Köşe Yazıları

Müdürlüğe Dair

Müdürlüğe Dair

Her makamın, kurumun, meslek dalının müdürü olabilmek de emekle olur.  “Müdür, müdür müdür?” diye halkımız arasında yaygın olan eski bir espri yapılır hatta. İnsanlar için aynı soruyu “mı” soru edatımızla: “Her insanoğlu, ‘insan’ mısır?” İnsanlık da soyut ve başlı başına özel bir kavramdır. Müdür olup adam olamayanlar, genel müdürlüğe terfi olup da insanlıkta nasibini alamayanlar müdürlük makamının hakkını vermeyen üst düzey yöneticiler var toplumda. Rüşvet, adam kayırmaca, şirketten para sızdırma, sahte fatura kullanma, devlet kanunlarını hiçe sayma, terör örgütlerine destek verme, vatana ihanet etme gibi olaylara bulaşanlar emin olun en kısa zamanda pamuk ipliği gibi sökülüp bir yerden açık verirler.

Madalyonun öte yüzünde ise kul hakkı konusunda aşırı titiz davranan, işçinin emeğini alnının teri kurumadan veren, okul idareciliğinde bir numara olan, kendisinden on numara, beş yıldız bir yönetici” diye bahsedilen, işine fesat karıştırmayan, daima haklı/nın ve halk/ının yanında olan, ezilenleri savunan, işinin ehli, beş parmağının beşinde tam marifetli, adamın hası, sözünün eri, yiğit, babacan, tam donanımlı, insan hâlinden anlayan, inançlı, vatan ve bayrak sevdalısı, dostça, alçak gönüllü müdürlerimiz yer alıyor. Müdürlük ana karnında kazanılmıyor elbet. Hiçbirimiz ana rahminde hırsız, avukat, çiftçi, milletvekili, müdür, esnaf olarak doğmadık. Sonradan yetenekler, genler, kalıtım, soyaçekimin gücü, sosyal çevre, eğitim gibi faktörlerle ilgi alanımıza yönelip mesleğimizi seçtik. Kader de böyledir aslında. Kendi çizgimizi kendi ellerimizle çizeriz, dünya kapısının anahtarı bizlerdedir. Allah da bunları en başından bilir, önceden görür. “Öleceğimiz gün, amellerimiz, evleneceğimiz insan” konusunda yorum yapamayız bir tek. Amellerimizi, yani dünya ve ahiret yolunda yaptığımız iyi işleri aslında iyiliğe dönüştürüp dua saatinde bunu fırsata çevirmek bile mümkündür. Her işin anahtarıdır dua ve besmele.

Müdür, yönetici, idareci olmak, bir ülkeyi adil yönetip sorumluluk almak sabır işidir. Peygamber efendimiz de kendi toplumunu yönetirken, savaş zamanında en güçlü kararları verirken, kendisine yöneltilen soruları üstün bilgisiyle iyice düşünüp cevaplarken, aklını ve zamanını doğru yerde kullanırken tam bir idareci gibi davranır. Evin reisi olan babalarımız da müdür sayılır, mükemmel bir idarecidirler hakikatte. Sınıfını yöneten bir öğretmen, toplum önünde halkına konuşma yapan siyasetçi, işçilerine iş yeri kurallarını aktaran patron, vali, belediye başkanı, kaymakam, muhtar da aynı konumdadır. ‘Müdürlük’ sıfatını bulunduğu ortama göre üstlenen her birimiz bu makamın hakkını veririz inşallah. Müdürler adil bir ‘müdür’ müdürler bilinmez, iyi bir müdür olunmalıdır ki kendisine saygı duysun. Her şeyden önce iyi bir kul olabilmek için insancıl duygularla hareket etmek hepimize nasip olsun.

İlgili Makaleler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu