Keşkül: Sadece Tatlı Mı?
Keşkül: Sadece Tatlı Mı?
Keşkül, tasavvuf kültürünün derinliklerinde yer alan, dervişlerin ruhsal yolculuklarının sembolü haline gelmiş bir obje aslında.
Türk Dil Kurumu keşkülü şöyle açıklıyor:
- isim, Üstüne dövülmüş fıstık ve Hindistan cevizi dökülen bir tür süt tatlısı; keşkülüfukara.
- isim, eskimiş, Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı.
Bu yazımızda daha çok 2.ve eskimiş olan “tas” anlamında kullanımı üzerine duracağız. Bu sıradan bir tas değil ,bir dönemi ve düşünsel evrimi simgeliyor.
Kelime etimolojisine bakıldığında ise keşkül kelimesi Farsçadaki “keşkûl” (کشكول) kelimesinden türetilmiştir ve bu kelime “çanak”, “kab” ya da “fukara tası” anlamına gelir. Arapçaya “fakir” (فَقير) olarak geçmiş, Türkçeye de “fukara çanağı” ya da “yoksul çanağı” olarak yerleşmiştir. Tasavvufî anlamda ise, keşkül, yalnızca bir dilenme aracı değil, bir mürit için önemli bir manevi eğitim aracıdır.
Keşkül, ilk olarak Hindistan’dan İslam dünyasına geliyor. Hint kültüründe, dilenme bir meslekken, İslam’da genellikle hoş karşılanmıyor; fakat tasavvuf dervişleri, nefislerinin kibrinden arınmak için bunu bir araç olarak görüyorlar.

Farklı materyallerden yapılan keşküller, tasavvufî öğretilerin ve tarikatların farklı kültürel bağlamlarıyla şekillenmiştir. Ahşap, metal, cam, hatta Hindistan cevizi kullanılarak yapılan keşküller, biçim açısından da farklılık gösterir. Dışa çekik, içe çekik ya da düz ağızlı, yuvarlak, halka dipli ya da oval gövdeli örnekler, her biri kendi anlamını ve işlevini taşır. Keşkül, zamanla dervişlerin yalnızca dilenme aracı olmaktan çıkıp, su içme kabı, yemek koyma tası ya da para kutusu gibi farklı işlevlerle de kullanılmıştır. Bir bakıma, dervişin günlük yaşamının her anında yanında taşıdığı manevi anlamlar yüklü bir nesne haline gelmiştir.
Keşkülün sembolik anlamı ise çok daha derindir. Derviş, keşkülünü eline aldığında, kendi içsel yolculuğuna başlamış olur. Bu bir bakıma, maddi dünyayı bir kenara bırakıp, manevi yolculuğa çıkma kararıdır. İslamî tasavvufta, dilencilik çoğu zaman bir zorunluluk değil, bir arınma aracıdır. Tasavvufî düşüncede, müritler keşkül ile dilenerek, nefsani arzularından sıyrılır ve Allah’a olan kulluklarını pekiştirirler. Keşkül aynı zamanda dervişin dış dünyaya karşı olan tepkisini de simgeler: Ne tam olarak dilenir, ne de istemez; ama isterken de bir sevgi ve tevazu barındırır.
Keşkülün en çok bilinen örneklerinden biri, Kaygusuz Abdal’ın keşkülüne dair anlatılan bir rivayettir. Kaygusuz Abdal, Mısır sultanından bir dilek istemiş ve keşkülünü pirinçle doldurmasını istemiştir. Sultan bu isteği yerine getirirken, keşkül bir türlü dolmaz. Rivayete göre, keşkül ancak Kaygusuz Abdal’ın şeyhine, “yeter” demesiyle dolmuştur.
Bugün sizlerle paylaşmak istediklerim bu kadar, hepinize sağlıklı günler diliyorum.
Aksolotlların Büyüleyici Dünyası