Zeytin Dalının Sessiz Hikâyesi

Macit Ermiş

Macit Ermiş

Tüm Yazıları

Zeytin Dalının Sessiz Hikâyesi

Burhaniye’de doğa, sadece seyredilen değil; aynı zamanda üretilen, değer verilen bir kaynak. Bu yıl Aroma Terapi Festivali’nde karşımıza çıkan isimlerden biri de Göksel Fırındaoturan’dı. Aslen Şanlıurfa Siverekli olan ama Burhaniye’yi evi bilen Fırındaoturan, doğaya olan saygısını el emeğiyle birleştirerek ilham verici bir üretim anlayışı sergiliyor.

Zeytin ağaçları budandıktan sonra kimileri için odun, yakacak ya da atık olarak görülen dallar, onun ellerinde tespihlere dönüşüyor. İki yıl boyunca sabırla kuruttuğu dalları tornalıyor, şekillendiriyor ve her biri ayrı bir öykü taşıyan el yapımı ürünlere dönüştürüyor.

Sadece dalları değil, çekirdekleri dahi değerlendiriyor. Bazı bölgelerde ilaç yapımında kullanılan bu çekirdekleri o, tek tek topluyor, kurutup deliyor ve tespih halkalarına ekliyor. Böylece zeytin ağacının hiçbir parçası israf edilmiyor, yakılmıyor.

Göksel Fırındaoturan’ın yaklaşımı yalnızca bir sanat değil, aynı zamanda sürdürülebilir üretimin ve yerel ekonominin güçlü bir örneği.

Bugün dünyada sürdürülebilirlik, geri dönüşüm, doğaya saygı gibi kavramlar büyük şirketlerin vizyon sunumlarında yer alıyor. Oysa Burhaniye’de, Ören Mahallesi’nde küçük bir stantta sergilenen bu el emeği ürünler; söze değil, eyleme dönüşmüş haliyle karşımızda.

Fırındaoturan bize şunu hatırlatıyor: Doğayı korumak büyük projelere değil, küçük ama anlamlı dokunuşlara ihtiyaç duyar.

Burhaniye’nin zeytin dallarında hayat bulan bu sanat; tüketim kültürünün karşısına üretim ahlakını koyuyor. Ve belki de hepimize sessizce şunu soruyor:
“Sen doğaya ne bırakıyorsun?”

X'te biz

Zeytin Ağaçları