Prof. Dr. Fatih Satıl

Prof. Dr. Fatih Satıl

Manavlarda Değil Eczanelerde Satılması Gereken Doğal Bir İlaç: “Portakal”

İnsanı rahatlatan parlak turuncu rengiyle, mutluluk hissi veren kokusuyla ve şifa kaynağı olma özelliğiyle mucizevi bir meyvedir portakal.

Özellikle kasım, aralık ve ocak aylarının vazgeçilmez meyvesi olan portakal, başta C vitamini olmak üzere, A, B, D ve E vitaminlerini de içerir. Ortalama 70-90 kalori içermesinin yanında yüksek oranda şeker içeriğine de sahiptir.

İnsanların bağışıklık sistemini güçlendirmelerine yardımcı olacak vitaminlerce zengin olan portakal meyvesinin kış aylarında insanların istifadesine sunulması da Yüce Allah’ın insanlara olan rahmetinin bir göstergesidir.

Yazının Devamı

Bitki ve Hayvanlarda Kışa Hazırlık

Kışın yollara buzlanmayı önlemek için tuz atıldığını hepimiz biliriz. Bu arada kışa girerken donmaya karşı tedbir olsun diye arabalarımıza antifiriz koymayı da ihmal etmeyiz. Peki, sıfır derecenin altında bile hayatta kalabilen canlılarda kışa girerken nasıl tedbirler alınıyor?

Canlılarda 0ºC altındaki koruma mekanizmaları

Sıfırın altındaki sıcaklık derecelerinde yaşayan pek çok canlıda, vücut sıvılarının donması sonucu ölüm gerçekleşir. Bu don zararını önlemek amacıyla bazı canlılara buz kristallerinin oluşumunu engelleyen ya da gelişimini kontrol edebilen mekanizmalar yerleştirilmiştir. Bazı semenderler, balıklar, böcekler, yosunlar, bakteriler ve bazı bitkilerde “antifiriz proteinler” olarak adlandırılan proteinler bu amaçla kullanılmaktadırlar.

Yazının Devamı

BİTKİLER UYUR MU?

Uykusuzluğa iyi gelen bitkileri biliriz de, bitkilerin uyuyup uyumadıklarını pek bilmeyiz. Bitkilerde elbette bizim anladığımız manada bir uyku durumu yoktur. Ancak bazı bitkilerde hareket şekli olarak uykuya benzetilen davranışlar vardır.

Bazı bitkilerde yapraklar gün batımı ile birlikte üst üste kapanır, gün doğumu ile birlikte yeniden açılır. Bu hareket uyku hareketine benzediği için botanik biliminde bu duruma “NİKTİNASTİ” (Uyku hareketi) adı verilmiştir. Örneğin yol kenarlarında sıklıkla rastladığımız Akasya bitkisinin yaprakları bileşik yaprak tipindedir, yani küçük yaprakçıklar bir eksenin iki yanında simetrik olarak karşılıklı dizilmişlerdir. Bu bitkilerde gün boyunca yaprakçıklar birbirinden ayrıdır, gece ise sanki uyku durumuna geçermiş gibi yaprakçıklar birbiri üzerine kapanır.

Bitkilerde uyku hareketin mekanizması oldukça karmaşıktır. Bu uyku hareketi yaprak sapının dala bağlandığı yerdeki şişlik (yastıkçık/pulvinus) te bulunan özel hücrelerde meydana gelen turgor değişimine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yapraklar, gün ışığındaki değişimi algılayacak şekilde tasarlanmıştır. Gün ışığındaki değişim, yaprak damarları vasıtasıyla yaprak sapının gövdeye bağlandığı yerde yer alan özel hücrelere iletilmektedir. Gelen mesaja göre buradaki hücreler ya turgor hale gelir yaprakçıklar açılır ya da turgorunu kaybedip büzülür ve yaprakçıklar üst üste kapanır. Yani yaprak sapındaki hücrelerin su alıp şişmesi ya da suyunu kaybedip büzülmesi sonucu yapraklar da açılıp kapanmaktadır.

Yazının Devamı

Bitkilerde Gece Hayatı!

Tüm bitkilerin genellikle gündüz saatlerinde çiçek açarlar. Ancak, Ezan çiçeği (Oenothera biennis), Akşam sefası (Mirabilis jalaba) ve Mehtap sefası (Ipomea alba) gibi bazı bitkiler gün batımı ile birlikte çiçek açmaktadırlar. Bu durum, “bitkilerde gece hayatı mı var?” sorusunu akla getirmektedir. İşin espirisi bir yana tabiî ki bu durum bildiğimiz bir gece hayatı değil.

Akşamcı Bitkiler

Aslında bu çiçeklerin akşam saatlerinde açmasının bitkinin soyunun devamını sağlaması açısından çok önemli bir hikmeti vardır. Akşam saatlerinde açan çiçeklerle bu saatte faaliyete geçen “Agrius” cinsi güveler arasında enteresan bir ilişki vardır. Bu güveler, akşam karanlığında çiçeklerdeki nektarları görebilmesi için ultraviyole duyargalarla donatılmıştır. Bu sayede sonsuz rahmet ve hikmet sahibi yüce Yaratıcı, tüm çiçeklerin kapalı olduğu zaman diliminde bu kelebeklerin beslenebilmesi için gerekli olan nektarlara ulaşabilmesini sağlamıştır. Aynı şekilde gececi bitkilerin de çiçek tozlarını bu kelebekler vasıtasıyla diğer çiçeklere ulaştırabilmesi sağlanmış olur.

Yazının Devamı

Türkiye’de Bir İlk: “Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi”

Türkiye’de ilk defa bilim insanları tarafından bilimsel bir toplantıda; evrenin, uzayın, yeryüzünün ve yeryüzündeki canlıların, nasıl oluştukları ile ilgili konular bilimler ışığında tartışılacak. Bu kongre, yaratılış konusunun inceleneceği uluslararası yapılan ilk kongre özelliğinde.

30 Kasım-2 Aralık arasında Şanlıurfa’da, Üsküdar ve Harran Üniversitesinin ortaklaşa düzenleyecekleri, birçok kamu kurum ve STK’nın da destek vereceği bu kongreye olan ilgi beklenilenin çok üzerinde. 10 faklı ülkeden bilim insanlarının katılacağı bu kongreye Türkiye içinden de şu ana kadar 150 civarında başvuru yapıldı.

Birbirinden ilginç konuların ele alınacağı bu kongrede, her biri kendi alanında uzman ve farklı disiplinlerden bilim insanları tarafından, Kur’an ve müspet bilimler ışığında Yaratılış gerçeği masaya yatırılacak, aynı zamanda Evrim konusu da analiz edilecektir.

Yazının Devamı

Mübarek Bir Meyve: ZEYTİN

Yaz bitti, sonbahar da yarılandı, doğada yeşilin yerini alan başka renklerin dansı ile birlikte bölgemizde zeytin hasadı da başladı.

Allah’ın üzerine yemin ettiği meyvelerden biri olan Zeytin, Kur’an-ı Kerim’de altı kez zikrediliyor. Yüce kitabımızda “mubareketin zeytunetin” ifadesiyle zeytinden “bereketli, kutlu, uğurlu, sayısız yarar sağlayan” anlamlarına gelen mübarek bir ağaç olarak bahsedilmekte ve zeytinyağına da dikkat çekilmektedir.

Aynı şekilde, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar da dikkatleri zeytin üzerine çevirmiştir.

Yazının Devamı

Bedenin Ritmi: “Biyolojik Saat”

Bazı sabahlar saatiniz çalmasa da neden kendiliğinizden uyanırsınız? Ya da neden tam da öğün saatlerinde yemek yeme ihtiyacı hissedersiniz? Gün içinde karşılaştığımız bazı olaylarda adeta bir saat bize neyin, ne zaman yapılması gerektiğini hatırlatır. Ancak gerçekte ne beynimizde akrep ve yelkovan vardır, ne de içimizdeki organların bunlara bakacak gözleri… Bilim adamları bedenimizin derinliklerinde saklı bu saati, “Biyolojik Saat” olarak adlandırmaktadır.

Biyolojik Saat Nedir?

Evrendeki her şey gibi, canlıların vücut faaliyetleri de belirli bir düzen içerisinde gerçekleşir. Bunlar günlük, aylık ya da yıllık periyotlar içerisinde olabilir. Günlük olan yani 24 saatlik periyotlarla gerçekleşen bu duruma “Biyolojik Saat” denir. Biyolojik saat, adından da anlaşılabileceği gibi canlılarda zamanı ölçmeye yarayan bir mekanizmadır. En güzel örnek, uyku döngümüzdür. Günün belirli saatlerinde uyur, belli saatlerinde uyanık kalırız ve bunu sürekli tekrar ederiz. Ruh halimiz, hormon düzeylerimiz, uyku düzenimiz, beslenme saatimiz, vücut ısımız ve metabolizmamız, hepsi günlük bir ritim içinde gerçekleşir.

Yazının Devamı

BİTKİSEL ÇAYLAR: Şifaları ve Yan Etkileri

Bitki çayları ve kullandığımız baharatların ağız ve bo­ğaz te­miz­li­ği yanında vücut sağlığımız için de birçok şifalı özellikleri bulunmaktadır. İşte bunlardan bazıları:

Antimikrobiyal bir bitki: ADAÇAYI

Hoş ko­kusuyla, 2 000 yıl­dan da­ha uzun bir sü­re­dir kul­la­nı­lan ha­ri­ka bir bit­ki olan adaçayının bilimsel adı olan “Salvia”, Latincede “kurtarmak, iyileştirmek” anlamına gelir.

Yazının Devamı

Meyvelerin Kralı “NAR”daki Şifa ve Sanat

Bütün meyveler, bizler için gıda olmanın ötesinde, aynı zamanda görmesini bilenler için birer sanat harikasıdır aslında.

Üstündeki tacıyla adeta meyvelerin kralı benim diyen Nar meyvesinde; bir taraftan mükemmel bir güzellik ve her türlü duyu organına hitap eden lezzetli bir şaheser, diğer taraftan estetik ölçüler içerisinde teknik bir mükemmellik sergilenmektedir.

Nardaki Şifa: Çi­çe­ğin­den ta­ne­le­ri­ne ve bu ta­ne­le­ri sa­ran zar­dan ka­bu­ğu­na ka­dar, nar meyvesi­nin her bö­lü­mü­nün ol­duk­ça önem­li fay­da­la­rı vardır. Po­tas­yum ve de­mir mi­ne­ra­li ile C vita­mi­ni açı­sın­dan çok zen­gin olan nar, B1, B2 vi­ta­min­le­ri ile kal­si­yum ve fos­for mi­ne­ral­erini de ba­rın­dı­rır.

Yazının Devamı

Bitkiler Strese Girer Mi?

Bitkileri strese sokan şeyler biz insanlardaki gibi ne geçim derdi, ne trafik yoğunluğu ne de sınav korkusu gibi şeylerdir. Çünkü onlar oturdukları yerden beslenirler, tabiri caiz ise ekmek kendilerinden su topraktandır. Yani ne geçim derdi telaşındadırlar ne de başka bir şey derdindedirler. O halde, bitkiler hangi durumlarda strese girerler?

Stres, genel olarak, bir bitki üzerinde olumsuz etki oluşturan dışsal bir etmen olarak tanımlanabilir. Hem doğal hem de tarımsal koşullarda bitkiler, çeşitli stres oluşturan uygunsuz ortamlara maruz kalabilmektedir. Su kıtlığı, yüksek ve düşük sıcaklık, don, tuzluluk ve oksijen kıtlığı bitki büyümesini sınırlandıran başlıca stres faktörleridir. Bu stresler ne­deniyle, bitkinin büyüme ve verimliliği düşer.

Bitkiler Stresle Nasıl Baş ederler

Yazının Devamı

Bitkiler ve Seller

Son yıllarda yağışlarda görülen bazı düzensizlikler, belirsizlikler ve aşırılıklarla birlikte altyapı yetersizliğinin sel felaketlerine neden olduğu haberlerini çok sık duymaktayız. Biz de bu hafta sel felaketlerinin bitki örtüsü ile ilişkisi üzerinde duracağız.

Bilindiği gibi bitki örtüsünün dünyamız iklimi üzerinde oldukça önemli bir etkisi vardır. Bitkiler kökleriyle toprakları tutup korumakla birlikte, sürekli olarak topraktan aldıkları suyu terleme yoluyla yapraklarından atmosfere vererek o bölgenin su dengesinin korunmasında önemli bir rol oynarlar. Örneğin orta büyüklükte bir ağaç günde yaklaşık 500 lt, bir hektar orman ise 30 ton suyu terleme yolu ile atmosfere vermektedir.

Eğer bitkiler olmasaydı, yerküremizdeki bu hassas su dengesi büyük ölçüde zarara uğrayacaktı. İklim üzerinde; kavurucu sıcaklar, şiddetli fırtınalar, düzensiz yağışlar gibi anormal değişiklikler meydana gelecekti ki son günlerde hem dünyada hem de ülkemizde görülen iklim değişimleri ve sel felaketleri bunun en büyük delilidir.

Yazının Devamı

Sındırgı ve Çevresinin Botanik Turizm Potansiyeli

Son yıllarda, hem turist profilindeki, hem de tüketim kalıplarındaki değişiklikler, doğal ve kültürel çevrenin koruma-kullanma dengesi içinde kullanımını öngören eko–turizm anlayışının oluşmasına neden olmuştur. Uluslararası Eko-turizm Örgütü eko-turizmi “çevrenin korunduğu doğal alanlara yapılan ve yerel halkın ekonomik düzeyini geliştiren sorumlu gezi” olarak tanımlamaktadır. İşte bu yazımızda da Eko-turizmin bir çeşidi olan Botanik (bitki inceleme) Turizmi’ni Sındırgı örneğinde ele alacağız.

Sındırgı, zengin bitki çeşitliliği, doğal ve kültürel zenginliği ile rekreasyonel değerleri açısından botanik turizmine katkı sağlayacak bir potansiyele sahiptir.

Botanik turizmi açısından Sındırgı’da yararlanılabilecek kaynaklar floristik önem ve turizm perspektifine göre; endemik ve nadir bitkiler, soğanlı bitkiler, şifalı bitkiler, gıda bitkileri, farklı tip orman ekosistemlerinin oluşturduğu peyzaj ve anıt ağaçlar şeklinde sınıflandırılabilir.

Yazının Devamı

Allah’ın Üzerine Yemin Ettiği Meyve 'İNCİR'

İncirin adının verildiği Tin Suresi’ndeki “İncire ve zeytine andolsun” ayetinde Allah’ın incire “andolsun” şeklinde yemin etmesi, bizlerin dikkatini bu meyvenin üzerine çekmektedir.

İncirin Besin Değeri Oldukça Yüksektir

İncir, güç ve kuvvet veren ilaç gibi bir gıdadır. İncirin en önemli besin öğesi, tüm meyvenin % 51-74’ünü oluşturan şekerdir ki bu oran diğer meyvelerinki ile karşılaştırıldığında oldukça yüksektir. İncir, bilinen tüm meyvelere göre oldukça yüksek mineral içeriğine sahiptir. 40 gram incir, 244 mg potasyum (günlük ihtiyacın % 7’si), 53 mg kalsiyum (günlük ihtiyacın % 6’sı) ve 1.2 mg demir (günlük ihtiyacın % 6’sı) içermektedir. İncirde kalsiyum oranı da çok yüksektir; meyveler arasında kalsiyum içeriği açısından portakaldan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bir kâse kuru incir, bir kâse süt ile aynı miktarda kalsiyum içermektedir. Tabiri caiz ise incir ağacı kendi çamurlu bir su içerek yavrusu olan meyvelerine hâlis süt gibi vitaminlerle dolu gıdalar vermektedir.

Yazının Devamı

Plastik Atıkla Mücadelede Böcekler Kullanılacak

Modern dünyada her neye elimizi atsak plastikler karşımıza çıkmaktadır. İnsanoğlu hoyratça kullandığı bu plastik malzemeleri de çevresine sorumsuzca atmaktadır. Sonuçta bozulan doğal dengeden en büyük zararı yine insanoğlu görmektedir.

İtalyan biyolog ve amatör arıcı Federica Bertocchini, dünyanın en önemli sorunlarından birine çözüm üretecek bir keşif gerçekleştirdi. Bertocchini, bahçesindeki bal peteklerinde bir grup istilacı güve larvasını bir torbaya koyup kenara kaldırdığında güvelerin plastik poşeti yiyerek parçalayıp sindirdiklerini fark etti. Bilmeden yapılan bu keşfi sınamak üzere İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi laboratuarlarında “Galleria mellonella” adlı verilen güveler üzerinde deneyler gerçekleştirildi. Sonuçta, 100 güve larvasının 12 saat gibi kısa bir sürede 92 miligram polietileni tüketebildiği gözlemlendi.

Plastik Yiyen Güveler:

Yazının Devamı

Dedektif Polenler

Polen; çiçekli bitkilerde çiçeklerin erkek organlarınca üretilip “çiçek tozu” olarak da adlandırılan bitkilerin erkek üreme hücreleridir. Mikro düzeydeki büyüklüğe sahip olan bu taneler üretildiği bitkiye göre çeşitli renklere, şekillere ve yüzey yapısına sahiptir. Polenin rengi ve şekli her bitki türüne özel yaratılmıştır. Ayrıca, her polen çeşidinin şekilleri, büyüklükleri, kokuları ve dış görünüşleri de farklılıklar gösterir. Bu özellikler sayesinde polenler insanların parmak izi gibidir, her bitki grubuna özeldir.

Polenlerin her bitki türü için özel yaratılmış olması adli olayların nerede ve ne zaman meydana geldiğini çözmede işe yarayabilir. Adli palinoloji (polen bilimi) sayesinde; olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurmak, olay yerinde bırakılan bir delil ile fail arasında bağlantı kurmak, suçu kanıtlamak, mağdurun anlattıklarını doğrulamak, şüphelilerin sayısını azaltmak, polisin doğru yönde araştırma yapmasına yardımcı olmak, uyuşturucunun geçtiği güzergahı tespit etmek mümkün olmaktadır.

Hemen her yerde bulunabilen ve gözle görülemeyen bu polenler, olay yerinde bulunan kişilerin ve materyallerin üzerine bulaşmış olabilir. Adli palinologlar, cesedin üzerinden veya olay mahallinden alınan polen örnekleri ile bunların doğal olarak bulunduğu yer, zaman, şüpheli şahıslar ve şüpheli objelerle olay mahalli arasında ilişki kurmaya çalışırlar. Örneğin bir ceset üzerindeki çamur, adli palinologlar tarafından incelenir ve içindeki polenler tespit edilir. Böylece cinayetin işlendiği yerin bitki örtüsü hakkında bilgi edinilebilir.

Yazının Devamı

Sofralarımızın Vazgeçilmezi Domates

Yemek yapanlar zaten biliyorlardır, ama yapmıyorsanız bile olur da bir gün heveslenir ve annenizden bir yemek tarifi öğrenmek isterseniz, tariflerin hemen hepsinin aynı şekilde başladığını görürsünüz: “Önce soğanları pembeleşinceye kadar yağda kavur, sonra içine domatesi ekle…” İşte bu yazımızda neredeyse tüm yemeklerin ana malzemesi olan domatesten ve yararlarından bahsedeceğiz.

Sofralarımızın vazgeçilmezi domatesin kalp sağlığı için önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Sonsuz ilim ve hikmet sahibi yüce yaratıcı bizlere domatesin kalp ve damar sağlığı için yararlı olduğunu bildirmek için bu sebzeye bazı işaretler koymuştur. Kan kırmızısı renge boyanmış olan bir domatesi ortadan ikiye kesip bakacak olursanız kalpte olduğu gibi odacıklı bir yapıya sahip olduğu dikkatinizi çekecektir. Tam da bu noktada, bilimsel araştırmaların da domatesin kalp ve damar için faydalı olduğunu ortaya koyması ilginç değil midir?

Domatesin bileşiminde ortalama olarak % 93.8 su, % 4 karbonhidrat, % 1.1 protein, % 0.2 yağ ve % 0.5 anorganik maddeler bulunmaktadır. Bunlara ek olarak domates’te A, B6, B1, C, E vitaminleri ve yüksek miktarda Likopen bulunmaktadır.

Yazının Devamı

Kulağı ezanda olan çiçek: “EZAN ÇİÇEĞİ”

Halk arasında “ezan çiçeği” olarak bilinen ve Küpeçiçeğigiller familyasına ait olan bitkinin bilimsel adı: Oenothera biennis‘dir. Bu bitkinin büyük ve sarı çiçekleri, kısa ömürlü olup, yazdan sonbahar ortalarına kadar görülür ve yalnızca ikindi vakti başlayarak ay ışığı altında açar.

Ezan çiçeğinin bir günlük saltanatı: Ezan çiçekleri, güneş battığı anda aniden açmaya başlayarak izleyenlere etkileyici bir gösteri sunar. Ertesi gün, bir önceki gün açmış olan çiçekler kapanır ve aynı çiçek bir daha açmaz. Yani bu çiçeklerin ömrü bir gündür. Çiçek aslında güneşin batışı ve doğuşunu takip eder. Yani, işin sırrı gün ışığındadır. Akşam ezanı tam güneşin batış saatine denk geldiğinden, ezan okunduğu sırada aniden çiçek açan bu çiçeğe, halk ezan çiçeği adını vermiştir. Yoksa ezan olmayan (duyulmayan) yerlerde de bu çiçekler açar.

Elbette bu olayın bilimsel bir açıklaması var: Canlılar çevreden gelen uyarılara cevap verme kabiliyetinde yaratılmışlarıdır. Her canlının bu çevre faktörlerine karşı cevabı farklıdır. Bitkilerin tepki verdiği çevre faktörlerinden birisi de ışıktır. Birçok bitkinin çiçek açması ışığa bağlıdır. Kimi ışık varken açar, kimi de akşam olunca açar. Ezan çiçeği hava kararmaya başladığında açar ve gece boyunca açık kalır. Çiçeğin açılma zamanı akşam vaktine denk geldiği için halk arasında ezan çiçeği olarak bilinmektedir.

Yazının Devamı

YAZ SICAĞINDA BİZLERE SUNULMUŞ SULU BİR MEYVE: “KAVUN”

Yaz mevsimine girince kavun, karpuz, üzüm ve şeftali gibi su açısından zengin meyveler bizi karşılar. Tabiî ki bu bol sulu meyvelerin yaz sıcağında bizlere sunulmuş olmasının hadsiz hikmetleri vardır.

Kavunun %95’ini su oluşturur. Bunun yanında; A, B1 ve C vitaminleri ile meyve şekeri, selüloz, azotlu ve yağlı maddeler de içerir. Ayrıca, kavunda Potasyum, Magnezyum ve Kalsiyum gibi oldukça zengin mineraller bulunur. 100 gramında 31 kalori taşıyan kavun zayıflamak isteyenler için de iyi bir besin kaynağıdır.

Kavunda bulunan Niasin; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında önemli görevleri olan, enerji sistemimizi ayakta tutan sağlığımızın koruyucusu bir vitamindir. Folik asit ise hücre yenilenmesinde görevlidir, metabolizmayı koruyucu ve genç tutma özelliği vardır.

Yazının Devamı

Besinlerin Ruh Halimiz Üzerindeki Etkisi

Yediğimiz besinlerin bedenimizin biyolojik yapısı üzerindeki etkisinin yanında psikolojik ve duygusal yapısı üzerinde de etkisinin olması gayet doğaldır. Çünkü insan, beden ve ruh ikilisinden meydana gelmiştir. Bu maddî bünye ile manevî bünyenin etkileşiminin olmaması düşünülemez. Beslenme uzmanı Mauro Todisco bu konuda: “Bütün besinler beyin ve psikolojimiz üzerinde etkilidir” demektedir.

Yaşadığımız dünya stres ve sorunları da beraberinde getiriyor. Ev, iş, okul, organizasyonlar, toplantılar vs. bazen bunalıp, sıkışıp kalabiliyoruz. Bunların etkilerini en aza indirgemek hepimizin arzusu. İşte bu gibi durumlarda ruha iyi gelen besinlerle beslenmek en kolay çözüm.

Huzur ve Sakinlik Veren Besinler Hangileridir?

Yazının Devamı

Yakup Peygamberin Ekmeği: 'Keçiboynuzu'

Lokman Hekim, günlerden birinde Anadolu’nun güneyindeki insanların dertlerine şifa bulmak amacıyla yola çıkar. Toros Dağları’ndan aşağıya inip Akdeniz’e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların daha sağlıklı olabileceğini düşünerek ilerlerken yolunun sağının solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere “Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz.” deyip geri döner. Bu rivayetin doğruluğu bilinmez ama, bu kıssada keçiboynuzunun sağlığa faydaları konusunda bir mesaj verildiği kesin.

Yakup Peygamberin Ekmeği: Keçiboynuzu bilinen en eski meyvelerden birisidir. 5000 yıldan beri bilindiği sanılmaktadır. Yakup Peygamberin çölde ekmek yerine keçiboynuzu yediği rivayet olunur. İngilizcesi “carob” ise de, genellikle “St. Johns Bread” olarak bilinen keçiboynuzunun Almanca’sı da “johannisbrot” dur. Bu isimlere bakılacak olursa, keçiboynuzu her iki lisanda da “Yakup Peygamberin Ekmeği” olarak adlandırılmaktadır.

Keçiboynuzu, hiçbir tarafı çöpe atılmayan değerli bir üründür. Çekirdekleri ilâç ve kozmetik sanayiinin hammaddesidir. Pekmez yapımında kullanıldıktan sonra çıkan atık kısmı bile yem fabrikalarında değerlendirilir.

Yazının Devamı

Bitkilerin İklime Etkisi

Çevremizde her an gördüğümüz bitkiler; görünümleri, renkleri ve kokularının yanı sıra pek çok özellikleri ile de insanlara fayda sağlarlar. Bitkilerin sahip olduğu hayati faydalarından biri de iklim üzerindeki etkileridir.

Yeni yapılan bir araştırmaya göre; çiçekli bitkiler olmasaydı dünyamız, özellikle de bazı tropikal bölgeler, daha kurak ve sıcak olacaktı.

Bilindiği gibi, havadaki nemin % 10’u bitkilerden kaynaklanmaktadır. Bitkiler sürekli olarak kökleriyle topraktan aldıkları suyu terleme yoluyla yapraklarından atmosfere vererek adeta suyu topraktan havaya ileten bir boru hattı gibi işlev görürler. Örneğin orta büyüklükte bir ağaç günde yaklaşık 500 lt, bir hektar orman 30 ton suyu terleme yolu ile atmosfere vermektedir.

Yazının Devamı

"Ottur Zararı Yoktur" Demeyin, Bitkisel Ürünleri Kullanırken Dikkat Edin!

Bitkisel ürünlerde; pazarda satılan otlardan, aktarlarda satılan karışımlara kadar, zayıflama ilaçlarından eczanelerde satılan ekstraktlara kadar çok geniş bir kullanım söz konusudur. Bitkisel kaynaklı ürünlerin sağlığımız için birçok yararları olmakla birlikte bazı durumlarda ciddi yan etkileri de olabilmektedir.

İlaçlardan farklı olarak bitkisel ürünler kullanılmadan önce test edilmedikleri için çok da güvenli oldukları söylenemez aslında. Ticaretini yapanlar kullanıcılara bu bitkisel ürünlerin çoğunun doğal oldukları söyleseler de bu ürünlerden bazıları toksik maddeler içerebilir. Bazılarının içerisinde üzerindeki etikette belirtilmeyen steroid ve östrojen gibi vücudun hormonal dengesini bozan maddeler bulunabilmektedir. Bir kısmının içerisinde ise yetiştiği ortama bağlı olarak arsenik, civa, kurşun ve pestisid gibi zehirli maddeler bulunabilmektedir.

Kullanılan Bitkisel Ürünlerde Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar:

Yazının Devamı

Evimizde Yetiştirebileceğimiz 5 Şifalı Bitki

Bitkiler, doğanın en renkli üyeleri olmanın yanı sıra; yüzyıllar öncesinden beri çeşitli hastalıkları tedavi etmekte kullanılan, şifa dolu çözümleriyle hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak, tıpkı ilaç kullanımında olduğu gibi, bitkilerin de şifalı yönlerinden faydalanırken dikkatli olmalı ve aşırıya kaçmamalı.

Eğer siz de bitkilerin iyileştirici ve şifalı yönüne güveniyorsanız, işte size evinizde ya da bahçenizde kolaylıkla yetiştirebileceğiniz 5 şifalı bitki:

Fesleğen (Reyyan)

Yazının Devamı

Meyveler ve insan organları arasındaki şaşırtıcı benzerlikler

Hiç düşündünüz mü meyvelerin şekilleri neden böyle dikkat çekicidir. Tabiatta her şey duyup istifade etsin diye, kendi dillerince insanoğluna bir şeyler söylüyor; bazen koku, bazen türlü türlü renkleri ve şekilleri ile sesini duyurmaya çalışıyor. Bu açıdan bakıldığında, bazı meyve ve sebzeler ile organlarımız arasındaki benzerlikler çoğumuzun dikkatini çekmiş olmalı. Aslında dikkatli bakıldığında bu benzerliğin altında bizler için bir ipucunun yattığı ve bu benzerliğin hiç de tesadüfî olmadığı görülecektir. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, meyvelerin hangi organa benziyorlarsa o organlara faydası olduğunu ortaya koymuştur. Bitkilerin şifası ile ilgili halen günümüzde de kabul gören “The Doctrine of Signatures–İşaretler veya imzalar doktrini” teorisi de doğayı okumak üzerine kurulu bir yaklaşım biçimidir. 16. yüzyılın önemli bilim insanlarından doktor ve kimyager Paracelsus ile Antik Roma’nın en önemli hekimlerinden olan Galen bu görüşün öncüleridir.

Ceviz, bu konuda hepimizin aklına ilk gelen meyvedir. Ceviz küçük bir beyin görünümündedir: Ceviz içi, koruyucu sert bir kabukla örtülmüştür tıpkı insan beyninin koruyucu sert bir kafatası ile örtülmesi gibi; Cevizin bu odunsu sert kabuğu açıldığında, kabuğun altındaki ceviz içinin iki eşit parça halinde olduğu dikkatimizi çeker, tıpkı insan beyninin iki yarımküreden oluşması gibi; En içteki ceviz içi; zarla çevrili kıvrımlardan oluşmuştur, tıpkı beyinde olduğu gibi. Tüm bunlara ek olarak, meyveler arasında içeriğinde Gümüş iyonu taşıyan tek meyve cevizdir. Enteresandır, gümüş iyonuna insan bedeninde ihtiyaç duyan tek organ da beyindir. Ayrıca ceviz beynin ihtiyaç duyduğu Omega 3, Omega 6, A, B ve E vitaminlerini de içerir. Böylece ceviz, hem görünüşüyle, hem de içerdiği besin ve mineralleriyle, adeta “Ben beyin için yaratıldım!” demektedir.

Organlarımıza benzeyen cevizden başka meyve ve sebzeler de vardır. Birkaç örnek vermek gerekirse;

Yazının Devamı