Prof. Dr. Nilay Şahin

Prof. Dr. Nilay Şahin

KENDİNİZİ LEKELEMEYİN!

Doç. Dr. Nilay ŞAHİN

Balıkesir Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

TANSİYONUM YÜKSELDİ: NE YAPMALIYIM?

Doç. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.drnilaysahin.com

Geçen hafta ki yazımda sizlerle tansiyon hastalığının neden geliştiğini ve kimlerde görülebileceğini paylaşmıştım. Bu haftada sizlerle yüksek tansiyonun biraz tedavisini daha doğrusu ilaç dışında yapabileceklerimizi paylaşmak istiyorum. Çünkü ilaç zaten doktorunuz önermeden kendi kafanıza göre kesinlikle ayarlayamayacağınız bir basamaktır. O nedenle ben sizlerle bugün yüksek tansiyonunuz için kendi kendinize yapabileceğiniz tavsiyelerde bulunacağım. Aslında tüm hastalıklarda olduğu gibi önce kendinizi ve sonrada hastalığınızı tanımalısınız. İyi de ne demek kendini tanımak? İnsan kendini bilmez mi? Tabii ki kendimizi biliriz ama bunu yüksek tansiyonlu iken kendinizi bilmeniz olarak düşünün. Ben ne yapınca, ne yiyince, ne kadar hareket edince tansiyonum yükseliyor ya da düşüyor işte bunların mutlaka bir listesini yaparak kendinizi tanımaya başlayın. Örneğin o gün tansiyon hapı almanıza rağmen tansiyonunuz fırladı hemen bir bakın o gün neler yaptınız, neler yaşadınız ya da neler yediniz. Bu liste içinde en şüphelendiğiniz şeyi hayatınızdan biraz uzaklaştırdığınızda bir daha tansiyon yükselmesi yaşamadıysanız işte size güzel bir çözüm. Bunun örneklerini daha da arttırabiliriz. Böyle böyle elinizde tansiyonunuzu yükselten şeylerin bir listesini oluşturup ilaç dışında da yüksek tansiyon tedavinize katkı sağlayabilirsiniz. Evet demek ki ilk önce yaşam tarzınız ve yüksek tansiyon arasındaki ilişkiyi çözmekle işe başlayacağız. Ardından yüksek tansiyon hastalığını tanımalısınız. Size bu konuda söyleyeceğim çok şey var ama en önemli olan birkaçını hemen söyleyebilirim. Yüksek tansiyon hareketsiz, hiç spor yapmayanları, sigara içenleri, aşırı tuzlu yiyenleri, kilosu fazla olanları açıkçası pek sevmez. Yani sonuç şu eğer yüksek tansiyonunuz varsa; kilonuz normal olacak, çok tuz tüketmeyeceksiniz, sigarayı bırakmaya çalışacaksınız ve doktor kontrolü ve önerisi ile spor yapacaksınız. Diyette tuz dışında da dondurulmuş pizzalar, etler, turşu, konserve çorbalar, konserve domates ürünleri, şeker, düzenli kahve tüketimi gibi besin alımları tansiyonunuz yükselmesine sebep olabilir. O nedenle yediklerinize lütfen dikkat edin. Yine yemek içmek dışında tansiyon kontrolünüz için çok önemli şeylerden biri olan stresten çok zorda olsa uzak durmaya çalışın. Bunun için sizlere tavsiyem derin nefes alma ve gevşeme tekniklerini öğrenmenizdir. Bu sayede stresle en azından biraz mücadele etmeyi başarabilirsiniz. Yani özetle şunu söyleyelim; yüksek tansiyon tedavisinde tek tedavi ilaç değildir. İlaç yanında yapabileceğiniz küçük yaşam tarzı değişiklikleri sizleri biraz olsun rahatlatabilir. Hepinize güzel, normal tansiyonlu günler…

Yazının Devamı

TANSİYONUM YÜKSELDİ: NİYE?

Tansiyon yüksekliği son yıllarda o kadar çok arttık ki sormayın. Artmasının yanında eskiden hep sanki yaşlanınca olan bir hastalıkmış algısı da bitti. Çünkü artık daha genç yaşlarda da görülemeye başladı. Peki ama neden? Tansiyon niye yükselir hiç merak ettiniz mi? Hadi şimdi bunu bir tartışalım.

Öncelikle yüksek tansiyonu ikiye ayırıyoruz. Bir grup ortada hiçbir neden olmadan görülen yüksek tansiyonlulardan oluşmaktadır. Bir grup ise altta çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişen hipertansiyonlu hastadan oluşmaktadır. İşte bu noktada hangi hastalık bizim tansiyonumuz yükseltir bilmemiz güzel olur sanırım. İşte size bu hastalıklardan birkaç örnek; uyku apne sendromu, böbrek problemleri, diyabet-şeker hastalığı, adrenal bez tümörleri, tiroid problemleri, soğuk algınlığı ilaçları, bazı ağrı kesiciler ve alkol kullanımı gibi durumlar. Bu saydığım problemlerden biri varsa ara sıra tansiyonunuza baktırmanızda fayda var demektir.

Tabii bir de riskli durumlar var direkte bizi ilgilendiren; peki nedir bunlar? Birisi yaş; özellikle 45 yaş üstü hele de kadın cinsiyet ara da tansiyonunu ölçtürse fena olmaz sanırım. Yine ailesinde yüksek tansiyon olanlar, kilolular, çok hareketli olmayan veya sürekli masa başında bulunanlar, aşırı tuzlu yiyenler, D vitamini düşük olanlar, çok stresli ortamlarda bulunanlar dikkatli olmalıdırlar.

Yazının Devamı

PROBİYOTİK ALAN VAR MI: O DA NE?

Doç. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

RAMAZAN AYI; MUTLULUK AYI

Doç. Dr. Nilay ŞAHİN

Balıkesir Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

TOPUK DİKENİ GERÇEKTEN NEDİR?

Doç. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

DOĞRU DUR, DİK OL!

Doç. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

KALSİYUM ALIYORUM KEMİKLERİM ERİMESİN!

Doç. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Yazının Devamı

Magnezyum ilaçları kullanıyor musunuz?

MAGNEZYUM İLAÇLARI KULLANIYOR MUSUNUZ?

Son dönemlerde magnezyum ilaçları çok yaygınlaştı. Peki nedir bu magnezyum? Niye bunu kullanmak gerekir? Magnezyum aslında vücutta çok önemli görevleri olan bir mineraldir. Bu görevler arasında; kalbin çalışması, kasların çalışması, bazı hormonların üretilmesi yer almaktadır. Bu nedenle eksikliğinde de ciddi sıkıntılara neden olabilmektedir.

Peki magnezyum vücutta niye azalır derseniz en sık neden olarak size aşırı kahve tüketimi diyebilirim. Yine bazı idrar ve ödem söktürücü ilaçlar, kabızlık için kullanılan ilaçlar da magnezyum yetersizliğine neden olabilir. Magnezyumun vücutta azalması ise pek sorunu da beraberinde getirebilir. Bu sorunlarını şöyle sıralayabiliriz; hipertansiyon ve kalp hastalıkları, karaciğer ve böbrek hasarı, baş ağrısı, Alzheimer’a yatkınlık, huzursuz bacak sendromu, B vitamini ve kalsiyum yetmezliği, ağrılı adet dönemi, sık enfeksiyon geçirme, kas zayıflığı ve kramplar, ellerde ve bacaklarda uyuşmalar, yanmalar.

Yazının Devamı

Herkes depresyonda mı ya!

HERKES DEPRESYONDA MI YA!

Son yıllarda ne kadar çok hastam depresyon ilacı içiyor. Aman Allah’ ım bir görseniz herkesin elinde bir ilaç. Peki neden bu kadar ruh sağlığımız bozuldu? Gerçekten hepimiz depresyon mu yaşıyoruz? Aslında bu sorunun cevabını çok yönlü araştırmak gerekir. Eskiler bu hastalığı yeni öğrenir oldu. Yani eskiden böyle ruhsal problemler bu kadar yaygın değildi. Şimdilerde herkes çok stresli olmayı adet edinmiş gibi. Hemen, çok hızlı “depresyondayım galiba” diyoruz. Peki bunlar gerçekten depresyon mu? Yoksa insanların yaşaması gereken yaslar, üzüntüler, vermesi gereken mücadeleler mi?

Günümüzde genç gurubu da içine alırsak pek çok kişide uykusuzluk, hatırlama zorluğu, iştah bozuklukları (ya çok yeme, ya az yeme), isteksizlik gibi depresyon bulguları vardır. İşte bu durum bilim adamlarının da dikkati çekmiş ve bu konuda araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. İşte bu araştırmalar sonucunda niye bu kadar depresyonun arttığını ortaya koyan ilginç sonuçlar bulunmuştur. Bunlar biri ilişkilerimiz ve toplum bağlarımız zayıflamasıdır. Bir diğeri işte başarı konusunda aşırı hırs yapmak, para kazanmaya çok odaklanmak ve görselliğe gereğinden fazla önem vermektir. Tabii bir diğer önemli nokta gelişen teknoloji. Özellikle sanal alem insanların duygu durumunu çok hızlı değiştiriyor ve etkiliyor.

Yazının Devamı

Kas ve Sinir Ağrılarında Vitaminler Faydalı Mı?

KAS VE SİNİR AĞRILARINDA VİTAMİNLER FAYDALI MI?

Eminim o ya da bu şekilde çoğunuz bir vitamin kullanmışsınızdır. Bu kullanımlar arasında en sık nedenlerden biride kas ve sinir ağrılarıdır. Bu ağrıların nedenleri; kulunçlar, kas romatizmaları, bel fıtığından, sinirin kazadan sonra kesilmesinden, sinir sıkışmasından, şekerin sinirlere zarar vermesinden şeklinde uzatılabilir. Peki bu durumlarda bize verilen özellikle de B vitaminlerinin faydası var mıdır?

Başta Almanya olmak üzere bir kısım Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır ve yeni ilaçların tedaviye girmesinden önceden beri bazı vitaminler ağrılı hastalıklarda tedaviye yardımcı olarak kullanılmaktadır. Peki bunlar ne kadar etkili ve ne kadar sürede kullanılabilir derseniz işte cevabı. Vitaminlerin ağrı üzerine etkilerine şöyle bir bakalım. Deneysel ve klinik araştırmalarda bu vitaminlerde eksikliğin sinir sisteminin normal fonksiyonunu bozduğu gösterilmiştir. Yine vitaminlerin sinir sisteminin biyokimyasında rol oynadığı yapılan çalışmalarda ispatlanmıştır. Ayrıca ağrılı hastlarda verilen ağrı kesicilerin etkinliğini vitaminlerin arttırdığı tespit edilmiştir. Ama yine de elde edilen bu veriler çok yeterli değildir. Yani ağrının giderilmesi için verilen vitaminlerin gerçekten tam olarak halen yeri tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar etkili derken bazıları hayır hiçbir etkisi yok diyor. Aslında bu birazda kişisel bir yanıt. Bazı hastalarda vitamin takviyesi şikayetleri azaltırken bazılarında ise hiçbir etki göstermemektedir. Yani sonuçta halen vitamineler ve ağrı arasında bir ilişkinin varlığı netlik kazanmamıştır. O nedenle bu ilaçları alırken mutlaka doktor önerisiyle ve kontrolü altında almalısınız. En uzun önerilen süre ise yine doktor önerisiyle 3-6 ay arasında olmalıdır.

Yazının Devamı

İdrar Kaçıran Bir Kadın: Bu Normal Mi?

İDRAR KAÇIRAN BİR KADIN: BU NORMAL Mİ?

Kadınların aralarında hep konuştuğu ama nedense bunun için hiç bir şey yapmadığı bir konudur idrar kaçırma. Bunun nedenleri ise bana göre; utanma, nereye, hangi doktora gideceğini bilememe veya bu durumu normal olarak kabul etmeleridir. Fakat bunların hepsi yanlış düşüncelerdir. Şunu söyleyebilirim ki eğer idrar kaçırmanız varsa lütfen hemen bir doktora başvurun. Peki kime, hangi doktora derseniz ilk olarak kadın doğum bölümüne gitmenizi tavsiye ederim. Ardından da bir fizik tedavi doktoruna. Ne fizik tedavi mi der gibisiniz haklı olarak. Evet fizik tedavi! Neden mi? İşte cevabı…

Kadınlarda idrar kaçırmanın en sık nedeni aslında çeşitli nedenlerle gelişen idrarı tutan kasların gevşemesidir. Yeri gelmişken bu nedenleri de size kısaca sıralamak isterim. İlk sıralarda şeker hastalığı, sık kabız olmak, idrar yolu enfeksiyonu geçirmek gelmektedir. Diğer nedenler arasında ise; şişmanlık, sık öksürük, kafein, sigara ve alkol tüketmek, çeşitli idrar söktürücü ilaçlar, gebelik ve çok sayıda normal doğum yapmak yer almaktadır. Bu saydığımız durumlar kişilerin idrar tutan kaslarında zayıflığa neden olarak ya sık idrara çıkmaya ya da gülme, öksürme gibi aktivitelerle hemen idrar kaçırmaya yol açmaktadır.

Yazının Devamı

Sağlıklı Mıyım, Sağlıksız Mı?

SAĞLIKLI MIYIM, SAĞLIKSIZ MI?

Sağlık ne demek? Sağlık kişinin fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bir bütün olarak iyilik halidir. Son yıllarda sağlık anlayışı çok değişti. Hedef artık sağlıklı yaşam nasıl olur, sağlığımızı nasıl koruruz oldu. Her yerde bununla ilgili nasihatler ve öneriler var. Gerçekten sağlıklı yaşamak için onu yemeyelim, bunu içmeyelim, şunu yapalım, bu ilacı alalım….Ne kadar çok bilgi var, ne kadar çok öneri var! Ama bu bilgilerin hemen hemen hepsi fiziksel yöne ait. İyi de hangisi doğru? Ya ruhum, ya sosyalliğim! Aslında önerilerin belki de çoğu doğru ama sizin vücudunuz için doğru mu? Asıl soru bu bence. Falanca şu otu içmiş ağrıları geçmiş, filanca şunu yiyince kilo vermiş… Bu örnekler gördüğünüz gibi bireysel. Ona iyi gelen sana iyi gelecek diye bir şart yok. Peki ne yapalım, sağlımızı gerçekten nasıl koruyacağız?

Aslında cevap yine sizin içinizde gizli. Sağlık bireysel bişeydir. Bunun temelinde de kişinin kendini tanıması yatmaktadır. Size neyin iyi geldiğini, neyin rahatlattığını keşfetmeniz sizi sağlığınıza kavuşturacaktır. Benim de bu temel öneri dışında elbette tavsiyelerim olacak. Neler mi bunlar? Şöyle bir liste ile size bunları anlatmaya çalışayım.

Yazının Devamı

Aman Dikkat Düşmeyin

Geçen yıllarda yine sağlık köşesi yazılarımdan birinde size düşme hakkında kısa bir bilgi vermiştim. Ancak bu konuyu tekrar gündeme getirmem gerektiğini geçen haftalar İngiltere’ ye gidip birkaç hastaneye yaptığım ziyarette düşmenin ne kadar önemsendiğini görmemle oldu. Düşme aslında basit bir konu değil; kişide kırıktan tutun ölüme kadar pek çok şeye neden olabilir. Peki düşme diyip duruyorum nedir bu düşme? Düşme, kişinin yere veya bulunduğu düzeyden daha alçak seviyeli bir düzeye istemsiz olarak inmesi şeklinde tanımlanır. Ancak bu olay bir darbe, kalp krizi, felç, bilinç kaybı veya nöbet gibi olay sonrası oluşursa buna düşme demek doğru olmaz.

Peki kimlerde görülür bu düşme derseniz; ileri yaşta özellikle 75 yaş üstü olanlarda, kadınlarda, uygunsuz kıyafetler ve ayakkabı giyenlerde, kemik erimesi olup tedavi görmeyenlerde, dört ve üzeri sayıda ilaç kullananlarda, daha önce düşenlerde, hastane, bakımevi ve huzurevinde kalanlarda, yürüme ve denge bozukluğu olanlarda, kas zayıflığı bulunanlarda ve bacaklarında kireçlenme olanlarda daha sık görülür. Bu durumlardan biri varsa ve düşüyorsanız tatsız bir olay yaşamadan mutlaka hekime başvurmalısınız. Aslında liste bunlarla da sınırlı değil; yine; ayak problemleri olanlar, bacaklarda sinir hasarı olanlar, aniden tansiyonu düşen kişiler, görme bozuklukları olanlar, çok sayıda bilinen hastalığı olanlar, felç geçirenler, parkinson, multipl skleroz-emes gibi bazı nörolojik hastalıkları olanlar, bunama ve depresyon hikayesi olanlar, kalp ve şeker gibi hastalıkları olanlar, idrar kaçırma ve gece çok tuvalete kalkma hikayesi olanlar da düşme için birer adaydır.

Lütfen düştüm normal bir şey demeyin. Neden mi? Düşme sonrası; kas ve lif yaralanmaları (en sık görülen), kırıklar, kafa çarpmaları ve bunun sonucunda gelişen beyin kanaması, bilinç kaybı, panik gelişmesi, düşme korkusu, dışarı çıkmaktan korkma, tekrar düşmekten korktuğu için hareketsiz kalma, depresyon, yaşam kalitesinde azalma ve evde kalmaktan korkma sonucu bakımevine yerleşme gibi yan etkiler görülür. Hatta en vahim düşmeye bağlı ölüm bile olabilir.

Yazının Devamı

Yaşlanmaktan Korkuyorum

YAŞLANMAKTAN KORKUYORUM!

Bu hafta yaşlılar haftası. Ve bizler Balıkesir’ de yaşayanlar Türkiye’ nin ikinci en yaşlı şehrindeyiz! Yaşlanmak aslında ne güzeldir. Çünkü yaş alıyoruz, hayata devam ediyoruz ve bizde varız diyoruz. Ama genelde 40 yaşından sonra artık doğum günlerimiz bizi depresyona sokmaya, Allahım yaşlanıyorum dedirtmeye başlar. Bence böyle düşünmeyin ve nasıl yaş aldıkça sağlığımı koruyabilirim onu düşünün.

İlk olarak yaşlandıkça gerçekten vücutta herkeste görülen bazı değişiklikler olur. Bizim hedefimizde yaşla birlikte; sağlığın korunması, hastalıklarının önlenmesi ve toplumdan dışlanmadan yaşamaktır. Bu nedenle yaşlılıkla ortaya çıkan bazı durumları dikkate almalı ve bunları sıkı takip etmeliyiz. Örneğin yüksek tansiyonunuz varsa ve her şey yolunda gitse bile 2-3 ayda bir doktor kontrolüne mutlaka gidin. Aksi takdirde felç, kalp krizi, kalp yetmezliği, görme kaybı, böbrek yetmezliği ve damar sertliği gibi tansiyona bağlı sorunlarınız olabilir. Yine yaşlılıkla azalan solunum sıklığı, yetersiz öksürük gibi problemleri doktora başvurarak alacağınız ve her yerde yapabileceğiniz solunum egzersizleri ile azaltabilirsiniz. Yaşlılarda sık olarak duyduğumuz idrara sık çıkma ve altına kaçırma sorunlarını lütfen yaşlılığın bir cilvesi olarak görmeyin. Çünkü bu sorunun altında yatan nedenlerin bazıları rahatça tedavi edilebilir ve böylece bu sıkıntılı durum ortadan kalkabilir. Ve yaşlılıkta gördüğümüz sık problemlerden biri olan guatr. Maalesef guatr yaşlılarda hem sık görülen hem de sık atlanabilen bir problemdir. Bu nedenle hiçbir şikayet olmasa bile 65 yaş üstü kişilerde arada bir hekim kontrolünde guatr testleri yapılmalıdır. Bu kontrollere rutin olarak göz ve kulak değerlendirmesini de koymalıyız. Tabii yaşlılığın simgesi dişleri de unutmayalım. Biliyoruz ki yaşla birlikte dişler çürür ve düşer. Bu nedenle düzenli diş kontrolü de önemlidir. Yaşlılıkta doğal karşılanan bunama da aslında doğal sürecin değil de bazı vitamin veya hormon yetersizlikleri, bazı hastalıkların habercisi olabilir. Bu durumla karşı karşıya kalınca bir nörolog randevusu iyi olabilir. Yaşla ortaya çıkan kemik ve kas gücü kayıplarını da günde yapacağınız 15dk’lık egzersizler ile azaltabilirsiniz.

