“Eûzü” veya “istiâze” diye bilinen cümle, bizim bildiğimiz şekliyle bir ayet olmadığı için Mushaf’a yazılmamıştır. “Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl 16/98) buyurulduğu için Kur’an okumaya başlayanlar, besmeleden önce “eûzü…” ifadesini okumak suretiyle bu emri yerine getirmektedirler.
Şeytan, icra ettiği görevi gereği, Kur’an okuyan kişiyi, okuduğunu anlamaktan ve onunla amel etmekten vazgeçirmek için var gücüyle uğraşır, kişinin kalbine vesvese sokarak Kur’an üzerinde düşünmekten alıkoymaya çalışır. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak anlamına gelen istiâze, Kur’an kıraatine zemin hazırlatmak için bir başlangıç cümlesidir. Böylece okuyucu samimi bir kalp ve berrak bir zihinle Kur’an’ı okumaya başlar. Besmeleyle ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’den pek çok rivayet gelmesi ve Tevbe Suresi hariç her sürenin başında zikredilmesi onun önemini vurgulamaktadır. Bundan dolayıdır ki o, bir anlamda Kur’an’ın özeti kabul edilmiştir. Besmele bir anlamda bütün peygamberleri ve kitapları birbirine bağlayan manevî bir bağ konumundadır.
“îstiâze” kelimesi lügatte “iltica”, “korunma” ve “sığınma” anlamlarına gelir. Günlük dilimizde “eûzü” olarak bilinir. Terim olarak ise; her türlü kötülükten korunabilmek için Allah’a sığınma ve Allah’ın yardım ve himayesini istemeyi ifade eder.