demektir. Azot yeşil yapıyorsa dal ve yaprak yapıyor demektir. Fosfor çiçeklenmeyi artırıyor, Potasyum da meyve büyütüyor demektir. Bunu bütün bitkiler için düşünebilirsiniz. Çiçeklenme zamanından hemen önce Fosforlu gübre vermeniz gerekirken Azotlu gübre verdiniz diyelim. Ne olur? Bitki çiçeğe geç yatar, yatsa bile o çiçeklerin yarısı tozlaşır yarısı kısır çiçek olur ve dökülür. Sonra siz çiçek gecikti diye Fosforlu daha pahalı bir gübre atasınız üretim maliyetiniz artar.

Yazının Devamı

Bitki Beslemenin Temelleri

Merhaba değerli okurlarım. Bitki Beslemenin Temelleri

Bu haftaki yazımdan itibaren sizlere doyurucu bilgi vermek adına bitki besleme taktik ve stratejileri ile alakalı bilgiler vereceğim. Amacım işin doğrusunu bilerek bilinçli yetiştiricilik yapmanız. Aslında ne istiyorum biliyor musunuz? Çiftçilik yapın istiyorum, fazla para harcamayın, üretim maliyetinizi artırmayın, harcamadığınız için kazanın istiyorum. Yetiştiriciliği bilinçli yaptığınızda hem üretiminizin maliyeti yüksek olmaz hem de ürününüz bol ve kaliteli olur müşteri sizi bırakmaz. Bu yazımda sizlere bitki beslemede bilmeniz gereken temel bilgilerden bahsedeceğim.

Önce beslemeyi üç kısma ayıralım. Birinci kısım toprak altı besleme yani taban gübrelemesi, ikinci kısım damlama sulama sistemi olan üreticilerin yaptığı şey yani suyla besleme -ki bunun adı fertigasyon-, üçüncü kısım ise yapraktan besleme. Fertigasyon sadece damlama sulama sistemi ile olur. Salma sulama, karık sulama veya karık arası şırlama ile maalesef yapılamıyor, çünkü her yere aynı miktarda gübre dağılmıyor. Damlama sulama yapmıyorum, ben nasıl besleyeceğim diye mi sordunuz? Damlama sulaması olmayanlar mecburen sadece diğer yollarla yani taban gübrelemesi ve yapraktan besleme yapacaklar, ama birinden biri değil ikisi de olacak. Taban gübrelemesinde kullanmanız gereken gübrenin ne olduğunu ve ne kadar kullanmanız gerektiğini belirleyen şey köydeki genel kullanım yani o kullanıyor ben de kullanayım değildir. Toprak analizi raporunu görmeden taban gübresi tavsiyesinde bulunan mühendis, tekniker, teknisyen, zahireci, başka çiftçiler, başka köylüler falan değildir. Yani kısaca toprak analizi sonucunu görmeden yapılan toprak altı gübre tavsiyesi yerinde değildir. Biliyorum toprak tahlili yaptırmak ayrı bir masraf ama bilinçli tarım yapacaksanız toprak analiziniz olacak ve her sene yaptıracaksınız. Toprak analizi yaptırınca bir sene rahat edeceksiniz yahu, belki de gübreye fazla para vermekten kurtulacak, belki de yanlış gübre almaktan kurtulacaksınız!

Yazının Devamı

Hava ve Toprak: Tarımsal Uyarılar

Hava ve Toprak: Tarımsal Uyarılar

Merhaba değerli okurlar. Değişen iklim yapıları sebebiyle toprak işleme zamanları, ekim/dikim zamanları, çapa zamanları, hastalıkların ve böceklerin çıkış zamanları, bunlarla mücadele zamanları, bitki besleme zamanları ve hasat tarihleri alışılmış olan zamanlardan 10-15-20 gün öne geldi. Çiftçi sohbetlerimden edindiğim bilgiler de bu yöndedir. Maalesef karşı karşıya kaldığımız küresel ısınma denen sıcaklık artışı beraberinde birden fazla olumsuzluğa neden olmaktadır. Bu olumsuz durumlara önlem olarak alınabilecek olan tedbirler mevcuttur.

İlimizin bazı yerlerinde yağışlardan dolayı toprağın alt kısmının ıslak olması nedeniyle toprak sürülemedi, ekim-dikim yapılamadı. Yağışlardan boşluk bularak ekim-dikim yapan çiftçilerimiz de kök-kök boğazı hastalıkları, kök çürümesi gibi olumsuz durumlarla karşılaştılar ve hala karşılaşıyorlar. Geceleri hava sıcaklığının düşü, gündüzleri ise yüksek olması, bitkinin strese girmesine neden oluyor bu da bitki gelişimini sekteye uğratıyor. İlimizin Altıeylül ilçe sınırlarında kalan İkizce tepeler barajımızda su varlığının çok azalmasından dolayı, bu sene bitkisel üretimde ürün değişikliği beklemekteyiz. Küresel ısınmanın en fazla etkilediği sektör olan tarımsal üretimdeki en ciddi sorunlara yer vermeye çalıştım. Şimdi ise ne tür önlemler alabilirsiniz? Bitki beslemede ve bitki korumada uygun ürün seçimini nasıl yapabilirsiniz?

Yazının Devamı

Buğday yerine Aspir

Özellikle İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tarımı son yıllarda artmış olan Aspir, derin kök yapısından dolayı kuraklığa dayanımı yüksek olduğu için tercih sebebi haline gelmiştir. Kuraklık dayanımının yüksek olmasının yanında yetiştiricilik maliyetinin düşük olması, tohumundan elde edilen Aspir yağından da para kazanılabilmesi, küspesinin ve ot kısmının hayvan yemi olarak değerlendirilebilmesi gibi ekonomik kazançlar sağlayan Aspir ilimizde hem kuru tarım yapılan Buğday için iyi bir alternatif hem de sıfır atık bitkisi. Yani hiçbir şeyini çöpe atmıyorsunuz!

Aspir bitkisini tanıyalım.

Aspir bitkisi dikenli ve dikensiz çeşitleri bulunan bir bitkidir. Kuraklık şartlarına Buğdaydan daha iyi dayanır. Aspir bir yağ bitkisidir tohumunda %30-35 civarında yağ bulunur, ayrıca Tıbbi ve Aromatik Bitkiler grubuna girer.

Yazının Devamı

Toprağım Sınıfı Geçiyor mu? Sınıfı Geçmesi İçin Ne yapmalıyım?

Merhaba değerli okurlar,

Mesleğimin yirmi üçüncü senesinde şunu çok rahat bir şekilde ve kimseden korkmadan söyleyebilirim ki: günümüzde tarım; özellikle de bitkisel üretim Facebook’tan öğrenilmeye çalışılmakta, il ve ilçelerde tarım teşkilatları sağlıklı yönlendirme yapmadıkları gibi derde derman da olmamakta veya olamamakta, çiftçinin devlete en yakın olduğu Ziraat odaları konusunu zaten biliyorsunuz! Ha bire de zirai ilaç bayileri var ki…

Çiftçilerin tecrübelerini paylaşması gereken söz konusu internet platformu kirli bilgilerle dolu, kendine çiftçiyim diyenler ile ürün satıcıları kafa karıştırmakta, bilgi-tavsiye almak için sorulan sorulara verilen cevaplar dalga geçer nitelikte veya yanıltıcı olmakta. Çiftçiliği meslekleri olarak benimsemeyenler de bu rüzgâra kapılmakta.

Yazının Devamı

Böğürtlen

Dağlarda, yol kenarlarında ve âtıl yerlerde yabanisine rastlamak mümkün böğürtlenin. Kendinize veya ticari amaçlı olarak dikip; taze olarak 3-4 gün içinde tüketebilir, soğukta tutarak 7-10 gün içinde, dondurarak daha fazla zaman sonra tüketebilirsiniz. Ayrıca pasta sanayinde kullanılması için, reçel-marmelat-jöle-şurup yapılması için, dondurma yapımında kullanılması için, alkollü veya alkolsüz içeceklere konması için ve daha birçok sektörde kullanılacağı için sözleşmeli üretim yapıp iyi para kazanabilirsiniz. Yetiştiriciliği kolaydır, kısa zamanda meyveye yatar ve birim alandan fazla miktarda ürün alırsınız.

Böğürtlen çok yıllık dikenli bir çalı bitkisidir. Artık böğürtlenin kültür alınmış formlarından geliştirilen dikensiz çeşitler de bulunmaktadır. Ülkemiz ve ilimiz ekolojisi böğürtlen yetiştiriciliğine uygundur. Değişik iklimsel farklılıklara kolaylıkla uyum sağlayabilir. Toprak, aşırı killi olmadıktan sonra, her tür toprak uygundur. Her toprak pH seviyesinde yetişebilse de en uygun seviye olarak 6-7 arasıdır. Suyu seven bir bitki olduğu için rutubetli toprak ister ama su birikmesini sevmez. Bol güneş alan yerleri sever. Hasat zamanı olan Haziran, Temmuz ve Eylül aylarında yağmur yağmaması önemlidir. Sert esen rüzgârları sevmez. Kökleri 1,5 -2 m derine inebilir ama köklerin çoğunluğu 0-45 cm lik toprak kısmındadır. Ekonomik ömrü 15-20 yıldır.

Ticari bahçeler için telli terbiye sistemini tavsiye ederim; ilaçlaması kolay, gübrelemesi kolay, hasadı kolay. Balıkesir iklimine göre en uygun fidan dikim zamanı olan Kasım-Ocak arasıdır. Sıra arası 1,5 m ve sıra üzeri 0,5 m şeklinde dikilmeli, dikim çukurunda mutlaka kaliteli bir Leonardit kullanılmalıdır.

Yazının Devamı

Bitkilerde Stres-2

Değerli okurlarım; 6 Nisan 2023 tarihli kısa yazımda bitki gelişim aşamalarında önemli olumsuzluklara sebep olan bitkilerde stres konusuna giriş niteliğinde başlangıç yaparak, buğdayda verim hakkında örnekler vermiştim sizlere. Gelelim bu haftanın konusuna, bitkilerde stres ile ilgili daha dolu bir içerikle bilgiler vermek istiyorum. Bitkiler gelişme dönemlerinde her zaman uygun şartlara maruz kalmayabilirler ve bazen normal olmayan zor şartlarla karşılaşabilirler ve gelişimleri aksar. Olumsuz şartlar; iklimsel nedenlerden, çevresel nedenlerden ve bitki hastalık-zararlıları ile yabancı ot varlığı gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Bu stres etmenlerinden canlı olanlara yani; hastalıklar, böcekler, yabancı otlar kaynaklı olanlara “biyotik stres etmenleri”, iklimsel ve çevresel olaylardan kaynaklananlara ise “abiyotik yani biyotik olmayan stres etmenleri” demekteyiz.

Abiyotik etmenler iklimle ilgili olaylardır. Bunların arasında kuraklık, sıcaklık ve gece-gündüz arası sıcaklık farkı, su azlığı veya su fazlalığı, su baskını, ışıklanma süresinin azlığı, sıcak veya soğuk rüzgârların varlığı ve şiddeti, dolu, don, kar örtüsü, buzlanma gibi faktörlerin sebep olduğu olumsuzluklar vardır. Bunların yanında toprakta veya suda tuzlanma, hava kirliliği, bitki besin elementlerinin eksikliği veya fazlalığı, toprağın ve suyun pH değeri gibi etmenler ile tarım ilacı kullanımı da abiyotik yani canlı olmayan stres etmenlerin içinde yer alır. Ayrıca hastalıklar, böcekler, virüsler, nematotlar ve yabancı otlar da biyotik yani canlı olan stres etmenleridir.

Siz kafanızı karıştırmayın biyotikmiş, abiyotikmiş diye; neticede tek bir sonuç var: bitki olumsuz olan her şeyden dolayı strese girebilir ve bu stres gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bitkilerin girdiği bu stres, çoğu zaman geçici ve kısa bir dönemdir. Bitki, her gelişim döneminde farklı veya aynı bir stres etmeni ile karşı karşıya gelebilir.

Yazının Devamı

Gülleci Bulamacı

Her derde deva mı? Zararı var mı? Gelelim bu haftanın konusuna. Emektar sayın hocam Prof. Dr. Atıf Atilla (Allah rahmet eylesin) tarafından köylerde öğretilen ve kendisi “gülle” sporu ile uğraştığı için zamanın köylüleri tarafından bu isim verilmiş. Halk arasında Güllüce bulamacı, Lime sülfür, Kaliforniya bulamacı, kireçli kükürt, kokan su, sarı su gibi isimler verilen Gülleci bulamacı, toz kükürt ve toz kirecin kaynatılması ile ortaya çıkan “Kalsiyum polisülfit” bileşiğidir yani kükürdün ve kirecin karışımı sonucu elde edilen bir çözeltidir.

