GündemKöşe Yazıları

Dört Mevsim Şiir

Dört Mevsim Şiir

 

Değerli MERHABA” Gazetesi Emektarları, Yazarları ve Sevgili Okurlar;

 

2020 yılının edebî muştusuyla şehitler diyarım Çanakkale’den selâmlıyorum sizleri. MERHABA gazetesinin ismine hitaben “Merhaba!” diye sesleniyorum Balıkesirlilere. Edebî dergiler ve gazeteler okumayı sever misiniz bilmem. Eminim ki az çok iç içe olmuşsunuzdur yahut abone olduğunuz güvenilir yayıncılıklar vardır. Mevsimler dergisini okumanızı tavsiye ederim, sanat ve edebiyattan nasiplenebilmemizi isterim. MEVSİMLER dergimizin 2020 Kış sayısı olan 23. sayısı, 5. yılıyla ne güzel cümlelerle baş tacı olmuş. 2020’nin özel sayısı SES İPİNE SÖZ ASAN ŞAİR ARİF EREN’E SAYGI GÜNÜ ÖZEL SAYISI” ile yüreğimize aksetti. Değerli öğretmen, yazar, şair, söz ustası kalemimiz Arif EREN Bey sayesinde yakınmak tanımak istedim bu güzel edebî dergimizi. Kelimelerimiz dans etsin de edebiyatla nasiplenelim. Dört mevsimi aynı anda yaşayan cennet Türkiye’min dört mevsim şiir tüten usta yazarlarının meyvesi olmuş Mevsimler dergisi ve başka dergiler. Kıymetli büyüklerimiz sayesinde biz genç kalemler de edebiyat dünyasına bir gül bırakalım.

 

Kelimelerimden itizar eden (özür dileyen) gönül alfabemin masumane heceleriyle diz çöktüm öykümsü satırlarda. Küçük mutlulukların alevlenmesine hayran kaldı hırçın deniz ve deli rüzgâr da. Rengin (parlak renkli) saçlarını yemyeşil çimlerde savurdu masmavi dalgalar. Eleğimsağmanın (gökkuşağının) renklerine vurgundu yakamoz parıltıları bile. Gözleri hep intizarla (bekleyişle) yanıp durdu hasretimin. Sen yoksun diye bu şehir bize küstü ey şiir! Ay yüzlü simalarımıza randevu verircesine ısıtıverdin sevgiden beslenen yumuşak kalbimizi.

Ne güzeldi güneş yüzlü satırlar, ay ışığına damga vuran şiirsel şarkılar. Halikarnas Balıkçısı’nın deniz öykülerine randevu verircesine şımarttım benzi atan düşlerimi. “Düş peşime ve yaz beni!” der gibi emredercesine düş peşine düştüm de düşler diyarıyla yüz yüze görüştüm. Düşeyazdı maziye dair karamsarlıklar, öleyazdı modası geçen hatıralar. Susam tanesine bereket olurcasına gökten “şiir” düştü, nefesi kesildi mısralarımın. Şipşirinsin ey güneş! Zarif mi zarifsiniz inci misali yere düşen sevgili kar taneleri.

Ansızın Ömer Seyfettin’in edebî hikâyelerine yolcu oluverir yüreğimdeki kar taneleri. Kalemimden sevgi damlar da esiri olurum gökyüzünün. Sevdim seni bir kere, edebiyatsın diye seçtim tabiata bakan gözlerini. Ellerinin sesi oldum bir gram ilham uğruna. Bir kucak dolusu hasrete büründü vuslat saatim. Ben ki “1915 Çanakkale Savaşı” gazisinin torununun torunuyum. Kaz Dağı’nın Sarı Kız’ıyım. Papatya kokan Kaz Dağları’nda nefeslendi masalsı düşlerim, Kaz Dağı’ndan tatlı esintiler uçuruverdi genç kalemim. Papatya sapına asılı kaldı sözler, gelinciğin hıçkırığını yudumladı kelebek, güle nağmeler yağdırdı alaca bülbül. Dolunaydan güneşe, yıldızlardan kar tanesine dek roman yazasım var nedense. Bir gece vakti ilham gelir de mum ışığımın kelebeği olurum. Mum ve kelebek timsali aşka kavuşur ellerim. Mevlana’nın altın değerindeki sözlerinin konuğu olur şu dilim. Ah dil’im! Dilim dilim dil/imle beni, ne gelirse başıma senden gelir dil’im. Tatlı sözün de kötü sözün de kurbanı olur şu inci dişlerimin ardına gizlenen dil(im). Naifsin, muhteşemsin ey edalı şiir! Biz ki gölgende esir olduk senin, sen ki mürekkebime dem oldun benim. Dört mevsim şiirle kalalım, şiirimsi dünyalara yol alalım. Mevsimlere ilham olan şiir saatleri sizinle coşsun. Şiirle kalın.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu