Eski Kitapların Kokusu
Eski Kitapların Kokusu
Bazen eski bir kitap bulduğumda, ilk sayfasını açarken duyduğum o kokuyu çok severim.

Hani, sayfaların arasındaki o toprak kokusu, biraz da zamanın kokusu vardır ya… İşte o kokuyu alırken, sanki yıllar öncesine gitmişim gibi hissediyorum. O kitap, daha önce birinin elindeydi, belki de yıllar boyunca bir kitapçı rafında bekliyordu. Her sayfa çevrildiğinde, bir zamanlar o kitabı okuyanların parmak izleri vardır gibi geliyor.
Bilmiyorum, ama eski kitaplar insanı hep başka bir dünyaya götürüyor. Yeni çıkan kitaplar da güzeldir, ama eski kitapların yeri bir başka oluyor. Çünkü her biri, bir hikayenin yanında zamanın, anıların da bir parçasını getiriyor. O kokuyu içine çekmek, sanki geçmişte kaybolmuş bir hikayeyi yeniden buluyormuşsun gibi oluyor. O eski kitaplar, sanki yıllardır bekliyordu ki birileri onlara dokunsun, onlara yeniden hayat versin.
GÜNÜN KELİMESİ: ESTAĞFURULLAH
Bugün sizlerle sık sık kullandığımız bir kelimenin kökenlerine ve anlamına değinelim istiyorum: estağfurullah.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde “İncelik ve alçak gönüllülük göstermek üzere teşekkür edilen veya övülen bir kimsenin söylediği bir söz.” şeklinde açıklanıyor. Kökeni ise Arapçaya dayanan bir kelime.
Arapça astaġfiru-llāha أستغفر الله “Allah’tan merhamet dilerim” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük ise Arapça ġfr kökünden gelen istaġfara اِسْتَغْفَرَ “merhamet diledi” fiilinden türetiliyor.
Günümüz Türkçesinde gerçek anlamından farklı bir anlam kazanmış gibi görünse de , kullanan kişilerin niyeti hala aynı anlamda diye düşünüyorum.
“Estağfurullah” demek, aslında şöyle bir anlam taşıyor bence: “Beni öven ve güzellikleri benden gören kimse, bunların gerçek sahibi ben değilim; bunlar yalnızca Allah’ın lütfu ve rahmetidir. bunları sahiplenen nefsimden dolayı beni bağışla Allahım”
Bugün sizlerle paylaşmak istediklerim bu kadar, hepinize sağlıklı günler diliyorum.