Yeni Kitap İncelemesi: Notre Dame’ın Kamburu

Nursima Akyürek

Nursima Akyürek

Tüm Yazıları

Yeni Kitap İncelemesi: Notre Dame’ın Kamburu

Bugün yeni bir kitap incelemesi ile sizlerleyim bir klasik ve dünyanın bence en iyilerinden

Victor Hugo’nun 1831 yılında yayımlanan “Notre Dame’ın Kamburu” (Fransızca orijinal adı: Notre-Dame de Paris), tarihsel bir roman olmanın ötesinde bizim empatik duygularımızı ortaya çıkaran bir başyapıt.

OLAY ÖRGÜSÜ

Romanın merkezinde, Notre Dame Katedrali’nin gölgelerinde yaşamını sürdüren kambur çan kulesi bekçisi Quasimodo, eşsiz bir trajediyi ve insani zaafları temsil eder. Hugo, Quasimodo’nun fiziksel deformitesini, insanlığın en temel duygularını ve karşılıksız aşkı simgelerken, okuyucularına derin bir empati fırsatı sunuyor. Quasimodo’nun karakteri, güzelliğin ve çirkinliğin toplumsal algısını sorgularken, okuru derin düşüncelere sevk ediyor.

Aslında bakarsanız Hugo’nun ustalığı, romanın sadece bir hikaye anlatımı olmaktan çıkıp, aynı zamanda dönemin sosyo-politik eleştirisi olmasında yatıyor. Notre Dame Katedrali, bir karakter gibi, bu eserde hem zamanın hem de insan ruhunun karmaşıklığını temsil ediyor. Katedral, bir yanda Paris’in görkemini ve tarihini, diğer yanda ise toplumsal bozuklukları ve çatışmaları simgeliyor.

Esere adını veren “kambur” Quasimodo’nun trajik öyküsü, güzelliğin dışsal değil, içsel bir değer olduğunu vurgulayan bir alegori sunuyor. Quasimodo’nun Esmeralda’ya olan karşılıksız aşkı, toplumsal normlar ve kişisel arzular arasında sıkışmışlığını gözler önüne sererken, okuyucuya, insanın içsel mücadelesini ve toplumsal önyargıları sorgulama fırsatı tanıyor.

Romanın bir diğer önemli karakteri, Esmeralda, hem fiziksel hem de manevi güzelliğiyle dikkat çekiyor. Ancak, Esmeralda’nın yaşadığı acılar ve haksızlıklar, insanlık halleriyle ilgili derin bir özdeyiş niteliğinde. Hugo, Esmeralda’nın karakteri üzerinden toplumsal sınıf ayrımlarını ve adaletsizliği eleştirirken, aynı zamanda insanların iyilik ve kötülük arasında sürekli bir seçim yapmak zorunda olduğunu da hatırlatıyor.

“Notre Dame’ın Kamburu”, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir zamanlar Paris’in kalbi olan Notre Dame Katedrali’nin öyküsü üzerinden bir toplumun ve bireylerin derinliklerine inen bir inceleme. Hugo’nun detaylı betimlemeleri, yoğun duygusal temaları ve sosyal eleştirileriyle bu eser, hem tarihî bir roman hem de insan doğası üzerine evrensel bir meditasyon olarak okuyucuyu büyülemeye devam ediyor.

Burada incelemem ne yazık ki sona eriyor daha uzun yazmak isterdim çünkü bu klasik o kadar ruhunuza işliyor ki bu kadarı ile yetinmek bence olmaz. Bir sonraki yazımda farklı bir kitabı inceleyeceğim ve bence o kitabı hepimiz çok iyi biliyoruz.

Acemi Prenses: Bir Yaz Günü Masalı

Nursima Akyürek

nursima akyürek Notre Dame’in Kamburu