Yumruk Yumruğa Gidiyoruz. Alkışlayanlara dikkat

Metin Yalçın

Metin Yalçın

Tüm Yazıları

Yumruk Yumruğa Gidiyoruz. Alkışlayanlara dikkat!

Efendim sizlere Merhaba gazetesinin bu köşesinden “Yumruk atana değil alkışlayana bakın “ başlıklı
yazıyla Merhaba dediğimizden bu yana daha adam akıllı bir ay geçmemişken yine bir yumruk
vakasıyla memleket sallandı mevzuu arşı alaya uzadı.
Yine bu yumruk vakasında da “oh olducular” ile “Hesap Soracazcılar” tribünlerdeki yerini alıp
şakımaya başladılar. Bir tarafta Laik olduğunu iddia edip taziye evinde imamdan rol çalanların tuhaf
yorum ve talepleri beyinlerimizi ve gönlümüzü incitti.
Bir süre önce hakeme yumruk atan adamı konuşuyorduk, şimdi de Filistin’le dayanışma adı altında
çeşitli İslamî kesimlerin gövde gösterisi yaptığı miting sırasında, bir gencin elinde Tevhid
bayrağı/flaması taşıyan bir kişiye attığı yumruğu konuşuyoruz.
Üniversite öğrencisi olduğu belirtilen gencin, ağzını burnunu kanattığı adama “Biz Türk’üz. Bir Türk
olamadınız!” diye bağırdığını da olay mahallinde çekilen videodan izliyoruz. Yumruğu yiyen kişi, “Ben
hem Türküm hem Müslümanım,” diyor. Polis yumrukçu genci karakola götürüyor ve tutuklanıyor.
Aman efendim genç cumhuriyeti koruyormuş onun için yapmış neden tutuklanıyormuş falan falan.
Arkadaş “Tanrı Dağı Kadar Türk Hira Dağı Kadar Müslüman “,”Kanımız aksa da Zafer İslam’ın “ diye
duvarlara yazanlar ne zaman Cumhuriyet Korucusu oldular. Laiklik başta olmak üzere Cumhuriyetin
temel değerlerini korumaya çalışanlara da “komünistler Moskova’ya diyerek bu adamlar yumruk
atmadı mı? Gerçekten kim neyi niye yaptığını bilmiyor mu ya da kendinin ne olduğunu?
“Benim yumrukçum iyi, ellerin dert görmesin ama ‘öteki’nin yumrukçusu bana vurursa yaygarayı
kopartırım” zihniyeti; “benim katilim /teröristim iyi, ötekininki kötü” demekten başka bir şey değildir.
Aslında, şiddet sarmalı ve bağnazlık üzerine dert anlatmaya çalışıyoruz. Yumruktan, tokattan başlayıp
savaşlara kadar, şiddetin her biçimine ve ister dinci ister “laikçi” her tür bağnazlığa bir reddiye.
Saldırganlık, şiddet, cepheleşme, kin ve nefret sarmalında her gün biraz daha çürüyen, toplumsal
dokusu çözülen ülkemizin gündelik manzaralarından biri aslında.
Olay sonrasında başta CHP’den ve laik mahalleden(Sağ-Sol) gelen yorum ve tepkiler yukarıda dediğim
gibi dramatik .
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yumrukçu gencin babasını telefonla arıyor, bir milletvekilini evine
destek ziyaretine gönderiyor, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, “Anayasal düzeni yıkmaya
çalışan hilafet yanlıları mı tutuklanmalı, burası Türkiye Cumhuriyeti, diyen Türk genci mi?” diye
beyanat veriyor. Sosyal medyada ise Fatih Altaylı gibi adı sanı bilinen kişiler de dahil “eline sağlıklar,
“ellerin dert görmesinler” ile dolaşıp duruyor.
Yeri gelmişken hemen belirteyim: Tutuklamanın cıvığının çıktığı, iktidar mensuplarına, hele de
Cumhurbaşkanına “gözünün üstünde kaşın var” diyenlerin tutuklandığı bu ortamda, önlem olmaktan
çıkıp cezaya dönüşen tutuklamaların tümüne karşıyım. Ama, elindeki bayrak ve ardındaki düşünceyi
beğenmediği, zararlı bulduğu için şiddet uygulamaya kimsenin, hiçbir nedenle hakkı olmadığı da
herkesçe bilinmeli. O sembol ve düşünce ideolojik olarak, dünya görüşü ve inanç olarak size göre ne
kadar yanlış olursa olsun, şiddet kullanma hakkınız yoktur.
Hilafetçiye yumruğu alkışlarsan laik cumhuriyetçiye saldırıya psikolojik ortam hazırlarsın. Başvuru
merciinin beğenmeseniz de yargı olduğunu, kolluk kuvvetleri olduğunun unutup adaleti kendince
kendin sağlamaya kalkışırsan orman kanununu geçerli kılarsın, mafyalaşmış topluma taraf olursun.
Bu senin ülkende adaletin kusurlu olduğuna dair mücadele etmene de engel değil aksine tahrik
edicidir.
Cumhuriyetçiyim diyenler yumruğa değil, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalıdır.
Başta CHP, kendisini cumhuriyetçi, laik, özellikle de solda tanımlayan bazı şahıs ve kesimlerin bu son
yumruk olayı konusundaki tutum ve tepkileri tehlikeli bir noktadadır.
Ben Cumhuriyetçiyim, laikliğin adil paylaşımın esas olduğu bir düzende esas olacağını bilen , sosyalist
kimlikli, her türlü ayrımcılığa karşı eşitlikçi ve “ama,fakatsız” mücadeleci bir kişiyim. Ancak, bu
değerleri savunduğunu iddia eden “yenilenmiş, değişmiş” CHP’ni ve bu çizgideki muhalefeti
anlamakta, hele de desteklemekte ve umut bağlamakta güçlük çekiyorum.
Yumrukçu gencin eylemine gösterilen, müsamahayı aşıp desteğe varan tavır da düşündürücü. Türkçü
şoven ulusalcılığın, fanatizmin kıskacına kapılmış, kafası da bir hayli karışık o gencin tutuklanmasına –
ve kim olursa olsun bu türden tutuklamalara- karşı çıkıp tahliyesini sağlamak başka, sırtını sıvazlamak,
yumruğa meşruiyet sağlamak başka. Tevhid bayrağı/flaması taşıyan adam bir uçtaysa ona şiddet
uygulamayı Cumhuriyeti savunmak sanan genç öteki uçta ve ikisi de aynı bağnazlıkta buluşuyorlar.
Oysa Anayasa’nın temel ilkelerine sahip çıkmak bağnazlıklara prim vermemekle mümkün ki, bu da
sınırsız inanç ve ifade özgürlüğünü savunurken nereden, kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse
yönelsin şiddete sıfır tolerans göstermekle olur.
Bilinmelidir ki adalet ve özgürlük mücadelesi çifte standartlarla, bir o yana bir bu yana yalpalayarak
ortada durduğunu sanmakla hiç olmaz.

köşe yazısı Finans Uzmanı Metin Yalçın