HİCRET MEDENİYETE YÖNELMEKTİR
Bugün ( 22 Eylül 2017 Cuma ) Muharrem ayı’nın ikinci günüdür. Muharrem ayı, biz Müslümanlar açısından büyük önem taşımaktadır. Zira bu ay tarihin seyrini değiştiren olayların gerçekleştiği bir zaman dilimidir. Hepsinden önemlisi de Muharrem ayı bizzat Yüce Allah tarafından Kur’an-ı Kerimde hürmete layık aylar arasında zikredilmiştir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur…” (Tevbe, 9/36) Sevgili Peygamberimiz de ayette sözü edilen haram/hürmetli ayları Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb olarak açıklamıştır.
Sözlükte “haram kılınmış, saygı ve hürmete layık” manalarına gelen Muharrem, dinî bir terim olarak ta dinen haram kılınmış şeyler demektir
Muharrem ayını önemli kılan en önemli sebeplerden birisi de bu ayın onuncu gününün Aşure günü olmasıdır. Aşure günü, birçok peygamberin hayatında önemli yeri olan olayların gerçekleştiği bir gündür. Ne yazık ki, Peygamber Efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesi de bu güne tesadüf etmiştir. Ancak bütün Müslümanları üzen bu müessif olaydan ders alınmalı, bu olay günümüz Müslümanları arasında husumetin ve kırgınlığın sebebi yapılmamalıdır. Aksine bu ay ve Aşure, bütün Müslümanlara zalimlerin karşısında, mazlumların yanında durmaları gereğinin en önemli dini görevlerinden biri olduğu şuuruna varmalarına vesile kabul edilmelidir. Müslümanlara düşen görev, yanlış ve üzücü hadiselerden ibret alarak, onların tekrar yaşanmaması için, kardeşlik bağlarını güçlendirmek, birlik ve dirlik içerisinde olmaktır.
Dinimizce bu ayda yapılan ibadetlerin faziletli kabul edilmesi de bu ayın değerini yüceltmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) Muharrem ayında oruç tutulmasını tavsiye etmiş, bu ayda tutulan orucun Ramazandan sonra tutulan en faziletli oruçlardan biri olduğunu bildirmiştir
Bu ayın onuncu günü yani Aşure gününde oruç tutulmasını tavsiye etmiş, kendisi de bu orucu tutmuştur. Ancak Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Yahudilerin de aynı gün oruç tuttuklarını öğrenince bir gün öncesiyle birlikte yani Muharrem’in 9. ve 10. Veya bir gün sonrası ile 10. ve 11. günlerinde bu orucun tutulmasını tavsiye etmiştir. Bu özelliklerinden dolayı Muharrem ayı, Hz. Ömer’in hilafeti döneminde Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretinin esas alındığı hicrî takvimin başlangıcı kabul edilmiştir.
Hicret; Allah için katlanılan her türlü cefanın, yine Allah tarafından mükâfatlandırılışının adıdır. Hicret; Zulüm,kin ve nefretten, adalet, sevgi ve kardeşliğe atılan ilk adımdır.
Hicret; Hak ve hakikat uğruna gerektiğinde dünyalıklardan feragat etmenin sembolüdür.
Medine’ye hicret, bir anlamda medeniyete hicrettir.
Müslümanlar her daim hicret yolcularıdır. Elbette bu “Allah’ın yasaklarını terk etme” anlamında mecazi bir hicrettir. Yeni hicri yılbaşında bizler “Hiçbir şeyi Allah ve Resulü’nün önüne geçirmeyeceğimize” , “Allah ve Resulüne itaat edeceğimize”, bundan böyle hayatımızın her safhasında “Resul ile birlikte yol tutacağımıza”, O’nu kendimize “Güzel bir örnek edineceğimize” dair söz vermeliyiz. İşte o zaman yeni yıl bizim için yeniliklere atım attığımız mutlu bir zaman dilimi olacaktır.
Muharrem ayının ve Yeni 1439’ncu Hicrî Yılın başta ilçemiz, ilimiz, ülkemiz olmak üzere, İslam âlemine ve tüm insanlığa barış ve huzur getirmesini Yüce Mevla’mızdan niyaz ederim.