Hazırlanma aşamasında belli bir işçilik gerektiren, pis kokan ama çoğunlukla derde deva bir üründür. Gülleci bulamacı 10,7 gibi yüksek bir pH derecesine sahiptir. Yani baziktir. Bu özelliğinden dolayı asit karakterli yani pH değeri 7’den düşük olan ürünlerle karışımında tehlikeli durumlar ortaya çıkar. Gülleci bulamacının yapımı sırasında dikkatli olunması ve mutlaka eldiven, gözlük, maske kullanılması gerekmektedir.

Gülleci bulamacı bazı mantar hastalıklarından tutunda bazı böceklerin mücadelesine kadar geniş bir alanda kullanılır. Akarisit yani kırmızı örümcekleri öldürücü, İnsektisit yani böcek öldürücü ve Fungisit yani mantar öldürücü gibi etkileri olan tamamen organik bir üründür. İç kurdu hariç çoğu böceğe karşı etkilidir. Bu arada faydalı böceklere zararı yoktur. Balıkları öldürmektedir ve bal arılarının aktif oldukları saatlerde kullanmamak gerekli.

Yazının Devamı

Bitkilerde Stres

Bitkilerde Stres

Merhaba değerli okurlarım.

Dört haftalık seriden oluşan “Ceviz dikim aşamaları” yazı dizisini, geçen hafta itibariyle bitirdik. Umarım bu kaynak sizi doğru başlamaya yöneltir ve sonradan keşke demezsiniz! Bugüne kadar; “keşke yapmasaydım”, “keşke ekmeseydim”, “keşke sürmeseydim”. “Keşke o ilacı/gübreyi atmasaydım” gibi ne kadar fazla “keşke” ile başlayan cümle kurduğunuzu hatırlayın. Bazen de “iyiki yapmışım”, “iyi ki ekmişim”. “İyi ki sürmüşüm”, “iyi ki o ilacı/gübreyi atmışım”, gibi cümleler çıktı ağzınızdan. “Keşke” leri “İyiki” lere çevirmek için yıllardır bu mesleği severek yapıyorum.

Yazının Devamı

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-4

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-4

Merhaba değerli okurlarım. Kaldığımız yerden devam edelim fidan dikimine! Nerede kalmıştık? Fidanı diktik, can suyunu verdik, çöken toprağı tamamladık. Sıra fidanın yan tarafına kazık bağlamaya geldi. Fidanın kuzey cephesini kapatacak şekilde, 2 metre boyunda ve 3 santimetre genişliğinde ahşap kazık bağlayın. Bağlayacağınız kazık fidana çok yakın ve çok uzak olmasın. Kazık “ꝏ” (yan yatmış 8) şeklinde bağlanacak.

En başta söyleyeceğimi en sonda söylemiş gibi olacağım ama; meyve fidanlarında özellikle cevizde açık köklü ve kapalı köklü fidanlar vardır. Kapalı köklü fidanlar poşetli fidan diye de söylenir. Kapalı köklü fidanlar yılın 12 ayı dikilebilirken, açık köklü fidanların ise en uygun dikim zamanı sadece Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarıdır. Genellikle fidancılar Ekim ayında ve mart sonuna kadar dikilebilir dese de bu aylarda dikim yapmak değişen iklim koşullarında risk almaktır. Ekim ayında havalar ayaz gidebiliyor zaman zaman toprağın soğuk olduğu bu ayda dikilen fidan daha uykuda olmadığı için toprağın soğuğu ile havadaki ayazdan olumsuz şekilde etkilenebiliyor. Mart ayının ilk yarısında hava ve toprak ısınmaya yeni başladığı için mart ayının 15 ine kadar açık köklü fidan dikebilirsiniz. Mart 15 ten sonra benim tavsiyem açık köklü fidan dikmeyin. Fidan tutmayabilir, poşetli yani torbadaki fidanla değiştirmek zorunda kalabilirsiniz.

Yazının Devamı

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-3

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-3

Değerli okurlar bu yazımda geçen hafta işlediğim konuya devam niteliğinde olan fidan dikimi hakkında bilgi vermeye devam edeceğim ve “Fidanı dikerken ne gübre kullanacağız?” sorusuna cevap vereceğim.

İlk işlemimiz “kök tıraşı” işlemi. Dikilecek olan fidanların kazık kökünde ve saçak köklerinde kırık ve kopuk, yaralı kısımlar varsa buraları budama makası ile kesip uzaklaştırın. Bu işleme “kök tıraşı işlemi” diyoruz ve bunu yaptığımızda bitki yaralı olan yerleri tamir etmekle zaman kaybetmeyip bir an önce kök ve sürgün geliştiriyor. Yani size bir budama makası lazım olacak. Fidanın aşı yerinin 3-4 göz üstünden tepeyi kesin. Bıraktığınız son gözün hemen üzerinden ve düz değil verev yani yaklaşık 45 derece eğimli şekilde ve eğim gözün aksi tarafına olacak şekilde kesmeniz gerek. Kestiğiniz yere mutlaka bakırlı koruyucu bir macun sürün, su tut falan olmaz. Bazen fidancılar fidanı verirken kök budamasını ve tepe kesimlerini yaparak veriyorlar. O zaman sizin ayrıca kesim yapmanıza gerek yok.

Yazının Devamı

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-2

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-2

Merhaba değerli okurlar. Bu hafta sizlere dikeceğiniz fidan için çukur açma işlemi hakkında bilgi vereceğim.

Fidan çukuru açmak için en sık kullanılan alet: “toprak burgusu” kullanmak! Zamanı hayli kısaltıyor ve işçiliği hemen hemen yok ama ÖNERMİYORUM! Çünkü burgu dönerken açtığı çukurun duvarlarını sertleştirir ve fidanın kök büyümesini olumsuz etkiler.

Yazının Devamı

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-1

Ceviz Fidanı Dikim Aşamaları-1

Merhaba değerli okurlar. Bu yazım ve bundan sonraki 4 hafta boyunca yazacaklarım ceviz fidanı dikme işleminin baştan sona her aşamasında neler yapmanız gerektiği ile alakalıdır. Ben ceviz fidanı dedim ama siz tüm meyve fidanları için genelleyebilirsiniz. Bu yazıyı ve bunun devamı niteliğindeki 4 yazıyı kesip arka arkaya ekleyin ve saklayın.

Yapılan bir bilimsel çalışmaya göre Türkiye’de dikilen her 100 meyve fidanından 75-80 tanesinin, dikim aşamalarında yapılan yanlışlıklardan ve eksik yapılan işlemlerden dolayı uzun ömürlü olmadığı belirtilmektedir.

Yazının Devamı

Çilek

Çilek

Merhaba değerli okurlar. İki hafta önceki yazımda, çilek meyvesi hakkında genel bilgi vermeye çalışmıştım sizlere. Bu hafta da devam edeceğim sizleri bilgilendirmeye. -10 dereceye kadar özel bir önlem almadan yetiştirilebilen Çilek bitkisinde erkenci verim elde etmek için; fide dikim zamanlarının ayarlanması, fidelerin üzerlerinin alçak veya yüksek tünel ile örtülmesi gerekmektedir. Çilek bitkisi çok yıllık bir bitkidir demiştim daha önceki yazımda. Genellikle fideler dikildikten sonra 3 sene aynı yerde kalabilirler. Dikilen fidelerden ilk sene bitki başına 500 gram ile 1 kilogram arasında meyve alınabilirken, ikinci sene ise verim artar ve bitki başına 3 kilogram hatta iyi bir bakımla 4,5-5 kilograma kadar meyve alınabilir. Son senesinde ise fidenin verimi düşer ve bitki başına yine 1 kilogram civarında meyve alınır.

Çileğin kökünde hastalık yapan etmenlerin yanı sıra, çileğin yaprak hastalıkları ve meyve hastalıkları vardır demiştim. Ayrıca çileğin köklerinde nematot adını verdiğimiz mikroskobik solucanlar ile yine köklerinde, kök boğazında ve yapraklarında zarar yapan bazı kurtların yanında bazı böcekler de bulunur. Çilek bitkisinin hastalıklarına baktığımızda: kök çürüklükleri, yaprakta küf ve külleme hastalıkları, meyvede kurşuni küf hastalığı karşımıza önemli sorunlar olarak çıkmaktadır. Çilek bitkisinin zararlılarına baktığımızda ise köklerde nematotlar, yapraklarda kırmızı örümcekler, çiçekte thrips sorun çıkararak verimi düşürür.

Yazının Devamı

DEPREM VE TARIM

Merhaba değerli okurlar. Bugün hem hastayım hem yastayım. Dün gece boyunca dişimin ağrısından 2 defa uyandım ve “nihayet sabah oldu” dediğimde; o gece kabusundan beter haberlerle karşılaştım. Arka arkaya depremler oluyor, bu karda kışta orada insanlar canıyla uğraşıyor, bir yandan da yardım organizasyonları başlatılıyor. Deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini yok sayarak yaşayamayız. Hazırlıklı olmak, tedbirli olmak, bilinçli olmak her zaman ve her şeyde avantaj sağlar. Beklenen depremlerden bir tanesi gerçekleşmiş uzmanların dediğine göre 500 yıllık enerji birikiminin ardından Doğu Anadolu fay hattı kırılmış, ekstrem olaylar olmazsa bir daha 500 sene sonra anca kırılırmış. Sırada beklenen İstanbul depremi veya Marmara depremi dedikleri Kuzey Anadolu fay hattı üzerindeki deprem veya depremler. Allah canını kaybedenlere rahmet eylesin, yaralılara acil şifa dilerim, kurtarma ekiplerine güç, kuvvet versin ve yardım severlerden razı olsun.

Bu günkü konumuz deprem ve tarım. Düşünün! Çiftçilikle uğraşan birisinin yaptığı tarım, bu doğa olayından nasıl etkilenir? Deprem denizde gerçekleştiyse ve sizin tarımsal üretim alanını da denize yakınsa, gerçekleşecek bir tsunamiden etkilenebilirsiniz. Toprak kayması sonucu üretim alanınız zarar görebilir. Depremde baraj veya gölet duvarı zarar görebilir ve üretim alanını su altında kalabilir. Deprem sırasında yer kabuğunun çatlaması veya kırılması sonucu üretim alanınız zarar görebilir. Başka neler geliyor aklınıza? Bizim buralarda olmaz demeyin lütfen. Bunları tahmin etmek bizi tedbir almaya zorlar, tedbir almak en az hasarla atlatmaya yardımcı olur.

Yazının Devamı

ÇİLEK HASTALIKLARI

Merhaba değerli okurlar. Bu haftaki yazımda, ilimizde son dönemde yetiştiriciliği revaşta olan çilek meyvesi hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Çilek bitkisi çok yıllık olarak yetiştiriciliği yapılan bir bitkidir. Meyvesi ise taze tüketimde raf ömrü çok olmamakla birlikte, meyve suyu olarak, kurutularak veya dondurularak da değerlendirilebilir.

Bakteriyel, fungal ve virüs hastalık etmenlerine karşı uygulayabileceğiniz ve çok etkili olan kültürel yöntemleri derledim sizler için. Çilekteki hastalıklar çıkış yerine göre kök hastalıkları, yaprak hastalıkları, meyve hastalıkları olarak kategorilere ayrılır. Bakteriyel ve fungal hastalık etmenleri genel olarak hastalıklı bitki organları üzerinde kışı geçirirler. Virüs hastalıkları ise vektör yani taşıyıcı böcekler vasıtasıyla bulaştığından bu taşıyıcı böceklerin kışlama şekillerine bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Çilek yetiştirilecek olan alanlarda yabancı ot temizliğine önem verilmelidir. Aşırı sulama yapılmamalıdır. Toprağın gereğinden fazla miktarda ve gereğinden fazla süre ıslak kalmaması gerekmektedir. Bitkiler su stresine sokulmamalıdır. Toprakta su birikmesine mâni olunmalı, toprak drenajına önem verilmelidir. Aşırı azot gübrelemesi yapılmamalıdır. Kullanılacağı zaman nitrat formu azot tercih edilmelidir. Hastalıklı bitki kısımları uzaklaştırılmalı, bu uzaklaştırma sırasında ana bitkiye zarar verilmemelidir. Bitkinin bağışıklık sistemini kuvvetli tutmak için uygun şekilde gübreleme yapılmalıdır. Bitki mümkün olduğunca stres koşullarından korunmalıdır. Çiğin uzun süre kalmasını engellemek için havalandırmaya önem verilmeli, bitkileri sık dikmekten kaçınmalısınız Bitkileri ilk dikerken derin dikim yapılmamalıdır. Malçlamaya özen gösterilmeli, çiçek ve meyve üzerine su ve toprak sıçraması engellenmelidir. Özellikle meyvenin uzun süre su ile teması engellenmelidir. Hasattan sonra ana bitki dışında bitki artığı bırakılmamalıdır. Farklı amaçlar için kullanılacak olan alet ve ekipman dezenfekte edilerek kullanılmalıdır. Çilek yetiştiriciliğinden sonra 3-4 yıl başka bitkiler yetiştirilmelidir. Çilek bitkisinde görülen zararlılarla mücadele edilmelidir. Sulama suyunun bitki kök boğazına temas etmesi önlenmelidir.

Yazının Devamı

YAPTIĞINI YAZ, YAZDIĞINI YAP

Artan nüfus karşısında insan oğlunun gıda ihtiyacı da artmakta ve gıdaya bağlı bu ihtiyaç insan beslenmesi olarak gündeme gelmektedir. Yanlış anlaşılmasın bu yazım beslenme konusunda ve insan vücudunun beslenme ihtiyaçları konusunda değil, güvenilir gıda ve güvenilir gıdaya ulaşabilme ile alakalıdır.

Gıda ihtiyacı, “güvenilir gıda” ve “güvenilir gıdaya ulaşabilme olanakları” kavramlarını beraberinde getirmektedir. Bu anlamda bu kavramlardan “güvenilir gıda” olgusunu karşılayan sistem tarımsal üretimde İyi Tarım Uygulamaları sistemidir. İnsan beslenmesi için hammadde, yarı mamul ürün veya nihai ürün sağlayan tarım sektörünün önemi çok yüksek derecededir.

İyi tarım uygulamaları sistemi, tarımsal üretimin belli kurallar çerçevesinde yapılmasını isteyen bir sistemdir. Bu kurallara uygun olarak tarımsal üretim yapılıp yapılmadığı, T.C. Tarım Orman Bakanlığı tarafından yetki verilmiş kontrol-sertifikasyon kuruluşu tarafından kontrol edilir ve denetlenen üreticiye İyi Tarım uygulaması sertifikası verilir. Çiftçinin ürünü bu sertifikayla “İyi Tarım Uygulamaları kurallarına göre üretilmiş olan ürün” vasfını taşır. İyi Tarım Uygulamaları; tarımsal sertifikasyon seçeneklerinden birisidir ve güvenilir gıdaya kestirmeden giden bilinçli bir tarımsal üretim metodudur.

Yazının Devamı

BİTKİLERDE TARIM İLACI ARARI İLE BİTKİ BESİN ELEMENTYLERİNİN TOPRAKLA BİRBİRLERİYLE OLAN İLİŞKİLERİ

Merhaba değerli çiftçiler ve okurlar. Bu haftaki yazımda sizlere bitkisel üretimdeki ilaçlama faaliyetlerinde yapılan ve sahada. En sık karşılaştığım yanlışlıklardan ve bunun sonucunda bitkinin zarar görmesi konusundan bahsedeceğim.

Bitkisel üretiminde kullandığımız kimyasal tarım ilaçlar bazı durumlarda bize fayda yerine zarar getirir. Bitkinin bu zararı daha hafif şekilden atlatabilmesi veya bu zararlardan en kısa zamanda kurtulup kendine gelmesi için çoğunlukla ani etkili ve bu iş için bulunan malzemelerin kullanılması gerekmektedir. Böyle durumların tespit edilmesi, bu tür durumlara doğru teşhisin konulması, kullanılması gereken uygun malzemenin belirlenmesi için hasar gören bitkinin uzman tarafından incelenmesi ve karar verilmesi gerekir.

Tavsiye edilen dozdan daha yüksek dozlarda ve uygun olmayan koşullarda yapılan ilaçlamalar, yabancı ot ilaçlarının asıl bitkilerimize ve olumsuz olabilecek etkileri, meyve tutumu için gereksiz ve aşırı hormon kullanımı, aralarında uyuşmazlık olan ilaçları karıştırarak kullanmak gibi faaliyetlerle bitkilerin genellikle toprak üstü aksamlarında olmak üzere, bazen de toprak altı aksamlarında şekil bozuklukları, beneklenme ve renk değişimi görülür. Tarım ilacı etkili maddelerinden ileri gelen zararları özellikle de yabancı ot ilaçlarının bitkilere verdiği zararları azaltabilmek için bünyesinde uygun maddeler ve enzimler içeren özel malzemeler kullanılır.

Yazının Devamı