NEVRUZ-I HİCAZ
Nevruz Bayramı, Türk Milli Kültürü’nde baharın müjdecisi, gece ile gündüzün eşit olduğu ve tabiatın en adaletli günü olarak kabul edilir. “Nevruz” Türklerin...
Nevruz Bayramı, Türk Milli Kültürü’nde baharın müjdecisi, gece ile gündüzün eşit olduğu ve tabiatın en adaletli günü olarak kabul edilir.
“Nevruz” Türklerin milli bayramı, “Ergenokon’dan Çıkış”, “Bahar Bayramı” adları altında binlerce yıldan beri kutlanır. Afganlar, Anadolu Türkleri, Arnavutlar, Azeriler, Farslar, Gürcüler, Karakalpaklar, Kazaklar, Kırgızlar, Kürtler, Özbekler, Tacikler, Türkmenler ve Zazalar tarafından geleneksel olarak kutlanan Nevruz baharın müjdecisidir. Nev , yeni; ruz,gün yani ‘’Yenigün’’ anlamına gelmektedir. Bahar yeniliktir, hareketliliktir ve canlılıktır.
Nevruz kutlamaları kültürlere göre farklılıklar göstermektedir.Nevruz İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil ederken günümüz İran’ın da İslami bir kökenden ayrılmış bir şenlik olarak kutlanmaktadır. Zerdüştlük ve Bahai’ler de kutsal bir gün olarak sayılıp o gün tatil yapılmaktadır. Kürtlerde Nevruz bayramı İran mitolojisinde ki Demirci Kava Efsanesi’ne dayanıyormuş. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında ise yazımın başında da belirttiğim gibi “Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı” ve “Baharın Gelişi” olarak kutlanıyor.
Nevruz kutlamalarını ilk başlatan kişinin Kral Cemşid olduğu söyleniyor. Buzul Çağının son dönemlerine uzanan bir tarihi geçmişi olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.Neredeyse yeryüzünde ki kutlanan en eski bayram tabiri Nevruz için kullanılabilir. O çağlarda insan hayatı günümüzdekinden çok daha önemliydi ve yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile ilişkilendirilmişti. Çok sert geçen kışın ardından gelen bahar ile beraber çiçeklerin uykusundan uyanması insanlık için büyük bir fırsat ve bolluk demekmiş. Kral Cemşid zor geçen kışın ardından insanların bu mutluluğunu Nevruz Bayram olarak ilk kutlayan kişiymiş. Zerdüştün ise bu bayramı kurumsallaştırdığı dilden dile bugünlere kadar gelmiş.
Türkler bu bayramı nasıl kutlamış diye bir tarihe göz atacak olursak eğer; Nevruz zamanı Türklerde Örste demir dövmek, Türklerin Ergenekon’dan çıkışını simgeler.Destana göre tam dört yüzyıl etrafı yüksek dağlarla çevrili gizli bir yurt olan Ergenekon’da yaşayan Türk ulusunun nüfusunun gittikçe artması üzerine en eski yurtları olan Turan’a tekrar kavuşmayı çok isterler.Bir kurdun yol göstermesi ve bir demirci ustasının dağda demir madeni bulunan tarafta ocak yakıp örs kurması ve çekici örse vurup taşları parçalamasını simgelerler. Türkler, demiri eritip Bozkurt önderliğinde Ergenekon’dan çıkarak tüm dünyaya tekrar yayılmaya başlarlar. Türkler , o gün çok sevinmişlerdir.
Tekrar eski yurtlarına kavuştukları o günü “Yeni Gün” yani nevruz adıyla bir milli bayram olarak kabul ederler ve her yıl bu töreni tekrarlarlar. Bayram günlerinde ikinci Çarşamba’dan sonra sokaklarda, köşe başlarında ve belirli mekanlarda toplanan çocuklar, gençler soğan kabuğu veya samanla boyanan yumurtaları dövüştürürlermiş (tokuştururlar). Üçüncü Ahır Çarşamba ve bayram gecesi -bu salıyı çarşambaya bağlayan gecedir- alav alav gecesidir. Bu gecede “tongal” denen ateşler yakılır, üzerinden atlanırmış. Eskiden bu ateşler evlerin damında yakılırmış.
Ancak, yaşam şartlarının değişmesiyle bu ateşler şimdilerde bahçelerde veya boş meydanlarda, sokak aralarında yakılıyor. Ateşin yakılmasıyla içlerinden bir dilek tutarak ateşin üzerinden atlayan kimseler bu dileklerinin gerçekleşeceğine, tüm hastalıklarının bu ateşe dökülüp yanacağına, yeni yıla bu hastalık ve kötülüklerden arınarak girileceğine inanırlar.
Türk Takvimi’nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirmiş. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh ten oluşurmuş. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanırmış.Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah’ın Celali Takvimi’nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divânu Lügati’t-Türk’te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilmiş. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiş. Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gibi tarihte pek çok devlet bu bayramı gelenek halinde kutlamış ve böylece günümüze kadar bu kutlamalar devam etmiş.
5 BİN YILLIK TÜRK’ÜN NEVRUZ BAYRAMI KUTLU OLSUN…
Önderimiz,Başkomutanımız.Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk der ki “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Nevruz Bayramı malesef ki ülkemizde bölücü ve ayrılıkçı çevreler tarafından, fitnenin aracı yapılmak istenmektedir. Orta Asya´daki Türk devletlerinde resmi ve milli bayram olarak kutlanan Nevruz´u, Türk Milletini ayrıştırıp yok etmenin dayanağı yapmak isteyen kesimlerin olduğu bir gerçektir..
Türk milletinin birlik ve bütünlüğünden, güçlenip kendine gelmesinden çekinenler, birliğimize kast etmekte ve bu ve bunun gibi özel günlere farklı anlamlar katarak ülkemizi bölmeye çalışmaktadırlar. Bize düşen görev birlik ve beraberlik bilinci içinde tarihimizi iyi bilerek bu kötü niyetli insanlara bu fırsatı vermemektir.
Birlik, bütünlük, kardeşlik, neşe ve coşku ile ziyafetler eşliğinde, hediyeler alıp vererek kutlamamız gereken, Nevruziye isimli şiirlerin okunduğu nice Nevruz Bayramı kutlamayı Allah birlik ve beraberlik içinde bize nasip etsin. Bende bu güzel düşünceler ile bolluk ve bereketin, barış ve huzurun, kaynaşma ve kucaklaşmanın habercisi olan Nevruz Bayramı’nı kutluyor memleketimin her köşesinde ekmeği için mücadele eden hemşerilerime sağlık ve esenlikler diliyorum.
*******************************
Bana her konuda fikir ve önerilerinizi yazabileceğinizi
sakın unutmayın dostlar sevgi ile kalın.
İletişim için; onurayan@hotmail.com