Gerçek Olmasını Dileyeceğiniz Mitolojik Yerler

Gerçek Olmasını Dileyeceğiniz Mitolojik Yerler

Asgard’da kılıç dövüşlerinin hazırlığını yapın

Asgard, Norveç’li Tanrıların yaşadığı bir alemdir. Viking cennetini andıran fakat daha güzel sarayları olan bir yerdir. Her farklı tanrı kendine ait büyük bir salona sahiptir ve bu salonda en iyi savaşçı dostlarının ruhlarını toplar. Bunların hepsi dünyanın dışındaki bir başka boyutta gerçekleşir (Midgard adındaki). Fakat boyutların hepsi devasa gökkuşağı köprüsü diye adlandırılan Bifrost ile birbirlerine bağlanırlar.

Garip bir şekilde Marvel evrenindeki filmlerde mitolojik Asgard direkt ana akım pop kültür ürünü olarak kullanılmaktadır. Özellikle garip bir fiziği andıran bir büyünün farklı formlarını referans olarak kullandıkları üstün bir teknolojiye sahiptirler. Oldukça şahane bir şeydir ki Natalie Portman dışında yalnızca birkaç ölümlünün ziyaret ettiği bir boyut olarak kalmaktadır.

Hadi Atlantis’e yüzmeye

Antik kaynakların kesin kararlı olduğu bir bilgidir ki Atlantis isimli oldukça gelişmiş bir medeniyet suların altında saklı kalmaktadır. Ne yazık ki orayı bulmamız için yeterli yön bilgisini bizlere bırakamamıştırlar (bazı kaynaklar eğer var olduysa Yunan adalarından Santorini’nin yakınında küçük bir dini merkez olarak var olmuş olduğunu savunmaktadır).

Her nasılsa, efsaneye göre dünya dışı teknolojinin ve oldukça iyi planlanmış bir şehirleşmenin varlığını tarihi durumlarla işaret etmiştir. Büyük volkanik patlamalar ve sürekli dalgaların içinde batan karanın ölümlülüğü işaret eden hikayeleri toplumların aşırı hızlı gittiğini göstermektedir.

Kamelot’un şövalyeleri ile yolculuklara hazır mısınız?

Kral Arthur masalındaki Kamelot, her Orta Çağ kalesinin karışımından oluşan bir Orta Çağ ilimidir. İronik bir şekilde İngiliz kaynaklarına yönlendirilen hikaye buna rağmen öykülerini Fransız kaynaklı yuvarlak masa şövalyelerinden alır.

Birçok turist kandırmacası Arthur’un hikayeleri ve onun mutlu tayfasının varlığı üstünde hak iddia eder. Her ne kadar Kamelot oyununa kapılsanız da bu her halükarda güzel bir yolculuk olacaktır.

Avalon nihai bekleme odanız

Daha az bilinen pagan hikayesi aslında Arthur’un hikayesinin bir misalidir. Arthur’la ilgili destanlar Hıristiyanlığın yaygınlığı sebebi ile ortaya çıkmıştır. Arthur’un ailesi aslında bir Pagan’dır. Annesi, ablası ve teyzeleri eski dünya kültleri ile ve kara büyü ile bağlantılandırılmıştır.

Arthur’un kraliçesi Cenevre, Hıristiyanlığa bağlı olarak uyarlanmıştır. Hangi tarafın kazandığı bilinmemekle beraber Arthur kraliçesini gölün leydisine çevirmiş ve öldüğünde de kendisini Avalon’un ruhuna dönüştürmüştür. Arthur’un ölen bedeni ve ruhu Avalon’da uyanışa geçiş İngiliz halkını liderliği ile kurtaracağı günleri beklemektedir.

Olimpus dağında sonsuza kadar hizmet vereceğiniz günleri bekleyin

Aslında Olimpus dağına gitmeniz oldukça olasıdır. Mitolojik antik yunan tanrılarının evi olan sözde gökyüzünde bulunan dağ aslında aynı isimle gerçekte var olmaktadır. Fakat oraya tırmansanız dahi Disney dünyasındaki şatolardan birini bulmanız pek olası değildir.

Birçok ilahi toprakta olduğu gibi yaratılışının getirdiği bir gerçeklikte sizin tanrılar tarafından oraya davet edilmeniz zorunludur. Yunan tanrıları Norveç tanrılarına göre daha arkadaş canlısıdır. Çoğu zaman yemekli şölenlere ölümlüleri davet ederler. Fakat ne yazık ki, bir kere oraya çağırılıp da yemekten yediniz mi, orayı terk etmeniz yasaktır. Onların sonsuz yemeklerindeki hizmetçileri olmak zorundasındır.

Cennetin bahçesine kadar uzanın

Cennetin bahçesi kesin şekilde yaşanılacak en mükemmel yerdir. Ama listedeki diğerlerinden çok daha fazladır. Teorik olarak mümkün olabilecek şekilde orta doğunun bilinmedik bir yerindeki bir vadi veya bir çiftlik olabilir.

Eski ahitte biriktirilen yerel hikayelerde geçen medeniyet öncesi mitlerde içine dahil olan efsanelerde mevcut olabilecek bir şekilde büyüyen Yahudilik ve akabinde Hıristiyanlığı içine alır.

El Dorado’nun ganimetlerini yürütmeye hazır mısınız?

Avrupalılar Amerika kıyılarını ilk keşfetmeye başladıklarında yerliler genellikle onları büyük şenlikler eşliğinde karşılarlardı. Ve onlara büyük hazinelerini gösterirlerdi. Onların ziyaretçileri sadece hazine sandıklarının küçük bir kısmını gördüklerine ikna oluşmuşlardı.

Ayrıca şehrin bir yerinde çok daha fazlasının saklandığına inanmaktaydılar. Ona El Dorado veya altın olan ismini takmışlardı. Bu hazinelerini bulmak için binlercesini katledip sonrada Amerika’nın merkezindeki ormanlara kaçıp, çölleri geçip şu anki Amerika’ya ulaşmışlardı.

Referans: hthayat