Kültürel yozlaşmadan mı şikayetçiyiz? Çaresi Kur’an-ı Kerim’de. Çocuklarımızın kötü alışkanlıklara yöneldiğini mi söylüyoruz? Çaresi Kur’an-ı Kerim’de. Ana-babalara saygı kalmadı diye ah-vah mı ediyoruz? Çaresi Kur’an-ı Kerim’de. Vatan-Millet sevgisini çocuklarımıza aşılamak mı istiyoruz? Çaresi Kur’an-ı Kerim’de. Dünyada mutlu, ahirette huzurlu bir nesil mi yetiştirmek istiyoruz? Çaresi Kur’an-ı Kerimde ve camilerimizde. Yaratanına saygılı, yaratılmışlara şefkatli bir nesil mi istiyoruz? Çaresi Kur’an-ı Kerimde ve camilerimizde.
Rabbimiz bizi Kur’an-ı Kerim’e davet ediyor. “Elif Lam Mim. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara Suresi 2/1-3 ) Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) de: “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.”, “Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bir şey bulunmayan kimse harap ev gibidir.”, “Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” buyuruyor.
Ağaç yaş iken eğilir atasözü kalıcı ve hızlı öğrenme yaşının çocukluk döneminde olduğuna işaret eder. Atalarımız “sıbyan mektebi” ismini verdiği eğitim kurumlarında çocuklarına örgün eğitim vermeye başlamışlardı. Çocuklar dört yaşlarına bastıklarında sıbyan mektebine gönderilir, kendilerine Kur’an-ı Kerim, kısa sureler ve dualar öğretilmeye başlanırdı. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 4-6 yaş grubu çocuklara hem Kur’an kurslarında hem de yaz kurslarında Kur’an öğretmeye başlamamız bu geleneğin bir tür ihyası anlamını taşımaktadır.