Yazının Devamı

Yiyince Bizi Mutlu Eden Yiyecekler

YİYİNCE BİZİ MUTLU EDEN YİYECEKLER

Doç. Dr. Nilay ŞAHİN

Balıkesir Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Yazının Devamı

Sabah dayak yemiş gibi kalkıyorum: Bu da ne?

SABAH DAYAK YEMİŞ GİBİ KALKIYORUM: BU DA NE?

Doç. Dr. Nilay ŞAHİN

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Yazının Devamı

Çenem Mi, Dişim Mi, Kulağım Mı Ağrıyor?

ÇENEM Mİ, DİŞİM Mİ, KULAĞIM MI AĞRIYOR?

Bu başlıkta nedir böyle! Evet biraz karışık gibi ama aslında değil. Bu başlığı çene ağrısı olan her hasta rahatça anlar. Neden mi? Çünkü çene ağrısı çeken hastalar önce sanki kulaklarında bir problem varmış sanır ve kulak-burun-boğaz doktoruna gider. Orada bir sonuç bulamaz ve bir diş hekiminin yolunu tutar. Ardından da bir fizik tedavi doktorunun yolunu. Neden bu kadar çok yer dolaşır derseniz çenenin gerçekten çok kolay tanı koyulamayan ve atlanan bir bölge olmasından dolayı diyebilirim size. Çene eklemi hastalıkları sıklıkla gençlerde görülüp, ağzın hareketiyle kulak bölgesinde, başta, boyunda ve dişte ağrıya neden olabilen bir durumdur. Bunun nedeni de çene ekleminin dişler, baş ve boyunla ilişkili olmasıdır.

Peki ne oluyor da çenemiz ağrıyor, ne yapıyoruz da çenemizde ağrıya, bir probleme yol açıyoruz? Bunun altında sıklıkla boyun ve çeneye alınan bir darbe, iltahaplı romatizma hastalığı olma, diş sıkma, çok stersli bir kişilik olma, dudak sıkma, kalem ısırma, tırnak kemirme gibi bazı alışkanlıklar ve durumlar yatmaktadır. Bir de yine sık gördüğümüz bir durum olan doğuştan bozuk çene yapısı çene ağrısı nedenleri arasındadır. Tüm bu saydığımız nedenler çenede sıklıkla kemik ve kasta hasar yaratarak ağrıya neden olmaktadır. Çenede gelişen hasar sadece ağrıya değil aynı zamanda baş-boyun ve kulak ağrısına, kulakta çınlamaya, baş dönmesine, ağızı açmakta zorluğa, çeneden ses gelmesine ve rahat yemek yiyememeye neden olabilir. Bu saydığım şikayetleriniz varsa mutlaka bir fizik tedavi hekimi ve diş hekimine başvuru yapmalısınız.

Yazının Devamı

D Vitamini: Sağlığımızda Rolü Nedir?

D VİTAMİNİ: SAĞLIĞIMIZDA ROLÜ NEDİR?

Yıllardır hayatımızda hep C veya E vitamini gibi vitaminler vardı. Ancak son yıllarda bir de D vitamini hayatımıza girdi. D vitamini aslında hayatımızda vardı da küçük bir noktasında vardı. Sıklıkla bu vitamini kemik erimesi ile özdeşleştirmiştik. İşte son dönemlerde hayatımıza girme nedenleri sadece kemik hastalıklarından değil başka sorunlardan da kaynaklanmıştır.

Pek çok çalışmada D vitamininin sağlıklı kemiklerin oluşması ve korunmasında önemli bir vitamin olduğu belirtilmiştir. D vitamini sadece kemik dokunun değil kas dokusunun da güçlenmesinde etkili bir rol oynamaktadır. Düşük D vitamini olan kişilerde kaslarda zayıflık gelişebilmekte ve bu durumda yaygın ağrı ve sık düşme hikayesine neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar düşük D vitamini seviyelerinin meme, kolon, prostat, yemek borusu ve lenfatik sistemin kanserlerinden tutun da diyabet, kas ve kemik ağrılarının gelişmesinde önemli bir yeri olduğu gösterilmiştir. Yine yeterli D vitamini düzeyi sayesinde diyabet, kalp krizi, romatoid artrit, multipl skleroz gibi hastalıkların riskinde azalma olduğu hatta yüksek seyreden tansiyonlarda bile düzelme olduğu tespit edilmiştir.

Yazının Devamı

Fizik Tedavi mi, Romatoloji mi?

FİZİK TEDAVİ Mİ, ROMATOLOJİ Mİ?

Hastalarımız Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimlerine hep şu soruyu sorarlar “Siz romatoloji hastasına bakıyor musunuz?”. Biz de evet bakıyoruz deriz. Çünkü romatolojik hastalıkların çoğu kas ve kemikleri tutar. Hastaların temel şikayeti ise eklem ağrılarıdır. Biz fizik tedavi uzmanlarının temel ilgilendiği alan da ağrı ve eklemler olunca romatoloji hastasına bakmak kaçınılmazdır. Zaten bizler tıp camiasında da romatoloji ve fizik tedavi hekimleri hep birlikte çalışır, hastalarımızı ortak olarak değerlendiririz. Hatta bunun için ortak toplantılar yapar sorunlarımızı, hastalara daha nasıl faydalı olabiliriz konularını tartışırız. Bu toplantılardan biri de ocak ayının son haftasında Hatay’ da yapıldı. Toplantıya pek çok ilden çok değerli romatoloji ve fizik tedavi hocaları katıldı. Balıkesir’ den de ben bu toplantıya davet edildim ve romatoloji hastalarında (iltahaplı romatizma, yumuşak doku romatizması gibi hastalıklarda) fizik tedavinin faydalarını anlattım. Neler mi anlattım?

Öncelikle romatizma hastalıklarında hepinizin bildiği gibi eklemlerde şekil değişikliği olabilir, yürüme zorlaşır ve her yerde ağrı olur. İşte bu sorunların en azından hafifletilmesi için fizik tedavide yapılabilecek pek çok şey vardır. En başta tüm hastaların beklediği şey yani ilaçlar var doğru ve bunları fizik tedavi doktorları da yazıyor, hastaya uygulayabiliyor; bu da tamam peki fizik tedavide başka yapılabilecek bir şeyler yok mu? Bu sorunun cevabı var hem de çok var! Peki neler bunlar? En başta hastanın eğitimidir. Hastaya hastalığını, ilaçları ve tedavi seçeneklerini anlatmak çok önemlidir. Özellikle alevli dönemlerde çeşitli fizik tedavi yöntemleri hastanın rahatlamasına yardımcı olabilir. Yine romatizmal hastalıklara bağlı olarak gelişen eklemlerdeki şekil bozuklukları fizik tedavi uzmanları tarafından verilen bazı cihazlarla daha iyi hale gelebilir. Evet tüm bunlar gerçekten romatizma hastalarına çok çok faydalı ancak bunlardan daha üstün olan bir tedavi var ki o da egzersiz. Son yıllarda dünyada en çok konuşulan şey romatizmada egzersizin faydaları. Öyle olumlu etkileri var ki inanın bana düzenli yaptığınız bir egzersiz ile pek çok ilaçtan kurtulabilir veya daha az dozlarda alabilirsiniz. Bu tedaviyi de bir fizik tedavi merkezine başvurarak elde edebilirsiniz..

Yazının Devamı

Ağrı kesiciler dost mu, düşman mı?

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Pek çoğumuz başımız, dişimiz, karnımız, kaslarımız, eklemlerimiz ve daha pek çok yerimiz ağrıdığında hemen bir ağrı kesici içer miyiz? Sanırım cevabımız genel olarak evettir. Hemen çantamızda duran, komşumuzda olan, eczaneden bir koşuda alınan ağrı kesiciyi yutuveririz. Peki bu ne kadar doğru? Ağrı kesiciler hemen her ağrı hissettiğimizde alınabilecek ilaçlar mı? Bu soruların cevaplarını şimdi hep birlikte arayalım.

Yazının Devamı