Köşe Yazıları

Gardiyan Ve Demir Parmaklıklar

Gardiyan Ve Demir Parmaklıklar

Demir parmaklıklar ardındaki hayatın sesiz kahramanlarıdır onlar. Koğuştaki öykülerin canlı şahidi, ara bulucusu, ortamı iyi idare eden bir yürektir. 2019 yapımı film olan “7. Koğuştaki Mucize”, Orhan Kemal’in “72. Koğuş” kitabı ve aynı eserinin sinemaya uyarlanan Türk filmi, Peyami Safa’nın “9. Hariciye Koğuşu” adlı psikolojik romanı, cezaevi günlükleri tam da gardiyanlarımızı ilgilendiren konuları içermektedir.

Akraba çevremizden daha önce hiç gardiyan çıkmamıştı, hem de bayan gardiyan mesleğini pek duymazdık. Sonra bir ablamız devlet memurluğu sınavlarına girerek Bursa’ya, cezaevine gardiyan olarak atanmıştı. Çok şükür minik obamızın torunlarından adam öldüren, cezaevinde hapis hayatı yaşayan, kötü olaylara ve ayrıca mafyaya karışan falan hiç olmamıştı. Hayatta her şey olabilir tabii, arkadaşımız iyi seçmek gerek. Gardiyanlık, cezaevi, koğuş, demir parmaklıklar, cinayet, adam yaralama, hırsızlık terör konuları denilince toplumdaki insanların yüzlerinde hemen olumsuz ön yargılar belirmiyor değil. Gardiyanlar da gece nöbetiyle çalışan, işinde nöbet tutan, askerlerimiz gibi görev yapan canlardır. Gardiyan olan Çanakkale-Yeniceli o Gülşen ablamız da mesleğini severek yaptığından ve nöbet sistemine alıştıklarından bize bahsetmişti. Ardından evlenmesi, küçük oğlunun dünyaya gelmesi derken o arada memleketine gelip şehir değişikliği yapmıştı.  Koğuşları benimsemek, ayrıca rutubetli ortamda nefes almak ilk başlarda kolay değildir öyle.

***

        “7. Koğuştaki Mucize” isimli 2019 yapımı Türk filmini izleyeniniz var mı? Okul Öncesi Öğretmeni ve fakülte arkadaşım olan Nilay, bu filmi önerdi bana. Kendisi vizyondayken sinemada izlemiş ve sinemadaki herkes o gün çok duygulanmış. Ben kendisinde bir gece yatılı misafir olunca, ayrıca evindeki sınırsız internetinden misafirlik akşamımda bana izletmişti. Şahane bir filmdi. Dram, heyecan, gerçek yaşanmışlık, cezaevi koşulları, suçsuzluk, masumiyet, ayrıca aile bağı gibi konuları rahatlıkla yorumlarsınız. Ova isimli küçük kızın cezaevine alınan suçsuz babasının oradan nasıl çıkabildiği, 7. Koğuş’taki o mucize, sert ve acımasız bir komutanın bu saf kalpli babaya yaşattıkları, mahkûmların hassas noktaları, karşıdan sert mizaçlı görünen gardiyanların da yumuşacık kalbi olduğu ve ayrıca daha pek çok detay bu filmde yer almaktadır. Sonuna dek anlatırsam bir önemi kalmaz, merak edip pürdikkatle sonuna dek filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

İlgili Makaleler

***

         Peyami Safa’nın “9. Hariciye Koğuşu” isimli psikolojik türdeki romanı da neredeyse bilgi yarışmalarımızda hep sorulur. Hastane koğuşunda yatan o hastalıklı genç adam, yazarımızın hayatından ve psikolojisinden kesitleri kaleme almaktadır. Gardiyan olmak; hem erkek koğuşunu hem de kadın koğuşunu sabırla yürütebilmek, içeride bile boş durmayan mahkûmların birbirlerini şişlemeleri durumunda her an tetikte olmak, demir parmaklıklar ardına alınan bazı savunmasızların hayat hikâyesini dinlediğinde gözyaşlarını tutamamak, her insanın yaşanmışlıklarından ibret almak, onlara öğle yemeklerini ve sevdiklerinden güzel haberleri getirirken heyecanlanmak, özgürlüğe hasret kalan buradaki suçlulara posta güvercini misali mektuplar uçurmak, mahkeme önünde yaşananlara ve ayrıca boşanma davalarına içli bir bakış açısı duymak, gardiyanlıktaki hatıralarını kitaba alsa romanları aşabilecek boyutta eserler meydana getirmek demektir bir nevi.

***

Hiçbir meslek karşıdan göründüğü gibi öyle basit değildir. Mesleği icabı sert ve dik bir duruş sergileyen gardiyanlarımızın da hassas bir yüreği vardır. Demir parmaklıklar ardında yaşananlardan etkilenenler, esir hayatı yaşayan insanlardan dinledikleriyle mesleğinin ilk yılında uzun süre kendine gelemeyen hassas bünyeli gardiyanlarımız da vardır o koğuşlarda. Her koğuşun bir ağası olduğu gibi her gardiyanın ve ayrıca her suçlunun da yaşanmış hikâyesi vardır mazisindedirler. Cezaevlerine yakındaysanız bir adet karanfille gardiyanlarımızı da ziyaret etmeyi unutmayın, derim. Belki o cezaevinde hiç ziyaretçisi olmayan, kendini savunamadığı için ve ayrıca avukatı olmadığından ötürü kazaya kurban giderek yıllardır içeride yatan ve de ayrıca kanlı canlı bir ziyaretçinin yolunu gözleyen birileri bile vardır. Haydi, bir mektup kuşu gibi uçarak kafesin ardındaki uçmayı hayal eden o insanların hikâyelerini nefes nefese kaleme alalım bir de.

 

ELİF YAVAŞ

TARİH= 16 Eylül 2020 – Çarşamba

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu