Sessiz Çığlık: Ören’in Ağaçları Bize Ne Anlatıyor?

Macit Ermiş

Macit Ermiş

Tüm Yazıları

Sessiz Çığlık: Ören’in Ağaçları Bize Ne Anlatıyor?

Burhaniye’nin Ören beldesinde yazın güneşiyle serinlemek isteyenlerin sığındığı o çamlar, meşe ağaçları...

Sessiz Çığlık: Ören’in Ağaçları Bize Ne Anlatıyor?

Şimdi sessizce soluyor. Biz belki fark etmiyoruz ama doğa her gün biraz daha geri çekiliyor. Bir zamanlar çocukların dallarında salıncak kurduğu, gölgesinde kitap okunan o ağaçlar, sessiz bir vedanın eşiğinde.

Bir yer düşünün; sabah kuş cıvıltılarıyla uyanır, akşam meltemle serinlerdi. O yer şimdi betona teslim olmuş, gökyüzü sıcak, toprak suskun... Ören’de yaşanan sadece ağaçların değil, bir yaşam kültürünün tükenişi.

Bakın bilim insanları ne diyor: Dünya şehirlerindeki ağaçların %65’i iklim krizinin tehdidi altında. Meşe, çam, akçaağaç, kestane gibi türler kuraklığa, aşırı sıcaklara dayanamıyor. Bir bakıma bu ağaçlar, geleceğin suskun tanıkları haline geliyor.

İklim krizini uzaklarda, kutuplarda aramayalım. Kriz tam burada; Ören’de, Burhaniye’de, Balıkesir’de yaşanıyor. Ağaçların gövdesindeki çatlaklarda, kuruyan yapraklarda görüyoruz bunu.

Sessiz Çığlık: Ören’in Ağaçları Bize Ne Anlatıyor?

Sormak lazım kendimize:
Çocuklarımız hangi ağacın gölgesinde oynayacak?
Hangi kuşlar sabahları bize şarkı söyleyecek?
Hangi meltem yüzümüze serinlik getirecek?

İklim krizine karşı önlem almadan, bu sessiz çığlığı duymadan yaşayamayız. Çünkü mesele sadece birkaç ağaç değil; mesele hayatın ta kendisi.

Yerel yönetimler, kent planlamacıları, vatandaşlar... Hepimizin yapabileceği bir şey var. Beton değil, ağaç dikelim. Otopark değil, yeşil alan açalım. Geleceği satın alamayız ama koruyabiliriz.

Dr. Figen Ural çok doğru söylüyor:
“Bu, toprağın sesi, kuşların suskunluğu ve çocukların gölgesiyle geleceğimiz.”

Bugün susarsak, yarın konuşacak ağaç da kalmayacak.