İki Mevsim, İki Hayat: Bir Emeklinin Doğa Tercihi
İki Mevsim, İki Hayat: Bir Emeklinin Doğa Tercihi
Bazı insanlar emekliliği bir duraklama, bazılarıysa bir yeniden başlama olarak görür. Tarım Müdürlüğü emeklisi Cemil Gülcü, ikincisini seçenlerden. Yıllarca toprakla, üretimle, köylerle iç içe çalışan bir bürokrat olarak görev yaptığı şehirlerden sonra, şimdi bir doğa sevdalısı olarak yaşadığı hayatla bizlere "gerçek huzur"un adresini gösteriyor.
İki Mevsimlik Hayat: Altınoluk’tan Evciler’e Sessiz Bir Yolculuk
Aslen İvrindi Evciler’den olan Gülcü, yaşamını mevsimlerle bölmüş: Kışları Edremit Altınoluk’ta, yazları ise köyünde geçiriyor. Yalnızca bir tercih değil bu. Aynı zamanda bir duruş. "Kalabalıkla gelen gürültüye sırtımı döndüm," diyor Gülcü. Pandemiyle birlikte köyüne dönmüş, arkadaşlarıyla birlikte eski evleri onarıp canlandırmış. Betonarme sitelerin ve yazlık kaosunun aksine, bahçesinde yetiştirdiği domatesin, biberin, meyve ağaçlarının içinde, köyde bulduğu huzuru başka hiçbir yerde bulamadığını söylüyor.
Gülcü’nün söyledikleri yalnızca bir bireyin tercihi değil, aynı zamanda içinde yaşadığımız çağın sessiz bir eleştirisi. Sağlık arayışımızı market raflarında değil, toprağın içindeki kökte; sosyal hayatı ise samimiyetten uzak dijital platformlarda değil, komşunun getirdiği taze ekmekte aramalıyız belki de.
Topraktan gelen biri, toprağa dönüyor. Bu bir tesadüf değil; belki de hayatın en doğal döngüsü. Gülcü’nün yaşamı, genç kuşaklara da örnek olmalı: Huzur şehirde değil, doğada saklı olabilir.