Bir Tokat
Bir Tokat
Bismillahirrahmanirrahim
“Tevrat’ta İsrâiloğulları’na, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalarda da kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Ve her kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir” diye yazdık.”Maide,45
“Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size gerekli kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ancak her kime, kardeşi tarafından bir şey bağışlanırsa artık ona hakkaniyetle uymalı ve diyeti ona güzellikle ödemelidir. Bu, rabbinizden bir hafifletme, bir rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici bir azap vardır” Bakara, 178
“Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsız."Bakara,179
Mısır Fatihi, Amr bin el-Âs ra vali olarak Mısır’da vazife yapıyordu…
Bir gün oğlu ile Mısır halkından birinin oğlu, yani bir Kıptî’nin çocuğu bir at yarışı yapıyorlar.
Kıptî’nin çocuğu, valinin çocuğunu geçiyor. Ancak valinin çocuğu bunu hazmedemiyor ve Kıptî çocuğa bir tokat vuruyor. Birde;
“Ben soylu bir gencim, sen bir Kıptî olarak beni nasıl geçersin?!.” diye de onu paylıyor.
Çocukcağız durumu babasına anlatıyor. Artık o tokadın etkisi mi yoksa tokatla beraber söylenen cümlenin ağırlığı mı bilinmez çocuğun babası diyor ki:
“Merak etme evlâdım. Müslümanların halîfesi diye birinden bahsediyorlar. Adâleti ile nam salmış biri. Ben gideyim ona bu meseleyi anlatayım.”
Alt tarafı bir tokat. Çocuklar aralarında yaşanan bir kavga. Adam öyle demiyor:
“Hak mukaddestir. Hak aramak da mukaddestir.” diyor ve yollara düşüyor.
Kıssanın bu noktada da bir hissesi var. Hak çiğnendiği zaman; bir pişmanlık, bir özür yoksa sîneye çekmemek lâzım. Sîneye çeke çeke insanların kötü alışkanlıkları, onların yanlarına kâr kalıyor. Onlara yerleşen kötü bir ahlâk hâline geliveriyor.
Bu baba Kahire’den kalkıyor ve günlerce belki de aylarca yürüyerek Medîne-i Münevvere’ye geliyor. Halîfenin huzûruna çıkıyor, hâdiseyi anlatıyor.
Halîfe Hz. Ömer ra; valiyi, oğlunu ve tokat yiyen çocuğu Medine’ye çağırıyor.
Alt tarafı bir tokattı değil mi? Asıl mesele “kul hakkı var.”
Tarafları bir düşünelim,
Halîfe Hz. Ömer ra ve kumandanlarından vali biri Amr bin el-As ra gibi sahâbî…
Diğer tarafta da müslüman olmayan bir Kıptî var.
Hz. Ömer ra hâdiseyi iki taraftan da dinledikten, anladıktan sonra Kıptî çocuğa diyor ki:
“Sana vurduğu gibi sen de vur bakayım!”
Hemen tarihe geçen şu altın harflerle yazılacak cümleyi söylüyor:
“Annelerin hür doğurduğu kimseleri, ne zamandan beri köle görür oldunuz?!.”(İbn Abdilhakem – Futûh Mısr ve Ahbâruhâ;Belâzurî – Fütûhu’l-Büldân; İbn Kesîr – el-Bidâye ve’n-Nihâye; Taberî – Tarih’üt-Taberî)
Bu hâdisede, Hz. Ömer ra sadece hakkı yenen Kıptî çocuğa arka çıkmıyor, belki daha da ehemmiyetlisi, müslüman çocuğun âhiretini kurtarma hamlesi yapıyor. Eğer göz yumulsa; bugün tokat atma hakkını kendinde gören kişi, yarın daha fazlasını yapmaya kalkabilir. Bu da kişinin âhiretini perişan eder.
Rabbimiz bizlere ve tüm ümmete Hz. Ömer ra gibi yaşamayı nasip eylesin...