GündemKöşe Yazıları

Azimle Tırmanış

Azimle Tırmanış

 

Yazarın burnu büyüdükçe kalemi küçülür. Büyük yazarlar (ve sanatçılar) arasında kendini büyük gören ve gösteren yok gibidir.”demiş Sabahattin Eyuboğlu. Eyuboğlu’nun bu cümlesi noktası virgülüne dek anlamlıdır. Kalemimize ve bilgimize sımsıkı tutununca, can dostlar edinince, attığımız adımları bilinçli atınca işler rayına oturuverir. Hayatta doğru bir rehber yahut sözünün eri dost kişi edindik mi şanslıyızdır, onun sayesinde çevre ilerler. Elimizden tutanımız o olur.

Azimle tırmanışa geçerken nasıl da yüreğimiz tedirgin olur. Azim ve özüne varış arasında imtihana tabi oluruz sanki. “Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.” demiş II. Abdülhamid. İnsanoğlunun da dış görünüşünden ziyade kalbine, muhabbetine, bilgisine, özüne inmek gerek kişiyi yakından tanıyabilmek için. Bazen kocaman, parlak görünen ve tüm kargaların, sincapların gözbebeği görünümünde olan bir ceviz bile kof çıkınca paydaşlarını rahatsız ediyor. Şık görünümlü lâkin ilimden bihaber insanlar da kof cevizler gibidir ve bilgi bakımından bomboştur. Hırs değil de azim olmalı âdemoğlunun içinde. Azmederek ilerlemeli her işinde, besmele ile açmalı gönül kapılarını ve insanlığa giden kapının anahtarını kendisi keşfedebilmeli. Azimle tırmanan, gönüldaşlıkta uzmanlaşan, insan profesörü olan her güzel yürek; şu fani dünyaya harika eserler, cevherler bırakır. Ölümsüz olur her bir çaba, ekmeğinin peşine düşen canlar uğruna enfes ürün verir alın teri. Bir ceviz tanesinin içine gizlenen ufak ama bereketli ilminiz sizinle olsun ve alın terinize akseden tüm güzellikler özünüzde yol alsın.

İlgili Makaleler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu